rüyadayım;
ölüsü taze,
sonsuza kadar 22 yaşında canan'ın sokağındayım..
niyeyse evlerin üst katlarına bakıyorum..
fonda o şarkı çalıyor;
forever young ı want to be forever young...
yanyana rum,ermeni,türk mezarıklarına sahip sarıyer semtidir reşitpaşa..
reşitliğini bu üç ayrı milletin mezarlığına bağrını açarak ilan etmiş semttir;
ölüsü yaşayanından çok...
''günde 1-2 dal sigara içip,
içtiği sigarayı bunla sınırlayabilen insanlar var''
der orhan pamuk aziz nesin'e..
''onlar tutkusuz insanlar orhancım,''
diye cevaplar pamuk'u nesin,
''onlar tutkusuz insanlar...''
(o tutkuyu da azım hikmet tanımlasın oldu olacak:
vahşi bir tapınış gibi içiyordu sigarayı..)
sırbistan maçına kalbim dayanamayıp,
seyretmekten vazgeçinde hatırladım bu olayı,
o tutkudan kendime belki pay çıkarabilirim,diye..
''günde 1-2 dal sigara içip,
içtiği sigarayı bunla sınırlayabilen insanlar var''
der orhan pamuk aziz nesin'e..
''onlar tutkusuz insanlar orhancım,''
diye cevaplar pamuk'u nesin,
''onlar tutkusuz insanlar...''
sırbistan maçına kalbim dayanamayıp,
seyretmekten vazgeçinde hatırladım bu olayı,
o tutkudan kendime belki pay çıkarabilirim,diye..
geçen gün bi yerde bahçeli'ye yol gösteren yeni bi hesap daha okudum:
referandumda hayır ne renk:kahverengi..
kahverengi neyin rengidir:kahvenin..
bi fincan kahvenin kaç yıl hatırı var:kırk yıl..
işte mhp nin kırkıncı yılı..
bahçelinin hesabından daha yaratıcı olduğu söylenebilir galiba..
tarkan karizmatik,iyi solist falan filan..
ama türkçeyle ciddi sorunları var..
(bu şarkıyı kendi yazdıysa tabii..)
sevgili için kullanılacak laf mıdır;
yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi..
dostluklar için kullanılır bu tabir..
arada sırada an beni diyo,
yani o kadar çok da düşünme,anlamına gelir bu..
sonra da adımı kalbine yaz,diyo ki..
o da bi an bile çıkmıyim düşüncenden anlamına gelebilir rahatlıkla..
adımı kalbine yaz sonra da üstünü çiz gibi bi şey çıkıyo ortaya..
tarkanın türkçeyle imtihanıdır bu..
ve sonuç başarısızdır..
tarkan karizmatik,iyi solist falan filan..
ama türkçeyle ciddi sorunları var..
(bu şarkıyı kendi yazdıysa tabii..)
sevgili için kullanılacak laf mıdır;
yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi..
dostluklar için kullanılır bu tabir..
arada sırada an beni diyo,
yani o kadar çok da düşünme,anlamına gelir bu..
sonra da adımı kalbine yaz,diyo ki..
o da bi an bile çıkmıyim düşüncenden anlamına gelebilir rahatlıkla..
adımı kalbine yaz sonra da üstünü çiz gibi bi şey çıkıyo ortaya..
tarkanın türkçeyle imtihanıdır bu..
ve sonuç başarısızdır..
biz cemal süreya severlerin dağarcığına bi şiirle girmiştir banaz..
bifincançay'ın banazına benzemez süreya'nınki..
ben de şaşırdım şimdi iyi mi..
kimin banaz'ına inanmalı..
ne mi diyodu cemal süreya:
umutsuzluğun içinde umut
bağnazlığın içinde banaz
götürüp astılar sonra sivasta
bu,cüzdandaki ambalajı eprimiş prezervatifin acı bi hüznü vardır..
kullanılmayı bekleye bekleye haşatı çıkmıştır..
ve ne zaman kullanılacağı da belli değildir..
asla yitirilemeyen bi kullanılma ümidi vardır o prezervatifin..
gülünesi de bi hüzündür anlatılan..
cevdet abi matrak bir amcaoğludur..
kızkardeşini kızdırır kendi gülmek için..
sinirleri tepesine çıkan kızkardeşin ağzından çıkıverir küfür;
''s.keceğum anani ha..''
fırlama abi sorar:
''neyle...''
