bahsettiğim dönem 2000 ler. malum o yıllarda hunharca hergün makarna yiyoruz. bir seferinde, yanyana duran tuz ve toz bulaşık deterjanını karıştırıp makarnaya bulaşık deterjanı koydum. gariptir ki pişerken değil yerken köpürdü. tarihi geçmişti heralde. sonra dört kız köpürdük bütün gün.
sevgiliyle yapılan diğer şeyler kadar güzel olan eylemdir.en güzel tarafı da sevgiliyle uyanmaktır. önce kokusu gelir burnuna, sonra ayaklarını ararsın, bulursun, gözünü açarsın koynunda. ohh mis.
off diyorum off. ayrıca başlığı benden önce başka biri açtığı için çok üzgünüm şuan. sarah jio nun kalemi gerçekten çok iyidir. ama mart menekşeleri başka birşey. 1 gecede okudum. sürükleyici, heyecanlı ve çok akıcı bir roman. şiddetle tavsiye edilir.
2 yıl düzenli gittiğim, mükemmel ötesi mekan. çok iyi müzik çalar. kimse kimseye bakmaz, rahatsız etmez. çalışanlar çok sıcak insanlardır. yazın terası müthiş olurdu. kapandı, sonra farklı bir adrese açıldı ilki gibi olmadı diye biliyorum. ama şimdi bahsedince çok özledim o günleri..
mehmet günsür , burak özçivit, çağatay ulusoy, kıvanç tatlıtuğ da eğer türk erkeği ise bizim bakkal niyazi amca, tüpçü kamil abi, manav kinyas kim dedirten cinstendir.
sonuna kadar katıldığım iddadır. başkalarını eğlendirmek için para tuzağı olarak görüyorum düğünleri. hele bir de kredi çekip sosyete düğünü yapmaya kalkışanlar. 20-30 bin para harcayıp düğün için milleti eğlendiriyorlar. çok gülüyorum.
-babana bile güvenmeyeceksin.
-hayatını tek bir kişiye odaklayıp yaşamayacaksın.
-uzun vadede planlara bağlı yaşamayacaksın, anı yaşayacaksın.
-karar alırken sadece kendi çıkarlarını düşüneceksin, çevrene bağlı kararlar almayacaksın.
-yeri geldiğinde mantığınla, yeri geldiğinde duygularınla hareket edeceksin.
-doğal olacaksın,kimseyi taklit etmeyeceksin.
-eleştiriye açık olacaksın.
-kitap okuyacaksın.
-kadın yada erkek olman farketmez, mert olacaksın.
-dedikoducu olmayacaksın.
-bencil olmayacaksın.
- empati kurmayı bileceksin.
-merhametini hiçbir durumda kaybetmeyeceksin.
-haklı olduğunu düşündüğün her konu için fikrini sonuna kadar savunacaksın.
çok farklı sebepler olabilir. kişiden kişiye değişen sebeplerdir. gözlemlediğim birkaç sebebi sunmayı bir borç bilirim.
ergenusların sebepleri çok belli. kendini göstermek, varlığını kabul ettirmek ve mümkünse de sevgili düşürmek. Birde ergenlik çok garip bir psikoloji hepimiz olduk, ve olabildiğince saçmaladık. ben ergenken hiç saçmalamadım diyene asla inanmam. ergen kabul görmek ister, takdir edilmek ister, şımartılmak ister, isterde ister. o yüzden yazar.
Bir başka sebep, kafa dağıtmak. gün içinde, işte, evde, okulda canı sıkılan; ulan bir sözlüğe takılıyım da arada yazarım, saçmalarım, kendime gelirim der. yazarken güler, eğlenir aynı zamanda. öylesine takılmalıktır yani. başka amaçları yoktur. arkadaşlarını yazar yapar öyle mutlu mesut takılırlar işte çevrelerine zarar vermeden..
Birde kusursuzlar vardır. zavallı sözlük sakinleri. bir cacıktan haberleri yok. cahil cühelalar. yazıyım da öğrensin davarlar tribindekiler vardır. ben en çok onlara gülüyorum. gitmesinler ama kalsınlar. beni eğlendirmeye devam etsinler. her şekil yazarlara sevgiler, sağ olun var olun..
ilk kitabı 'mart menekşeleri' ikinci kitabı 'böğürtlen kışı'. çok sağlam bir anlatışı var. bahsettiğim 2 kitabını da bir günde bitirdim. okunulası yazar.