Yas kemale erince gururla katilinarak, asansor arizalanmalari, apartmanin giris isiginin ampulunun bitmesi vb. Gibi sorunlari.dunyanin en buyuk sorunuymus gibi konusabileceginiz,stres atabileceginiz toplanti sekli.
hayatı daha arabesk yaşayanların 'liseli' olarak nitelendirdiği, hayatın en masum, en kırılgan zamanını el ele genelde cebinde para olmadan yaşayan, milyonları döksen de o günlerin tekrar gelmeyeceğinin farkında olmayan şeylerdir.
çalışanların genelde yazın kullandıkları, 1 yılı doldurmadıysanız ve tatile çıkamıyorsanız iş yerinde tatile çıkanları gördükçe yaşlanmanıza; hayatı sorgulamanıza neden olan hadise.
narin bünyelere kendini daha da kötü hissettiren hadise.
'ulan acımı bile doğru dürüst anlatamıyorum, nerede yanlış yaptım, acım yoksa çok da acı değil mi? güleyim mi şimdi ben?' gibi sorular duygusal beyinleri yer bitirir.
ya da bitirebilir o kadar emin değilim.
edit: ağlayarak entry hiç girmedim arkadaşım, gözüme toz kaçtı.
yaz yağmurlarının ve yoldan geçen bir arabanın tekerinden fırlayan su birikintisinin sizi ıslatacağı manasına gelen, ülkeden ülkeye farklı anlamlar içeren saçma sapan bir rüyadır.
anne gözünde yeni gelin gibidir; temizlikten sonra salonda uzanılmaz, eğer uyku geldiyse yatağa gidilmelidir. sigara içilmez, çay nezaket çerçevesinde içilmeli, her daim el bardağın altında olmalıdır.
yaklaşık bir hafta içerisinde sevenler yavaş yavaş kavuşur, ortam eskiye döner; salona battaniye gelir.
marlboro light tikiliğindeki sarı hatunlardan çok daha alımlı, olgun, akıllı ve şuh kahkaları olan, gökdelenin bilmem kaçıncı katında saçları rüzgarla dans eden kaliteli residince kadınıdır.
eğer ünlü bir birey değilseniz pek işe yaramayan hadise. isminizle soyadınız arasındaki derin bağlantıyı anlamayan salak arama motoru, isminizi başka bir yerden, soyadınızı başka bir yerden getirip bir bütün yapmaya çalışarak bir ara heyecanlandırabilir sizi.
ben denedim, komşum çetin amca çıktı görsellerde; o da işin başka bi boyutu.
en çok özlenen kalabalık galiba bayramlara dair; tuğlaların içine koyulan dinamitler, akraba çocuklarıyla oynanan saklambaçlar, arife günü gidilen ve sıra beklemek bir bayram geleneği olan berberler.
sonra bayram namazı; 2 adım ötede cami olmasına rağmen arabaya binip babamın deyimiyle 'hocanın dingin sesi' için yarım saat erken kalktığımız abdest alırken 'kaçtı galiba.' diyerek tekrar tekrar abdest aldığımız bayram namazları.
babanenin penceresinin önüne bağlanan kurban; belki komik ama o kurbanın unutamadığım gözleri...
ne getirdi bu başlığın altına beni bilmem ne çok yaşlandım ne de çok yalnızım.
eski bayramları özlemek; çocukluğu özlemek galiba...
çocukluğum; üzerine hiç kan sıçramayan kurban bayramlarım.
bir türkü dilinde; elinde bir silah, gözlerin karanlıkta. aynı anda gecenin ayazı ve muhtemelen uyuma diye yanmayan ya da hiç olmayan ısıtıcın ve o ısıtıcının yerine koymaya çalıştığın hayallerin...
ne kadar küçükse yaşın o kadar büyük hayallerin; en çok koyan da bu insana.
keşke daha küçük olsaydı hayallerin diğerlerini gerçekleştirebildiğin için; az kalsalardı.
dilinde bir türkü, dilimde bir türkü ve duydukça her yere düşen koskoca hayali; kafamda küçülen hayaller.
dilinde bir türkü, gözlerin karanlıkta, elinde bir silah yine; sonsuza kadar...
sözlükte dolaşırken farkedilen, sol framede ilk defa görülüp üzerine tıklanınca girilen entry sayısıyla 'oha lan. ' düşüncesiyle şaşırtan,üzen, şaşkınlığın süresinin bünyelere göre değişiklik gösterdiği başlıklardır.
geçen gün bir televizyon programında duyduğum cümle.
65 milyon kişi izlerken 18'li yaşlarımda olduğumdan yola çıkarsam, 8 senede 15 milyon gibi bir rakam ortaya çıkar. burdan üşenmeden bir daha yola çıkarsam en yaşlısı 8 yaşında olan 15 milyon çocuk var lan.
yıllardır başımda olan hal-i durum. hangi düzene isyan, kime sitemdir o anki ruh halim, çok mu uyumuştum, az mı uyumuştum, bir dersten mi kalmıştım, ev mi çok pisti?