en çok korktuğum, tüylerimi diken diken edebilecek ve aynı zamanda anüsün ağzına sıçıcak bir durumdur. ev arkadaşınızı öldürmek yerine süründürmek istiyorsanız bundan daha iyi bir komplo olamaz. ama yapmayın tabi...
sözlükte son zamanlarda farkedilen durum. türban, din, tanrı vs. konularda bir çok alaycı başlık açılmaktadır. hatta bu başlıkları açan bir takım yazarlar kendilerince cinlik yapıp, aslında öyle demek istemediklerini kinaye yaptıklarını söylerler ama neticede istedikleri ilgiyi görürler. neticede inançsız bir insan olmak inananlarla dalga geçme imkanını vermez kimseye. sözlerime son verirken bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim sözlük. öptüm kib bye
çocukluğumdan beri takip ettiğim, yaşlanmayan, sadece arada bir rengi değişen, beyazlarla birlikte kırk derecede yıkanması gereken ayı. ayı ama koalaya daha çok benziyor. lan yoksa koala mısın??
kişiye anlık utanç veren durumdur. karşındaki kişi bu tezcanlılığı görüp hafiften gülerse o utanç ikiye katlanır. tahmini olarak şöyle oluşan dialogtur;
+oohooo kimleri görüyorum?
-iyiyim sen nasılsın?
+tsehe..
- ( hay sıçıyım! )
insanı geleceğe daha da endişeli bakmaya zorlayan durumdur. kendi durumumdan yola çıkarsam, hep bok gibi gitmiştir. bir vakitler etrafımda her açıdan durumu çok iyi insanlar olurdu. güzel sevgilisi düzenli ilişkisi olan, az çok parası olan, dersleri iyi, ailesiyle arası iyi vs... vardı bu insanlardan etrafımda ve ben tiksinirdim. son birkaç aydır herkes bok gibi. kimle konuşsam 'yahu iş yok, para yok, kız arkadaşımla kavgalıyım, şudur budur...' hasret kaldım durumu süpersonik insanlara. ı love durumu süpersonik insan...
yapacak işi olmadığı için ne yapacağını şaşıran, beyin yorgunluğundan tiksindiği için herhangi bir mantık geliştirmeden dümdüz mal bir şekilde izleyeceği tek program olacağı için bu programı izleyen gençtir.
bu arada kendimden yola çıkayım dedim de ben daha okulu bitiremedim yahu ne genişlikmiş bendeki de...
patlamaya hazır bir bombadır. benim beceriksizliğim de olabilir ancak bir sürü kişide de gördüm ki bu paketler açılmıyor. ıkınıyorsunuz. sonra bom! etraf makarna dolmuş. olmuyor açamıyorum. tabi makasla filan açınca kolayca hallediyorum ama her zaman da makasla kesmek olmuyor. genelde 'açarım lan bunu, bu sefer patlamayacak!' diyorum ama olmuyor. zalım makarna poşetleri. eğer bu poşetleri eliyle açıp her seferinde de doğru düzgünce açan varsa, o gerçekten çok başka birisidir. bambaşkadır çok yeteneklidir. bravo ona. kendisinden ders almak isterim.
uzun süredir beyaz show orkestrasında şeflik yapan ünlü klavyeci. fatih erkoç ile uzun süren çalışmaları olmuştu hala da devam etmekte sanırsam. çok iyi müzisyendir söylemeye gerek bile yok.
hafiften eziklik yaşayan kişidir. tabi eşekliğine gitmiyorsa eziklik de yaşamaz bildiğin eşektir çünkü. ama eğer okuyorsan kardeş okumamış o yüzden erken gitmişse ne olursa olsun, benden önce adam oldu gibi bir his de gelmiyor değil. ha bu arada kardeşim yok. o yüzden tamamen götümden de uydurmuş olabilirim ama olmayadabilirim. bence var böyle bir his...
biraz önce açılmış bir kuma başlığını görünce aklıma gelmiş kocadır. gaydir. ancak bu kumayı ikinci bir eş olarak getirmesi, kaçıp gitmemesi ayrı bir olaydır. başlı başına saçmalıktır. kadının gay kumayı kabullenecek olması daha da bir saçmalıktır. aslında böyle bir sit-com olsa bir de güzel yazılsa oturur izlerim absürd komedi hastası biri olarak. neticede bunların hepsi hayal ürünüdür yoktur böyle bir kişi. ama belki de vardır...
