testere serisinin ilk filmine ikinci kez arkadaşlarıyla giden bir herifin sinemada yüksek sesle haykırdığı sözler.
not: sadece öylesine tanıyorum, bir merhaba bile demedim kendisine *
ege üniversitesi ingiliz dili ve edebiyatı 4. sınıf öğrencilerinin 6 dersten 4 ünde yaşadıkları sinir bozucu hadise. ulan belki kaldım, hayır belki 100 aldım kasmııcam finalde, ya da 0 çektim çok çalışmam lazım. hayır ben her türlü son akşam çalışırım zaten de arkadaşlar için söylüyorum...
bide son günü 4 şubat olan final notu sonuçlarının an itibarıyla hala açıklanmaması var ki!!! onu da yemekte konuşalım...
atatürk ve mehmet akif ersoy'un arasında varolan çelişkidir. ikisinin de okullarda karatahtanın üstünde imzalarını attıkları eserleri vardır. fakat atatürk medeniyet kavramını özendirirken okuyan herkes * onaylarken, ersoy'un medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar dizesine de doğru diyor adam tepkisini verdikten sonra bizi afallatan çelişkidir. afallamayanlar afallayanları aydınlatmalıdır.
fobi fobisi anlamına gelmektedir. bu fobinin ilk müptelası kumpas tır. sol frame böyle devam ederse * uludağ sözlük yarasalarının topunda görülecektir. birileri azimle s.çmaktadır. (bkz: azimle sıçan duvarı deler)
ülkemizde çok sık görülen bir durumdur. statükocuların yobaz diye nitelediklerinin gücünden korkup "memleket elden gidiyor, tehlikenin farkında mısın? laiklik *" yok oluyor diye feryadı basıp, seçimlerden sonra uludağsözlükteki iq seviyesinin düşüklüğünden vatandaşın, (pardon halkın) mantıksızlığına kadar varan özlü(!) sözler savuran askeri göreve çağırmayı bile deneyen, memlekete eski düzensiz düzeni geri getirmek ve halkı plajlardan boşaltıp yerine vatandaşı koymak** isteyen örümcek kafalı, yobaz bağnazların yaptığı şeydir.
boysanılar grubunun bir üyesi. göğsümüzü karartan grubun sitesindeki tanımı ise şöyle:
Grubun en enteresan simâsı ismini hâlâ söylemiyor ve asla söylememeye de kararlı. Vurgulu enstrümanları başarıyla çalmasıyla dikkat çekiyor. http://www.anilar.de
e artık anasının gözü be kardeşim" denilecek insandır. zira ana muhalifler askerin bacaklarının arasından muhalefet yapmaya hala devam edeceklerse, umarız halkın tokadını 23 temmuz sabahı uyanınca hissederlerse belki kendilerine gelir de "ulan ben nerede hata yaptım "halk" partisi olarak" diye düşünürler. gündoğdu mitinginde "ne şeriat ne darbe" pankartı taşıyanları kalabalığın kenara ittiğini gören biri olarak söylüyorum bunları...
bugün icraatları, redleri ve geciktirmeleriyle biraz ilgilenen bir insanın hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun cevabını bulmakta 10 sn den fazla düşünmeyeceği sorudur.
edit: amaç: bugün cumhurbaşkanının akp den değil de dışarıdan olması konusunda direten çevrelerin taraflı tarafsızlık anlayışı nı vurgulamak. yoksa zaten banane lan. bütün güç odaklarının * tavırları tamamen tesadüf eseri! chp lehine işlerken, dengeler chp ye ağır basarken demokrasi sapasağlamdı ya; şimdi dengeler bozulacak diye korkanların asıl korktuğu yıllardır korudukları ve kurdukları sistemdeki çatlaklara sızan sözümona anti laik akp nin bütün güç odaklarını eline geçirmesi. bu durum demokrasiye aykırıdır. bir partinin, yani ak partinin bütün yönetimleri eline geçirmesi demokrasiyi allaha emanet bırakabilir. doğru. e peki bugüne kadar durum çok mu farklıydı? bugüne kadar sesi çıkmayanlar şimdi neden bağırıyorlar demokrasi elden gidiyor diye? şimdi işlerine gelmiyor mu? eee demokrasi anlayışını, laiklik anlayışını kendi ideolojilerine göre kırpanlar bugün mü tam bağımsız ve tam demokratik olmaya karar verdiler?
