filmi izleyebilmek için, 2 gündür girmediğim site, denemediğim film indirme programı kalmamasına rağmen, internet ortamında bulunamayan film... sanki bir el veya birileri, filmi göstermekten korkuyor. abartmıyorum, en az 250 film sitesine girdim film yok. sanki filmi izleyen, hemen solcu veya alevi olacak. film olsun, müzik olsun, şiir olsun, biz değişmeyiz bizim safımız belli. her zaman ezilenin, işçinin yanındayız... bu korkaklık niye, birileri neden korkuyor, alt tarafı bir film, insanların müziğe, şiirlere, filmlere, erişebilmesi ve bilinçlenmesinden neden korkulur ki.
internette filmi bulan yazar arkadaşlar, özelime yazarlarsa sevinirim.
insanları hakkında ''altı erenler, üstü götverenler'' diye bir söz vardır, çok doğru bir sözdür... nerede bir yolsuzluk, üç kağıtçılık, içten pazarlılık, gıybet, varsa konyalılar da. ağızlarından ''allah ve peygamber'' kelimesi düşmez, ama her zaman bir birlerini dolandırır ve bir birlerini sikmeye çalışırlar. yobaz olduklarını söylemiyorum bile, bırakın türkiye'yi avrupa bile konya insanının ne mal olduğunu biliyor artık. kulu ve cihanbeyli'ye değinmiyorum bile. uzun lafın kısası iç anadolu'nun lağım bölgesi.
genelde eşlerinden ayrılmış, alt sınıf kültürüne ait olan, kızların veya bayanların, konuşurken kelimelerin sonuna ''lan, lun'' eklemeleridir... böyle konuşan kızlar veya bayanlar da %60 bir orospuluk vardır. böyle kızlar ve bayanlar, nerede bir kendisi gibi, kıro veya apaçi erkek varsa, onlar ile konuşur, bir yerlerde tacize ve tecavüze uğrayıp, sonrasında öldürülüp, bir yerlere atılırlar.
uzun lafın kısası, bayan olsun, kız olsun, bu tür insanlardan uzak durmak gerekir, yoksa başınızı belaya sokarlar.
meseleye sportif açıdan bakınca, amedspor'un fenerbahçe gibi bir takıma karşı güzel oynadığı ve üç gol ile güzel oyununun meyvesini aldığı futbol müsabakası olmuştur. maç seyircisiz oynanması gerekirken nasıl oldu da diyarbakır halkı maçı izledi akıl alır gibi değil, aslında pek de önemi yok. sonuçta türkiyenin bir ücra köşesi. bugün türkiye topraklarından çıksa üzerimize yük olmaz neyse. eşi, arkadaşı, çoluğu, çocuğu ile maçı izlemeye gelen taraftarlara resmen bir futbol şöleni yaşandı. maçın başlama düdüğünden, bitiş düdüğüne kadar, centilmenlik ile geçen futbol müsakabasıydı. güzel bir maçtı.
ama, bir de bu işin ama'sı var, ne yazık ki. kulübün ve diyarbakır halkının, yani taraftarların, birer pkk sempatizanı olduğu su geçirmez bir gerçek. keşke ''onlar'' yerine ''biz'' diye, hitap edebilsek. keşke bu futbol müsakabası bir milli mesele haline gelmeseydi.
uzun lafın kısası, fenerbahçe ile mezopotamya takımının futbol müsabakası. yani ''onlar'' ile oynanan türkiye kupası maçı.
zamanında maymun logolu, çocuklar üzerine pahalı bir giyim markası olan. zamanla genç markasına evrimlenen halk mağazası.
