servisini üstlendikleri, ithalatçısı da koyuncu elektronik olan creative marka ses sisteminin açma kapama tuşunun bozulmasından ötürü onarımı için kendilerine gönderdim. ilkinde koyuncu elektronik satışlı değil, biz ilgilenmiyoruz dediler. halbuki koyuncu elektronik ithalatçılı idi. yapılan telefon görüşmeleri sonrasında ikinci defa gönderdiğimde ise bu sefer garantisi bitik denerek ürün tarafıma iade edildi. oysaki 24 ay olan garanti süresinin 13. ayında idik henüz. yapmaları gereken şeyi yapmamalarının yanında kendimizi karantinaya aldığımız şu günlerde kargo firmalarından iade ettikleri ürünü gidip almakla uğraştık bir de. şimdi bir daha geri gönderin bakalım diyorlar. 3.'ye yolladım. 3. defada da seri no'su yok biz bakmıyoruz artık creative ürünlerinin servisinden çekildik diyorlar. resmen kepazelik. garanti belgesinde açık açık yetkili servis olarak destek bilişim yazan bir ürünün onarımından çekiniyorlar. bir ses sisteminin açma kapama tuşunu tamir etmek bu kadar zor olmamalı. servis taahhüt ettikleri ürünle ilgilenmeyecekler ise neden varlar? servisi destek bilişim olan hiçbir ürün almayın. çalışanları da saygısız ve ilgisiz. daha kendi aralarında irtibat sağlayıp da bir şeyi beceremiyorlar.
şarkıyı beğenen var, beğenmeyen var, baydı diyen var; kısaca her telden başka yorumlar var. bunun dışında sözleri üzerinde de çok durulmuş. malezya ve birkaç islam ülkesinde sözleri fazla erotik olduğundan yasaklanmış. türkçe çevirisine baktığımda cidden seks, tutku, şehvet ancak bu kadar güzel anlatılırmış diyorum. sonlara doğru olan ''porto riko sahilinde yapacağız bunu.'' kısmında kahkaha atmıştım.
güneş gözlüğüyle ders anlatan hoca. bir de ders anlatırken sürekli sınıfın içinde gezinir. kendisi bilgili bir şahsiyet. egosu da var. lakin bilgili insanın egosu, kibri iyidir. cahilin kibridir kötü olan. derslerine çalışırsanız geçersiniz. öyle aman aman sorular sorayım da herkes kalsın gibi emelleri yoktur. çalışan, derse önem veren geçer; yatan, dersi sallamayan kalır. derslerine gidip sorumlu olduğunuz yerlere iyi çalışmanız gerekir. bir de öğrencilerle uğraşmayı sever, onlara takılır. lakin öyle kötü niyetli bir takılmadan bahsetmiyorum. derse eğlence katan, iyi niyetli bir takma bu.
kamu bütçesi seçmeli dersini iktisat öğrencisi olarak aldığım hoca. kendisi kaliteli, saygıyı hakkeden, değerli bir ilim insanı. dersi anlatış güzel. fazla idealist biri olacak ki, sınavlarında puanı kıttır, tam cevap ister.
25 soru test ve 2 soru klasik soruyor.
25 soru test 50 puan, 2 soru klasik 50 puan.
test sorularıyla alakalı olarak derste çan 22-23 civarında çıkıyor her sene demişti. 50 puan üzerinden 22-23 ortalama düşük gelmişti; ben de korkmuştum. eğer geçmiş sınavlarda test bölümünde neler sorduğuna bakarsanız 25 soru testi benim gibi 5-6 dakikada bitirirsiniz. zaten her sene aşağı yukarı aynı sorular geliyor. zaten sözel bir ders olduğundan nerelerden sorabileceği belli az çok.
klasik sorularda da merhamet etti kolay sordu sağ olsun.
klasik bölümü daha zor sorabilirdi ama insaflı davrandı. açıkçası ben ppbs veya il özel idaresinin bütçe sürecini sormasını falan bekliyordum.
