kanımca hayal kırıklığından ibaret dizidir. öncelikle her bölümde "yalan dünya" lafının geçmesi üçüncü sınıf tv dizisi havası yaratmakta, izleyiciyi salak yerine koyar gibi yapmakta. tülin karakteri (pavyon kadını) de çok çiğ. her bölümde çıplak sesinden şarkı söylemesinin neresi komik anlamadım, kulak tırmalamaktan başka işe yaramıyor. çağatay karakteri de çok çok abartılı olduğu için komiklikten uzaklaşıp bayıklığa doğru emin adımlarla koşuyor. hasibe özlem eren'in sevimsiz oyunculupuna hiç laf etmeyeceğim.
ama gel gör ki, gönül ülkü, olgun şimşek, nihal yalçın ve bartu küçükçağlayan da bu dizide. ne diyeceğiz şimdi?
kocaman poposuna rağmen, nerden geldiği belli olmayan bir özgüvenle giydiği düşük bel pantolonundan kıç çatalı görünen; nal kadar topuklu ayakkabılarıyla yürüyemeyen kız çeşididir. geldiği hissedildiğinde ortam direkt terkedilmelidir.
durumu, kendisini soktuktan sonra doğası gereği hakkın rahmetine kavuşmak zorunda olan arıdan daha kötü olmayan erkektir. öyle ya da böyle, yaşamak güzel agalar.
nick'imi bana bahşeden blog'un yazarı hanımefendi. bilmem bilir misiniz, eskiden kokanbabetler diye bir blog vardı. adını pek sevmiştim. şimdi orayı kapatmış olması ayrıca üzücü, güzel isimdi.
benim de yapmış olduğum fiiliyat. gözler şiş, yüzde malaktan hallice bi ifade. o değil de antenleri çıkmış varmış gibi bakmıyorlar mı adama, işte o fena koyuyor
Çevre ve sürdürülebilirlik gibi önemli konuları ele alan, 2 ayda bir çıkan dergi. Çok başarılı işler yapıyorlar. 2012'de aylık olacak olması da sevindirici
düzeyli birlikteliğe hazır olmadığın dönemde insana gayet iyi gelebilen bir ilişki türüdür. Son yıllarda o kadar yaygınlaştı ki, facebook'ta ilişki durumuna dahil edilmesi an meselesi.
Ayşe is "fuckbuddy" with Delalcan...
Hakkında periyodik olarak "öldü" haberleri çıkan tiyatrocu. O değil de oğullarına yazık; her seferinde bıkmadan, usanmadan "Okuduğunuz haber yalandır, itibar etmeyin" açıklaması yapıyorlar. ilginç bir uğraş olsa gerek
van depremi'nin veli göçer'i ilan edildi. inşa ettiği, adıyla müsemma "sevgi" apartmanı yerle yeksan olup bir sürü bir sürü can almasına rağmen rağmen, çatlak dahi olmayan villasından pişkin pişkin, "niye yıkıldı anlamadım" diyebilen kişi. devlet bir de plaket vermiş kendisine
10. katta bahçalı daireleri olan adam... "Yaptım oldu", "verdim oldu" falan diyordu reklamlarda. Hacı, depremzedelere de versene şu dairelerden görelim bakalım verdiğin bir işe yaramış mı gerçekten
Oya Başar'ın yaptığı işgüzarlıktan başka bir şey değil. Evet, şehit ailelerinin çoğu çok zor durumda. Kimse de bunu inkar edemez ama böyle bir kampanya düzenlemenin zamanı şu an değil. Van'da insanlar ölüyor; aç, açıkta yaşam mücadelesi veriyor. Konuyu fazla dağıtmadan, önce şu felaketin yaralarını sarmak daha doğru olmaz mı? Zira tek bir kampanya bile yüze göze bulaştırılıyorken ikincisi biraz lüks kaçar bu ülkede