nedense kız isteme diyaloglarında en çok sarfedilen 'beni ne doktorlar ne mühendisler istedi peeh' tipi evleneceği adamın sosyal statü eşik değeri kız tarafınca belirlenmiş sözlerin hitap ettiği kesim. bu adamlar nasıl bi motivasyona sahip anlamak mümkün değil. her kızı belli bi sırayla ziyaret eden bi güruh düşünün, önce doktorlar ve sağlık ekibi geliyor, kızın ailesi tabi bunları gelecekte kızlarına daha iyi bi yaren bulacakları düşüncesiyle başlarından savınca mühendisler odası arayıp randevu alıyor bu aileden. derken onların da şansları yaver gitmiyor. kız da tabi gel zaman git zaman hayallerindeki ceo'yla evlenemeyeceğini anlayınca ilk bulduğu öğretmene atlıyor zannımca. enteresan bi karar mekanizması var kız tarafında vesselam..
dünyada adaletin olmadığına delil bulmak istiyorsanız en basitinden iki insanı norm konularda kavga ederken seyredin, bu deney grubunda sesi çok çıkan kendinden opamplı kişiler nedense hep haklı çıkar. tamam öyle olsun amına koyim diyen taraf hele hele üstündeki gömleği elinin baş ve işaret parmağıyla tutup çekmek suretiyle bir bıkkınlık ifadesi de gösteriyorsa aha bu pezevenklen eşit şartlarda yarışamadığı için böyle tepkiler verir.
işte hayatı siyaset meydanı tadında yaşamak isteyen ve bundan nasıl oluyorsa zevk alabilen bir takım duvarın ötesindeki insanların hayatta kalmak için daha çok ses çıkarmaları gerekliliği var gibi bir şey bağırarak anlaşan komşular mabeyninde. benim de değinmek ve hatta buradan kendilerine en içten küfürlerimi sunmak istediğim bu ibine-i götverenlerin nihat genç'le olması muhtemel akrabalıklarını sorguladıkça zürafalarla beraber yaşayasım geliyor inanın. sadece bas frekansı açık 42 cm sup bas'lardan oluşmuş 3 kw'lık disko sistemiyle tüm binaya ultimatom vermeden gün yüzü görmek mümkün değil. e o zaman da yönetici kişisi birileri geçen yine apartmanı salladı dediğinde kafayı çevirip ıslık çalmaktan başka kaçış yöntemi yok malum. velhasılı, en iyi çözüm bence budur, kimin sesi daha çok çıkıyosa ses teli ameliyatına al ki bi daha bağıramasın.
ps: bu arada hayri abi ya bi haftadır hanımla aranız kötü ya da yeni aldığın yatak sıfır gıcırtı özelliğine sahip abi, inlemelerinizle büyümüş bi nesil olaya şimdi nasıl motive olacak diye hiç düşündün mü abi ha? hiç düşündün mü?
bir türk oem firmasından beklenebilecek kurnazlıkta elektronik üzerinden oyunlar oynayarak müşterisini ilk seferinde keklediğiyle yetinen, köşeyi dönen bir firmanın ürettiklerine bazı ayarlamalarla ömür biçmesi. gerçekten çok hoş değil mi? adamlar malzemenin en iyi şartlarda maksimum gideceği zamanı hesaplıyor, bunu hesaplayan adama para veriyor, iki reklamla işleri yoluna koyuyor ve en kötü ihtimalle her tüketicisinden bir küfür yiyor. bravo..
duvarların düzlüğünden bahsedilemez bu evde. harcın bulunmadığı sıvanın yapılamadığı bu yerler fırsat eşitliğinden yoksundur. nerede bir gecekondu, nerede dışı boyasız bir fakirhane görürseniz bilin ki orası mala vurulmamış bir evdir.