+anayasa mahkemesi üyelerinin çoğu kime oy verirdi?
-dur söyleme, biliyom
+sezer kime oy verirdi?
-dur söyleme, onu da biliyom
yök başkanı ya da üst düzey üyeler kime oy verirdi?
-dur ya ben onu da biliyom.
an itibarıyla ntv de canlı yayınlanan golden league'de cirit atışı yapan sporcunun ciritinin diğer taraftaki bir başka daldaki sporcunun böbreğinin biraz üstüne saplandığı olay. bütün sporcular şok içinde kalırken ambulans gelip sporcuyu götürmüştür. inanılmaz bir ihmalin sonucu gerçekleşen olaydır. demek ki bu tür hatalar bir tek bizde olmuyormuş.
hiç izlemeyeceğiniz filmleri, kullanmayacağınız programları, oynamayacağınız oyunları ve benzeri zımbırtıları bile "liste boş kalmasın, internet boşa akmasın" mantığıyla indirmektir. Download manager ın sırasına eklediğim her dosyada "Türk Telekom, Gebeeeeerrrrr!" dememden bu hastalıktan benim de muzdarip olduğum anlaşılabilir. zira bu hızlar, bu fiyatlar toplumumuz genelinde bu bağımlılığı yaratmadıkça bu telekomun akıllanacağı yok. kısacası "eskitin portları!"
edit: tamam türk telekom, geberme canım benim. malum indirimler. yiğidi gebert hakkını ver...
insanın durup dururken başına gelebilecek en boktan şeylerden birisidir. bisiklet sürerken, arabanın camından kafayı çıkarmışken, ampul değiştirirken, hapşırmaya hazırlanırken (o içine aniden çektiğin havayla birlikte), halı sahada maç yaparken yada balkonda ışığın altında otururken o gebermeyesice sinek ölü ya da diri, isteyerek * yada yanlışlıkla dalıverir ağzınıza. artık bulunduğunuz ortama göre, müsait değilse "canım zaten hep yutuyoz" ya da daha bi pişkinlikle "etin kilosu kaça bea!!?" gibi züğürt tesellileriyle durumu kabullenebilirsiniz ya da müsaitse, gayet lavbali bir mekandaysanız "hassstir!! i.bne sinek ağzıma kaçtı" diyip orta parnağınızı teee gırtlağınıza kadar sokup "hadi len yürü git" demek size kalmış. e ben bunu şimdi nerden hatırladım? az önce "hasstir sinek yuttum"... benim tepkim ne oldu? bu başlık...
Ünlü filozof ve matematikçi Blaise Pascal (1623-1662)'ın yazılarından çıkartılan ve genellikle "Pascal'ın tutuştuğu bahis" diye bilinen Tanrı nın varlığına inanmak yada inanmamak kararına farklı bir açıdan bakan düşüncedir.
Pascal'ın Tutuştuğu Bahis
Şimdiye kadar incelemiş olduğumuz delil ya da kanıtlar, Tanrı'nın varoluşunun lehine ve aleyhine olan delillerin hepsi de Tanrı'nın varolduğunu veya varolmadığını kanıtlamayı amaçlıyordu. Onlar Tanrı'nın varoluşunun veya yokluğunun bilgisini vermeyi amaçladırlar. Filozof ve matematikçi Blaise Pascal (1623-1662)'ın yazılarından çıkartılan ve genellikle "Pascal'ın tutuştuğu bahis" diye bilinen, Kumarbaz Argümanı bütün bu delillerden farklılık gösterir. Onun amacı, Tanrı'nın varoluşuna ilişkin bir kanıt sağlamak yerine, akıllı bir kumarbazın Tanrı'nın varolduğu alternatifine oynamasının yapılacak en iyi iş olduğunu göstermektir.
O bir agnostiğin, yani Tanrı'nın gerek varolduğuna gerekse varolmadığına karar vermek için elde yeterli delil olmadığına inanan birinin konumundan hareket eder. Bir agnostik Tanrı'nın varolma olasılığının hakikaten söz konusu olduğuna, fakat buna kesin olarak karar vermek için yeterince delil bulunmadığına inanır. Bir ateist ise, bunun tam tersine, tipik bir biçimde Tanrı'nın varolmadığını kanıtlayan kesin sonuçlu deliller bulunduğuna iman eder.
