türkiyede yaşamak mı yoksa her hangi bir avrupa ülkesine yerleşip hayata orda devam etmek mi sorunsalında ibreyi türkiyeye çeviren nedenlerdir. dün akşam başıma gelen olay da buna örnek olacaktır. akşam saatlerinde köprülü kavşaktan ana yola çıkarken önümdeki aracın ani fren yapmasıyla ona arkadan giydirmem bir oldu. aracım çalışamaz halde olduğu için mecbur kaskodan çekici çağırmak zorunda kaldım. önümdeki araç ta olay yerinden uzaklaşınca ben araç içerisinde 20 dak. boyunca çekiciyi beklemek zorunda kaldım. bu yirmi dakika içerisinde bir biri arkasından en az 6 kere yoldan geçen birileri araçlarını durdurarak yanıma gelip her şeyin yolunda olup olmadığını yardım gerekip gerekmediğini ısrarla sordular. tamam, avrupa insanın da kendine göre olumlu özellikleri var tabi ki, fakat böyle bir durumda insanların bu kadar yardımsever davranmayacağını biliyorum. sonuç olarak bu olay benim türkiyede yaşama nedenleri hanesine bir puan daha eklemiş oldu. haa avrupa mı? hala 10 puan önde *
geçtiğimiz hafta el nusraya yardım toplama amacıyla uludağ üniversitesinde kurulan standa tepki göstererek kaldırılmasını sağlayan öğrencilere gönderilmiş tehdit dolu mesaj.
içerik:
"selam hidayete tabi olanların üzerine gelsin. ey kafirler dinleyin o gün üniversiteden kovduklarınız bizim kardeşlerimizdir ve bugün bizler size çocukların saçlarını bir gecede ağartacak elem dolu gecelerle geliyoruz. kafalarınız yollarımızı süsleyecek, kanlarınızla besleyeceğiz toprağı ey kafirler siz iyi bilin: sizin yaşamı sevdiğiniz kadar bizler ölümü seviyoruz
bana kalırsa yalan söylemek yaptığı icraatler arasında en masumu olanıdır. ayrıca küçücük kız çocuklarıyla evlenen, cennetde homoseksüel ilişki vaadeden, kadınları ikinci sınıf insan olarak gören, dinini kabul etmeyenlerin başlarını kesen bir peygamberin savunucuları tarafından inanmıyorsan saygı duy denerek tepki gösterilmesi de ayrı bir saçmalık.
gelen mesajlar üzere zorunlu edit:
bu entryde yazmış olduğum hiç bir husus hakaret veya dezenformasyon içermemekte. aksine yine kendilerince inkar edilemeyecek kaynaklarda kaşılık bulmaktadır.
http://www.enfal.de/buhari/nikah.htm#_Toc115596411
67- KiTÂBU'N-NiKÂH
39- Yüce Allah'ın: 'Kadınlarınız içinden artık âdetten kesilmiş olanlarla henüz âdetini görmemiş bulunanlarda eğer şübhe ederseniz, onların iddeti üç aydır..." (et-Talâk: 4) Kavlinden Dolayı insanın Kendi Küçük Çocuklarını Nikâh Etmesi(Nin Cevazı) Babı
66-.......Bize Sufyân ibn Uyeyne, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Âişe(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S) Âişe ile Âişe altı yaşında iken evlenmiş, Âişe dokuz yaşında iken de zifafa girdirilmiş, Peygamber'in yanında da dokuz sene kalmıştır
http://www.enfal.de/ebuda.../edep/1.htm#_Toc145601661
40- EDEB BÖLÜMÜ
55. Salıngaca Binmenin Hükmü
4933... Hz. Aişe'den dedi ki:
"Ben altı veya yedi yaşımda iken Rasûlullah (s.a.) benimle nikahlandı. Medine'ye geldiğimiz zaman kadınlar (bana) geldiler /(ravi) Bişr (hadisin bu kısmını);
Bana (annem) Ümmii Rurnan geldi, ben salıngaç üzerinde bulunuyordum; beni kadınlara teslim etti; şeklinde rivayet etti. (Ve kadınlar) beni alıp götürdüler. Rasûlullah (s.a.) benimle zifafa girdi. Ben o sırada dokuz yaşımda idim. (Annem Ümmü Rûman beni salıngaçtan indirdiği zaman) beni kapının yanına durdurdu. (Bense salıngaca bine bine iyice nefesim kesildiğinden) hih, hih (diye zorla nefes alı)yordum. (Nihayet bu yorgunluğum geçince beni tutup kadınlara teslim etti.)
