Maddi durumu iyi olduğu halde çalışan kadını bir kenara koyacağım, kendi seçimidir, bizleri ilgilendirmez ama çalışan anne boşanmış ya da dul ise işler değişiyor.
Öncelikli olarak bir çocuğun ihtiyacı olan en önemli şey annesidir. Anne yokluğunun bir çok psikolojik travma ve soruna yol açtığı zaten biliniyor, kadın çalışmak zorunda olduğu için çalışıyorsa hem çocuğuna hem o kadıncağıza yazıktır, günahtır. iş hayatım boyunca çocuğunu özlediği için ağlayan, dert yanan, telefonda çocuğu ile konuşurken gizli gizli ağlayan kadınlarla karşılaştım, ya maddi imkansızlıklardan dolayı çalışıyorlardı ya da eşlerinden ayrıldıkları için hayat mücadelesi veriyorlardı. Hamile kadın ve boşanmış- dul kadın benim için kutsal varlıklar. bir kadının kolay kolay evliliğini yıkıp çocuğu ile hayatı boyunca bir sürü zorluk yaşamak isteyeceğine inanmıyorum. çok nadir kadının kendi keyfinden dolayı evliliği bitmiştir. her ne türlü olursa olsun kadın ayrıysa ve çocuğu- çocukları varsa benim için o kadın kutsaldır. bu tür kadınları evli, kocası para getirip yiyen içen kıç büyüten kadınlar küçümser, o kadının kocası da oh yanıyor mantığı ile bakar. kimse o kadının içindeki acıları, özlemleri, korkuları düşünmez. sabahın köründe çocuğunu evde bırakıp giderken büyük bir parçasını çocuğunun yanında bıraktığını bilmez. kötü düşünen varlıklarız biz, cennet hayali içinde yanıp tutuşan ama iğrençliklerimizden arınmayan iğrenç varlıklarız.
olay nereden nereye geldi. çalışan anne boşanmış ya da dul ise burada devletin yardım etmesi gerekiyor. aylık en fazla alacağı nafaka miktarı Türkiye şartlarını ve maaş tutarlarını düşündüğümüzde 400.00 Tl civarıdır. O para ile kendi ihtiyaçlarını, çocuğun ihtiyaçlarını, fatura, mutfak masraflarını karşılama imkanı yok. kendi maaşının az olduğundan dert yanan bunca milletvekili bana hak verecektir.
Boşanma davası açtıklarında kadını ve erkeği incelemek üzere evlerine danışman mıdır her neyse birileri gönderilir, bu anne ve babayı, yaşadıkları çevreyi araştırıp çocuğun velayetinin kime verilmesi gerektiğine öncelikli karar verir. işte onlar çocuğun anne ile kalması gerektiğine karar verir çoğunlukla. o ziyaret sırasında bi rapor hazırlasa, nafaka miktarının ne olacağına o karar verse, çocuğun annesi ile kalmasının, büyümesinin uygun olacağını düşünüp bu nafaka tutarının üzerine bir kaç bir şeyler daha ekleyip bu yardım devlet tarafından yapılsa, bu bir kaç sene devam etse keşke. en az 3 çocuk evet. en az 3 çocuk.
Sabahın köründe korku filmindeki siyah saçlı hayalet gibi gezerken sevgilisine telefonda bağırarak hayat dersi vermeye çalışan ekmek teknesindeki kirliye benzeyen abla ile karşılaşmak. her dakika kavga etmesi, her seferinde bağırarak konuşması, daha kendime gelemediğim anlarda onun aferinnn benimle böyle konuşmaya devam et gerizekalı uyarısını duymak ve onun sesinin sürekli yükselmesi. sonra telefonu kapatıp farklı birini araması ve ona da atarlanması.
- anne hayatımda biri var, çağrı merkezinde çalışıyor
- kimin nesi bu? içki içiyor mu? ne kadar kazanıyor? evi var mı, arabası var mı? nasıl tanıştınız? ne zamandır berabersiniz?
- anne hayatımda biri var, doktor kendisi.
