sosyolojiyle ilgilenme sebeplerimin en başında gelir. kişiliğin oluşumunda bir çok prof sosyolog ve psikoanalistler seksi insan doğasının temel yapı taşı olarak görürler. eksikliği açlıkla birleşince yamyamlık, çocukken kıstırılıp ayıplanan duyguları oğlancılık, subyancılık gibi çarpık kişisel bozuklukları ortaya çıkarır.
ahlak ın içine dini bulandırıp beş öğün çocuklarınıza ve çevrenizdekilere yedirirseniz kaş yapayım derken itinayla gözü çıkarırsınız
gelip geçici hayaller kurdurmayı becerse de; kitaplarını okunur kılıp,kendine doğru çekmeyi başarılı bir şekilde gerçekleştiren yazardır.
çoğu kez çıkışını bulmakta zorlandığım sorunlarımın yol göstericiliğini de yapmıştır.
10 dakika boyunca ekranda yüzüne bakarak klasik güzel üzerinde kusur bulma eylemi mi gerçekleştirmeye çalışırken beni yarı yolda bırakan tarifsiz surat. vucudunda kusur bulunsa bile balık baştan kokar diyerek sözü kesiyorum.
asosyalliğin temelini en geçerli kılan sebeptir. yalnızlığı sevdiren, mükemmelliyetçiliği aşılayan ( ki feci durumdur dolaylı olarak işin sonu yine yalınlıktır ) ergenlik dönemini atlatmaya yarayan çömez okuyucunun üst kademesidir. ya da entellektüelin argoca adıdır
toplum tohumu olmayan düşüncelerimi destekleyici nitelikte fikirleri olduğu için okuduğum, gaz aldığım ve zekasına taptığım deha.
dinle küçük adam dışındaki kitapları elinizden yavaşça kayar ama zihinden yok olmaz.
her şeyin en güzelini hak eden, güler yüzlü, kuzu gözlü, kara koyun, meraklı taze, sevgi delisi nadide insanımdır kendisi
o sevildikçe ben büyüyorum. hayırdır bana ne oluyor anlamıyorum
herkes sussun o içindeki kahkahaları patlatsın ve ben yine yüzümü ona dönerek gülümseyeyim. doğallık zor yaşanır, yaşayan azdır, az olanlardan biri de bu güleç kızımızdır. bu şarkı benden sana gelsin; sen başkalarına benzeme sakın hep böyle kal
kürsünün tam karşısına oturup tayyibin gözüne bakarak psikolojik baskıya tabi tutmasını umduğum, dilediğim ve çok istediğim has komutan.
seçimler sonucunda en azındanla başlayan cümlemin nesnesi olur kendisi
Gözlerindeki hüzünle insanları dilinden çıkanlara bağlayan, beyninden yenilesi yüreğinden öpülesi, kısır canavarı olduğunu öğrendiğim, maalesef ki bu yazdıklarımı kendine inandıramayan çok vasıflı ( feci kıskanıyorum ki ben) didem kavukçuoğlu na fena benzeyen güzel insan..
Bu zamana kadar ki bendeki izlenimlerini yerle bir etmiş, dibine kadar beyniyle yüreğini bir kullanan, kendini bu kadar geliştirmiş olmasını 4 yıl aradan sonra derslerine girerek öğrenip; beni kıskandıran has öğretmen. 0dasına gittiğinizde ne kadar güler yüzlü ve kibar olduğunu cinsiyetinize bağlı olmadığını anladığınız insan.
Kıt bir notla geçmeme rağmen bu satırları bana yazdırabiliyor olması da ayrı bir konu.
kitaplarını seri olarak takip ettiğim nadir yazarlardan biri..hatta ikisinden biri..(jack london)
her zaman ki rituelim olan kilo vermedeki vazgeçişlerimden birini yaşatmıştır bu adam ay sarayındaki ismini hatırlayamadığım karakterle. Sağlam yazmasından öte gözü açık düş görmeye iter insanı.. şu cümleden sonra bırakıp sofrayı hazırlayayım dersin annenden azarı yersin. klişe olacak ama tadından yenmez yenildikten sonra tadı geçmez..