şehir ancak şairinin onu anlattığı kadardır belki de..
istanbul,sunay akın'ın kaleminde bir kadın olmuştur..
boğaz,onun altın saçları..
ve kız kulesi,o saçları toplayan bir toka..
bizim sokağa girmiyo davulcular..
karşı sokaktan geliyo sesler gecenin sahur yarısı..
oysa bizim sokak hacı dolu..
arabaların yanında davulu tokmaklayınca alarmlar ötmeye başlıyo;
o sokakların davulculara itirazı gibi..
alarmlar kovmaya çalışıyo davulcuları..
bu karşılaştırmaya şahit olmuşluğum var..
öyle saçma ki..
hülya avşar bi dönemim güzellik sembolüdür..
hatta benim için erotizmin..
itiraf ediyorum;
gazeteden resimlerini kesip tavanarasına gizlerdim..
sinemadaki üstün oyunculuğundan hiç bahsetmiycem bile..
gülben ergen bırakın sembol olmayı güzel bile değildir..
tamam bi tane başarılı olduğu iş var;
şu haldun dormen le oyladığı dizi..
onun dışında şişirilmiş bir balondur bence ergen..
avşar'la ergen'i karşılaştırmak;
altınla,altın suyuna batırılmışı karşılaştırmaktır...
alırken karar veremezsin neli alsam acaba diye..
paketi açar cipsi ağzına atarsın..
ara dur neresinde bunun yoğurt tadı..
kandırıldığın apaçık ortadadır..
neyse ki üzerine bi bardak su değil de,
soğuk soğuk biranı içiyosundur..
geceyi okuyarak geçirdim..
güneş doğarken yatağıma süzülüyorum..
odam perdemin beceriksiz karanlığında..
yine nazım'dan bi dize aklımda..
''kadife bir kumaş gibi indi
birdenbire gözlerine uykusu''
bilinçsizce yaşadığım zamanların cezası gibidirler şimdi..
cemal süreya hayattayken ondan bihaber olmak ilk aklıma gelendir..
bugün yeni bir tanesini daha öğrenince yeniden hüzünlendim..
doksan dörtte ölmüş bukowski..
üniversiteye girdiğim sene..
boş yaşamışlığımı vurur yüzüme,
geçmişimde farkında olmadığım her yeni değer..
hayıflanırım..
sanırım artık birinin çıkıp,
''kral çıplak''demesinin vakti geldi..
bu çocuk belki iyi topçu..
ama oynamıyo işte..
ben bırakalı iki buçuk sene oldu..
sen şimdi bunu okuyunca yeni bi tane yakıcaksın aşka gelip belki;
nazım'ın şu sözlerle kutsallaştırdığı sigarandan:
''vahşi bir tapınış gibi içiyordu sigarayı..''
bir ölü şairin kaleminden dinleyelim bir de ölümü..
o şair ki bir daha kimse ulaşamayacaktır onun çoşkunluğuna..
