herkes dindar, herkes dini vecibe sahibi ama mevzu para olunca kimse kimseyi tanımaz,
herkes akraba ilişkileri ile övünür ama konu miras olunca babası amcasına, dayısı abisine bilmem kimi bilmem kimiyle husumetli,
nüfusunun büyük bir bölümü müslüman olduğu için şüküredilen ama kadın cinayeti, tecavüz, gaps sıralamasında birinciliği kimseye kaptırmayan,
herkes yönetim kadrosundan memnun ama ağzındaki sigaradan götündeki dona kadar en pahalı vergi ödeyen (elektrik, benzin vs.vs. vs. sonu yok)
50 ile sol şeritte gidip selektörü anasına küfür olarak algılayan,
Allahın selamını cep telefonundan başını kaldırmadan alan,
komplesi inşaat işiyle uğraşıp ülkeyi şantiye alanına çeviren,
olsun benim evim teknik yapıya bakıyor deyip 100 liralık evine 400 isteyen,
haftada 8 saat çarşı iznine çıkan askerin yemeğinden giyimine kadar fahiş fiyat uygulayan,
her geçen gün sokaklardaki çocuk cıvıltısı azalan,
bayramlarda kendinden büyüklerini aramayan,
kendi halinde muazzam dost ama farklı bir cins yanında seni beni aşağılayan,
komşusunun yeni evlenen çocuğuna 500 e kiraya verdiği evi üniversite öğrencisine 1000 liraya satan,
minibüs, otobüslerde yaşlıya saygıyı geçtim birbirinin üzerine tırmanan,
1 simit 1 çay ile sahilde oturmak yerine kendini avm'lere kapatan,
somurtkan olup gülmemeyi ağır başlılık sanan,
tüm internet haber sitelerinin foto galerileri kadın memesi kadın götü olan,
kitap okumayan, bonzai kullanan, çocuğuna almadığı ayakkabı parasını rakıya yatıran, ailesinden görmediği sevginin tersiyle yaşamak yerine çocuklarının yanında karısını azarlayan,
futboldan keyif almak yerine tuttuğu takımın her hatasını savunan,
şehrini çok sevip trafik denince ana bacı sayan,
türkiyeyi istanbul ile istanbulu türkiye ile karıştıran,
diyarbekirliyiz, hakkariliyiz, bitlisliyiz gardaş taş evde yaşadık martavalı okuyup balıkesir, manisa, aydın, denizli vs.'deki evlerinde topraktan olduğunu unutan,
çalışan işcilerin en az haklarını aldıkları, hatta biz ne anlarız diyip mahkeme kapılarına başvurmadıkları, işci ölümleri tavan, ilk taksitini ödeyip 35binlik borcu unutup arabam diyip şekil yapan,
ona yakın konuşunca o kanaldan böyle yazınca o gazeteden maaş alacağını bilen yavşak yazarlarından,
hergeçen gün birbirine itimadını, saygısını, sevgisini yitiren bir ülke işte..
bilgisayar ekranı başında çevirilen bazı muhabbetler olur hani müzik olsa yeter dersin, sonra el ister istemez youtube'a gider, biri şarkı açar diğeri bitmeden başkasını derken bi an olur,
tükenmişlik sendromunun konu başlığı olan hissiyattır.
adını bile bilmediğiniz akustik şarkılar açar ve bir sigara yakarsınız belki soğuk bir bira, biraz eskilerden biraz olabileceklerden saniyeler canlanır gözünüzde,belki aklında kalan son komik hatıra yada kafanı taktığın o şey işte.. Aslında bu ekran çaresiz oluşun bir resmiyet kazanmış hali gibi, kimseye dokunamazsınız ama size yakın gibidirler belkide tam tersi fikirlerde.
bazen hayatı paylaşacak birini ararsın, sesini paylaşacak biri, nerede karşına çıkacağı belli olmayan biri işte bulmak için arar olursun bakar gibi rahatsız etmeden sonra hepsi olacak gibi olur bu dibin kendisidir işte sonra hafif umutsuzluk, ardından belkide eski sevgilinin yeni paylaşımlarına saniyelik bakışlar, sonra sen.