-Boşanmış kadınlar üç kur (üç ay hali müddeti) kendi kendilerine beklerler (hamile olup olmadıklarına bakarlar). Eğer Allah'a ve yevm'il âhire îmân ediyorlarsa, rahimlerinde Allah'ın yaratmış olduğu şeyi gizlemeleri onlar için helâl olmaz. Şâyet onların kocaları barışmak (arayı düzeltmek) isterlerse, bu (bekleme süresi) içinde onlara tekrar geri dönmeye (başkasından) daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin, kadınları üzerinde (hakları) olduğu gibi, kadınların da erkekleri üzerinde maruf (hakları) vardır. Erkeklerin, kadınların üzerindeki (hakkı) bir derece daha üstündür. Ve Allah, Azîz'dir, Hakîm'dir. bakara228
- Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. bakara282
-ibni Hacer El Heytemi 2/121; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/239
Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese, yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz.
yukarıda belirtilen kaynakları inkar etmek kuranı ve sünneti inkar etmek anlamına gelir. bunları inkar edenlerse mürted olur. yani güzel kardeşim aslında kendi kendini inkar ediyorsun.
Bayramın ikinci günü bursadan izmire gidip ertesi gün dönülecektir. Aracimdaki üç boş koltuğu ülke ekonomisine kazandırmayı düşünmekteyim. ilgilenenler yeşilimi yaka bilir.
o kadar gerilimli sahnelerde bile yarmayı başaran diyaloglardır. tarantino'yu tarantinoyapan da bence aslında bu diyaloglardır.
JULES: Now describe to me what Marsellus Wallace looks like!
BRETT: Well he's... he's... black
JULES: go on!
BRETT: ...and he's... he's... bald
JULES: does he look like a bitch?!
BRETT: What?
-shotgun-
BRETT: Ahhh...
JULES: Does-he-look-like-a-bitch?!
BRETT: No.
JULES: Then why did you try to fuck him like a bitch?!
BRETT: I didn't.
JULES: Yes ya did Brett. Ya tried ta fuck him. Marsellus Wallace don't like to be fucked by anybody except Mrs. Wallace
9 haziran ankara konuşmasında bizzat cem boyner i tehdit etmiştir. Sebebi ise 'ne sağcıyım ne solcu, çapulcuyum çapulcu' demesi. Toplanan kalabalığa ise açık bir şekilde bu adamdan alış veriş yapmayın mesajı vermiştir. Allah akıl fikir versin.
11 mayıs 2013 tarihinde hatayda elliye yakın vatandaşını hain bir saldırıyla kaybeden bir ülkenin daha olay sıcaklığını kaybetmeden gündemini işgal eden lay lay lom a bir tekpi olarak ortaya konan cümle.
bütün dünyanın tanrı tarafından onun için yaratıldığı söylenen bir zaatın beyanı.
Buyrun:
202- Meymune (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bir gün Cibril, bana gelip: Biz köpek ve resim olan eve girmeyiz demişti de o gün sabah olunca Rasûlullah (s.a.v) köpeklerin öldürülmesini emretti. Hatta yavru köpeklerin bile öldürülmesini emretti. (ıbn Mâce, Sayd: 1; Müslim, Libas: 26) 4203- ıbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): ıstisnasız tüm köpeklerin öldürülmesini emretmiştir. (ıbn Mâce, Sayd: 1; Müslim, Libas: 26) 4204- Sâlim b. Abdullah (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)in yüksek sesle köpeklerin öldürülmesini emrettiğini işittim. Av ve çoban köpeğinden başka tüm köpekler öldürülüyordu. (ıbn Mâce, Sayd: 1; Müslim, Libas: 26) 4205- ıbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Av ve çoban köpeğinden başka köpeklerin öldürülmesini emretti. (ıbn Mâce, Sayd: 1; Müslim, Libas: 26)
2013. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Nafi'den, (O da) ıbn Ömer'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) köpeklerin öldürülmesini emretti.
2014. Bize Saîd b. Amir haber verip (dedi ki), bize Avf, el-Hasan'dan, (O da) Abdullah b. Muğaffel'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Köpekler şayet (canlı) soylarından bir soy olmasaydılar, onların hepsinin öldürülmesini emrederdim. (Binaenaleyh, hepsini öldürüp nesillerini kurutmayın). Fakat onlardan bütün katışıksız kara (köpekleri) öldürün!" Saîd b. Amir; "(Hadiste geçen) "el-behim: katışıksız" kelimesi, "bütünü kara olan, kap-kara" manasınadır" dedi.