şöyle söylemişti her dem çağlayan kelimelerle cemal süreya:
''ölüm geliyor aklıma ölüm,
gidip bir ağacın gövdesine sarılıyorum..''
bahsedilenin ölüm korkusu değil,
yaşama arzusu olduğunu düşünmeye çalışırım,beceriksizce..
beşiktaş ta gaasarayın transfer politikasını örnek almıştır:
klüplerinde tutunamayan kaliteli futbolcuları ucuza getirmek..
içinde yoğun biçimde kumar barındıran transferlerden biridir..
hafiften bi imla hatası var sanki cümlede..
doğrusu şöyle olabilir;
denize düşseler facebook'u mu kurtarırdın sözlük'ü mü?..
oldu galiba..
cevaba gelince:
facebook,arkadaşlarının kalitesine göre şekillenen bi site..
ben sözlük diyorum..
bu durumda face arkadaşlarım kalitesiz oldu..
tabii önce benim yüzme öğrenmem gerek o başka..
minibüsünün tavanına lap top gibi bişey yerleştirmiş bi şoför görmüştüm..
videoya film koymuş..
sesi sonuna kadar açık..
arada bir gözatıyo minibüsü kullanırken..
minibüste geçirdiği zamanın bir kayıp olduğunu hissediyor,
değerlendirmeye çalışıyor,diye düşünmüştüm..
tuhaf ve komik bi durumdu;
derinlerde bir acıma duygusu da tattığım..
minibüsünün tavanına lap top gibi bişey yerleştirmiş bi şoför görmüştüm..
videoya film koymuş..
sesi sonuna kadar açık..
arada bir gözatıyo minibüsü kullanırken..
minibiste geçirdiği zamanın bir kayıp olduğunu hissediyor,
değerlendirmeye çalışıyor,diye düşünmüştüm..
tuhaf ve komik bi durumdu;
derinlerde bir acıma duygusu da tattığım..
messi maradona kıyaslamasını bırak da..
messi gibi bir futbol ilahının olduğu zamanda varolduğu için dizlerini döven futbolcudan bahsedelim;
şu c. ronaldoyu diyorum..
burnundan kıl aldırmayan tavırlarına bakmayın..
gizlilerde ağlamıyosa n'olayım..
''ocak kısmı trenin erkeği gibi hışıldamayınca on para etmez..''
böyle söylüyo romanda kemal tahir..
bi de bugünü düşün;
en sessizi bizimki diye reklam yaparlar..
teknolojinin gücünü duymak demekti o güçlü ses..
şimdi doyulmuş olmalı teknolojiye..
tv de bi yorumda duymuştum;
2-3 santim daha uzun olsaydı mükemmel bir pivot olabilirdi,diye..
jordan daha iyi olabilir miydi..
saçmalanmış gibi geliyor..
bu gereksiz bilgiyi nerden buldun diye sormayın..
serçeymiş..
bu kuş eski bir arabanın da lakabı değilmiydi;
murat 124..
parkta yaşlı adam yeni tanıştığı genç anneyle konuşuyor..
şunu cımbızla çekip alıyor kulaklarım;
on babam olacağına bir annem olsaydı..
gece çehov sağlam nedenlerle pekiştiriyor söylemi;
çocuk eğitiminde annelerin yeri doldurulamaz,
onlarla birlikte gözyaşı döker,onlarla kahkaha atarlar..
Kayseride emminin biri Ermenileri tanir onlarla muhabbet edermis. Fakat Ermenilerin adlarinin ya Artin ya da Kirkor oldugunu zannedermis. Neyse efendim, bir gun Ermeni dostlari ona baska bir Ermeniyi takdim etmisler.
Bizim emmi sormus:
Adin ne oglum? Genç cevap vermis:
- Aristotales...
Bu cevaba sasirmis tabiki bizimki...
'Bu ne lan demis' gavur adi gibi...
bu hikayeyi ankakuşunun mesajından aktardım..
gavur içinden gelmiş,diye bahsediyo kitabın bi yerinde kemal tahir..
bekliyorum bi alaman,bi fransız konuşsun..
aferin bre palikarya,diye konuşuyo bahsi geçen kişi romanda..
''rum gavur değildir bre tahir'',
demek geçiyo içimden...
daha fazla entry yükleniyor...