bu ders özelinde son cümlelerimi söyleyeyim. dersi gözünüzde çok büyütmeyin, hafife de almayın. kitabı mutlaka alın. birkaç kere terkar edin. geçmiş senelerin sınav sorularına bakın. ezberi de iyi yapın. zira klasik sorularda tam cevap istiyor diyorlar. bakalım ben kaç alacağım ? açıklanınca güncellerim.
edit: bol keseden puan dağıtan hocanın 85-87, ortalama bir hocanın 77-78, puanı kıt hocanın 70-72 vereceği kağıdıma 63 vererek beni ters köşe yapmıştır. açıkçası bu kadarını beklemiyordum. ama ben o kağıttan 63 aldıysam muhtemelen sınıf yerlerdedir.
bugün itibariyle vizeden 63 aldığım kamu bütçesi dersinin finalinden çıkmış bulunmaktayım.
28 soru test (70 puan) ve 2 soru klasik (30 puan) bir final sınavı yaptı.
çıkmış final sorularına bakarsanız test bölümünde zorlanmazsınız fakat klasik sorularda ters köşe yaptı bu sefer. gider bütçesinin hazırlanışı veya merkezi yönetim bütçe süreci beklerken daha detay yerlerden sordu. ortalaması 2.80 olan bir iktisat öğrencisi olarak iktisat derslerimden çok seçmeli maliye dersi olan kamu bütçesi'ne çalıştım. çünkü biliyorum tam cevap isteyen birisi ve 3.20 ortalaması olmasına rağmen, maliye öğrencisi olmasına rağmen kalan arkadaşlar vardı bu dersten. vesslam çok emek verilmesi gereken bir dersti. çalışmalarımın karşılığını alacağım umarım. final sonucumu ve harf notumu da paylaşırım açıklandığında.
not: ders seçmeden önce uludağ sözlük'ten dersi ve hocasını aratan onlarca genç var, bu yazdıklarım da amme hizmeti olsun.
sebebi kapitalizmin getirdiği doyumsuzluk, ilişkinin yanlış anlaşılması ve yönetilmesi ve medeniyetin getirdiği ''kadının kendi ayakların üzerinde'' durabilme olgusudur.
ilişkide bir zaman sonra aşk şarkılarının söylendiği haziran akşamları, kan ter içinde sonlanan ve skorun 3-3 bittiği geceler, tüm duyguların dorukta olduğu şaşalı zamanlar yok oluyor.
bu durum beraberinde agresifliği getiriyor. yaşı kemale erse de henüz olgunlaşamamış, ne istediğini bilmeyen, ilişkiyi yanlış yöneten çiftler zamanla huzursuz olmaya başlıyor. her an ilk günkü aşkla sonsuza kadar hayat yolunda yürüyeceğini zanneden zavallı romantiklerin kaçınılmaz sonudur bu durum. hayat arkadaşlığı denen şeyin derinliğini ve önemini kavrayamamış bireyler çokça düşüyor bu tuzağa. beraber yaşlanmayı, hayat arkadaşı olmayı o anki duygularına göre imgeleyenler bir süre sonra partnerinden sıkılıyor ve bu durum huzursuzlukları beraberinde getiriyor.
bu noktadan sonra kimseye muhtaç olmama gerçeği baş gösteriyor. ekonomik hürriyete kavuşan kadın, erkeğe köle değil, hayat arkadaşı olmak gayesi güttüğünden mütevellit mutsuz olduğu için ayrılmak istiyor. şiddetli geçimsizlik sebebiyle bu duruma erkek de çoktan razı olduğu için en nihayetinde boşanma gerçekleşiyor.