Zöge : vay amk, eksileyeceğinize gidip sahih hadislerinizi okusanız diyorum. Ya da birşeyler yazsanız, fikir beyan etseniz. Ya da dışarı çıkıp köpekleri öldürmeye mi başlasanız?
Breaking bad 4. sezon 5. bölümde çalan müziktir. seslendiren Ana Tijoux, şarkı ise 1977.
mike ile jesse nin teslimat yolculuğu sırasında duyduk bu şarkıyı.
fazıl say'a verilen 10 aylık hapis kararına itiraz etmek üzere açılmış hashtagdir.
Fazıl say twitter'de paylaşığı ömer hayyam şiiri nedeniyle mahkeme tarafından bu
cezaya çarptırılmıştır.
--spoiler--
Çeşmelerden şarap akacak diyorsun cennet-i ala meyhanemi;
Her mümine iki huri diyorsun cennet kerhanemi?
--spoiler--
cennette hurilerle seks yapıp şarap havuzunda yüzmek için.
Buyrun Bakalım:
DÜHÂN SURESI: 54 işte böyle! Onları iri gözlü hurilerle de eşleştirmişizdir.
TUR SURESi: 20 Art arda dizilmiş koltuklar üzerinde yaslanmış olarak." Ve biz onları parlak, iri gözlü hurilerle eşleştirmişizdir.
RAHMAN SURESi: 72 Çadırlar içinde bekletilen huriler var.
MAiDE SURESi: 90 Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.
YÛSUF SURESI: 36 Onunla birlikte zindana iki genç daha girmişti. Bir tanesi dedi ki: "Rüyada gördüm, şarap sıkıyordum." Öteki de şöyle dedi: "Ben de gördüm ki, başımın üstünde ekmek taşıyorum, kuşlar ondan yiyor. Bunun yorumunu bize bildir. Biz senin, güzel düşünüp güzel davrananlardan olduğun kanısındayız."
YÛSUF SURESI: 41 "Ey benim zindan arkadaşlarım! Rüyanıza gelince: Bir taneniz rab edindiği kişiye şarap sunacak. Ötekiniz ise asılacak da kuşlar başından yiyecek. Hakkında fetva sorduğunuz iş, böyle hükme bağlanmıştır."
KEVSER SURESI: 1 Hiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini.
MUHAMMED SURESi: 15 Sakınanlara vaat olunan cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin yanında, Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindekiyle, uzun süre ateşte kalıp da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu?
Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı
Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı?
Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın
Peygamber de yasak etmiş arap'a şarabı
Beni özene bezene yaratan kim? sen
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden
Demek günah işleten de sensin bana
O zaman nedir o cennet cehennem?
Kim senin "yasa"nı çignemedi ki söyle?
Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle.
Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer
Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle
Tanrı bizi çamurdan yarattıgında
Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak
işlediğim günahlar hep onun emriyledir
O halde cehennemde beni niçin yakacak?
isyan edip karşında duracağım, neredesin?
Karanlığı, ışığa yoracagım, neredesin?
ibadete karşılık cenneti alacaksam
'Bağış mı ticaret mi' diye soracağım,neredesin?
Kör cehalet çirkefleştirir insanları.
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var elbet
Lakin bir lâfa bakarım laf mı diye,Bir de söyleyene
bakarım adam mı diye
Dünya, üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde
Üzülme, eşek eşeği beğenir
Bir hayır var sana kötü demelerinde
Sen bu dünyanın sırrına eremezsin
Erenlerin dilini de sökemezsin
Öyleyse iç şarabı, cennet et dünyayı
Öteki cennete ya girer, ya giremezsin
Niceleri geldi, neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hic gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler
için temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka, tespih, post, seccade güzel
Ama TANRI KANAR MI BUNLARA
Sen sofusun hep dinden dem vurursun
Bana da sapık dinsiz der durursun
Peki, ben ne görünüyorsam O'yum
YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN
Sen içmiyorsan içenleri kınama bari
Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri
ŞARAP iÇMEM DiYE ÖVÜNÜYORSUN AMA
YEDiĞiN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDiR Ki..
Ey kara cübbeli senin gündüzün gece
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere
ONLAR YARATANIN SANATI PEŞiNDELER
SENiNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE....
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını minberini.
Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık
CEHENNEMDE SEN Mi DAHA iYi YANARSIN, BEN Mi?..
Seni kuru softaların softası seni
Seni cehenneme kömür olası seni
Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ?
HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENiN HADDiNE Mi?