öğrenci evine kız atan erkeğe şahin k'nın elinde şeker kasesi dolusu prezervatifle yaklaşımı. biraz freudyen, bir o kadar da stake'in ihtiyaca cevap veren teorisinden içerir. göründüğü kadar kolay değildir. herkes veremez bu dersi.
ilk seçimden önce büyük şehirlerden parsellenmemiş alanın bi yerine -tercihen tarla- gecekondu dikiyoruz. seçim davasına bu gecekondunun yıkılması tepki oluşturacağından ses çıkarılmıyor. ikinci seçimden önce tapumuzu alıyoruz. üçüncü seçimle beraber aşiretçene oluşturduğumuz bu gecekondu yumağının kentsel yaşamı tehdit ettiği haberlerine dayanamayan devlet daire karşılığı buraları elimizden alıyor. biz de afiyetle yeni evimize geçiyoruz.
sözlükte ayrılıklara sebep olan yegane, yek, yekpare sebep diğer yazarları aşağılamaktır. bu farklı metotlarla denendi, farklı şekillerde önümüze konuldu ama artık bıçağın kemiğe dayandığı gün geldi. buna sebep bu metotların iyice erimesi ve karşımıza basit cümleli, kısa kelimeli bir ilkokul çocuğunun koca bir sözlüğü, online olan neredeyse 650 yazarı kendinden ayırıp zavallı, ezik, çoluk çocuk olarak nitelemesiydi. madem ki bunu kabullenebiliyorsunuz, mideniz kaldırabiliyor, karşılık olarak 'üstünde uğraşmaya değmez' yorumları verebiliyorsunuz, neden böyle edebi pejoratiften anlamayan dingilleri adam gibi yerine şikayet edemiyorsunuz, bu biir. ikincisi, edenlerden biri olarak söylüyorum, neden buna editorya, yönetim göz yumabiliyor. kendisi de o yazar grubu içinde değil mi? şu ortam sonunda 'inci'k boncuk sıçılmış bi ortama dönüşse bununla gurur duyabilecek misiniz/miyiz? ayıptır ya.
ülkemiz gerçekten çok garip olaylara ev sahipliği yapıyor değerli japon kardeşlerim. epte aykırı bunlar beya derler ya uzak diyarlarda, işte öyle bir şey.
işte güney koreden insan manzaraları, işte insanlığın geldiği nokta, işte dönüştüğümüz şey, işteeeeheehehey..
kafa dengi üç arkadaş bulduğumda yapacağım eylem. belli bir kural, yasa olmayacak ancak adaya bizim seçtiğimiz insanlar girebilecek. sözlük hatunlarının zeki çevik ve ahlaklılarını kayırıp ari ırk oluşturacağım burada.
bu yüzyılda yoldan giden araçları gördükçe sinirlerime iyi gelen olay. böyle insanlar sayesinde yanımdaki sarışın ve esmer çıtırlar etrafımda toplanıyor ve teknemde bi onlara, bi çaya bandığım bisküvimi yiyorum.
araç 1977 model olup 1300 motor hacmine sahip bir yer uçağıdır (benim gözümde). model yılının 83 yazdığına bakmayın 83'ten aşağısını bilgisayar kabul etmedi, onun için öyle yazmak zorunda kaldım. abs, ebd, eps ve gelişmiş teknik fren sistemi olan asd (anasını siksen durmaz), klima, airbag, açılır kapanmaz tavan, alaşım jant, navigasyon, yol bilgisayarı, direksiyonu, sigara küllüğü, yaylı koltukları ve çakmaklığı ile harika bir araç. Açılıp kapanabilen camları ve kapı kolları çalışır durumdadır. ara sıra arkadan itekleyerek çalıştırabilir, elektrikten tasarruf bile edebilirsiniz. aldığımdan beridir kullanmadım, bi kere çalışıp çalışmadığını merak ettiğim için kutusundan çıkardım, sonra yerine koydum. malum sebepten ürün iadesi yoktur (şase numarası klonlama).
