aslında çok kıskanan ama hesap sormaya cesaret edemeyen; kendini kadınının sahibi değil erkeği olarak gören paranoyak, ruh hastası ama çok aşık, beraber yaşlanılası ve çok sevilesi erkek türüdür.
fatih mevlanakapıdır. sur dibidir. küfür eden, meybuz çalan, halı yıkanınca millete hortum tutan, bir baltaya sap olamayacak olan, hiç efendi olmayan çocuklar yetiştiren sıcak ve pis mahalledir. yakayı kurtarıp denizköşklere taşınan insan orada insanların normalliğinden çok sıkılır. çünkü orada kadınlar çocuklarına camdan küfür etmez.
öğretmenimiz ellili yaşlarda bunak aksi bir amfendi olduğundan kulak çekmeye, tırnak batırmaya, ense şaplatmaya pek meyilliydi. bir defasında attığı tokatla kulak zarımı patlatmaya çalıştığını hatırlarım. her gün dövüp, hiçbir bok öğretmeyip yaşıtlarımızdan geri bırakması da cabası. oysa dayaktan bi bok anlayamayacak bir yaştaydım. sanırım sekiz. ilkokudan ailecek görüştüğümüz bir kız arkadaşımın önce ergen yaşta azıp, sonra kocaya kaçıp, bir de nikah kıyması şokunu henüz atlamamamışken; nikahta muallime amfendiyi görünce öcümü almaya karar vermiştim. o yetmiş yaşına yakın savunmasız ve güçsüzdü. benim sekiz yaşındaki halime çok benziyordu... ben gücü kuvveti yerinde sporcu bir kızdım. tabi ergenliğin ve aksiliğin dibindeydim. ne olurdu az dövsem? kulak zarını patlatmaya teşne bir darbecik vursam ne olurdu? aynen şu olurdu; yaşlı kadını sebepsiz döven rezil köpek olurdum. saygısız bir it olurdum... belki de eroinman kokainman falan olurdum... ''içip gelmiş rezil'' olurdum -''ama ben sekiz...yaş... dayak'' -''sus köpek atın bunu buradan'' olurdu ne olurdu bu gençliğin hali...
sözleri pek aşık olduğunuz o her kimsenin sevme üslubunu andırıyorsa pek ala ağzınıza sıçar. felç eder. ''ah işte onun ağzından düşüyor'' der karnınız.
normalde kullandığı bir küfürse karıkızın yanında neden kullanmasın? ne oluyor karıkızın yanında? karıkız utanır mı? karıkız fanusta mı büyüdü? başka bir evrenin yeşil ürünü mü karıkız? am veya koymakla ilgili şeyleri ilk defa mı duyuyor? neye gerek bu yapmacıklık?