"her şey çok daha farklı olabilirdi eğer aynı şehirde olsaydık, eğer yan yana olabilseydik , eğer sana her istediğimde dokunabilseydim" diye düşünüp avutma kendini. olmazdı hiç bir şekilde olmazdı. değil aynı şehirde , her gece aynı yatakta olsaydık da olmazdı. sen de herkesin yaptığını yaptın çünkü, sen de aşık oldun bana, sen de ikimiz üzerine gelecek hayalleri kurdun, sen de hiç bitmeyecek sandın kendini inandırdın, sen de kendi kurduğun aşk dolu dünyanda kendi hislerine o kadar odaklandın ki benim ne hissettiğimi düşünmedin.yapamadım , yapamıyorum ,hiç bir zaman da yapamıcam. nefret ediyorum çünkü, tiksiniyorum çünkü. güvenemiyorum çünkü, tutkuyla bağlanamıyorum çünkü, sevmeyi bilmiyorum çünkü..
garip bir şekilde hayatımın en mutlu günlerini geçiriyorum onunla.o yokken hep eksikmişim sanki, onunla tamamlanmışım , onunla kendimi bulmuşum gibi. bunca yıl yaptığım hataları, çektiğim acıları , kırgınlıklarımı, pişmanlıklarımı her şeyi alıp götürdü. bana sevmeyi öğretti, benim de sevebilceğimi , benim de bağlanabilceğimi öğretti. iyi ki varsın sevgilim. iyi ki varsın.
bana çok kızgınsın, çok kırgınsın biliyorum. sen de beni hayatıma giren herkesin yaptığı gibi vicdansız, bencil, duygusuz belledin. olsun canın sağolsun. sana söylemek isteyip de söyleyemediğim o kadar çok şey var ki halbuki.. olmadı, yapamadım işte. gücüm yok çünkü, cesaretim yok. yordun beni çok yordun farkında bile olmadan. beni affet demicem , benden nefret etme de demicem. anlatamadım kendimi sana bir türlü, anlamak istemedin belki de bilmiyorum. kafanda bana bir rol biçtin , bambaşka bir ben oluşturdun zihninde ve ona aşık oldun. ona inandın,ona güvendin, onu sevdin,ona bağlandın. bana değil. o kurduğun insan ben değildim, aynı kişi değildik biz. sen öyle olduğuna inanmak istedin, boşa kürek çektin. defalarca anlatmaya çalıştım ama dinlemedin, anlamadın. kendi kurduğun dünyanda çok mutluydun. peki ya ben? beni düşündün mü hiç? sanmıyorum..beni anlamaya çalıştın mı? ne hissettiğimi merak ettin mi bi kere bile? hayır.. şimdi söyle burdaki bencil gerçekten ben mi oluyorum?
aşık olunan şahısla karışılaşıldığı zaman iki çift laf edememenin ve dil sürçmelerinin diz boyu olmasının sebebidir. yüreğin gögüs kafesinde dans etmesinden mütevellit heyecandan ölmek üzere olan aşık muhterem kişisi rahat gözükmeye çalışır ama nafiledir, hararetle bir şeyler anlattığını zanneder çok cool gözüktüğünü zanneder.gel gelelim gerçek öyle değildir. misal " ama" dediğini sanar, fakat onun yerine istemsiz bir şekilde " ema" diye bağırarak aşık olduğu kişinin yüzünü tükürüklere boğar.
(bkz: öleyim o zaman)
sürekli bir şeyleri kaybetmek. özellikle telefon , anahtar gibi zımbırtıların en lazım anlarda bulunamaması. daha da sinir bozucu olan şey ise bunların hep en saçma yerlerden çıkması.
(bkz: elbise dolabı)
-sen hiç akıllanmıcaksın , nato kafa nato mermer.
-git sen git daha kafanın dikine, annem demişti diyince sorucam ben sana.
-yemek yedin mi?
-ahh zayıflamışsın sen yavrum! ***
-yanımda yürüyen kişi sağ tarafımda olmalı, bir de aynı adımları atmalıyız. yoksa gözüm sürekli yanımdakinin ayaklarında oluyor , ve düzeltiyorum ister istemez.
-merdiven çıkıyorsam * illaki sayarım basamakları.
-yerde yaprak görürsem dayanamam , hele ki sonbahardaysak, hepsine basarım. çıkan o haşırt sesini çok seviyorum.
- sigara paketini açar açmaz her defasında rastgele bir sigarayı ters çevirip onu en son içiyorum.