aslında "yüksek topuklu ayakkabı ile hızlı hızlı yürümeye çalışan kadın" başlık.
komik bir görüntüye sahip olan kadınlardır. tabi yürüme esnasında. koşma ile hızlı yürüme bocalama içerisinde olan ve yürürken vücutlarının her bir noktası oynayan, sallanan ya da hoplayan, zorunlulukluluktan (bir yere yetişme gibi) yaptıklarını ümit ettiğim kadınlardır.
aslında "kullanılmayacağı halde çok özellikli teknolojik ürün almak" olan başlık.
bilinçli tüketici olmayanların yapacağı olaydır ya da sahip olduğu teknolojik ürünle artistlik yapmak isteyenlerin yaptığı eylemdir.
'olsun ileride belki kullanılırım' mantığı da yürütülüyor olabilir.
"Bu sene 10.000'i aşkın üyesiyle 20. yılını kutlayan, Marmara Üniversitesi' nin en aktif öğrenci kulübü Marmara Community, 'Thinker&Talker kamp' 08' projesi ile ulusal platforma taşınıyor.
iSTANBUL BÜYÜKŞEHiR BELEDiYESi, KOSGEB, KALDER, KAGiDER, iTO, iSO, RUTID, PERDER, SOYSAL DANIŞMANLIK, REKLAMCILAR VAKFI, GELiŞiM PLATFORMU, INNOVENT, MEDIACAT, GYiAD gibi önemli kurumların desteklediği Thinker&Talker kamp'08; 'Triplex Challenge' ve 'Ulusal Öğrenci Sempozyumu' olmak üzere iki ana bileşenden oluşuyor.
Triplex Challenge adını taşıyan proje yarışması tüm üniversite öğrencilerinin katılımına açık olup, 3 ayrı marka tarafından 'Pazarlama' ve 'Girişimcilik' ana başlıklarında düzenlenecek.
08 Şubat 2008'de açılacak yarışmanın başvuruları internet üzerinden yapılacak ve yarışmacılar, markaların brief'leri doğrultusunda hazırladıkları projelerini yine internetten firmalara ulaştıracaklar.
Üç markanın seçtiği üçer finalist, ödüllerini 03 Mayıs 2008' de Ulusal Öğrenci Sempozyumu' nun açılış programında alacaklar.
Ulusal Öğrenci Sempozyumu' nda bu yıl, destek veren kurumların katılımıyla 'Girişimcilik, Pazarlama, Kariyer' konuları ele alınacak.
Ayrıca MediaCat, BusinessWeek ve Infomag dergilerinin moderatörlüğünde düzenlenecek panellerde çeşitli sektörlerden duayen isimler üniversitelilerle buluşturulacak.
Seminerler, paneller, vak'a incelemeleri ve sertifikalı eğitimlerin yanı sıra son gün düzenlenecek Kariyer Fuarı, sempozyum boyunca gerçekleştirilecek istanbul' un seçkin mekanlarındaki akşam yemekleri ve katılımcıların günün yorgunluğunu üzerlerinden atabilecekleri eğlenceler de organizasyon dahilinde yer alan diğer faaliyetler'
Ulusal çapta tüm üniversite öğrencilerinin katılımına açık olan sempozyum, iSTANBUL BÜYÜKŞEHiR BELEDiYESi' nin ev sahipliğinde 03-06 Mayıs 2008 tarihleri arasında beş yıldızlı The Green Park Merter Hotel' de konaklamalı olarak gerçekleştirilecek
Triplex Challenge ve Ulusal Öğrenci Sempozyumu için
başvurular 08 Şubat 2008'de başlıyor."
dolu bir bardağın, küçük bir damla bile olsa eklenmesiyle taşması gibidir. bu bakımdan insan midesiyle bağlantı kurulabilir. insan açtır, yemeği yer de yer. tabaklar dolar boşalır. ama son lokmaya gelince sanki o kadar yemeği başkası yemiş gibi insanın yiyesi gelmez. içi almaz adeta.