- ne zaman istemeye gidiyoruz. yani ne zaman geliyorlar?
- şu an yeni başladık, çok içki içiyor diye hemen istemiyorum ben.
- içsin, çocuğu olunca düzelir
- kirada oturuyor ilk ev almak lazım
- çalışıp alırsınız, ben evlendiğimde perdem bile yoktu, bak şimdi evimiz de var
- çocuğu da olmayacakmış, torun yok sana
- olsun olsun, önemli olan ikinizin mutlu olması
şimdiye kadar sapık ve normal düzey sapıklığı olan insanlar ile karşılaştım hep. mesela ahmet normal düzey sapıklığından muzdarip. durum sapığı o, o an sapıklık yapar biter. farklı ortamlarda sapıklık yapmaya çalışmaz, ağzının ortasına bir tane geçirildiğinde ağlayarak uzaklaşır.
alfred hitchcock filmlerindeki kadınlar gibi gözlerini dehşetle açmanı sağlamaz. sırf bu yüzden onun sapıklığına saygı duyuyorum çünkü gözlerimi öyle açtığımda şaşı oluyorum.
ağır sapık bünyeyi insan hemen fark edemiyor, çok sinsiler.
- her sigara içtiğimde seninle karşılaşıyorum, hayret
- kameradan seni takip ediyorum eki eki
anasını avradını tepkisini içinizden verdiğiniz an kanınız vücudunuzdan çekiliyor. asansörde aynaya bakarak yaptığınız her türlü mallığı izlemesini geçtim, masanızın hemen üzerindeki kameradan oranızı buranızı düzeltmenizi, bir kürdan yardımı ile dişinizin arasına giren parçayı çıkarmanızı, ruj sürüp aynaya öpücük atmanızı ve duygusal film izlerken bir an ağlamaya başlamanızı her şeyi izliyor. böyle bir sapık, ağır bir sapık.
yolda yürümeye başladığınızda arkanıza bakmaya başlıyorsunuz bu noktadan sonra, eve girmeden önce kedilere sesleniyorsunuz. o burada mı? mivv dese kaçacaksın evden, öyle bir mallaşıyor insan.
porfiria hastalığının günümüze kadar getirdiği bir inanış. hastalık sonrası kan içme isteği oluşması, gün ışığına aşırı duyarlılık sonrası yüz derilerinin genişleyip çatlaması, dudakların aşırı gerginleşmesi sonrası diş etlerinin çekilmesi ve bu yüzden dişlerin olduğundan daha sivri gözükmesi inanışın başlangıcı gibi gözükmektedir ama hastalık sırasında bu semptomların görülme sıklığının çok nadir olması yine bu vampir inanışını gerçekçi kılabiliyor.
hastalığa sahip insanların, yaşadıkları toplum tarafından dışlanmama ihtimali yok, bu durumun yaşattığı intikam isteği ile insanlara saldırıp kan içme ihtiyacını gidermek için oraya buraya delik açıp kan içmiş olabilirler mi? kim bilir.
eşcinsellik hastalık değildir. bunun ilerleyen yaşlarda doyumsuzluk sonucu oluşan tercih kısmını bir kenara bırakırsak çoğu çocukluğundan itibaren zaten kendi cinsi gibi davranmıyor. erkek gibi giyinmek istemiyor, erkek çocukların oynadığı oyunları oynamak istemiyor, kadınsı olmak için istek duyuyor. bu kız çocukları içinde geçerli.
olayın genetik bir özellik olduğu da açık, bunun yanında bu yaradılış. diyorlar ki Allah neden o şekilde yaratsın. bu kadar sapık, bu kadar iğrenç insan neden yaratıldıysa onlarda o yüzden yaratılıyor. sen aynı kıza 200 kişinin tecavüz ettiğine inanıyorsun, o 200 kişiyi kim yarattı? evet. hayvanlarda eşcinsellik var mı? var. bunlarda mı hasta şimdi? o halde onlarda hasta ya da bunu tercih ediyorlar. o halde irade dışı canlılar olan hayvanlarda eşcinsellik varsa demek ki bu yaradılış ile ilgili olabilir.