sabaha kadar sen. beyninin alabildiği kadar sen işte.
erkeğin hayatını her halükarda resetleme durumudur.
arkanda pek birşey bırakmak istemezsin, nasılsa bayanlardaki hamile hallerinden pek farklı bir tavır sergilemez yüreğin, arkadaşların arasın, o lanet kız karşına son kez çıksın diye beklersin, beklersin diyorum çünkü saçma sapan beklentiler içine girersin tanıdık ağızlardan '' inşallah iyi yere düşersinler, ne her şeye atla nede geride kal demeler '' bitmez hayatında,
sanırım sonrası meşakatli olur insan için, 18 yaşında aileden ayrılan biri yerine 26'sında bir adam olarak malum iş sıkıntısı, bir baltaya sap olma çabası bide etraflıca evlenenleri görüp ulan noluyoruzlar öncelikli sıkıntın olur. Eş dost çocuklarını sevmek midir sevgi yoksa kendi çocuğunu hayat etmek midir ? yalnız bir yaşantıda karar veremezsin, karar versen de maddi çekinceler gam vurur boğazına vakti kadere atıp alkolü ağızla sığınırsın Allah'a.
beğenilme arzusu ar damarını çatlatan o kalıntıdan ondan uzaklaşmak iyi gelse de, arada gelir mi acaba lan akla sorularında cevaplanırsın.
neyse ne işte, değişiklikler iyi gelir ama hayata. zaten çok sakin yaşıyoruz ya !
ne kadar sürelik bir ilişkiniz olursa olsun araya zaman girdikten sonra, gerçekleşmeyeceğini anlayamamanızdan, belki aşırı sevmenizden, belki geçen zaman akıllandırmıştır demelerinizden sonra tekrar göt olma halinizdir.
saygıdeğer başbakanımız recep tayyip erdoğan'ın destekcilerinin kendine uygun gördüğü dolayısıyla sayın sıfatını hak ettikleri siyasi değil ama içten görüşümüz.
tayyip erdoğanın tomayı, biber portakal gazınıda geçtim direk el bombalarıyla saldıracağı dolayısıyla refah sağlayacağı olgudur. Anayasanın nasıl değişilmez maddeleri var ise buda bu ülkenin başbakanına söylenemeyecek sözlerindendir.
bir gün çıkıp başbakanın karşısına desem ki ben %50'nin içindeyim ama ne taraf olduğumu sen tahmin et. ?
anlamak için biber gazı mı sıkar ? yoksa kömür mü tutuşturur elime ? sahi ne yapar ?
bizdensin mi der ? bertaraf mı ?
benim canım ülkemin abazası,çerkezi,kürdü,türkü,lazı,yörüğü,manavı mı der ? yada insanların gözlerinin içine bakarak, aklına her miting'de soy'lar üzerinden mi bir konuşma yapar ?
- ahmet hakket lan başbakan bizim hakkımızı koruyor ?
yahu siz kimi kimden koruyorsunuz ? yada siz kimsiniz ? ulan biz kimiz ?
neyse başbakan gibi sonlardırmak lazım,
ey benim müslüman din kardeşim, ( gerçi miting'in hangi şehirde olduğuda önemli ama ) Allah müminlerin dirliklerini bozmasın içimize fitne fesat sokmaya çalışanlara, nifak ile beslenenlere fırsat vermesin, şükürler olsun ki herşey yolunda. (uğultu)
* emeklilik yaşın 60 oldu konuşmadın.
* askerlerinin başına çuval geçirildi konuşmadın,
* reyhanlıda 60 kişi öldü konuşmadın,
* abdullah öcalan sayın oldu konuşmadın,
* bir ara tükürüğümüzle boğacağımız pkk'lılarla anlaşma yapıldı konuşmadın,
* medya susturuldu konuşmadın,
* hakaretlere maruz kaldın konuşmadın,
* kutuplaştırıldın konuşmadın,
* annen ağza alındı konuşmadın,
* yardım gemin de 7 kişi öldürüldü konuşmadın,
* nevruz pkk şenliği oldu konuşmadın,
* 3 tane memet için meclis toplanmaz dediler konuşmadın,
* polisin vekil oğlu önünde diz çöktü konuşmadın,
* şike devlet eliyle kapatıldı konuşmadın,
* vergi oranları abartılı şekilde arttırıldı konuşmadın,
* türbana 8 yıl sonra çare bulundu konuşmadın,
* yazarımda siktir et..
otelde çalışıyorum, o vekillerin bindiği arabaları görseniz, yaşadıkları hayatı..
