bütün bir sınıf, okumayı çözüp kırmızı kurdelesini kapar, lakin tembel teneke neco hala kurdelesini alamamamış ve evden baskı görmektedir. zamanın genel birinci sınıf zekasından üstün olan şahsın kendisi, çakal çakralarını açarak, bir okul çıkışı kırtasiyeye giderek kurdele alır. kırtasiyeci amcayıda kafa kol alıp,fiyonk şeklinde göğsüne iğneletip eve güle oynaya döner. tabi bu hikayenin sonrasıda var. çakalın mumu yatsıya kadar yanmıştır o da ayrı bir başlık altına daha çok gider. daha bir atarimiz bile yoktu ama ne çakal çocuklardık.
edibüdüt: lafı bile edilmeyecek kadar küçük bişey.
kibrit çöpünün, aşağıdan yukarı sert bir şekilde çakılması sonucu kibritten kopan küçük bir parçanın, gece karanlığında alev topu misali yüzüne doğru fırlamasına rağmen kolay kolay terkedilmeyecek kadar alışkanlık yapan havadır.
püf noktası akşamdan, bir toplu iğne ucu bile kuru kalmayacak şekilde ıslatılmasıdır. bir ileri mertebe başlığıda müslüman'ın resmidir.
edittirdim: imla
gün itibariyle twitter'da illuminati hakkında bilgisi olan yada olmayan herkesin, tt'de bizimde tuzumuz olsundan yola çıkarak saçmalamakta tavan yapmalarına tepki gösteren yazar söylemi.
ilk tohumu eken bir türk olsaydı kuvvetli muhtemel anason olucak bitki. velhasıl fast food manyağı bir halk olan merikanların şaşırtmayan tercihi patatesdir.
Madem yaptıkları tecavüz değil küçüğün rızası var o halde aldıkları cezaları özel hücrelerde değilde, diğer mahkumların arasında çekmeleri gereken ve insana "yaşasın orman kanunları"dedirten insan suretinde ki hayvanlardır.
züleyha: hoşgeldin saldıray abi.
saldıray: hoşgelmedim züleyha. buğün bi motelde argadaşın biriğnen seğişiyoz. seğişmen sonuna doğru telefon çaldı.
züleyha: eee!
saldıray: önce dedim şu seğişmeyi bi bitireyim de öyle açayım. karşı tarafa da ayıbolur biliyon mu?
züleyha: e tabi abi karşı tarafın da hislerini düşünmek lazım.
saldıray: neyse ben bi müddet açmadım. baktım hala çalıyo. biz seğişiyoz o çalıyo, biz seğişiyoz o çalıyo. derken naaalet olsun dediğm kalktığm açtım.
züleyha: e isabet olmuş abi yoksa uzayacaktı.
saldıray: kim arasa eyi?
züleyha: valla o arada kim arasa iyi değil saldıray abi. malum sevişme ortamı.
saldıray: züleyha evleniyo dediler. bende apar topar zıpladım geldim. allah seği inandırsın, o argadaşı ekiz yatağın üstünde öyle bıraktım geldim.
züleyha: eksik olma saldıray abi zahmet etmişsin.
saldıray: ee eyvah nedcet evli.
züleyha: sahi mi söylüyosun saldıray abi?
saldıray: yalanım varsa şurdan şuraya sevişmek nasip olmasın. yani gitmiiyim diyom.
züleyha: ulan eyvah necdet, ulan eyvah necdet bu yaptığın son kahpelik olacak.
saldıray:züleyha dur nereye gidiyon? yoğ canım bu buğün benimle katiyyen sevişmez.
bir demet tiyatronun sevimli kötü adamı. türk televizyon tarihinin yazılmış en national geographic karakteridir. durum analizlerini sürekli hayvan aforizmaları ile başarılı bir şekilde yapar. özlenmiştir.
eyvah nejdet: şimdi bukalemunlar düşmanlarından korunmak için renk değiştiriolar ya karşısındakinin renk körü olucağını hiç hesaba katmıyolar.
-bir tilkinin kümese girmesinde şaşılacak bir şey yoktur züleyha. lakin şaşırtıcı olan tavuğun tilkiyi kümese davet etmesidir.
arda penaltıyı atarken sabri, selçuk, umut elele tutuşup selena selena deselerdi, bari o işe yarasalardı keşke.
editorium: sabri bile bu gece yaptığı isabetli ortalarla şaşırttı. mutlaka kalede ki boşluğu da yakalardı. selçuk sağlam şutlar çekti. umut direkten döndü. velhasıl gole en çok yaklaşanlar olarak 3'nden biri atmalıydı penaltıyı.