milliyetçilik kendi başına seküler bir kavramdır. seküler devletlerin gelişimiyle ortaya çıkmıştır (bkz: fransız ihtilali)
tekrardan başına seküler sıfatını koyup nitelendirmeye gerek yok diye düşünüyorum. islamın başına, radikal ve ılımlı gibi saçma sapan sıfatlar koyunca niteliği değişmiyorsa, milliyetçiliğin başına da seküler sıfatını koyunca bir şey değişmiyor. bildiğimiz milliyetçilik işte. daha çok doğudan oy toplamak için kavramı değiştirmişler gibi geldi bana.
bu yapıyı milletin başına bela edip, çıkarları çatışınca da tasfiye yoluna gitmişler, bunu da bizim aktrollere "kurtuluş savaşı" diyerek yutturmuşlardır.
1950 yılında iktidara geldiğinde 27 yıldır cumhuriyetle elde edilen bütün kazanımları çöpe atmış liderdir. böyle olması rağmen, onun iktidara gelişi, türkiye'de o dönem demokrasi adına iyi bir gelişmedir. chp kendi iktidarını kaybetme pahasına olsa bile, cumhuriyetin devamlılığı için, seçimleri erteleme yoluna gitmemiş, elinde yapabilecek güç olmasına rağmen seçimlere hile hurda katmamış, iktidarı kendi elleriyle demokrat partiye teslim etmiştir. hatta demokrat parti seçimi kazandıktan sonra türk silahlı kuvvetleri,ismet inönü'ye adnan menderes'e darbe yapma teklifiyle gitmiş,ismet inönü, "milli iradeye saygı duyulmalıdır" diyerek bu teklifi reddetmiştir. iktidara geldiği gibi, yaptığı pek çok hamleyle türk devletinin sekülerliğine darbe vurmuş, "gerekirse şeriatı getiririz" diyecek kadar ileri gitmiştir. askeri alanda verdiği kararlarla ise, türkiye'yi, abd'nin eksen devleti konumuna getirmiş,türkiye'nin yıllarca belini doğrultamamasına sebep olan dış borçlanmayı bu ülkenin başına bela etmiştir. türk eğitim sisteminin günümüzde
önemli bir problemi olan imam hatip okulları da onun döneminde açılmaya başlanmış, bu okullarda kendilerini daha sonradan "siyasal islamcı" olarak tanımlayan öğrenciler yetişecek,demokrat parti sonrası dönemde, ülkedeki bölünmüşlüğün temel sebebini oluşturacaklardır.
zannımca, bu ülkeye eksileri, artılarından katbekat fazladır. tabii ki yine de bu idam edilmesine meşruluk kazandırmaz. keşke geldiği gibi gitseydi. en azından türk siyasal hayatı bu kadar yara almamış olurdu.
ayriyetten başına "üniversite mezunu" koyup nitelemeye gerek olmayan kişidir. biri bana işsizim diyince direkt üniversite mezunu olduğunu anlıyorum zaten.
olmayı düşündüğüm ancak izlemeden önce beynimi nereye koyacağımı bilmediğimden olamadığımdır. aktroll kardeşlerim bu konuda bilgilendirirlerse sevinirim.
böyle düşünmeyen hanım kızlarımızı tenzih ederek söylüyorum; genel olarak vizyonsuz olmaları. etrafınızda ben gelecekte bunu yapmayı planlıyorum,ileride kendimi şurada görmek istiyorum diyen, tek derdi evlilik olmayan kaç tane kadın gördünüz?
net olarak mezhepçilik ve aşiretçiliktir. bütün coğrafyanın araplardan oluşmasına rağmen bir türlü kendi içlerinde gerekli dayanışmayı gösterememişler, bunun yerine üstyapıda mezhepçilik, altyapıda aşiretçilik yaparak parçalara bölünmüşlerdir. her ne kadar ters gözükse bile ortadoğu coğrafyasına avrupa kıtası bir rol model olabilir çünkü sosyo-politik anlamda benzerlik gösterirler. avrupa coğrafyasının ortadoğudan tek farkı, ortadoğu coğrafyasının aşması gereken sorunları ortadoğudan asırlar önce aşmasıdır. avrupa kıtası, kendi içindeki bölünmüşlüğü otuz yıl ve yüz yıl savaşlarıyla aşmış, daha sonra avrupa birliğinin temelini atan ortak kimlik nosyonu üzerinden bugünkü durumuna gelmiştir. zannımca ortadoğuya istikrar kazandıracak tek yol, avrupayı örnek olarak oluşturulacak ortak bir "ortadoğulu" kimliğidir.
gidenler her ne kadar "beton yığını" diye tanımlasada gidip görmek istediğim başkent. onu gözümde ayrı kılan kesinlikle pavyonları değil, kurtuluş yıllarından hatıralar barındırması ve atamın orada yatmasıdır. bu bakış açısıyla gidildiği taktirde sevileceğini düşünüyorum. gezmeye, eğlenmeye gidiliyorsa sorun ankara da değil, eğlenmek için ankara ya giden adamdadır.
kitaplarını okuduktan sonra hayatını araştırdığım, araştırdıktan sonra ise o kitapları onun yazdığına inanmadığım yazar. kitaplarını çok beğendiğimden dolayı onları yazan adamın gandhi gibi biri olduğuna inanmışım galiba.
her türk gencinin örnek alması gereken insandır. bize okula başladığımızdan itibaren dikte edilen "atatürk geldi düşmanı kovdu" algısıyla asla anlaşılmayacak ve bu algının sonucu olarak asla hak ettiği değeri görmeyecek liderdir. onu anlamanın yolu siyasi-askeri yönünü anlamaktan ziyade fikirlerini anlamaktan geçer. "iki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, fâni Mustafa Kemal; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa Kemaller idealidir. Ben onu temsil ediyorum" derken aslında tam olarak bunu kastetmiştir. o sadece biyografisi okunacak bir lider değil, arkasında bir öğreti, yeni bir felsefe bırakan liderdir. bahsettiği faniyi değil ideali anlamak, onu anlayıp yaşatmaktır. herkesin onu anlaması dileğiyle.
samimi ve dürüsttür. içi dışı bir olandır. belki sevişirim ihtimaliyle 3 ay titremektense sevişmeye içlikle gitmeyi yeğler. bulunduğu gibi evlenilmelidir.