Kumarbaz Argümanı şu şekilde gelişir: Biz Tanrı'nın varolduğunu ya da varolmadığını bilmediğimiz için bir kumarbazın at yarışı başlamadan veya kağıtlar dağıtılmazdan önceki durumuyla tam tamına aynı konumda bulunmaktayız. Öyleyse, yapmamız gereken şey ihtimal oranlarını hesaplamaktır. Agnostiğe Tanrı'nın varolması, varolmamasıyla tam tamına aynı ölçüde muhtemel görünür. Onun eylem tarzını belirleyen şey, leyhte ya da aleyhte hiçbir karar vermemek, hangi tarafa yöneleceğini bilmemektir. Oysa Kumarbaz Argümanı, yapılması en akıllıca şeyin, kaybetme ihtimalimizi olabildiğince az tutarak, mümkün olduğu ölçüde büyük bir ödül kazanma şansına sahip olmak olduğunu söyler: Başka bir deyişle, muhtemel kazanımlarımızı olabildiğince yüksek tutarak, kayıplarımızı, en aza indirgemeliyiz. Kumarbaz Argümanına göre, bunu yapmanın en iyi yolu Tanrı'ya iman etmektir.
Dört muhtemel sonuç vardır. Tanrı'nın varoluşuna oynayıp kazanırsak (yani, Tanrı'nın varoluşuna oynayıp kazanırsak (yani, Tanrı var ise eğer), o zaman kazancımız -bir büyük ödül olarak- ededî yaşamdır. Bu seçimi yapmış isek ve de Tanrı'nın varolmadığını bir şekilde ortaya çıkmış ise, kaybımız ebedî yaşam imkânıyla kıyaslandığında pek büyük bir kayıp sayılmaz: Dünyevî birtakım hazları kaçırmış, birçok saati ibadetle geçirmiş ve hayatımızı bir yanılsama içinde geçirmiş olabiliriz. Bununla birlikte, Tanrı'nın varolmadığı alternatifine oynamayı seçer ve kazanırsak (yani, Tanrı var değilse eğer), bu takdirde (en azından bu bakımdan) yanılsama içinde bu dünyadaki hayatın hazlarına, ilahî ceza korkusu duymadan, düşkünlük göstermek açısından tam bir özgürlüğün keyfine varırız. Fakat bu alternatife oynar ve kaybeder isek (yani, Tanrı'nın varolduğu ortaya çıkarsa), bu takdirde en azından ebedî yaşam şansını kaçırdığımız gibi, ebedî bir cehennem mahkûmiyeti tehlikesiyle dahi karşı karşıya kalabiliriz.
Pascal, kumarbazların bu alternatiflerle karşı karşıya kalması dolayısıyla, bizim için en akıllıca eylem tarzının Tanrı'nın varolduğuna inanmak olduğunu savunmuştur. Seçimimizin doğru olması durumunda, bu yolda ebedî hayata aday veya çok yakın oluruz. Tanrı'nın varolduğu alternatifine oynamış fakat yanılmışsak da, Tanrı'nın varolduğuna inanmayı seçmiş ama yanılmış olmamızla kıyaslandığınad, çok fazla şey kaybetmemiş oluruz. Bu nedenle, muhtemel kazançlarımızı en yüksek düzeye çıkarırken, kayıplarımızı en aza indirgemek istiyorsak eğer, bizim Tanrı'nın varoluşuna iman etmemiz gerekir.
Kumarbaz Argümanı kabul edilse bile, bu kez istediğimiz şeye inanmanın bizim için mümkün olmaması problemiyle karşı karşıya kalırız. Bizler öyle kalkıp da bir şeye inanmaya karar veremeyiz. Buna göre, ben yarın kalkıp da öyle gelişigüzel domuzların uçabileceklerine, Londra'nın Mısır'ın başkenti olduğuna veya kudreti her şeye yeten, her şeyi bilen, mutlak iyi bir Tanrı'nın varolduğuna inanmaya karar veremem. Onlara inanabilmezden önce, bütün bu şeylerin böyle olduğuna ikna edilmiş olma ihtiyacı duyarım. Fakat Kumarbaz Argümanı beni Tanrı'nın varolduğu konusunda ikna edecek, her ne türden olursa olsun, hiçbir delil sağlamaz: O yalnızca bana, kendimi Tanrı'nın varolduğuna inanma konumuna taşımanın benim için daha iyi olacağını söylemektedir. Ama ben de burada, bir şeye inanmak için, o şeyin doğru olduğuna inanma problemiyle karşı karşıya kalırım.