ürünlerine gelecek olursak gelmeyelim daha iyi, çünkü ürünleri beş para etmez. buradan alacağınız bir ürünü, üç kuruş fazla verin başka bir yerden alın.
barış istedi diye 12 maç ceza alan futbolcu. zamanında ahmet kaya da ''barış'' demiş ve barışa inanmıştı, malesef sonu sürgünler derken hazin olmuştu. keşke olmasaydı sonumuz böyle... siz bu adama 12 maç ceza verirseniz, bu adam gider 1 numaralı pkk'lı olur. keşke insanları anlayabilsek, insanlarla barışık olabilsek. bugün türk futbolunda top koşturan, futbolcuya 12 maç ceza vererek, resmen pkk'nın kucağına ittik.
gece yatağınızda, uykuya dalarken, dinlenecek harika bir, empire total war müzik arşivi... hemen bilgisayara indirilip, mp3 player'a atılmalı, müzik eşliğinde uyku moduna geçilmeli.
başlığı açan, sözlüğe link veren, yazar arkadaşın eline, koluna, klavyesine, yüreğine, emeğine sağlık.
kurşun kalem misali edit: ulan şu sözlük de, böyle yaratıcı, en önemlisi efendi, yazarları görmek güzel. acayip gaza geldim.
fenerbahçe'mizin milyon dolarlık futbolcuları, bu müsabaka için diyarbakır'a götürmesi sakıncalı olmalı, bu risk göze alınmamalı. sonuçta %80 terörist olan bir şehrin, takımı için değmez. allah korusun, fenerbahçe otobüsüne bir terör saldırısı olsa, milyon dolarlık futbolcuların başına bir iş gelse, bu durumu kim açıklar milyon dolarlık futbolcuların ailelerine ve ülkelerine. sonuçta terörist bir memleket ve terörist bir takım, bu bir gerçek...
her zaman kalbimiz fenerbahçe ile birlikte. maçtan çok, umarım futbolcularımız diyarbakır'a sağ salim, gidip dönerler. sonuçta uzak durulması gereken bir memleketin, uzak durulması gereken insanları.
evet sayın sevgili yazar arkadaşlar. dün itibari ile e-devletten davalarım kısmında gördüğüm ve hayretler içerisinde kaldığım ttnet borcumun avukata gitmiş olması.
1500 tl borca evime icra gelir mi. ? taksit imkanımız olamamaz mı.?
değerli uludağ sözlük yazarlarının bilgilerine ihtiyacım var.
az önce, sesli entry anketini, görmem ile birlikte, beynimden vurulmuşa döndüğüm anket.
bir insan, sesli entry niye ve niçin girer arkadaş. adı üstünde interaktif sözlük burası, bizler hem okuyucu, hemde yazarız. adı üzerinde yazar. bizler yazıyoruz adı üzerinde yazmak. şimdi bir de son günlerde, e-kitaplar moda, e-kitap üzerinden örnek vermek gerekirse. bir insan kitabı eline almak ister, o kitabı elinde hissetmek, o kitabın kokusunu duymak ister, böyle örnek vereyim. bu sesli entry uygulaması da bana aynen e-kitap uygulamasını anımsatıyor. kardeşim sesli entry girmek de ne, ben yazacağım, kelimeler ile oynayacağım, kelimeler ile dans edeceğim, sözlüğe girme amacım bu benim.
bu zamana kadar bilmediğim, ekşi de ''rezillik'' adı altında, ismini öğrendiğim, sikimsonik müzik grubu.
hadi rezillikle anılan ergeni bir kenara bırakalım, zaten grup üyesinin twitter da dediği gibi ''orospu çocuğu'' bir ergen. ulan sen bir sanatçısın, vatandaş olarak o ergene ben desem ''orospu çocuğu'' diye neyse. sen bir grup üyesi olarak, seni dinlemek için gelen bir ergene, nasıl ''orospu çocuğu'' dersin ve tehdit edersin. asıl orospu çocuğu olan sensin, kendisini sanatçı olarak, gören ama bir sikim olamayan, sanatçı bozuntusu.
bu ülkenin müzik grubu bile böyleyse gerisini siz düşünün. bu ülkeden her geçen gün nefret ediyorum.