Yaşamın sırlarını bileydin
Ölümün de sırlarını çözerdin
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok
YARIN AKILSIZ NEYi BiLECEKSiN
Ey kör!
Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş !
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş !
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
BiR NEFESTiR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ
edit: surelerin sonundaki rakamlar adet bildirmek için konmamış. onlar o surenin kaçıncı ayeti olduğunu gösterir.
21 yaşında ve hintli olan hanım kızımızdır. hindistan'ın kuzeyinde Dehradun kentinde
tek odalı bir evde ikamet etmektedirler kendileri. ilginç olan ise bu beş kocanın beşi
de kardeşler. bir çocuk sahibi olan rajo verma çocuğun babasının kim olduğu konusunda
net bir bilgiye sahip değil. http://haber.mynet.com/5-...s-684060-ilginc-haberler/
'toplum içerisinde her kese dinsizliği tebliğ etmek mi, yoksa bireylerin düşünsel olarak ahlaki değerlerini yitirmeden bu sonuca ulaşmaları mı toplum için faydalıdır?' sorununa çözüm arayan sorunsal.
Uzun zamandır genel toplum ahlakına yönelik bazı sorular kafamı kurcalamaktadır. Son bir yıldır yaptığım okumalar ve gözlemlerden yola çıkarak içimdeki tanrı inancından vazgeçerek agnostik bir yaklaşımı benimsedim.
bu aşamada ortaya bazı belirsizlikler çıkmakta. örneğim müslümanken hayatımı ve hareketlerimi belli başlı dini kurallara göre şekillendirmeye gayret ederdim. doğru ve yanlışlarım gelenek ve dini referanslara göre şekillenirdi. Mesela 'kul hakkı yeme!' , 'hırsızlık yapma!', 'gıybet etme!', 'insan öldürme', 'fakirlere yardım et!' ve s. gibi kurallar. Bu kurallar bana çok mantıklı gelmekte ve severek uymaktaydım. Fakat 'sorgulama!', 'alkol kullanma!', 'zina yapma!', 'domuz eti yeme!', 'ibadet et' gibi kurallar bana saçma gelmekte ve içimde hep bir sorgulama ihtiyacı duymaktaydım.
Neyse, bugünkü durumda ikinci sırada saydığım kurallardan vazgeçmek hiç te zor olmadı fakat ilk saydıklarım benim için halen temel ahlak kuralları olarak kalmakta ve açıkça uygulamaktayım. Burada ailemin bana çocukluğumdan beri verdiği terbiyenin önemli bir rolü var. Yani bu kurallar bende öyle bir yer etmiş ki dine olan inancımı kaybetmiş olsam bile bu kurallara uymaktan vazgeçmiyorum.
Fakat etrafımdaki insanlara baktığım zaman kafamı kurcalayan bir şeyler var. Etrafımda çoğu insan müslüman ve baktığım zaman ilk sırada saydığım kuralları genel ahlak gereği değil de 'allah korkusu' ve 'cennet beklentisi' üzerine uymaktalar (ne kadar uydukları da belirsiz). Şimdi bu insanları allahın var olmadığına, dinin yalan ve kurmaca olduğuna inandırdığımız zaman ne olacak? Endişe ettiğim konu da bu noktada devreye giriyor. Bu insanlar, 'nasıl olsa ölüm sonrası yargılanma yok, cennet cehennem yok' diye genel ahlak kurallarından da vazgeçerlerse özellikle bizim gibi eğitim seviyesi düşük ve geri kalmış toplumlarda toplumsal ve ahlaki çöküntülere neden olur diye düşünmekteyim.
Özet olarak benim tezim, genel ahlaki terbiyeye sahip olmayan ve eğitimsiz bireylerin dine bağlılıklarını zedelememek yönündedir. Kendi araştırmaları ve gözlemleri sonucunda dinsizliği benimsemiş insanlara ise kendi aramızda sahip çıkmak ve en azından toplum içerisinde yalnızlaşmasının ve içine kapanmasının, dolayısıyla psikolojik sorunlar yaşamasının önüne geçmek gerekmektedir.
bu yazıda 10 yıllık akp hükümeti döneminde bilime yönelik dogmatik yaklaşımı güzelce
özetlenmiştir.
bu paragraf ise bana göre yazının en vurucu kısmı ;
L. A. Feuerbach, Ahlakın temeli ne zaman ilahiyata dayandırılırsa, halklar ne zaman
ilahi otoriteye bağımlı hale getirilirse, en ahlaksızca, en adaletsiz, en kepaze
şeyleri mazur gösterip yaygınlaştırmanın yolu açılmış demektir