kurk mantosuz kezban
101 (çalışkan)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 1.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bayram mesajlarındaki samimiyetsizlik

    1.
  1. kişiye özel atılan mesajlarda olmasa da toplu mesaj olarak atılan bayram mesajlarında bariz hissettiğim samimiyetsizliktir.bilmiyorum ben mi çok abartıyorum ama şu mesajların atılmasındaki bilinçaltısal sebebi bence tamamen ' hadi seni de aradan çıkaralım ' mantığına dayanıyor.

    bir de altlarına isimlerini falan yazıyorlar, ulan biz rehber denen telefon programını niye kullanıyoruz? sanki görmüyoruz mesajın senden geldiğini devlet büyüğü edasıyla alta isim yazıyorsun.

    bence insanlarda bu konuda yanlış bir intiba var ' eğer mesaj atmazsam ayıp olur ' diye, hayır arkadaşım bilakis böyle ' hadi sen de çık aradan ' mantığı bence daha ayıp.ben kimsenin hayatında merkezi bir rol oynadığımı zannetmiyorum, ve bir insanın hayatında merkezi rol oynamadığımı bildiğim halde ondan yüzlerce kişi içinden ve yoğun bir vakitten başını kaldırıp bana bayram mesajı ya da kandil mesajı atmasını da beklemiyorum.dediğim gibi neticede bu selam verdiğim aldığım insanlar hayatlarımızda sadece ' sıradan bir arkadaş ' olarak kalırlar ekseriyetle.o halde, böyle bir ilişki içinde olduğumuz insan tipinden tutup kişisel mesaj almayınca insanın alınması çok saçma bence, buna da ayrı bir parantez açmak lazım aslında.elbette bu tarz günlerde beni kişisel olarak aramasını ya da mesaj atmasını istediğim insanlar da mevcut, fakat onlar da bir elin parmağını geçmez doğrusu.

    her neyse geldik sözlük'e patladık burada; çok doldum bu konuda atmayın anasını satayım bana toplu bayram mesajı falan.
    0 ...
  2. kaptalizmin insan davranışlarına etkisi

    1.
  3. 1789 Fransız ihtilal'i başta Fransa olmak üzere dünyada bir çok değişikliğe vesile oldu.Eşitlik , Hürriyet ve Milliyetçilik gibi kavramlar sosyal alanda öne çıkmaya başlarken iktisadı alanda da Burjuvazi ve 'işçi Sınıf'ı ön plana çıkıyordu.Çoğrafı keşiflerden itibaren güç kaybetmeye ve yozlaşmaya başlayan, toprak-kilise- krallık üçgeni üzerine kurulan Aristokrasi yerini Adem Smith'in , J.B Say'ın geliştirdiği Liberal iktisat sistemine bırakıyordu.Aristokrasi, dünyaya tarlalardan ve kral saraylarının penceresinden bakıyordu.Dünya, Aristokrasi'ye göre yalnız kendilerine ve Kral'a itaat etmeliydi;diğer ülkeler Katolik Kilise önünde boyun eğmeye mahkumdu. Liberal Burjuva'nın dünyaya bakışı Arikstokrasi'den çok daha farklıydı.Burjuva'nın tek gayesi vardı o da; para. Aristokrasi'nin ise gayeleri bir tek parayla sınırlı değildi , onlara göreyse : Para,krallık ve ahlak ,yani Kilise esastı.Burjuva'nın paraya giden yoldaki usulü biraz daha farklıydı , onlar Aristokrasiye göre dünyaya daha Hümanistik bakarak para kazanmanın derdindeydı.Burjuva'ya göre dünya fethedilmek için değil , ' pazar oluşturmak ' için vardır.Serbest Piyasa'nın gücü sınırları aşmalı , maliyet minimize edilmeli ve tüketim maksimum olmalıydı Burjuvazi'ye göre.Elbette Burjuva'nın ordusu ya da bir imparatoru yoktu , sınırları aşmak ; tüketiciye ulaşmak için başka bir yol bulunmalıydı.Bunun için biçilmiş kaftan 'Medya' oldu.Ve böylece Global Dünya'ya kadar sürecek olan Kapitalizm - Basın münasebeti başlıyordu.