biraz önce başıma gelen korkutucu hadise. açık kalmış tv de, yatakta bulunan kumandanın tuşlarına istemdışı değilmesi sonucu bu bayanın programına denk gelmem sonucu olmuştur. tam da kahkahaya denk geldim sanırım ama gerçekten korktum. bir de çok sinirlendim.
trt ankara radyosu klarinet sanatçısı büyük insan. kendisi katar senfoni orkestrasındaki iki türk sanatçısından biridir. üstelik türk klarneti olarak bilinen sol klarneti ile senfoni de çalmıştır ki bu başlı başına büyük bir olaydır. şimdi yanılmıyorsam bbc senfonisinde çalacak. değeri en kısa zamanda anlaşılıcaktır eminim.
hayatını film tadında yaşayan insandır. sanki bir film karesindedir. o gözyaşı, çenesine kadar düşecektir illa. sonra da şıp diye damlamasına izin vermez ama. verenleri tam olmuş olanlarıdır zaten.
ama tabi ki çok feci şeyler yaşayıp da feryat figan ağlayanları ya da şok geçiren insanarı tenzih ederek söylüyorum. benim işim artizlerle. onlar bilir kendilerini...
tam sığdıramadım. tam olarak büyük telefon rehberinden kendi telefonunu bulmaya çalışmak yapasım vardı.
eskiden her evde büyük telefon rehberleri vardı. kocaman sarı sayfalı. telefon kulübelerinde de bulunurdu. küçükken okumayı yeni söktüğüm zamanlar en büyük eğlencelerimden biriydi. babamın adını bulmaya çalışırdım. bulmuştum da hatta. birkaç tane babamla aynı ad soyada sahip birileri olduğunu farkettiğimde de çok şaşırmıştım. özledim valla o rehberi. bir yerde görürsem hemen ediniyim ilk fırsat.
şimdi çok aykırı bir durum gibi. ama değil. kendimden örnek vereyim açıkca. ergen dönemlerimdeyken yıllar evvel bu mirc zurna murna zamanlarıydı ve interneti de yeni keşfettiğim dönemlerdi. koskoca dubleks evde olmadığı için böyle duruma düşülüyordu ister istemez. düşününce iğrenç. bari evden gitmelerini bekle ama ergen bünye gözü kararıyor. hayır kapımda kilit de yoktu ne cesaretmiş cidden. çok şanslıymışım ki nahoş bir durumun içine düşmedim. şimdi olsa webcam lar filan daha da fantastik olurdu ama neyse ki yok öyle tutkular artık, neyse ki gerek yok...
ama eminim birçok yazar da yapmıştır bunu. şimdi böyle diyince çük gibi tek başıma kalmak da var da ne yapalım işte ergen zamanları oluyor böyle şeyler...
komik çocuktur. küçükken hepimiz gibi bende zorla kaşığı gırtlağa değdirerek beslenenlerdendim. ama hatırlamıyorum tabi. bugün kuzenimi hatırladım. ben ortaokuldaydım o da 3 yaşında mı neydi küçüktü bayaa. zorla yemek yedirirdi teyzem ve yerken öyle bir öğürürdü ki. ağlaya ağlaya yerdi. o kadar gülerdim ki... bugün aklıma geldiğinde de yine çok güldüm. sonra geçti...
an itibariyle fox tv de gördüğüm ve yuh artık dediğim anne. gerçi günahını almıyım belki babası koymuştur diyeceğim ama neticesinde izin vermesi bile yuh dedirtecek bir durum. kızıyla yarışmaya katılmış bir annenin kızının adını medya koyması çok da ironik olmasa gerek artık. sadece ben hiç alışık değilim belki de. ama yuh harbiden...
not: fox tv de yeni bir saçma programda denk geldim. şu anda yayınlanıyor ismi yaş 15.
edit: medya kürtçe'de bir isimmiş. yarışmayı izlemedim eğer kürt bir ailenin kızıysa buradan özür diliyorum entrymi de silmiyorum ki eşekliğim belgeli kalsın. ama yarışmada kızı görmedim tam, eğer kürt bir alenin kızı değilse sadece popüler bir isim gibi konulmuşsa düşüncelerim aynı tabi ki.