Bu, bizim bu konuyla ilgili duygularımıza ters düşse bile, kendimizi Tanrı'nın varolduğuna nasıl inandırabileceğimiz problemine, Pascal'ın sunmuş olduğu bir çözüm vardır. O bunu yapmanın yolunun, bizim Tanrı'nın varolduğuna zaten inanıyormuşçasına eylemek, yani kiliseye gitmek, hakikaten dua edenlerin sözlerini söylemek veya dualarını okumak, vb., olduğunu söylüyordu. O bir Tanrı inancının haricî göstergelerini sergilediğimiz zaman, hakikî veya fiilî inançların da en kısa süre içinde âdeta kendiliğinden gelişeceğini savundu. Başka bir deyişle, inançları bilinçli bir biçimde ölçüp biçerek meydana getirmenin dolayımlı yolları vardır.
Argüman Münasebetsizliği
Tanrı'nın varoluşu konusunda kumar oynamak, yani böylelikle ebedî yaşam şansı kazanacağımız için Tanrı'nın varolduğu alternatifine oynamak ve daha sonra da, seçimimizin doğru olması durumunda kazanacağımız ödül dolayısıyla, kendimizi Tanrı'ya duyulan fiilî bir inanç hâli içine taşımak, Tanrı'nın varoluşu konusunda benimsenecek bütünüyle münasebetsiz bir tavır gibi görünmektedir. Nitekim, filozof ve psikolog William James (1842-1910), kendisinin Tanrı'nın yerinde olmuş olması durumunda, ona böylesi bir tavır ya da işlemle inanmış olanları cennete gitmekten alıkoymaktan büyük bir zevk duyacağını söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Başka bir deyişle, böyle bir düşünme tarzı veya sürecin bir bütün olarak kendisi baştan sona içtensizlik olup, tam olarak kişisel-çıkar tarafından güdülenir.
eurovision şarkı yarışmasında türkiye den ermenistan a 12 puan gitmesinin altındaki muhtemel slogandır. zira ermenistan ın şarkısı 12 puan ı sadece türkiyeden aldı yamulmuyorsam. ya da 12 veren az ülkeden biriyiz.
ingiliz dili ve edebiyatı okuyanların besmelesi, eüzü-besmelesi, vb. dir. birinci sınıfta sabahtan akşama kadar ortalama 5 kere duyduğumuz kelime grubudur. zamanın karakterler üstündeki yıkıcı etkisini bu cümleleri kullanarak açıklarız. (bkz: önümüzdeki maçlara bakıcaz) gibi bir klişedir.
şimdiye kadar hiç bir israil vatandaşında aids görülmediği yönünde ortaya atılan rivayettir. araştırılması gereken ciddi bir iddiadır. ancak araştırmak isteyenlerin de çok cesur olması lazımdır. * bu iddianın altında yatan çarpıcı çıkarım ise eğer hiçbir israilliye bulaşmıyorsa, yani bu böyle kontrol edilebiliyorsa bunun bi bulaştıranı, ayrıca bir aşısı olması gerekir. *
google'ın ınternet explorer 7 için düzenlediği araç çubuğuna uludağ sözlük kısayol butonu ekleyebilmemiz için yaptığım üçkağıtçılık. * dünya çapında siteler google'a kendi butonlarını tasarlayıp göndermiş ve böylece isteyen google araç çubuğuna bu sitelerin kısayolunu ekleyebiliyor. Bende buna kolay bir yol buldum ve ekledim gitti. Kodlarını değiştirdim herhangi bir butonun.
çok zor bi işlem değil eğer uğraşmak isteyen varsa alın bu da anlatımı:
google araç çubuğunun ayarlarından options a girin ve buttons sekmesini açın. Add 'a basın. Açılan sayfadan rastgele bir buton ekleyin. ardından yine araç çubuğu ayarlarına girip options ı seçin ve buton sekmesindeki sizin eklediğiniz butonu seçtikten sonra edit 'e basın. çıkan pencerede use advanced editor e tıklayın ve yeni açılan penceredeki bütün yazıları silin. oraya bunun içindekini yapıştırın.