%50 ve %50 2 gerizekalı tarafın gerçek bir zeka tarafından kullanıldığıdır.
yani bu sözlüğü okurken türban, fetullah gülen,pkk muhabbetlerinden sıkılmaktır yaratıcı ve ileri görüşlü olduğunu düşündüğümüz türkiye gençlerinin nelerle uğraştığı ve nelerle uğraştırıldığı gerçeğidir.
oxfort'da yaşıtlarımızın beyinle ilim arasındaki birleşimi sonucu evrenin anlamını çözmeye çalışırken bizim hala saçma sapan konuları tartışıyor olmamızdır.
parmak izlerinde bile milyonda bir aynı rastlanan insanoğlunun,
yaşadığı aşkı tekrar yaşayabileceğini düşünmesi, aynı insanı tekrar bulabileceği hayalidir..
hayaldir, çünkü senden bir tane olduğu gibi oda sadece bir kişidir ve geçen her gün '' güzel günlerdi ama lan'' kelimesini benimsetir.
nasıl başladığı elbet önem taşır yada neler yapıldığı çünkü bunlar ayrıldıktan sonra sizi tecrübelendirecek anılardır..
bazı geceler mutlu eder bazıları siker geçer insanı,
sonra sonra ayakların yere basar kayahanın dediği gibi ''bende de yanlış bir şeyler var galiba '' dersin, bir kaç saat sonra da lanet olsunlarla başlayan cümleler ben haklıydım ulana bırakır kendini..
neyse ne, bitti mi abi ? bitti..
hele aldatılma yada buna benzer şeyler barındırıyorsa içinde eyvahh !! yada uzak kalmaksa işin içinedeki, örnek mi sevgilini göndermek başka bir şehre okusun diye, okur mu ? olmadıysa da tam, anlar mı? ortama girince gözlerini kapar mı ? geçmişin pasını kulaklarından siler mi ?
bağrışlar çığrışlar, küfürler yalanlar,seyre dalan insanlar arasında biter gidersin,
sonra aklı başına gelir zayi'nin beyaz bir sayfa der yeniden olur mu ?
belki üç beş seneni ona verdin, arada bir yılınıda boşa. Ya şimdi he desek kapanabilir mi ? sarılabilir mi yaralar ? konuşularak anlaşılabilir mi ? ve herşeyden önemlisi geçmişi unutulabilir mi insan? eskisi gibi olabilir mi ?
Ardı kesilir ardı arkasına sıralanan günler, gün mutlak vuku bulur başka bir elde yada ne bileyim başka bir yerde işte, sıralanır düğümler sırayla boğazına ve yarım saatte bir kayıp olur an..
An olur, hatırlanmaz geçmiş, ki geçmiş midir bilinmez ki ? Geçmişse de geçmiştir işte olmadıysa da geçecektir. Nerden bileyimler, hatırlamıyorumlar hatırlanacaktır elbet, hatırlatılacaktır hatırlanıp yenilere eski gibi anlatılacak ve bekleyecektir an, geçmişten gelmeni, beraber yürümeyi arzulayacaktır. Derler ya gelecek planı içinde başından geçenlerdir diye, hani organların terse saracak bir avuç kum gibi kucaklanacaktır tane tane, parça parça dünden güne varılacak, cevaplarına soru olacaktır..
Ne gerek vardı ulan !! Bok mu vardı büründünüz yeşillere, bizi bir yeşil bırakıp, altımıza kahverengi dayayıp, elimizde kırmızı kutular, dirseklerimizi nağmelendirmeye ne gerek vardı ?
Olur olur böyle arada, gözün gördüğünü kalp dinlemez, mesafeleri kulakların duymaz, bide kalabalık ya oralar karışır değişir her şey, özenir bide insan haliyle, olmadıysa da tam, anlamaz da zaten.
