"ince bir insan olmak benim için çok önemliydi fakat artık takatim kalmadı, başa çıkmakta zayıf kalmışım ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum...o konudaki ışığı kaybettim açıkçası." diyerek naiflik, incelik ve meczup tavırla hayatına kendi isteğiyle son veren güzel insandır. intihar, tanrıya sessiz ama büyük bir başkaldırıdır.
Ankara'da mütevazi bir hayat sürdürüp, öğretmenlik hayatına devam eden aynı zamanda edebiyat alanlarında da ürün veren değerli yazarımızdır. Şiir ve Mitologya kitabı mutlaka incelenmelidir.
"(...)
ben bir hayal... oldum da olmadım da
nerden baksam o tirşe bakışlı gemi
bir mektup şişesinde bulunmuş izim
mektup sanki yazılmamış daha
hep barksız bir kırlangıç gibi dolaştım
da..."
katatoni öğrenilmesi güç bir meslektir
prim, çekirdek yetiştirme suratımda!
faulü atomuna kavuşturmaya yemin etmiş
ve hipertansiyon konusunda son derece uzman
bir söylentiydim üşüyordum ve serseri parmaklarım
zulmspermi dudaklarında; o barut yeşili küflü sevişmenin
bol oksijenli ormanlarında.grevdeki acemi denizaltı
kalbim.boktan bir okyanus yüzeyinde
nişandaki suskun balon:
hedeftekimayınabasmanıarzulamakta
santrafor tilt.
arazindeyim bebeğim. vücuduna gereken dersi vermeliyim
eğer hoyrat bir marihuana tohumu soft narkozlu bir gül
verirse dönerim; pasaportsuz kelimelerime ikamesiz
alan savunmaları döşeyen endişe moru
aptal kibrit kutuma ve gözlerini de devirebilirim
bileklerime usulca inen surgeon marka bir neşterle
iştahsız kollarıma adını kazıyarak.
ancak kapanmalı bu müfettiş krizi üzerime
ve nekrofili öğrenilmeli
sessizce yaklaşan Verlaine Günlüklerine inat..
eğer acı oyunu kuralına göre oynamayı kabul ederse
dönerim.
Temmuz ayının ilk haftalarında ikinci sayısını yayımlamıştır. ikinci sayıya bir açıklamada;
"Zamansız Dergisinin ikinci Sayısı Yüz Görümlüğüne Çıktı!
Ne oluyor buralarda kimseler bilmiyor. Biraz kendimize döndük gibi Kim la bu lavuklar kıvamındaki sorulara cevap olur mu, bilinmez fakat; üçlemeler yapmaya çalıştık. Hatta bir arkadaşımız üçlerken kolera oldu. iki nokta koyup üzerimize dans etmeye başladık. Hem de koleralı. Angaradan herkese biraz gri gönderiyoruz. Bizi sevmeyin. Eyvallah."
"Zamansız", bir çabadır. Ve zamansız bir çabadır belki, hesap edememişizdir yani çoğu şeyi; biraz erken, ama fazlaca da geç başlamış olabiliriz sanki konuşmaya. Ortaçgil'in dediği gibi: "Hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezken tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur. Onca neden varken ve tam sırası gelmişken, hiçbir şey yapmamış, susmuşuzdur." Zamansızlık, malum göreliliğinden sebep asgari kertede meşru geldi bize; napak panpa, ölek mi? Mevcut dergiler kötü, yenisiyle gelelim falan da demiyoruz biz, desek de dillendirmiyoruz çok; ne de 'dergi çöplüğü' denilen soyutluğun kokusu bulandırır midemizi, 'çöplük', burjuvanın bilmediği. Tek sayılık dergiler/çabalar yığılsın üst üste, baş koyup uyumalı üzerinde, şiirden kime zarar gelmiş ki? Hoş, belki tam da budur şu an şiirin büyük eksiği; ama bu küstahlığı ehillerine bırakmalı.
Fanzin öldüyse cenazesine geliriz, yeraltı ayağa düştüyse onun da canı sağolsun, biz ayakları daha çok severiz; başa geçecekler diye korkan oligarşiye karşı biz ayaktakımının yanında durmak isteriz. Duranımız da vardır, durmayanımızla da başka mezeyle içeriz. Huzuru kaçan bulmuş bir yol, kuşa uçmayı mı öğreteceğiz?
Böyleyken böyle, düştük bir alamete, kıyamet köpeğimiz olsun; büyük Bukowski söylemiş ya: "En azından denedik.."
Dergiye katkı sunanlar; E.M.Cioran, Ulus Baker, Ferhat asniya, Gürkan Gür, Münever Sarıoğlu, Mazlum X, Deniz Cansever, Batur Üpçin, Kerim Akbaş, Cemil Atik, Sewal Kurukafa, Okan Yılmaz ,Eyüp Fazlı Koştan, l.Barbara Abian ve Saba Okur.
Sabaha kadar projeyi yapıp, gözlerinin kan çanağına dönmesiyle sona eren/ermesine inanılan projeyi bitirip, "birkaç saat kestirsem, n'olur ki" deyip, sabah ki derse uyanamayan ve dolayısıyla projeyi de teslim edemeyen öğrenci tipidir.