aslında şöyle olması elli karakter engeline takılan başlık: açık oturum programlarında sunucu tarafından verilen son bir dakikayı iyi kullanamayan konuşmacı' dır.
bilindiği üzere türkiye2 de bu tarz programlar pek bir hararetli geçer.başlıkta belirtilen husus özellikle son bir dakikaya özel gibi gözükse de tüm program süresi içinde verilen toplam dakikalar için de geçerli kılnabilir.
katılımcıların çoğunluğu konuyla ya da soruyla alakalı olsun ya da olmasın anlatır da anlatır. kimisi reklamını yapar, kimini tvye çıkmanın fırsatını kollayarak başka sorunları dillendirir, kimisi de demogoji yapar ve verilen süreler özellikle de programın bitimine yakın verilen son bir dakikalık konuşma süresi verimli kullanılamaz.
yayın akışı bozulur, sunucu yönetmeninden fırça yer liste uzar da uzar. konuşmacı açısından o bir dakika bitmeyecekmiş gibi kullanılır ya da sıra başkasına hiç geçmeyecekmiş gibi. bir de bunların son cümleleri vardır ki hiç bitmez, çok uzundur.
kabahat mp3 ler midir, alım gücünün azalması mıdır bilinmez, bilinir de şu an konu bu değil, gittikçe yaşanma şansı azalan bir zevktir.
haftalarca ya da aylarca biriktirilen, harçlıklardan arttırılan parayla albüm alınır. eve gelinir. fakat eve dönüş yolculuğu bitmek bilmez. heyecan vardır. eve gelinir nihayetinde. büyük bir heyecanla şeffak jelatin açılır. hatta genelde ilk seferde açılamaz. ne menem bir şeydir o ayrı. biraz sinir eder ama hiçbir şey büyüyü bozamaz. binbir meşakatle açılır nihayetinde cd kutusu. albüm kapağı incelenir dakikalarca. bu arada müzik setinde konmuş, ilk şarkının introsu çalmaya başlamıştır müzik setinde. birbirini takip eden şarkılarla beraber bir yandan da cd kitapçığındaki şarkı sözleri takip edilir. kulak aşinalığı olduktan sonra favaori şarkı ya da şarkılar yavaş yavaş kendiliğinden ortaya çıkar. albüme alıştıkça bu seferde albüm fotoğraflarına bakılır varsa eğer.
ilk dinleyiş bu şekildedir. cevheri bol bir albümse defalarca dinlenir. her dinleyişte yeni yeni şeyler keşfedilir. müzik setinin sesi gittikçe açılır. yavaş yavaş doyuma ulaşılır.
kaldırımlar bilindiği üzere yayaların yürüme yollarıdır ve yayalar trafiğe çıktıklarında kaldırımları kullanılırlar ya da kullanmalıdırlar.
fakat son zamanlarda kaldırımlara yapılan yoğun işgaller neticesinde yayalar kaldırımları kullanamamaktadır. bu işgaller şöyle sıralanabilir:
* bazen motorlu taşıtlar tarafından park yeri olarak kullanmaları,
* son zamanlarda çokça türeyen, bakkalların pabucunu dama atan midi marketlerin kaldırımlara kadar taşan zerzevat reyonları,
* motosikletlerin yolu kullanmak yerine kaldırımları kullanıp bir de üstüne akrobatik ve her türlü artistlik hareketler yapmaları, bir sağdan bir soldan devamlı şerit değiştiren 21-27 yaş arası dım tıs dım tıs gençliğinin yayaları da manyağa çevirmeleri
sabaha kadar açık olan, evsizleri, dertlileri, uyuyamayanları, edebiyatçıları, gezginleri ağırlayan, hoş sohbetlerin yapıldığı eski zaman kahvehanesidir.
