dini bir neoplaziye benzetirsek eğer, çarşafı da bir çeşit malignite kriterine benzetebiliriz. bulunduğu yerde ne kadar yaygınlaşırsa, kanserin prognozunu o kadar kötüleştirir.
fifa oynayan kız gibi, zorunlu din dersi veren lâik devlet gibi, limonsuz midye gibi, sarımsaksız yoğurtlu mantı gibi, türk-islâm sentezi fikri gibi, tıp fakültesine sayısal puanla girilmesi gibi, obez tip 1 diyabet hastası gibi, kısa boylu stoper gibi, mancini'li galatasaray gibi (vesaire vesaire) anlamsız bir senaryodur. serbest piyasanın olduğu yerde devlet varlığını tutundurabilmek, devlet korumasının olduğu yerde ise sermayenin iş yapması zordur.
bana yapılmayandır. kafamda saydığımda 30'lu sayıları bulmuş olan öptüğüm ellerin tadı halen ağzımdayken cebimin içeriğinde bir artış olmadığı gibi, kardeşime ve bacaksız kuzenlerime ateşlediğim 5'liklerden sonra (bkz: fakirlik) (bkz: öğrencilik) 20 liram eksilmiştir.
ikiye ve hatta daha fazlasına ayıran partidir. bu alanda ırk, mezhep ve meslekten daha öte olmak üzere kullandığı çok çok fazla unsur bulunmaktadır. bu konuda ustalaşmış parti olup cumhuriyet ve türk tarihinde rakibi bulunmamaktadır.
(bkz: kutuplaştırma)
tadılmak istenmeyecek bir tecrübedir veya uzaktan öyle görünüyor. bunu yaşamamak için her gün illallah dediğim ve pişmanlığını yaşadığım tıp fakültesinde 5.sınıfı bitirmekteyim.
sembolik olarak harçlık vermiş akrabadır. muhtemelen ya öğrencidir ya da fakirdir. ya da harçlık alacak kişi tek haneli yaşlardadır.
edit: ayrıeten bugün 23 yaşında olan benim, 21 yaşındaki kardeşime el öptürüp verdiğim paradır. cüzdandaki diğer iki banknot olan 20'liği ve 100'lüğü istediği zaman koşulsuz olarak vereceğim için 5tl yüzleri güldürmeye, yüze iki çarpıp cebe atmaya yetmiştir bile.
söz konusu sorun sadece uludağ sözlüğe özel olmayıp, tüm sözlüklerde mevcuttur. iç karartıcı olmasının sebebiyse yapıcılıktan çok uzak olup halkın bir nevi cehaletini göz önüne sermektedir (sözüm tüm taraflar için geçerli). ancak dinin yorumlanması, bilim ve felsefe adına faydalı tartışmalar olacaksa gayet okuması ve katılması zevkli olabilir.
farklı bir dinden toplumla birleşmemiz de lâik ortamın güçlenmesini sağlayabilir. şu karanlıklar ülkesinden hatay'a kadar olan kısmı da dincilere verip ülkedeki şeriatçi ve din eksenli siyaset yapanların hepsini oraya sürsek olmaz mı? sonra artık gidip işid'le mi birleşirler, suriye'yi mi alırlar naparlarsa yapsınlar.
ne dediğini bilmeyen, soytarının teki bir şahsın tarihçi diye kitlelerce dinlenip üstad dendiği ülkede açılması şaşırtmayan bir başlıktır.
(bkz: öyle saça böyle tarak)
eğitimin insanı adam etmediğinin kanıtıdır. ancak ki bilimden, sanattan ve kitaptan anlamayan, eğitim öğretimin kenarından dolaşıp gelen, öyle ki üniversitede sınavında barajı dahi geçemeyecek kadar moron olan insandan muhtemelen öndeki kişiliktir.
türk-islam sentezi adı altında, ırkçılık ve dinciliği bir arada toplamayı uman, bir yandan köken aldı turancı fikirleri terk edemeyip bir yandan da dinci ve mezhepçi cinayet ve suçların her daim içinde olan zihniyete mensup kişilerdir. kimisi özünde iyi insan olup kafasının içine küçüklükten zerk edilmiş din ve ırkçılık kavramlarından kurtulamamaktadır.
2015 için geçerli olabilecek bir hededir. aynı zamanda yıllardır sözünü ettikleri fenerbahçe cumhuriyeti'nin, ülkedeki kaos ortamından faydalanıp bağımsızlığını ilan edebileceği şüphesi de uyandırmaktadır.
şort olarak deniz şortu, t-shirt olarak beyaz atlet, beyaz çoraplara ek olarak özel üretilecek sivri burun kramponlar orijinal bir kreasyon sayılabilir.