insan nasıl yaratılır? insanın özü iyilik midir kötülük müdür? insan nasıl yaşayacağına kendisi mi karar verir yoksa var olan bir kader üzerinden mi ilerler?
toplumlar kendisi gibi olmayanı ayıklar. eşcinseller, uzun saçlı erkekler, küpe takan erkekler, saçlarını 3 numaraya vurdurmuş kadın, boşanmış kadın, sevgilisi olan kız. sürekli tek tip insan yaratma çabası içinde olan kendi ahlaki değerleri dışına çıkamayan toplumda her haltın iğrenç gelmesi de çok normaldir. Nil Erkoçlar Rüzgar Erkoçlar'a dönüştüğünde erkekler inanılmaz destek vermişti, Bülent Ersoy ise her zaman toplumun yüz karası oldu.
Eşcinsel olduğu halde bu şekilde yaşamamak bir tercihtir. işin günah boyutuna adam kendisi karar verir ve tercihine göre yaşar ama bunu yaşamakta kendi tercihidir. ortada ikinci ya da üçüncü şahısları ilgilendiren bir durum söz konusu değil.
rüyamda hep annemle babamı görüyorum, ikisi de yanımda yatıyor. ben o zaman ikisini de özlememiş oluyorum. annemin yanındayken babamı, babamın yanında annemi özlemiyorum o zaman.
ben fare ile yatacağım abi. burada yılanlar ile yatacağıma alır fareyi koynuma yatar uyurum. abi bak şimdi, yılan fareyi yer, fare yılanın midesini deler çıkar sonra gider fili korkutur. fil anladın mı? fil büyüktür. fare küçüktür. fil büyük olduğu halde neden fareden korkar peki?
çünkü sinek küçüktür ama mide bulandırır. bak şimdi bu sineğin kaç gözü var biliyor musun? önemli mi abi. ani bir refleks ile alırım, atarım kurbağanın midesine. bu işler böyledir abi.
sen küçük olduğun halde midemi bulandırıyorsan ben alır seni yerim. açım zaten abi, yoksul adamım, baklava çocuğu değilim abi. baklava yiyemedim diye yaptım ben bu baklavaları. bakıp bakıp doyayım diye. anam, babam, kardeşim doysun diye.
Önemli olan şeyin paylaşmak olduğunu bilen tiptir. bir şeyi kutlamak, bir şeyleri anmak, bir şeyleri paylaşmak için bu tür şeylerin önemli olmadığını bilmektedir. hiçbir mekan ilişkiyi güzelleştiremez ama aradaki samimiyet, sevgi bir mekanı güzelleştirir.
Çocukluğunuz boyunca dalga konusu olmanıza yarayan göz şekli. Çocukların acımasız olması sonrası gözlerden nefret edilerek büyünür.
Ayrıca düğün, bilmem ne ve davetlere de makyajınızı yapmaya çalışan kişi sayesinde panda kılığında gidersiniz. asla uygun bir makyaj yapılmadığı gibi, deneme tahtası olarak kullanılırsınız.
Buradaki personel ile yakınsanız ve sizi seviyorlarsa, özellikle burada çalışan amcalar ve teyzeler makas alıp ay yavrum muhabbetine başladıysa tamamdır, artık ayvayı yediğiniz anlamına gelir.
Öncelikli yaşadığınız kararsızlıkları artık yaşamazsınız. iki çeşit ana yemek, iki çeşit tatlı, bir kaç çeşit meze, içecek falan tepsinize yığılır, gözünüz bir şeyde kaldıysa masanıza çaktırmadan getirilir. saatler sonra Trabzonlu güleç insan teyze elinde bir tatlı ile daha gelir. açsınızdır, eve gidip yemek yapamıyorsunuzdur, dana gibi yersiniz.
1 ay sonunda kıçınız başka göbeğiniz başka yerdedir. 8 kilo aldıktan sonra 3 ay boyunca sabah ve akşam sadece salata ile beslenmeye başlarsınız. tehlikeli yerlerdir, dana gibi yemeye müsait bir bünyeniz varsa gitmemek lazım.
