Vallaha bıktım artık. Tengir diye bir herifin hocalara, şeyhlere etmediği hakaret kalmıyor, buna rağmen entrysi duruyor. Ben ise ona aşağılık yazdığım için hakaret etmiş oluyorum. Gerçekten çok tarafsızsınız.
Silip gidecem hesabı az sonra. Ama beş kuruşluk ciğerinix olmadığını bilin.
Adamın birinin horozu varmış, horoz her sabah gür bir sesle öterek insanları uyandırırmış. Adam artık dayanamayarak horozu kesmiş. Sebebi ise erken uyanmak istememesiymiş.
Eğer insanları uyandırmaya çalışırsanız ilk kesecekleri siz olursunuz. Rahatları onlar için daha önemlidir.
"Kendilerine şöyle denildi: "Siz bu günle yüzyüze geleceğinizi nasıl unuttunuzsa bugün de biz sizi unutuyoruz. Meskeniniz ateştir, size yardım edecek kimseler de yoktur."
eğer okuma yazma bilmiş olsaydı kur'an'ın kutsal kitap değil de hz. muhammed'in yazdığı bir kitap olduğunu iddaa edecek olanlar olurdu.
"sen şu kur'an'dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi." (ankebut 48)
Kaan urgancıoğlu ve kıvanç tatlıtuğ ile birlikte başrol olduğu bir dizi çekilirse efsane olacağını düşündüğüm oyuncu. Bu 3'ünün olduğu dizide ne entrikalar ve olaylar döner.
Gürültülü ve fazla ışıklı her yerden nefret ediyorum. Sanırım sebebi gözlerimin çok bozuk olması ve migrenim olması. Yani konser, maç, kafe, avm gibi yerlerde 15 dakika veya daha fazla bulunursam başım ağrımaya başlıyor. Bu yüzden böyle yerleri sevmiyorum.
Yok efendim kahve içmeden güne başlayamamalar, akrabalara isimleriyle hitap etmeye çalışmalar (abi, abla, teyze, enişte kullanmamak), ailecek yemek yememek, ben 18 oldum artık istediğimi yaparımcılar..
Hepsi de dizi ve filmlerle gelmiştir. Hadi geçmiş olsun.
Mesela eskiden 900 gramlık bir ürünü marka 800 grama indiriyor. Ama ürünün ee fiyatı azalıyor ne de böyle bir bilgilendirme yapılıyor.
Pazara gidiyorsunuz mesela adam nerde çürük çarık varsa dolduruyor.
Araba alacak oluyorsunuz, insanlar kendilerini akıllı sanarak arabanın hatalarını veya eksiklerini söylemiyor.
Üniversite hocasının derse gelmesini bekliyorsunuz ama derse gelmediği gibi en ufak bilgilendirme dahi yapmıyor.
Tramvaya biniyorsunuz mesela hastasınız veya yorgunsunuz, millet bağıra bağıra konuşuyor, gitar falan çalan oluyor.
Bizim ülkenin insanı kendini akıllı sanar ama ahlaksızdır kısaca.
Şimdi ahlak diyince milletin aklına farklı farklı anlamlar ve düşünceler gelebilir.
Ahlak sadece iki cins arasındaki yakınlaşmayı kapsamaz.
iş ahlakı vardır, sosyal hayat ahlkaı vardır, ne biliym insan her yerde ahlaklı olmalıdır.
Sosyal hayatta insanlarımız giderek saygısızlaşıyor, değerlere hakaret ediyor. Bunu da sanki büyük bir gururmuşcasına söylüyor, ifade ediyor.
Haberleri izleyemiyorum uzun süredir çünkü içim sıkışıyor, ruhum daralıyor haberleri izledikçe.
Masama çay koyuyorum, iki dakika sonra soğuyor. Telefonum 2-3 yılda yıpranıyor. Saçımı kestiriyorum, 2-3 hafta sonra tekrar uzuyor. Kısacası evrende sabit olan bir şey yok. Her şey bir değişim, gelişim ve yok olma potansiyeline sahip.
Hani 11.sınıf kimyasında kuantum atom sayıları konusunu işliyorduk ya.
Orda spin kuantum sayısı vardı. Spin kuantum sayısı bize Elektronun saaat yönünde mi yoksa saatin tersi yönünde mi döndüğü söyler.
Kuantum dolanıklığında anlamak için aynı orbitaldeki iki elektonu ayırıyoruz. Aralarına binlerce kilometre mesafe girmesine rağmen ikisi de dönme yönlerine aynen devam ediyorlar. Einstein da bu iki elektronun haberleştiğini düşünerek ileride ışınlanmanın mümkün olabileceğini söylüyor. Bu kadar basittir kuantum dolanıklığı.
Almanlar Fiziğe ve bilime çok daha fazla katkı yapmışlardır. 2.dünya savaşı olmamış olsaydı büyük ihtimalle ticaret ve sanayi olarak dünyaya hükmedeceklerdi.
Japınlaron ise çalışkanlığı yabana atılamaz. Almanlardam sonra en güvenilir ve kaliteli teknolojik ürünleri üreten ülkedir.
Unilever, Torku, tümosan, zade, hekimoğlu, enka, akınsoft, ova gibi devasa firmalara sahip bir şehir nasıl olur da nüfus açısından bu kadar geri kalır?
Bir mıknatıs ve bir demir aralarındaki mesafe azaldıkça birbirlerini çekerler. Aralarındaki mesafe azaldıkça çok şiddetli bir çekim başlar. Ama buna aşk diyemezsiniz işte. Bu Allah'ın doğaya koyduğu kanunlardan birisidir.
Aşk ise araya ne kadar mesafe girerse girsin ondan kopamamaktır.