anadolu'da yaşama hakkı yalnızca ve yalnızca müslümanlara aittir.
bu ülkede ermenisi de rumu da türkü de kürdü de müslüman olduğu sürece yaşayabilir.
müslüman olmayan bir türkün bu yurtta işi yok.
yeni türkiye'de olması gereken bir diğer uygulama.
kadınlarımız islam devletinde gerçek haklarına sahip olacaklar ve yalnızca kocalarına görüleceklerdir.
ne zaman ki medrese eğitimini bitirdiler ve her adım başına okul açmaya başladılar ki bunlar kemalist zihniyettir, gençlerimizin ahlakı bozuldu, kızlar erkeklerle birlikte okudu. erkeklerin ahlakı ayrı, kızların adap görenekleri ayrı değişti. erkekler ibneleşmeye, kızlar ar namus bilmemeye başladı.
yeni türkiye'de okul eğitimi olmamalı, medreseden arapça eğitim verilmeli ve zeka seviyesi yüksek olduğu kestirilen insanlar medreselerde aldığı bire bir ve özel eğitimle gerçekten başarılı bir birey olmalı.
bir sınıfa kimi illerde 30-40 öğrenci kiminkinde iki sınıf bir arada var.
medreselerde din alimleri ve yüksek bilge kişiler bire bir eğitimiyle yeni müslüman gençliğini en bilimsel ve dini şekilde yetiştirecektir.
atambayev'in cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra türkiye'ye gelerek erdoğan'a abi demesi, aliyev'in türkiye'ye büyük gözüyle bakması, türkmen bayrağını yerden kaldıran başbuğumuza gurbanbuly'nin de sempati duymasıyla gerçeklemiş olan boyun eğmedir.
erdoğan türk dünyasının 21. yüzyıldaki başbuğudur.
yaptığı her icraat halk yararına olan akp yönetimine oy vermeyen solcu, sosyalist kapitalist yardakçılığı yapmakta abd'ye hizmet etmektedir.
yeşil komünizmi elhamdülillah ülkeye akp getirecektir.
ak partiyi ve başbuğumuz tayyip erdoğan'ı desteklemeyen birisi turancı olamaz.
atambayev başbuğumuz tayyip'e biat etti, aliyev de keza öyle.
türk dünyasının birçok bölgesine tika tarafından yapıtlar, eğitim yerleri, araştırma binaları açıldı.
orhun yazıtlarına başbuğumuz ellerini sürdü, karayolu yaptırdı.
davutoğlu bir türkmendir yesevi tarikatındandır. kırım türklerinin meseleleriyle bizzat ilgilenmiş ve ''türkmenler katlediliyorken neredeydiniz?'' demiştir.
manas, hoca ahmet yesevi üniversiteleri açtırmıştır.
şu devirde hangi turancı bunları yapabilmiştir de türk dünyasıyla bu kadar sıkı ilişkiler içerisine girmiştir sorarım sizlere?
talkan ve curcan katliamlarıyla islamı seçtik diyenler gelsin beri:
türklerin orta asya coğrafyasında islam milletleriyle karşılaşması emeviler, hazar ve kafkas türklerinin islamla karşılaşmaları dört halife zamanına denk düşer. dört halife döneminde islam halifesi osman'ın kafkas üzerine sefer düzenlemesi üzerine islam ve türk orduları ilk defa karşı karşıya gelmiş ve büyük güce sahip islam ordusu, musevi türk ordusunu yenerek halkı zorla müslümanlaştırmaya çalışmışlardır.
daha sonra emeviler zamanında tekrar savaşa tutuşan türkler ve arap orduları türklerin galip gelmeleri sonucu büyük bir orduyla hazarların üzerine gelmiştir.
ancak benliklerinden, musevilikten ve şamanizmden ödün vermeyen hazar türkleri katledilmek adına da olsa dinlerini değiştirmemiş ve müslüman olmamışlardır. yalnızca bazı hakanlar yine yapılan çeşitli savaşlar sebebiyle ilk maglubıyetlerinde müslümanlıgı secmeye girişmişlerdir. sonrasında hazarlar tekrar kuvvetlenip araplara kafkasya üzerinden saldırıp katliam yapmışlardır. musevilik dinini benimseyen hazarlar, bizansın da etkisiyle hristiyanlıga da yönelmişlerdir.
islam ordularının türklere yapmış oldukları ilk katliam burada başlar.
geçelim
emeviler döneminde göktürk devletinin zayıflamasıyla emeviler batı türkistan'a seferler düzenlemiş ve talkan, buhara gibi önemli şehirleri ele geçirerek burada bir türk kıyını başlatmışlar, bölgeyi tamamıyla yağmalamışlardır.
tarihe talkan ve curcan katliamları olarak geçen ve emeviler zamanında vuku bulan bu katliamlar işte tam bu sırada gerçeklemiş ve 100 bin türk katledilerek, 50 bin türk kadını cariye yapılmıştır. göktürkler kendilerine bir çeki düzen verdikten sonra kültigin komutasındaki türk ordusu batı türkistan'daki kaybedilen toprakları geri kazanmış ve devlet sınırlarını yeniden büyütmüştür.