    Medya -Basın özellikle Fransız ihtilali'nin öncesinde ve sonrasında fevkalede tesirli oldu.Bir çok ideoloji ve ideolog, Fransız ihtilali'nden sonra oluşan buhranı gidermek için basını kullandı.Saint Simon , Aguste Comte ve şakirtleri çıkardıkları dergi ve gazetelerle Endüstri'de 'Üretim' unsurunu esas alarak 'işçi Sınıfı'nın temelini attılar ; öte yandan Burjuvazi de 'Tüketim' mantığını esas alan bir basın kültürü oluşturdu.Hülaseten,(özetle) Basın ileride iki büyük iktisad sistemi olacak olan görüşlerin yaygınlaşmasında en büyük aracı oldu.

    Üretim'i ve işçiyi esas alan Sosyalizm , Burjuva kadar basını iyi kullanamadı.Bir süre sonra Basın , Burjuva'nın bir nevi ' Silahlı Kuvvetler ' gücü haline gelmişti , tüketim mantığı Basın sayesinde ülkeler ve kıtalar dolaşıyor , Serbest Piyasa Basın'ın sırtında şehirlere girip tüketiciyle tanışıyordu.

    Günümüze kadar gelen Basın- Burjuva münasebeti her şeyin tam ortasında olan ' Toplum ' için elbette çok büyük değişikliklere yol açmıştır.Öyle bir hale geldi ki Toplum artık göz kapaklarını Basın'ın belirlediği kadar açabiliyor ve onun belirlediği kadar kapatabiliyor.Dünya pencerenin ardındaki bir manzarayı gösteren pencerenin perdesi de 'Basın ' olmuştu vaziyette.

    Tabii olarak Burjuva'nın Tüketim kültürünün aşılaması ı için dünyadaki halkların, bazı gelenek ve yaşayışlarını değiştirmesi gerekiyordu.Mesela dünya nimetlerinden kaçan Budist toplumlara ve israfın caiz olmadığı islam medeniyetlerine nasıl sınırsız tüketim , lüks ve eğlence aşılanabilirdi ki ? işte Toplumlar üzerinde medyanın en büyük tesiri o zaman ortaya çıktı , çünkü Medya , bize yepyeni ve akılları buhrana uğratacak bir 'Kültür ' ihraç etmeye başlamıştı.Kültürel çözülme arttıkça Tüketim daha da artmaya başlayacaktı.

