ülkenin temelini oluşturan, işçinin memurun en ufak hak arayışına jop, gaz. memleketin idaresinde bulunacak üniversitelinin en ufak sana ters gelen fikir beyanına jop, gaz. ondan sonrada demokratik ülkeyiz de.
koca bir sanayi haline gelen futbolun, takımların bir çoğunun katı defans yapması sonucu, görselliğini git gide kaybetmesidir.bir yandan bastırıp gol atmaya çalışan takım, diğer yandan çamurlaşıp oyunun mına koyan diğer takım.arada bir iki yetenekli oyuncunun yaptığı vuruş yada hareketi görürsen, öp başına koy.bu oyuncular yoğun maç trafiği nedeni ile sakat değillerse tabi.galatasarayda bi ton sakat, beşiktaşta bi ton sakat, fenerde aynı.eee niye 18 takımlı kardeşim lig,düşür 16 takıma, az maç olsun öz maç olsun. istanbul büyük şehir belediyesinin amacı ne la? tamam adamlar güzel futbol oynuyorlarda şampiyon mu? olacaklar. hadi oldu diyelim, olunca kutlamaları olimpiyat stadyumunda 100 kişiyle mi yapacaklar? seyirci yok takim var .kimin için futbol? sözüm bu takıma değil tabiki, adamlar işlerini yapıyorlar, ama kardeşim ligimizde az takım olsun, kaliteli takımlar olsun rekabet artsın. her sene aynı terane düşmemeye çalışan 10 takım,kafaya zorlayan 3 takım ipim ile kuşağım sikim ile taşağım diye gezen 5 takım.
aslıda bakılırsa müziğin kendisinden kaynaklanan bir sevmeme durumundan ziyade, yorumcularının büyük bir çoğunluğunun, aynı uslup ile şarkılarını söylemesinden kaynaklanan gıcıklanmadır.piyasaya çıkanların yarısının zeki müren, yarısının bülent ersoy gibi şarkı söylemeye çalışmaları, trt sanatçılarının kalıplarını kıramaması, bütün tsm yorumcularının saraylara layik yavşakimsi agizları,hepsinin aynı tornadan çıkmış bir uslub ile şarkıları söylemeleri, nedenler arasında olabilir.sonrada gençler bu müziği neden dinlemiyor.hala zeki müren gibi giyiniyor, onun gibi konuşuyor la adam. ee yeter 50 tane zevki süren çok bu memlekete.
duyma engelli çocuklara, okul yaptırıyorum, çok hayır severim, çok vatan perverim, çok şirinim görünümü ile diğer taraftan kasasını dolduran acun ılıcalı nın yeni programının yazar tarafından dahiyane bir kelime oyunu ile kıvırılmış halidir*,ee iyi güzel tamam yaptırıyorsun, mekanın cennet olsun.bugün ilk defa gözüme çarptı program, biraz izledim.işitme engelliler için okul yaptıracaksın, programındaki yabancı kadının ingilizce konuşmasını alt yazıyla vermiyeceksin. nasıl okusun peki adam dudak. ee peki kardeşim sormazlar mı insana neeyapuysun la sen.
gs li yöneticilerin şavsat tan maçı izlemisi için getirttiği tonton ninedir,lakin galatasaray bu futbolu ile ulu çınarın 105 senelik taş gibi kalbine indirmek üzeredir.
dünyanın hiç bir ülkesinde siyasi yada dini bir simge olan her ne halt ise, adeletten söz edilen bir yerde bulunması mümkün degildir.bu yüzden hakimler, avukatlar duruşmalarda cübbe giyer.bu yüzden ingilizler kafalarına peruk takar. tek bir tip tek bir görünüş.
herkes okuyor ama algılama konusu bazılarında götten sanırım.
memleketimin güzide yöneticelerinin, trafik polisine rüşvet teklif edenleri belirlemek için, polis araçlarına yerleştirdikleri kamera ile buldukları çözüm.
arkadaş ben bu günü kadar bir polise rüşvet teklif etmedim. aksine polis kendi ağzıyla rüşvet talebinde bulundu,hemde bir cok kez.hatta bir keresinde arabama binip benimle pazarlık etmesine rağmen vermedim. bu güzide yöneticiler halka kestikleri faturayı birazda kendi memurlarında arasınlar,kendi dikenlerini ayıklasınlar. yada ali nin takkesi veli ye, veli nin takkesi aliye. çark dönüyor nasıl olsa.
sana birsey derdim, diye başlayıp ama terbiyem müsaade etmiyor diye devam eden, insanın terbiye sınırını belli etme cümlesidir.
terbiyesinin müsaade ettiği sözler merak konusudur.
benim terbiye sınırım mınakodugumunoruspuçocuğu* kader el veriyor.
başara adı altında daha soyismini söylemeyi beceremediğimiz türkleştirilmiş sporcu.
elbetteki bu iş şahsım adına söylemem gerekirse pekte beni memnun etmeyen başarıdır.
haa ama sen şimdi burada ırkçılık yapıyorsan dersende sana agız burun girerim, bunu yapacak son kişilerden biriyim bu sözlükte, derdim baska.
benim kendi ülkemde büyümüş çalışmış memleketimin imkanları ile başarıyı yakalamış olması hatta başarısız olması daha kıymetli olacaktır.18-20 yaşlarında bir kelime türkçe bilmeden üzerine milli formayı geçirip yarıştırmak, kendimizi kandırmaktan başka bişey değildir.
ama elvan olsun, alemitu olsun bu topraklara küçükken gelip bu topraklarda atletizmi ögrenselerdi, bu toprakların üstüne terlerini döküp çalışsalardı bu toprakların kendi imkanları hocaları onları yetiştirseydi başım gözüm üstüne, çılgın atardım
parayı bastır getir formayı giydir yarıştır ohhh miss.
bu dediğim avrupa kökenli türk futbolcular içinde geçerlidir. türk kökenli olması beni ilgilendirmiyor, futbolu nerede ögrendiği nerede yetiştiği asıl olandır.
ne zaman gazetelerin 3. sayfasını açsam yada tv de ne zaman bir realiti show a denk gelsem bize namus abidesi olarak sunulan türbanlı bayanların ahlaki yapısını ortaya koyan yüz kızartıcı gerçek.
ne olduğu belirsiz yavşakların, memleketimde her türlü dini ibadetlerini rahatça gerçekleştirdikleri halde, hala götünde ki kurtların kımıl kımıl etmesi.
namaz kılmayla adam olunmayacağını bize gösteren, hali hazırında burada da bir hayli fazla olan insan müsvetteleri. bu kendine münhasır dürzülerin sayesinde hiç bir zaman tabulaştırmadığım, gerektirdiği zaman eleştirdiğim atatürk e olan sevgim kat ve kat artı devam ey ibn_i arabiler, devam ey fetoşun veletleri.