önemli olan şey bir anlık heyacana göre davranmaktan ziyade uzun süre beraber olup, her şeyini bilip, onunla yaşamaya alışıp, bir ömür geçirme isteğine girebilmektir. 5-6 yıl veya daha fazla süre sevgili olduğun bir insandan illaki bıkarsın. yani bıkmaktan kastım ilk günkü heyacanını yitirirsin. ama buna rağmen onunla beraber bir ömür geçirmek istiyorsan o iş olmuştur. işte günümüzde eksik olan şey de, boşanmaların temel sebebi de bu.
hiçbir boku beceremeyen, her şeyi eline yüzüne bulaştıran rezil bir öğrenci ve not işleri olan üniversite.
ortalaması 2.50'nin üzerinde olan öğrencilere 1, ortalaması 3.00 üzeri olan öğrencilere 2 ders fazladan alma hakkı veriliyor. yani dileyen öğrenciler üstten ders alarak sonraki yıllardaki yükünü hafifletebiliyor. yahut ortalaması yüksek olan öğrenci alttan dersi olsa da, o dönemki derslerini eksiksiz alabiliyor bu sayede.
3. sınıf 2. dönemdeyim an itibariyle. ortalamam 2.69 ve 1 ders fazla alabiliyorum. alttan dersim olan matematik 2 ve dönem dersim olan uluslararası iktisat politikası dersim çakışıyordu. bu da beni tercih yapmaya ve 1 dersi eksik almaya itiyordu. bunun üzerine öğrenci işlerine gidip dilekçe vermem durumunda sorunun hallolacağı söylendi. olması gereken de buydu. öğrenci işlerine gittiğimde ise nasıl büyük bir bela ile karşı karşıya olduğumu gördüm. 6 dersi olup 4'ü çakışan öğrencinin dramı mı dersin, bir boku çözemeyen beceriksiz görevliler mi dersin, ikide bir kilitlenen otomasyon mu dersin; tam bir rezillik vardı.
neyse ben dilekçemi yazdım. birkaç gün sonra sorunun hallolduğunu ve 2 dersi de alabildiğimi otomasyonda gördüm. işlem tamamdı. tabi sıkıntı giderilince ben de takibi bıraktım. zira iki dersi de alabildiğimi gözlerimle görüyordum ekranda. haftalarca derse girdim; hatta ve hatta vizelere hazırlık babında bütün dersleri gözden geçirdim. bu gözden geçirdiğim dersler içerisinde uluslararası iktisat politikası da vardı. fakat az önce işler değişti. malum vizeler yaklaştı; ders çalışıyorum. ders arasında internete gireyim biraz dedim. nereden estiyse otomasyona girdim. ardından ders alma sekmesine tıkladım. bir de ne göreyim ? bütün derslerimin yanında ''kesin kayıt'' ibaresi varken, uluslararası iktisat politikası dersimin yanında ''reddedildi'' ibaresi var. bir anlık şoktan sonra ukey'e girdim. her dersin bilgileri, slaytları, sorumlu olduğumuz kitaplar vs mevcutken, uluslararası iktisat politikası adlı dersin ukey'de olmadığını gördüm. benim için ikinci şok oldu. vizeler 18'inde başlıyor. derslerle ilgili işlemler biteli günler oldu. ben de bütün işi gücü bırakıp yarın okula sorunun çözümü için gideceğim. bakalım neler olacak ? haklı olan davamda aleyhime bir sonuç çıkarsa çok büyük olumsuzluklar çıkartabilme potansiyeline sahibim; zira ciddi anlamda tepem attı bu rezillik karşısında.
güncellenecek...
edit: konuyu anlatır anlatmaz yardımcı oldular. işim 30 saniye gibi bir sürede halloldu. herhalde iyi bir anlarına denk geldik.
sosyalizmin içini boş olmasından kaynaklanır. insan doğasında eşitlik, tekdüzelik yoktur. farklı olma, daha çok isteme, doymama vardır. topluluklar arasında sivrilerek öne çıkma isteği vardır. bunu değiştiremezsiniz. sosyalizm özel teşebbüslere izin vermez. insanın içindeki cevheri çıkarmasına, yatırım yapmasına, üretmesine olanak tanımaz.