göktürk devletinin doğuda çinle batıda araplarla savaşır halde olması devlet otoritesini sarsmış ve batıda araplarla savaşma görevi türgişlere bırakılmıştır. türgişler, emevilerle kırıcı savaşlar yapmışlar ve arapların batı türkistan'da bir hakimiyet kurmasını engellemişlerdir.
emevilerin de müslümanlığı yalnızca arapların tekelinde görmesi ve müslüman olmayan insanlara köle muamelesi yapması bu dine türklerin geçişini engellemiştir. evet katledilmeyen 50 bin cariye mecburi olarak köle sıfatıyla islamı kabul etmek zorunda kalmışlardır ancak onlar şu an müslüman olan türk toplumlarının değil arapların atalarının çocuklarını dünyaya getirmişlerdir.
emevilerin ırkçı ve ibraniler gibi milli bir din yaratma çabası diğer milletlerce bir anti sempati yaratmıştır. ve milli bir din oluşturmak isteyen toplumlar, kendilerinden başka hiçbir milletin o dine inanmasını istemezler.
misal; ibraniler musevi hazarları, kırımçakları, musevi ukraynalıları, polonyalıları yahudi olarak kabul etmezler,
keza islam'dan önce milli dinimiz olan gök tanrı inancında da tanrı türk'ün tanrısıydı ve yayıldıkları bölgeye tengricilik inancını yaymaktan ziyade türk töresiyle tanıştırmayı amaçlamışlar ve dini savaşlar gerçekleştirmemişlerdir.
640 yıllarında başlayan talkan ve curcan katliamları, milletimizin arap zulmünde olduğundan ötürü islamı kabul ettiğini düşünelim. 100 bin türk'ün o coğrafyada katledilme nedeni islamı kabul etmeyişleridir. zira türkler yenilmişlerdir ve düşmanın dinini kabul etmemekte direnmişlerdir. kıyımlar da bundan ötürü olmuştur. türkler korkarak dinlerini değiştirmiş olsalardı burada bir katliam olmazdı, onun için bu katliamla araplaştık, müslümanlaştık demek saçmadır.
farz-ı misal talkan ve curcanla emevi topralarına geçen batı türkitan'da müslüman olduğumuzu sayalım ve buradaki türkler öncesinde tengriciler. peki kültigin ve türgişler döneminde bölge yeniden türk hakimiyetine alındığında bu türklerin bölgede bir tehdit kalmaması sonucu tekrar eski dinine dönmesi gerekmez mi?
geçelim
abbasilerin emevilerden halifeliği alması ve doğru bir politika gütmesi, türkleri yeniden eski düşmanları olan çinlilerle münasebet kurmaya itmiştir.
işte tam da bu sıralarda patlak veren talas savaşı sırasında; düşmanımın düşmanı dostumdur diyerek ve orta asya ile ticaret yollarında çin egemenliğini yok etmeyi amaçlayan türkler, müslüman araplarla ilk defa dostane ilişkiler içerisine girmişlerdir.
türkler bu savaşın hemen ardından ''haydi hepimiz müslüman oluyoruz'' dememişler ve müslümanlaşma süreci 13-14. yüzyıllara kadar devam ettirmişlerdir.
kaldı ki, ilk müslüman türk devleti diye bilinen karahanlılar bile ilk başta müslüman değillerdir.
kül bilge han ve bazır arslan han'dan sonra hükümdar olan satuk bugra han, o dönemde samanogullarında çıkan iç karışıklıklar nedeniyle karahanlılar'a sıgınan müslüman şahzede nasır bin ahmed ile arkadaşlık bagları kurmuştur. küçük yaşta müslümanlıgı gizlice secip müslüman olan satug bugran han, büyüyünce amcası oğulçak han'la savaşlar yapmıştır. satuk bugra han öldükten sonra yerine oglu musa han geçtikten sonra müslümanlık tüm halka daha fazla yayıldı. ve bundan sonra gelecek olan hükümdarlar ali, ahmet yusuf gibi isimler almıştır. nereden, nereye...
o zamanlar uygurlar da zaten kafalarına göre manizm budizm diye giderken karahanlılar tarafından müslüman yapıldılar. tamamen türkler içinde yani.
oğuzlar, bizlere gelince. oğuz devletinin başında bulunan oğuz yabgusu herkesin malumu selçuk beyi kendisi için bir tehdit görmüş ve bu sebeple selçuk bey, karahanlılar tarafından müslümanlastırılmıs maveraünnehir şehrinden cende gelen türkler sayesinde müslüman olmuş ve çeşitli yerlerde hutbe okutturmuştur.
sonrasında da orta asyada;
hoca ahmed yesevi çevresindeki derviş ve müridler oğuz ellerine yayılıp islam'ı anlatmaya çalışıyorlar.
anadolu'nun fethiyle birlikte ahmet yesevi'nin 70 bin müridi anadolu'ya yayılıyor ve bektaşiliğin atasını oluşturuyor.
osmanlı'da ilk çağlarında bu tarikata bağlı ve yeniçeri ocağı bektaşi ocağı olarak bilinir.
rumelinin türkleştirilmesinde etkili olan saltuk gazi de yesevinin müritlerinden.
ahmet yesevi, türklerde müslümanlıgın pekişmesinde büyük rol oynamıştır.