Ecevit'in siyasi görüşüdür. Bülent Ecevit, bu dönüşüme direnen ismet inönü'yü aşacak ve CHP genel başkanı olacaktı. Ondan sonra da 'Türkiye'de halkın 'yüzde 40'ı merkez solda yüzde 60'ı merkez sağdadır' klişesini yaratacak bir şekilde 1977 seçimlerini kazanacaktı ve kazandı.
anlayamadığım ve asla anlayamayacağım mevzu. tahminimce eşinin isteğiyle kapanan bir kadın. ancak bir insanın birinin zoruyla kapanması ne kadar doğru bir şey? içten gelmiyorsa, isteyerek yapılmıyorsa. bir insana "kapanacaksın" diye zorlamak nasıl bir mantık.
bu kadınlar, demek ki o kadar basitler ki, koskoca inandıkları tanrının lafını dinlemeyip iki kuruşluk canı olan bir kulun sözünü daha korkutucu ve kabul edici bulması. bu tür kadınları çok gördüm ve hala da görüyorum ve bunun mantığını çözemiyorum. birisi istiyor diye kafaya türban geçirilmez, bir aile ben açık gelin istemem deyince de bu iş olmaz.
git gide insanlığını yitiren bir çağ geliyor. insana ve yaşama saygısı olmayan insanlar çoğalıyor ve güzel olan her şey azalıyor. böyle şeylere fırsat vermeyin. ve ilk savaşların nedeni olan din anlaşmazsızlığını unutmayın. birileri güzel bir şeyler yapmaya çalışmış ama birileri bu güzel bir şeyden vahşice yararlanmaya çabalamış bu hep böyle devam etmiş ve hala etmekte. buna izin vermeyin.
tam unuttum dersin, bir şarkı, bir cafe, bir sokak, bir koku ya da geriye kalan ne varsa. olmadık zamanlarda, tam unutulduğunu düşünüldüğünde ortaya çıkan amaçsız özlemdir. aklına gelince seni ne kadar çok sevdiği gelir. onun kadar seni seven birisi çıkmaz diye korkarsın bir daha. evet ulan, benciliz ya. onun kadar seveni çıksa unutacağız belki onu hemen.
tam unutursun, birisi sana sorar hatırlatır. tam unutursun bir bakmışsın bir sokaktan geçerken "bu sokakta tutmuştu ilk ellerimi" diye aklına gelir. ilk defa burada "seni seviyorum" dedi bana gelir aklına. unutmak istemediğinden mi olur bunlar? yoksa unutmak istemediğinden mi?
unutmak isteyince unutabiliyor mu insan bir acıyı, bir aşkı, kötü bir anıyı? bilemiyorum. sanırım özlüyorum. sanırım özlemek istiyorum. çok özleyince unutmaya başlıyor insan. saçlarının kokusu hala aklımda ama nasıl güldüğünü unuttum. ses tonunu, ilk izlediğimiz filmi, ilk kavgamızı bunları unuttum. ama saçlarının kokusunu unutamıyorum.
yüksek bir apartmanda oturuyorsanız ve asansör arızalıysa 12. kata çıkana kadar katettiğiniz merdivenleri saymaktır. akla, düğün dernek'teki sahne de gelmektedir.
ç: ... altı üstü kaç basamak olabilir ki?
f: 95! üşenmedum saydum.
f: çeto meydan okuyom, ferhat'ı buraya getirin ona deyin ki şirin yenge yukarıda seni bekliyor aha bu da anahtar istediğiniz kadar takulun eğer ki üşenmeyip bu merdivenleri çıksın beni buraya yatırın...
s: ne yapıyon fazla fazla ne konuşuyon ya.
f: ha beni buraya yatırın aşağı yuvarlayın. siz ne sandınız ya.
i,ç,s(hep birlikte): hee...
f: aşağı inip bi kontrol edin. eğer ki hala ölmemüşse üçünüz birden yatırıp sikün beni.
Dieudonne M'bala M'bala, 17 kişinin öldüğü Paris saldırılarıyla ilgili Facebook'dan attığı mesajla "terörü mazur görmek" suçundan 2 ay hapis cezası ya da 100 bin euro para cezası almasıyla sonuç bulmasıdır.
doğal gaz hattı olmazsa anlarım da varken sobayı tercih eden garip kişilerdir. her yerde doğal gaz hattın bulunmasına rağmen inatla soba kullanan insanlar bunlar. zira, semte göre maddi durumdan düşük gelirli de değiller. anlayamıyorum.
"ama hayat geçiyor şöyle böyle" diye devam eden, güldür güldür show jenerik müziği. ayrıca, başka nasıl devam etse güzel olur acaba diye düşündüğüm cümle.