camii avlusundaki kuşlara ekmek kırıntısı atarsanız mutlu olurlar ve doğal olarak yerler.
ertesi gün bir daha yemlersiniz, yine afiyetle yerler.
gel zaman git zaman bu böyle devam eder. bir süre sonra siz gidersiniz ve kuşlar kendi başına kalır. hazıra alışan kuş, bu süreçte avcılık yeteneğini kaybetmiştir.
otoban farelerini derin kedere gark ettiren maç. neredesiniz lan iyi gün taraftarları ? kayboldunuz bir anda. ahahah. kendinize gelin lan. 20 aralık'ta akhisar ile 3.'lük için ölüm kalım maçına çıkacaksınız. ahahah.
saçma saçma işlerle uğraşıyorsunuz amk. 20 yaşındaki kızla sevgili oluyorsun, sonra şunu giyemezsin, bunu giyemezsin. kız 20 yıldır belli bir yetiştirilme tarzında büyümüş, 2 aylık sevgilisi olarak hangi hakla müdahalede bulunabilme yetkisini kendinde görüyorsun ?
ben de sevgilimin fazla açık, teşhirciliğe kaçan kıyafetler giymesini istemem. bundan dolayı zaten bana uyan kadını seçerim. sen de bu konuda hassassan sen de sana göresini bulursun. sana zıt biriyle beraber olup, onu değiştirmeye çalışmak saçmalığın daniskasıdır. bırakın isteyen istediğini yapsın.
beşiktaşım'ın, beyoğlu yosmalarını derin bir üzüntüye gark ettireceği maç. kartalım 4-1 galip gelir. baş şikeci galatasaray ligden kopar, diğer sarı şikeci de liderlik koltuğunu beşiktaş'a geri verir.
içlerindeki cevherin keşfedilmesini bekleyen en asil duyguların kadınıdır. Bakmayin disardan realist ve düşük libidolu gorunduklerine. Azgindirlar efenim. hele bir uyum sağlayıp alışsınlar, sizi bile şaşırtırlar.
Tayttır. Bir erkek olarak soğuk kıs günlerinde tayt giyerim icime. Ama akabinde hemen pantolonu giyerim. Zira aynada kendime bakinca kendi popoma hallenesim geliyor.
beşiktaşlı yazarların oluşturduğu taraftar sözlüğü. sade ve hoş muhabbetin olduğu, az yazar olması sebebiyle sıcacık bir yuva görüntüsü veren sözlük. yeni dönemde atılım yaparak daha aktif hale gelmeleri ve adlarından söz ettirmeleri muhtemel.
polyannalar'ın bal gibi olur diye cevap verdiği soru. yaradılışa ters olan bir durumdur. fakat burada bahsedilen şey dostluk. yani arkadaşlık demiyoruz, elbette kız ve erkek iyi arkadaş olur. fakat çok yakın arkadaş olamaz, dost olamaz. kızların salağa yatıp tabi olur demesini anlayabiliyorum, fakat buna olur diyen erkekler ya ılıktır yada koca bir yalancı.
akşam trafiğini hepten çekilmez hale getirmiştir. üniversiteden fsm'ye b24 ile 30-35 dakikaya gelen araç 1 saat 55 dakikada geldi. karda mahsur kalıp patinaj çeken arabalar, yokuş çıkamayan otobüsler, u dönüşü yapmaya çalışan taksiler, 2 karış kar olduktan sonra yolu anca temizlemeye çıkan iş makinaları... rezillikti. bir ara 45 dakika otobüs yerinden oynamadı.
bu arada şu ana kadar gördüğüm de en ilginç yağıştı. gündüz yağmurdu, öğlen kar oldu, şuan akşam itibariyle yine yağmur. gök gürültülü karı da ilk defa gördük.