hakan yılmazın doğu türküleri albümünde adı le hanım olarak geçen türkü. hakan yılmaz'ın usul usul söylemiş olması nedeniyle oldukça melankolik bir türkü olmuştur bu eser.
merhaba gibi güzel bir açılış şarkısıyla -insanı heyecanlandırmaya- başlayan, sonrasında o heyecanın yerini beklemeye bıraktığı*şebnem ferah albümü. belki zamanla aşık olunur, sevilir. bir de o kapak fotoğrafındaki haliyle sin city karakterlerinden biri gibi olmuş sanki.
insanın enerjisini soğuran, durduk yere yaşama hevesini kaçıran radiohead şarkısı. zehir gibi bir şey, içince ne olacağını biliyorsun ama içmeden de duramıyorsun. neyse ki 2+2=5 gibi bir şarkı da yapmış adamlar*, tokatı yiyince kendine geliyorsun.
1986 yılında "adana atatürk anadolu lisesi" ismiyle kurulan ve aynı yıl akkapı'da bulunan binasında eğitim-öğretime başlayan okul. 93-94 öğretim yılında, ilk milli eğitim bakanı ismail safa özler anısına, özler ailesi tarafından yaptırılan yeni binasına taşınmıştır.yeni binanın açılışına dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel gelmiştir.
bu gece okan bayülgen'in en çok mahmut tuncer'e güldüğü programdır. keşke komik birşeyler olsaydı da biz de gülebilseydik. doğu şivesiyle şirinlik komiklik yapmaya çalışmalar falan...hala gülen var mı bunlara?
güzel şarkı söyleyen, güzel sesli zarif kadın. canlı şarkı söylemekten asla çekinmez, ve ne zaman bir tv programına çıksa canlı söyler, mest eder. işine fazlasıyla saygı duyan biri olduğunu düşündürtür insana.
cahil insana laf anlatmanın ya da onun ne anlatmak istediğini anlamaya çalışmanın, insanın sinirlerini yıpratacağını düşünenlerin dileğidir. ancak yalnızca dileyerek cehaletin ortadan kalkması da görülmüş şey değildir.
fransızcanın yazıldığı gibi okunmayan kelimelerden oluşan bir dil olduğunun kanıtıdır. kanıtlardan biri mademoiselle (matmazel) ise, diğeri kesinlikle "lütfen" anlamına gelen "sivuple"dir.*
18 ağustos 1950'de öldürülen belçika komünist partisi başkanı ve parlamenter.
2. dünya savaşı sırasında naziler tarafından tutuklanan ve toplama kampına gönderilen lahaut, savaşın bitmesiyle ülkesi belçika'ya döndü ve komünist partinin başına geçti. o dönem, belçika'da monarşizme ve nazilerle işbirliği yaptığı gerekçesiyle sürgüne gönderilen kral III. Léopold'ün ülkeye geri dönmesine karşı çıkan yüzbinlerce insanın katıldığı bir grev gerçekleşti. bu muhalif hareketin önderlerinden biri olan lahaut, grevden çok kısa bir süre sonra evinin önünde iki kişi tarafından vurularak öldürüldü. her ne kadar bu suikastin Belçika özel harekât dairesi Milpol ile ilişkili olduğu düşünülse de bu ilişki kanıtlanamamıştır. bu olay, belçika "derin devlet"inin icraatlarından biri olarak kabul edilir.
"korku"yu konu alan bölümleriyle güldüren, disko kralı skeç bölümü. özellikle the exorcist'i ti'ye alan bölümde özgür ve enes arasındaki diyalogdan sonra bir süre kendime gelemedim.**
ülkemizin en önemli yargı organlarından biri olan danıştayın, bir kesimi rahatsız eden ya da hoşnutsuzluk yaratan bir karar vermesi üzerine*, bu kurumu karalamak amacıyla söylenmiş sözdür. asıl rezalet, karardan memnun kalmayan bazı siyasetçilerin konuyla ilgili yaptıkları yorumlardır**. avrupa insan hakları mahkemesine taşınsa bu dava, ve benzer bir karar çıksa "avrupa insan hakları mahkemesi rezaleti" başlığı ya da manşeti kaçınılmaz olacaktır.
iletişimin* ele alındığı istatistiksel bir kuramdır. claude elwood shannon'ın 1948 yılında yayınlanan "A Mathematical Theory of Communication" adlı çalışması bu kuramın başlangıcı kabul edilir. Bu kurama göre; enformasyon, iletişim sürecinin temel bir kavramıdır ve ölçülebilir bir niceliktir. Enformasyon kuramı temel olarak; kaynağın ürettiği mesajın enformasyon miktarı, iletim sırasında oluşan hatanın düzeltilmesi ve daha verimli bir iletim için kodlama yapılması gibi konularla ilgilenir. enformasyon kuramı, iletişim dışında fizik, kimya ve biyoloji* gibi bilim dallarında da uygulama alanı bulmuştur.
üç çeşit olarak üretilen, kreması lezzetli bir gofret. fındıklı ve çilekli çeşitleri bakkal ve marketlerde kısa sürede tükeniyor. ne zaman bir markete girsem rafta sadece vanilyalısını görüyorum. diğer çeşitlerini sorunca da "kalmadı" cevabını alıyorum. ya insanları sinir etmeye çalışan bir hoşbeş çetesi var, ya da farkına vardığım lezzeti keşfetmiş bir dolu tüketici. gofret sevmeyenlere bile yedirtir kendini bu hoşbeş, öyle de güzel.
hangi yöntemle ve neyle pişirilirse pişirilsin, kendine özgü tadından hiç ödün vermeyen sebze. tadı ve kokusu diğer sebzelere göre oldukça baskındır. enginar gibi karaciğer dostudur. kokusu ise harbiden ilaç gibidir.