    Toplum üzerinde bu derece güçlü hissedilen 'Medya Kültürü ' zamanla her Toplum üzerinde ortak ve bir 'Ahlak' inşaa etti.Çok farklı davranışlarda bulunan milletler, giderek daha da tekleşmeye ve benzeşmeye başladı.Zamanla da bu 'Yapay Ahlak ' davranış kalıpları oluşturmaya başladı.Normalde bir kültür , ahlak sistemi ve dinin Toplum'a yerleşmesi doğal vetirede ( süreç ) bir hayli zaman alır.Bu süreç ekseriyetle yüz yıllar boyu sürüp gider ,nihayetinde de Toplum geçiş döneminin bitirir.Toplum ; yeni ahlak , kültür ve din sistemine ' merhaba ' der.Fakat Burjuvazi'nin medya yoluyla getirdiği 'Yapay Ahlak ' sistemi normalde olduğu kadar fazla vakit almadı.Bunun iki ana nedeni vardır .Birincisi : Bir ahlak ve kültür sistemi ferd üzerinde yaptırım, kurar ve eğer bu kurallar uyulmadığı taktirde ferdin hem manevi hem de ahlaki olarak cezaya çarptılıracağı iddia edilir.Bu da ferdin fıtratı gereğ yabancı i kültüre geçişini yavaş kılar , çünkü ferdin egosu 'direkt verilen ' emir mantığını kabul etmede yavaş davranır ve yeni sistemi kolay kabullenmeyebilir.Fakat 'Yapay Ahlak ' medyasında vaziyet böyle değildir , Burjuvazi ; bize ihraç etmek istediği ürün için şunu der ' Bunu alabilirsin ama almaya da bilirsin , neticede sen hürsün.Ama alırsan Toplum içinde statün güçlenebilir ve egon tatmin olur.' Direkt olarak emir verilmemesi yukarıda da zikrettiğimiz gibi insanların daha çok hoşuna gider , hem de Burjuvazi'nin tavsiye ettiği bu ürününü alınmaması durumunda herhangi bir yaptırımın da söz konusu olmaması Toplum'u bahsi geçen ahlak sistemine insanı daha hızlı ve kolay yakınlaştırır.ikinci unsur ise : Toplum'da bitmek bilmeyen ' ego tatmini ' hırsıdır.insan egosu gereği Toplum içindeki diğer ferdlere karşı üstünlük kurmak ister . Bu üstünlük eski çağlarda toprak ve savaşla oluyordu, fakat bu Burjuvazi için savaş ve toprak bir şey ifade etmiyordu.Bunlarla para kazanma gibi bir lüksü yoktu.Bunun içinde gene Medya kullanıldı ve insanlara 'Ego Tatmini ' hususunda farklı şeyler empoze edildi.Mesela artık insanlar birbirlerine cep telefonu , araba , topuklu ayakkabı ve kız/erkek arkadaşları üzerinde üstünlük kurmaya başladı.Bu da doğal olarak hızlı bir şekilde Medya'nın önümüze sunduğu ahlakı benimsememize vesile oldu.Yukarıda da zikrettiğim gibi Medya Ahlakı bize çok farklı davranış kalıpları ihraç ettiği , dışarıdan bakıldığı zaman çok mantıksız görülen fakat içine girildiğinde herkesin hipnoz olmuşcasına uyguladığı davranış kalıplarıydı bunlar.

    Yazı fazla uzadığı için ikiye böleceğim ve bu 'Davranış Kalıpları'nın misallerini diğer yazıda detaylı şekilde yazacağım inşallah.

    (bkz: kurk mantosuz kezban)
    4 ...
  4. orjinallik

    1.
  5. aşırı genişleme politikası

    1.
  6. Vaziyete göre değişebilir , bazı durum ve şartlar içinde Osmanlı bunu yapmış ; ilk zamanlar yapması faydalıydı fakat ' yükselme devri ' diye nitelendirilen zaman diliminin sonlarına doğru hala büyümeye çalışması hataydı.

    Fakat bu politikayı en kötü şekilde 20. asırdaki mihver devletleri uygulamıştır.

    Almanya , italya ve Japonya'nın şuursuz ve gayesiz bir şekilde kuduz köpek gibi oraya buraya saldırması sonlarını getirmiştir

    Özellikle Almanya'nın Sovyetlere saldırması ...

    edit : başlık bize kaldı iyi mi ?
    1 ...
  7. mevcut durum üzerine bir deneme

    ?.
  8. Önce şunu belirtmek lazım ki mevcut Amerikan hükümeti de Kürdistan Bölgesel Yönetim'i de PKK'nın varlığından artık iyice rahatsız olmaya başladı, sebebi Ortadoğu'da sürekli değişen dengeler ve kayganlaşan diplomasi.Türkiye ve Kürdistan Bölgesel yönetimi bölgede giderek yalnızlaşmaya başladı.Bunun en mühim sebebi , iran'ın başarılı Şii politikaları ; Lübnan , Suriye ve Irak ABD'nin bölgedeki ülke ilişkilerinde esneklik göstermesinden beri hızlı bir şekilde iran eksenine giriş yapıyor.Bunun en mühim ayağı elbette Lübnan'da Devrim Muhafızları'nın eliyle kurulan Hizbullah oluyor.Irakta da büyük bir Şii nüfusunun olması ve hükümetin de Şii ağırlıklı olması bölgede Amerikan menfaatlerine negatif yönde tesir ediyor