ülkemizin değeri bilinmeyen en iyi klarnetcilerinden biridir. (bkz: Okay Temiz) kendisini keşfetmiştir yıllar evvel. Hüsnü Şenlendirici de Yarımdünya nın yanında yetişmiştir. Oğlu ve torunu da çok iyi klarnet çalar. birçok ünlü sanatçıya eşlik etmiştir vakt-i zamanında. geliboluludur. yarımdünya soyadı aslında annesinin lakabıdır.
keşan'da merkezde subay bilmemnesinin tam karşısında bulunan meşhur dondurmacı. ama sadece keşan'da değil tüm türkiye'de gördüğüm en lezzetli dondurmayı yapan dondurmacıdır.
yıllar geçse de anlayamayacağım dizayndır. dondurma olsun, şokella mokella olsun bilumum şeylerin kaplarının altı dümdüz değildir. ha dümdüz olanları da illa vardır ama genelde değildir. ortası tamamı da değil ortası içe doğru göçüktür. o içe doğru göçük olan kısımla yan kısım arasında da çikolata birikir bişeyler birikir ama ne tatlı kaşığının ucu girer ne başka bir şey. ha illa inat yapıp bir şekilde alırsınız orayı sıyırırsınız dibini ama ne bu zorluk be arkadaş. yapsana dümdüz. ha bak yoğurt kapları da öyle, şimdi aklıma geldi...
gece kelebekleridir. aslında uydurma bir başlıktır kelebekler bir gün yaşarda, evime 2 gündür girmiş bir kelebek var ve hala uçuyor. gerçi hareketleri yavaşladı gidici gibi. ama 1 günden fazla yaşadı net bir şekilde. sanıyorum bu bir kelebek değil. kelebekimsi bir böcek diyicem ama bariz bildiğin kelebek. dur ben bir sorayım şuna; uzun yaşamanın sırrı nedir diye.
beni üzen durumdur. sokak köpekleri bazen takılır peşinize. siz durunca durur, gidince gelir sizle. üstelik başını okşamadığınızda filanda yaparlar bazen bunu. bir adım önünüzde yürürler. sanki siz onun sahibiymişsiniz gibi. sanki köpek bir anlığına sahibi varmış gibi davranıyor gibi gelir hep bana. etraftaki köpeklere mi hava atacakdır nedir.
bu durumu bir de, aslında kendi arabası olmamasına rağmen gidip lüks arabanın önünde poz veren elemanlarda görürüm biraz. ama o beni duygulandırmaz tabi ne duygulandıracak allahın hödükleri...
arabesk sanatçısı. birçok eseri vardır. gönlümün sultanısın, beni ağlatmaya kimin hakkı var, gideceğim. ayrıca oğlu cinayetten hapistedir. arabesk diyince aklıma ilk gelen isimdir nedense. üstelik arabesk de yok denecek kadar az dinlerim.
3-5 yaşlarındaki çocukların özelliğidir mal gibi bakmak. atıroyum bir düğünde vs. tanımadığınız bir çocuk size mal bal bakıyordur. siz kafanızı çevirdiğinizde bile size bakmaya devam eder. böyle durumlarda çocuğa sert sert bakarak da onu korkutabilirsiniz fakat anasına babasına söylerse al başına belayı...
o yüzden küçük bir göz kıpma, çocuğun utanmasını ve size bakmamasını sağlar. ama dediğim gibi başarı oranı yüzde seksendir. çocuğun sizi arkadaş belleme olasılığı da azımsanmayacak derecede.
her zaman anlatılan bir hikayenin başlığıdır bu. bir arkadaşın arkadaşının arkadaşı alaturka tuvalette sıçarken fare taşaklarını ısırır. evet bunu dinleyen ben de çocukken uzun süre sıçamayayım doğru düzgün. hala ailemin evinde alaturka tuvalet mevcuttur ve ara ara aklıma gelir. kodumunun faresi!
edit: sanki alaturka tuvalet satın almışsınız da eve gelip paketi açtığınızda içinden fare çıkmış manasına da gelebilecekmiş gibi olan bir başlık açmışım.
birkaç tanesini görür gibi olduklarımdır. az mıdır çok mudur bilmem ama olur da bu kişiler az değilse ve keşan'da bir zirve düzenlenirse, ilk katılacağım zirve olup deli dehşet geçeceğine emin olacağım zirve olacaktır. tabi ki de keşanlıyım.