Gün olur,
Kalp nakli tutmaz, el değmemiş sevişmişliği cebinde taşır yelkovan bilemedin akrep, fazla mı gelir dersin boyundan büyük kiralık sevgiler, genzinde bir yanmamı olur dersin ? Yada yutar geçer mi kuyruk sallayan acılar ! Yalanından duymak bir de bu sözü, sesi inceden biraz korkulu benden mi dersin ? Özgürlük sabaha karşı 5 mi dersin yoksa o parmaklar mı? Kazanmak illa varmak mı yolun sonuna ? Yoksa nereye gittiğini anlamak mı ?
Yüzü nemden rutubet almış anlaşılan, vucudu desen ödünç bir elbise içinde yaşayan ama ona bir türlü uymayan, bir türlü yüzüne bakamayan. Kelimeler desen kulaklara değil içte bir yere, içten bir dibe sağa sola sarmış anlaşılan ama geçicek hatta asker yolu bekleyecek, sipariş edecek yeni bir ismi diline teni önce direnecek ve sonra ..
eğer yaşlı bir anne ve babaya sahipseniz ve gelişim sürecindeki olaylar evinizde nedense hızlı cereyan ediyorsa evet bir araba almak, zaman içerisinde mantıklı gelebilir..
kredi kartı ise genelde ciddi bir maddi güven ve doğru kullanımı biliniyorsa da gerçekten çok iyi bir hizmettir.
fakat,
bu yer eğer ki türkiye ise bu amına kodumunun benzini eğer 4 küsür'lere geldiyse ve kullandığınız banka yok efendim yıllık kullanım ücreti yok efendim üyelik ücreti diye durmaksızın ve aralıksız olarak sizi sikmeye çalışıyor ise ortada bir yanlış var demektir.. Bu duruma ek olan faiz oranları zaten malumunuz..
çözümü hala düşünmekte ve sonuç bulamamakta, bulabileceğinide zannetmemekteyim..
salak salak facebook grupların da yada gerizekalı şahsiyetlerin ne düşünüyorusun kısmına ''günaydınnn'' yada '' şuan aramızda online olan kaç kişi varr'' şeklinde yazılarına yüzlerce malın ''burdayım'' şeklinde cevapları ve bunu destekleyen yine yüzlerce malın beğenme durumudur..
genel de türk insanının pazar günü izinlidir.. (bkz: işteyim amk)
hal böyle olunca alışveriş merkezleri çokça kalabalık hale gelir..
bundan ötürü;
sevgilin yoksa çokça ziyaret edilir bu merkezler velakin var ise akşama rakı balık mı yapsak kanka gibi planların ardı arkası kesilmeyen yegane gündür..
tavsiyem ise büyük adaya geçin, pierre loti ye çıkın, sahilde bir sigara yakın ve tüm sevdiklerinizi o lanet bankta hayal edin..
moderatör denilen bir nevi sözlük sahibinin kendisinin dahi anlamadığı sebeplerden dolayı sildiği yazar yorumlarıdır.. hatta silinen her yoruma silinmesi kadar saçma olan açıklamalarda yapılmakta ve insanı kendilerine götüyle güldürmektedirler..
gerek iş, gerekse özel hayat hayatımızda kendimize yada bulunduğumuz ortama kattığımız yeni düşünce akımlarıdır..
örneğin;
yapılan bir araştırmaya göre avrupada gençler arasındaki en fazla yanlızlık oranı fransa'da olduğu söylenmiştir, buna
istinaden bir alışveriş merkezi müşterileri için alışveriş sepetleri üzerine müşterilerinin medeni haline göre semboller koymuştur, böylelikle alışveriş sırasında yanınızdan geçen bir kızın yada erkeğin evli mi yada bekar mı olduğunu anlayabileceğinizi ve yaptığı alışverişten örneğin hazır yemek alıyorsa yemek yapmayı sevmediğinden yahut kedi maması alıyorsa evinde bir hayvan beslediği gibi örgörülere sahip olabileceğimizi düşünmüşler..
bu ve buna benzer fikirler ( tutar yada tutmaz ) kimine göre ilgi çekici olabilir yada olmayabilir fakat farklı düşünceler sunmak çoğu zaman iyidir..