    Binaenaleyh , bölgede yalnızlaşan ABD müttefikleri var , bunlar Türkiye ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi .Türkiye , artık PKK konusunda eskisi kadar tahammül gösteremiyor , özellikle bu uluslararası ilişkilere sık sık yansıyor.ABD bölgede kalan son müttefiklerini kaybetmek istemiyor , zaten iran ve Suriye'yle sancılı ilişkiler yaşıyor.Bu yüzden ABD son zamanlarda PKK konusunda Türkiye'ye esneklik tanımış vaziyette , özellikle KCK operasyonlarında bunu fark edebilirsiniz.Ayrıca Kürdistan Bölgesel Yönetim'i de dediğimiz gibi yalnızlık içine sürükleniyor , bunun için onlara da bölgede bir çıkış noktası lazım bu da Türkiye oldu

    Barzani Hükümeti'yle zaten Türkiye arasında ekonomik bakımdan sıcak ilişkiler yaşanıyordu , inşaat projeleri , okullar , enerji alışverişi vs . Yani bu ilişkiyi siyasi bakımdan ortak menfaatler çevresinde daha da genişletmek taraflarından elindeydi.işte PKK'nın da bölgede ' istenmeyen adam ' ilan edilmesinin başlangıcında bu dış konjonktür yatar. Bölgesel Yönetim ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi için PKK'ya karşı önlem alınması gerekiyordu , bu yüzden Barzani Hükümeti geçmişe nazaran , PKK'ya karşı bakışını değiştirmek zaruriyetinde kaldı.Bu durum Türkiye'deki Kürt siyasal cephesine de yansıdı aslında.Partinin kıdemli üyelerinden Leyla Zana'yla S. Demirtaş'ın birbirlerine zıt düşmesinin altında yatan sebep de bu.

    Yani gelmek istediğim nokta şu ki ; geçmişe göre şartlar Türkiye'nin daha lehinde , bu yüzden PKK'nın saldırganlaşması gayet tabii(doğal) , ayrıca şehirde yapılan KCK operasyonları da fevkalade isabetli bir adım , şehirde daha ne yapılmasını bekliyoruz ki ? Kürtlerin ağırlıkta yaşadığı şehirleri ateşe falan mı verelim ?

    Şimdi diyebilirsin ki 'PKK ABD tarafından beslenmedi mi yıllarca, neden PKK'ya karşı bir cephe alsın ki ? ' şöyle deriz : Evet ABD PKK'ya yardımcı oldu fakat PKK 'ya yardımcı olan bir tek ABD değildir , bir çok iç ve dış etken PKK üzerine strateji kurmuş , menfaatlerini bu örgüt üzerinden inşa etmiştir.Fakat menfaatlere giden yollar şartlara ve vaziyete göre değişme gösterir.Neticede PKK , ABD için Türkye'yle ilişkiler kötü olduğu zamanlar vardır , bu da devletlerin menfaat üzerine kurduğu politikadaki mühim yapı taşlarından biridir, yani misal vermek gerekirse ABD'nin Türkiye'yle ilişkileri bozulduğu ortak menfaatlerin dağıldığı zamanlarda PKK'nın ABD desteğiyle ortaya çıkabilme vasfı vardır.Yani PKK ilişkileri belirleyen büyük bir güç dengesi değildir.Bu yüzden, ABD'nin değişen konjonktür de PKK'yı Türkiye uğruna bölgede geri plana atabilir.

    (bkz: kurk mantosuz kezban)
    0 ...
  9. © 2025 uludağ sözlük