okulun işin yerini belirlerken hesaba katılan etkenlerden en önemlisi deniz olunca, bu bilinçaltına çocukkenden işleniyor. bilmiyorum belki eşrefpaşa hastanesi gizliden bi ilaç veriyordur bu hissiyat oluşsun diye, belki her şeyi bırakıp bir yerlere kaçma isteği duyduğumuzda en yapılabilirinin arabaya bi mangal bi kilim atıp günübirlik yüzmeye gitme alışkanlıklarımızdan, belki bi denizde insanlar oldukları kadar görülebileceğinden böyledir.
batıl inançlardan. sihirli değnek tutar gibi tutuyor ve ekrana doğru horizantel olaraktan sallıyorsunuz. bu hareketle belki ir diyotu tetikleyip bir iki sinyal gönderebilirsiniz ama o pili değiştirerek bu işkenceye son vermek de mümkün.
mahalle maçlarında forvetten dönmeyen çocuk topun sahibidir. bu sebeple diğer çocuklar bu yavşağa pek ilişmezler. orta sahadan herkesi çalımlayarak gelen oyun kurucu topu al da at dercesine bu ibnetora atar -o da niyeyse- bu götveren onu bile atamaz. ne kadar doluyum ona karşı bi bilseniz. ah ahh..
uzun, anlaşılmaz, boktan edebiyatla yazılan gereksiz bilgi bile barındırmayan entryleriyle provokatif yazarların inim inim inlemek suretiyle şikayet ettiği olgu. harcadığın zamana, dökülen saçlarına yazık hafız, klavyendeki doritosları temizle ve iş bul kendine en iyisi.
zyklon gazı kullanıldıktan yıllar sonra ilk defa duyduğumuz ifade.
"
Amerikan CBS televizyonunda yayınlanan '60 Minutes' (60 Dakika) isimli haber programı, 'Ermeni soykırımı' tasarısının perşembe günü ABD Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler Komitesi'nde görüşülmesinden önce Ermeni tezlerinin aktarıldığı bir habere yer verdi. Programın sunucusu Bob Simon, 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamaktan kaçınırken, Birinci Dünya Savaşı sırasında 1 milyondan fazla Hıristiyan Ermeni'nin Osmanlı Türkiye'sinden toplu tehcir edildiğini ve ardından 'katledildiğini' savundu.
"
biz millet olarak mekanikçi doğmuşuz canlar. mekanik, hidrolik, pnömatik, vs. gidip gelme hareketi yapan her aktiviteye ön sıradan yerimizi buluruz. gidip gelen, girip çıkan her şeye o kadar ilgiliyiz ki sağlığımızı bu düzenli girip çıkmalara borçluyuz diyebiliriz.
ben de bunu bi köprü yapımında, efenime söyliyim bi gökdelen yapımında donald trump'vari kullanıp baya bilet satıp inşaat masraflarını çıkaracağım. sondajı her vurduğumda su çıkaracağım hafız. eskimoya buz satacağım. insanlara kurgulanmış olanları değil gerçek hayatı göstereceğim, uyutmayacağım.
evrimle yatıp evrimle kalkan öğrenciler arasında sürülen argümanlardan biri olabilir.
- abi bak, bacterial flagellum'un immün sistemine baktığımızda evrimleşmiş olma olasılığı düşük.
+ tamam haydar'cım, bunu gözardı edemeyiz ama seni ele alalım, aslında çok basit bi canlısın, sen de evrilmemiş olabilirsin.
< ama hocam sistemlerimizin kompleks yapısı..
+ siktirtmeyin şimdi sistemi. system of a down dinler oldum lan sizin yüzünüzden.
- ama hocam biz..
+ sizin ben ta..
< eeh, ben maymundan beri evrimleşiyorum ulan. siz ne diyorsunuz!
en üretken olacakları zamanda üstüne oturdukları organıyla düşünmeleri zor olacağından götten uydurma terimlerin taze sunumunu yapan götlekler topluluğu.
izmir dışından katılımların toplumda ikinci bir kutup oluşturduğu iddiasına sahip gerizekalı bir düşünce. buna şu an gülüp geçemiyorsak o düşüncenin buraya hakim olmasındandır.