şu tapınakçı emminin: "türklerle selahattin eyyubinin torunlarını birbirine düşürürsek..." diye başlayan cümlesinden hareket ile açılım sürecine selam çakan dizi. **
eğitim birliğim ısparta-eğirdir dağ. komd. okl. ve eğitim merkez komutanlığı. statüm yedek subay, sınıfım ise piyade. 15 gün sonra oradayım. çaya beklerim sözlük.*
adrese teslim gönderilen kargoları, posta kutusuna ''geldik yoktunuz'' gibisinden bir kağıt parçası iliştirip açıklamasını da ''apartman zilinde numara yazmıyor'' bahanesi ile şubeye geri götüren yegane kargo şirketidir herhalde.*
igdaş başkanının ''zam yok; doğal gaz faturaları hesaplanırken birim fiyat, aylık enflasyon değerlerine göre değişiyor'' demesini hatırlattı bana. vakti zamanında erdoğan bayraktar da ''deprem allahın afatıdır dünyanın her köşesinde oluyor keşke olmasa'' gibi bir açıklama yapmıştı ki bence bu daha da takdire şayandır.**
bol bol müzik dinleyin. özellikle demet akalın*. giderli şarkılar, sepet vs... serdar ortaç da olur; yalnız kavram kargaşası yaşatabilir dikkatli olun.*
tanım: herhangi bir eylemi gerçekleştirmeden yahut bir işe başlamadan önce atılması gereken adımları, izlenmesi gereken yolları enine boyuna düşünüp kategorize etme işlemidir. bir nevi harekat planı hazırlamaktır. biraz kılı kırk yarmaktır. çoğu zaman düşün düşün oktur işin durumudur.*
günümüzde kazak ve nogay türklerinin milli çalgısı durumundadır. ayrıca kazak (bkz: ulytau) grubu* (bkz: akzhelken), (bkz: adai), (bkz: jumyr kylysh), (bkz: korgol) gibi şarkılarında dombrayı; keman, elektro gitar, davul gibi müzik aletleriyle harmanlayıp iyi işler sergilemişlerdir. ulytau grubunun dombracısı erjan alimbetovdur. kendisi bu aleti çalmakla kalmaz adeta konuşturur.**
ulus pavyonlarında kaşıkla göbek atan hatunlara benzettiğim şarkıcı kişi. hatta kendisini o pavyonlardan birine koysanız 1 gram dahi sırıtacağını düşünmüyorum sözlük.
iki arkadaşın birbirine orttaam*, koca koca teyzelerin küçüklerine guzuum* dediği ve hemen hemen çoğu cümlenin sonunda noktalama işareti olarak (bkz: ellaam) kelimesinin kullanıldığı ağızdır.
14 sene önce yakalandığında: benim de annem Türk; Cumhuriyete hizmet etmeye hazırım* cümlesinden bu gün: barış sürecinin çökmesi halinde savaş tekrar başlar* noktasına gelindiğine göre; bu durum bana ünlü bir Türk siyaset bilimi profesörünün şu sözünü hatırlatmıştır: ne pahasına olursa olsun yapılan barış daha büyük bir savaşın temellerini atar; versay gibi bir barış, ikinci dünya savaşına neden olmuştur...*
1899'da macaristan'ın liptosentmikloş şehrinde doğmuştur. ve ayrıca macar milleti'nin yetiştirmiş olduğu en iyi türkolog'dur kendisi.
türk devletleri'nin batıdaki varisleri ve ilk müslüman türkler kitabının; ikinci baskısındaki ön sözde şu ifadeleri kullanır: okuyucu, bir yabancı olarak benim bu eserimi atatürk'ün aziz hatırasına niçin ithaf ettiğimi sorabilir. buna sebep: bu eserin ortaya konmasında atatürk'ün büyük rolünün bulunmasıdır. çünkü; dil tarih ve coğrafya fakültesinde bir (bkz: hungaroloji kürsüsü) kurulması fikrini* ortaya atan ve naciz şahsımı bu kürsüye davet ettiren odur...
not: bugün macaristan'ın üçüncü büyük partisi konumunda olan jobbik gibi turancı bir parti ve vona gabor gibi bir lider mevcut ise bu; nemeth, fekete, moravcsik ve özellikle de laszlo rasonyi gibi türkologlar sayesindedir.
yıkılan yeşil boyalı apartmanların yerine yeni yeşil apartmanlar yapılır, cuma namazı çıkışlarında protesto gösterileri düzenlenir**, israil özür dilesin diye 3-5 yıl kadar beklenir, camlı köşkte çay içmeye devam edilir vs vs... daha uzar gider bu.
diş fırçaladığınız esnada işemeye çalışıyorsanız vücudun belden yukarı kısmı ile aşağı kısmını bir dansöz edasında kıvırmanız gerekir. senkron önemli yani.
hangisi olursa olsun insan denen varlıkla uğraşılan işler zordur. bunun yerine kitapla uğraş; yaz, çiz ya da ne bileyim toprakla uğraş; ek, biç... daha iyi.**
daenerys targeryan son bölümde ortalığın tozunu attırdı resmen. sekiz bin lekesiz... o ne lan öyle! bir de bu adamlar özgür iradeleriyle katıldılar khaleesi'ye. astapordan çıkış bana daenerys'in khal drogo ve hordasıyla yola çıkışlarını anımsattı. ancak bu sekiz bin lekesiz de khalasar gibi telef olmasa bari. ulan adamların yanında ne ekmek ne de su var. nasıl beslenecekler acaba? bekleyip görücez artık.