daha çok esnaf ve tüccarların gittiği, çalışma saatlerindeki kısa molalarda gittikleri, diğer meslek erbaplarıyla iş güç hakkında konuştukları, alış veriş yaptıkları, kısa süreli dinlendikleri eski zaman kahvehanesi.
daha çok istanbul' da ticaretin yoğun olduğu eminönü, üsküdar, galata ve beyazıt' ta bulunurdu.
sakarlığın yürürken vuku bulmuş halidir. insanın ayakları birbirine dolanır adeta, hiç bir şey olmamasına rağmen düşmeye sebep olabilecek yine de düşme becerisi gösterme sanatıdır.
genelde annelerin bazen de babaların yaptığı eylemdir. tv kumandasında kanal değiştiriken, tuşlara basarken kumandaya bakarlar. hak vermek lazım çoluk çocuğun yüzünden kumandaya dokunamazlar bile çoğu zaman.
her yıl ingiltere' de düzenlenen garip bir yarıştır. Cooper’s Hill’de yapılır bu yarışma. tepeden peynirler yuvarlanır ve ardından da insanlar koşmaya başlarlar peynirleri yakalamak için. yarışmacılar da az azimli değillerdir hani. kafa göz dağıtmalarına rağmen peynirlerine sahip çıkarlar.
daha çok factotum adlı filmdeki söyledikleri şarkı * ile tanınmış norveçli grup. vokalin sesi çok güzeldir.adeta bir çember içine alırf, dönüp dolaştırır içinde.
kapalı mekanlarda eğer dışarı çıkılamıyorsa tek kaçış yoludur. yaşanan bir konuşmadan ya da görülen bir manzaradan sonra mekanı terkedip, koşar adımlarla tuvalete gitmek... gözyaşları zor tutar kendini dökülmemek için, kapıdan içeri girildiği anda birden boşalıverir, tutulamaz. bu arada ayna tek şahididir olanların. olduğu gibi yansıtır her şeyi bu yüzden iyi bir dosttur. ama sinir bozucudur.
kafa dinlemenin, kendinle baş başa kalmanın, hesaplaşmanın belki de saklanmanın en güzel yöntemidir. ağlarsın, ne gören ne de duyan olur ya da çığlıklar atarsın gecenin karanlığına karışır gider.
genelde oyun oynamak için çocukların ebe seçmeleri sırasında bolca sarfedilen sözdür. ebe olmayı istemeyen fakat beceriksizliği sonucu ebe olan çocuğun, biraz da artist bir çocuksa bu sözü söyleyerek mızıkçılık ve huysuzluk yapıp, ebe seçme işlemini baştan başlatmak için kullandığı sözdür. sayılıp sayılmayacağına hep beraber karar verilir.
ya da yine çocuklar arasında yapılan yarışmalarda aynı amaçla söylenir. mesela "hangimiz en uzağa koşacağız temalı" bir yarışma. başlama düdüğü çaldıktan sonra herhangi bir sebeple yarışmaya başlayamayıp, yenilen çocuğun kullandığı bir sözdür.
bir de büyükler vardır. ama onlar kullanmak isterler fakat kullanmazlar. çünkü kişilere değil, olgulara, kavramlara karşı kullanmak isterler. sadece hayalini kurarlar.
örnek;
otobüsün boş, otourma yeri seçiminde bol alternatife sahip olunan zamanlarda, genelde 40-55 yaş arası erkekler ile 20-27 yaş arası bayanlarda görülen, otobüse biner binmez acele bir şekilde iyi karar vermeden hemen ilk gördüğü yere oturan insanın pişman olup, tek tek tüm koltukları deneme suretiyle en iyi oturma yerini bulmasına yönelik bir oyundur.
sessiz sakin giden otobüste atraksiyon yaratma, dikkat dağıtma olarak karşımıza çıkar.
önündekine hayatı dar eden, ciğerlerini mahveden terbiyesiz, saygısız insandır. bir de insanın yüzüne yüzüne üflemez mi alıcan eline sopayı vurucan kabalarına kabalarına. *