Hormonal ve farklı değişimlerin yol açtığı bir tür tehlike. tehlikeli bir durumdur bu.
ağlama krizleri, aşırı üzüntü, bebeğe ilgisizlik, intihar, halüsinasyon, korku, karamsarlık gibi bir çok şey görülebilir. bu dönemde anne bebeğini bile öldürebilir.
ülkemizde 40 gün boyunca lohusa kadın yalnız bırakılmaz, bunun açıklamasını da onlar genellikle farklı şeylere bağlar. cin, bir dudağı yerde bir dudağı gökte olan şey, al yazmalı bilmem ne diye diye anneyi daha korkuturlar. ayrıca bu dönemde anne ve bebek asla yalnız bırakılmaz, anneliği öğreten bir çok kadın, akraba, eş dost eve yığılır. bizim ülkemizde böyledir çünkü. öğretilmiş kadınlık diye bir şey var. kadıncağızın bebeğinin orasını burasını sıkarlar, çok zayıf buna bakamıyorsun derler, sütün var mı diye bunaltırlar vs vs. ayrıca eski kadınlar bu tür şeyler yaşamadığını sandıkları, yaşadılarsa da bunu salak salak şeylere yordukları için bu dönemi şımarıklık olarak adlandırırlar. kıç yesinler onlar.
ayrıca cinsellik yaşayamayan, çocuk ağlamasına alışamayan ve eşindeki değişiklikler yüzünden sıkıntıya giren erkekte aynı şekilde kadını bunaltır.
zaten zor bir dönem geçiren kadını postpartum psikoza sürüklerler.
yeni doğum yapmış anne ilerleyen durumlarda kendini bir yerden attığını görebilir, bebeğine baktığında bebeğin yüzünde kan görebilir, bebeğinin yüzünü farklı bir yüz olarak görebilir, bebeğini öldüreceğiz ya da bebeğini öldür sesleri duyabilir. bu noktadan sonra bebeğini öldüren annelere de rastlanmaktadır.
Doğum yapmış kadının evine bir süre gidilmemesi daha uygun sanki, gidilecekse de ziyaret süresinin 10 dakika tutulması lazım. er kişinin eşine ilgili ve anlayışlı olması da ayrıca pek bir gerekli. eşinin davranışlarını da çaktırmadan kontrol etmeli. ayrıca yeni doğum yapmış kadın ile son zamanlarda yaşadığı korkuları, sıkıntıları da konuşmak lazım. o anlatacaktır. olayı cine mine bağlamadan bir doktor yönlendirmesi yapmak daha mantıklı.
Süt, vanilya ve ballı kahve. Elbette insan bunu yorgunken kalkıp yapamaz, ben yapmam, yapan olursa içilir ancak. yapan da olmayacağı için en iyisi bir bardak su içip yatmaktır.
abi sen bilmezsin yoksul adamım ben. sahra bilmez abi, yiğit bilmez, merve bilmez, şu gökhan hiç bilmez, serenay hiç bilmez abi, türk halkı hiç bilmez.
abi beni biliyorsun, türk halkı da biliyor. isim vermek istemiyorum ama sahra bilmez, yiğit bilmez, gökhan bilmez abi. bilirse türk halkı bilir, sen bilirsin abi. delikanlı adamım abi. ben gelir yüzüne söylerim. bak şimdi abi.
- sahra çok çirkinsin keşke ölsen
görüyorsun abi. bak şimdi abi.
- gökhan götün kocaman
direk söylerim abi insanın yüzüne, öyle arkadan konuşmam. kimse de beni arkadan konuşturamaz abi.