genelde bu tür insanlar, samimiyetsiz, kendisini beğenenmiş, olurlar. adam gibi tokalaş işte, elinin ucuyla tokalaşmak da nedir, sanki ''ben seni pek iplemiyorum'' der gibi.
insanın midesini bulandırır. eğer bir insan 30 yaşında olsa bile, ruhu ergen ise, barcelona da forma giyse bile fark etmez.
arkadaş, sen barcelona gibi bir rüya takımındasın, neden adana gençleri gibi selfie çekersin ki.
insan bir utanır ''ben ne yapıyorum'' der.
iki tane gencin kendi aralarında sanırım skype üzerinde konuştukları adına ''radyo'' yayını dedikleri hede hödö. insanlık adına, gelecek için, toplum üzerine, herhangi bir konu konuşulmayan, minimum günümüz toplumundaki gibi, gençlerin boş beleş konuştukları skype sohbeti.
dizinin karakterlerinden olan hızır çakır beyli'ye acayip uyuz olduğum dizi. bir insanın geniş bir ailesi varken, nasıl olur da bir insan ailesini, eşini ve çocuklarını başka bir kadın ile aldatabilir. tamam erkektir yapar kürkçü dükkanı misali geri döner, ulan bir insan başka bir kadın ile bir gecelik veya bir sürelik zevkinden, çocuk yapar mı. bir insanın güzel bir eşi ve kızı hariç, dünyalar tatlısı 2 çocuğu varken, bir insan eşine ve iki evladına böyle bir şerefsizlik ve adiliği nasıl yapar... dizideki karakterin silah kaçakçısı olduğunu ve ''reis'' diye hitap edilip saygı görmesini konuşmak dahi istemiyorum.
bu soğuk kış günlerinde, ne babalar, ne emekçiler var. üç kuruşa evine 2 ekmek götürebilmek için, götü donan iki paralık adamlara ''efendim'' diyen ne babalar var. asıl ''reis'' diye hitap edimesi gereken o babalar. yoksa böyle karısı çocukları varken, başka kadın ile ilişki yaşayıp, başka kadından piç kurusu peydahlayan hızır çakır beyliler değil...
işin toplumsal boyutuna gelecek olursak, günümüzde toplumumuz da, dizideki hızır çakır beyli gibi adamları sorgulamadan, yargılamadan, ''reis, delikanlı, baba, kral, padişah, ağa'' isimlerini vermeleri. peki baba kimdir, ağa kelimesi nedir. hiç bunu düşünüyor mu bizim insanımız. ? bu tür adamlara hayranlık besleyen insanlar. namusu ile çalışıp iş hayatında bir saygınlık kazanmak bu kadar zor mu. bizim insanlarımızın bu mafya hayranlığı niye ve kime. ? uzun lafın kısası gerçekten kokuşmuş bir milletiz. silah kaçakçısına ''reis'' uyuşturucu kaçakçısına ''ağa'' kadın satıcısına ''kral'' deyip, ama asıl emekçileri hor gören bu insanlar. bizim insanlarımız.
görüntüleri izledikten sonra, hani ilkokul da sınıf arkadaşı ile kavga edip, dayak yeyip, okula bir gün sonra dayısını, amcasını, çağırıp boy gösteren ilkokul çocukları olur ya, işte bu görüntüler o küçük ilkokul çocuklarını anımsattı bana... arkadaş sen bir devletsin, rus devletisin, böyle çocukça amatörce hareketler bir devlete yakışır mı. zaten boğazdan geçtiğin savaş gemisin de dolu teçhizat var, o zaman füze göstermek ne sikime...
mesele füze göstermek değil, mesele o füzeyi ateşleyebilmek yeğeeennn. zaten biz batak oyununda silah çekip adam vuran abuk sabuk bir milletiz. senin bu yaptığın harekete karşılık, hemen bir dilekçe emir yazılsa, yukarıdan bir mercilerden emir gelse, dakikalar içerisinde, iki f-16 havalansa tek atışlık canın var. uzun lafın kısası yapılan hareket çocukça ve amatörce.