- yiğittt hırsızsın sen, hırgız yiğit, hırgız yiğit
işte abi. anladın mı? abi. anladın işte. sen beni bilirsin abi.
bak bir örnekle açıklayacağım. kedi cinsel organını görmüş ve ne büyük yaram var demiş. qapak. anladınız hepiniz abi.
abi bir gün yolda yürüyorum. karşıdan 6 kişi geliyor. abi ayıptır söylemesi yanımda da bir kız var. arkadaşız abi. yoksul adamım ben, kıza da yanaşamıyorum bu yüzden ama o yanaşıyor abi, ee cadde kızı abi, biliyor bu işleri. neyse abi bu bir girdi koluma, duygusal da adamım abi, ağlamaya başladım. neden karşıdan 6 kişi geliyor dedim? boşuna demedim abi.
bunlar bana karı gibi ağlama demez mi abi. gözyaşlarımı bunlara bir püskürttüm, biri orada, biri burada, biri şurada, biri diğer köşede, şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi abi. anladın mı abi? yoksul adamım, ellerim yok ki döveyim be abi. ben adamı gözyaşlarımla döverim abi.
Abi bir gün evde oturuyorum, kapı çaldı. açtım abi. baktım bir kadın. buyrun dedim abi, dedi bu kahveniz var mı? ne kahvesi abi, yoksul adamım ben, kahve yok, cappuccino var dedim abi, kadın bakıyor bana. ama nasıl bakıyor abi. bir tane vurdum, baktım ağlıyor. abi erkek adama kadına vurmak yakışır mı? yakışmaz abi. aldım elime bıçağı, soktum kadına. sustu abi. ağlatmam abi. kadını ağlatmam abi.
ergenliğin son evresini de atlatmış, iş güç peşine düşmüş insanlardır. 23 yaş bunalımı içerisinde sürüneceklerdir. sonra 24 yaş bunalımı başlayacak, hemen sonra 25 yaş bunalımı. bu şekilde yaşamaya alışacaklardır. kolay gelsindir.
- biz şimdi neyiz?
- insanız
- tamam da insan olarak neyiz?
- insan olarak.. insanız.
- yani iki insan olarak görüşürken neyiz?
- iki insan görüşmesi yapan iki insanız.
- offf. yani anlasana. biz neyiz?
- dedim ya işte.
- bak bir daha soruyorum. biz görüşüyoruz ya, ne olarak görüşüyoruz?
- anlaşabilmek için görüşüyoruz.
- işte anlaşabiliyoruz. bu bizi ne yapar?
- anlaşabilen iki insan yapar.
Çok uzayıp giden bir konuşmaya sebep olur. En güzeli sevgili miyiz neyiz diye sormaktır.
Gün içerisinde iki kilo boyanmama verilen isim. Makyaj ile bir adriana lima, kate upton ne bileyim bir barbara palvin gibi görünmesem bile üzerimdeki yıldız tilbe görünümü de atabiliyorum çok şükür.
Eve gidip makyajımı sildikten hemen sonra da tüm aynaların üzerini kapatıyorum ki o görüntüm ters bir etki yaratmasın üzerimde. psikolojim benim için çok önemli.
bunun yanında insanın kendisini daha iyi, daha güzel, çok daha güzel ve inanılmayacak kadar güzel hissetmesi için gereklidir. insanı sakinleştirir, mutlu eder. karşınızdaki insanı da mutlu eder.
iş yerinde bir abla var, 40 yaşlarında. her zaman bakımlıdır, bir gün işe makyaj yapmadan geldi o gün bugündür hayatım eskisi gibi olmadı. iyidir makyaj. yapılmalı.
bunun yanında taze bir cildi, ışıl ışıl gülen gözleri olan 16 yaşındaki kızlar yapmamalı. onlar öyle güzel, biz öyle güzel olamıyoruz.
Evime hırsız girdiğinde, saldıra uğradığımda asla yardım istemediğim meslek insanları. bir yakınım kaybolursa da müge anlı'nın programına çıkarım, ne olur ne olmaz diye düşünüp televizyonda güzel görünebilmek için şimdiden zayıfladım, müge anlı için hazırım ama onlar için hazır değilim.
bir gün mahallede bıçaklı silahlı kavga çıktı, kavgadan 1 saat sonra falan geldiler. bundan sonra böyle bir durumda da aramayacağım. onlar gibi düşünüyorum. aman öldürsünler birbirlerini, bana ne.