az önce izlediğim ve hayretler içerisinde kaldığım, almanya da geçen ve alamancı ailelerin toplu sünnet düğünü... bir anne baba, çocuğunun büyüdüğünde polat alemdar olmasını, mertlik, delikanlılık, adı altında eli silah tutmasını nasıl ister, bu nasıl bir zihniyettir. gerçekten başkası adına utanmak bu olsa gerek, bu tür aile de yaşayan gelişen çocuklar, tabi gelişmek denebilirse, ileride 10 sene sonrası, altında bmwsi olup, sokakta el alemin kızlarına laf atacak, havaya 2-3 el silah sıkacak, oturduğu semte zarar verecek, birer sırtlan olmaları kaçınılmaz bir son.
gerçekten ''ağaç yaşken eğilir'' sözünü bir kez daha iyi anlıyor, eğitimin, okumanın, bir kitabın bir insanı değiştirebileceği kanısına varıyorum. son olarak, almanların türklere kötü gözle bakmalarını bir kez daha anlıyor, adamlara hak veriyorum. almanya da yaşayan türklerin, yani alamancıların size ne mal olduklarını anlatmama gerek yok sanırım.
genel konuşacağım, geneli %70 sorunlu tipler olur, yapıcı değil, yıkıcı olurlar. konuşurken veya bir insan ile tartışırken, kelimelerinde hep argoyu seçerler. hayata erken atıldıkları için, ailesi olan kişileri çekemezler, bir içten pazarlık, bir kıskançlık olur. yüzünüze gülerler, arkanızdan ağza alınmayacak, kelimeler konuşurlar. insanlara temkinli yaklaşırlar, insanlara güvenmezler. ilişkilerinde ise genelde, kendilerinden 15 20 yaş büyük, evli bekar fark etmeksizin, kişilerle birlikte olurlar. sanırım bir nevi hem koca hem baba şefkati arıyorlar. hayata karşı acımasız ve vicdansız olurlar. içlerinde bu durumda olan iyi kızlar var mıdır vardır, ama araki bulasın. uzun lafın kısası uzak durulması gereken tiplerdir...
türkiye cumhuriyetinin tarihine geçen başka bir rezillik daha.
bu zaman da kimse hukuk'un üstünlüğünden filan bahsetmesin. hukukun kimlerin ellerinde nasıl fahişe olduğu kaçınılmaz. ışid'e silah gönderenler, ışid den petrol alanlar, çeşitli terör örgütleri ile işbirliği yapanlar, kendi menfaatlerini vatanın menfaatinden ileri görenler, kapalı kapılar ardında çevrilen yolsuzlukları yapanlar bu devirde ne yazık ki kahraman...
eşi ile evlilik yıldönümünü adliye de geçiren, evlilik yıldönümünde tutuklanan, eşinden çocuklarından ayrı senelerce cezaevlerinde yatanlar, kimi şerefsizlerin sarayları varken, hala dolmuşa binen gazeteciler hain.
bu halk kimin ne mal olduğunu iyi biliyor. elbet bu devranda dönecek.
sözlükte muhabbet ettiğim, memnun olduğum, çocuk sahibi yazar. kanımca yakışıklıdır da bu. 30 yaş civarı, yasak aşk yaşamak isteyen bayan yazarların, kaçırmaması gereken bir yazar. ama bu yazar arkadaşımız, sözlükteki paçozlara bakar mı, kanımca bakmaz.
an itibari ile yandaş medya da kanada'ya geçtiği yönünde haberler çıkan kaybeden kişi.
en son yunanistan üzerinden kanada'ya birisi geçmişti, oda sonrasında uçakta ''benim annem de türk, her türlü işbirliğine hazırım'' demişti. zaten bu kanada dan hep hayırlı haberler almıştık.