kizilmesale
-6 (nihilist)
sekizinci nesil yazar 1 takipçi 4.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    erkek erkeğe sevişmenin kötü bir şey olmaması

    42.
  1. 11 11 11 11 11

    25.
  2. buda gelir buda geçer ağlama .
    0 ...
  3. kck nın zerdüşt olduğu gerçeği

    4.
  4. 11 11 11

    38.
  5. Bugün'ün 11.11.11 olması yatma vaktinin geldiğini işaret ediyor. Aman Tanrım !! . !! . !!
    1 ...
  6. maliye gov tr

    1.
  7. Şu saatlerde tesadüfen görüdüğüm,hack mağduru olan site .

    http://www.maliye.gov.tr/

    Niye bi insan maliyenin sitesini hackler ki, hayır yani garip
    1 ...
  8. 1999 doğumlu yazarlar

    28.
  9. kürdistan hayalcisi

    1.
  10. kemik kırma sesleri

    1.
  11. her kurban bayramında olduğu gibi alt, üst, sağ yan, sol yandaki komşularınızın gecelere kadar süren çalışmalarında kemiğe vurulan satır darbeleriyle çıkan sestir. Bazen insanın beynini s*ktiği bile olur. örneğin, dizi izleyen bir kadın bu seslerden sonra eline satırı alıp kemik kırma eylemine katılabilir. Fakat bunun sonucu Kan çıkar .
    0 ...
  12. van a çok yardım etmesi beklenen kişi ve kurumlar

    0.
  13. düşünme eylemi

    1.
  14. Fark edelirse, maphus damlarında yada ansınız kahpe bir kurşunla bitecek olan eylem.

    (bkz: Düşünüyorum, öyleyse vurun.)
    0 ...
  15. ravenclaw

    14.
  16. ben bu yazıyı kürt e yazdım

    1.
  17. acun ılıcalı

    1383.
  18. herkes vanlı birtek müge yanlı

    1.
  19. ATV'deki Tatlı Sert ( FaşistSert ) programında sarf ettiği '' önce daş at sonra keyfi asker vur sonrada gel yardım iste, yooooooğ öyle yardım falan yoğ ! '' demesinden sonra sanal ortamda dile ( klavyeye ) getirilen bir çok sözden biri. *
    Hayır yani o bişey değil, sanane ki. Otur adam gibi programını sun, reyting al, paranı cebe indir. Kendi kuyusunu kazmak gibi bişey oldu bu, Atv şikayet hattına 100bin'den fazla şikayet gelmiş artı hakkında dava falan açılmış. *
    işte öyle, Uzun lafın kısası Herkes Van'lı, Birt tek müge ( y )anlı . *
    1 ...
  20. bilgisayar ilk alındığında yapılan mallıklar

    237.
  21. ayaklan power tuşuna dokunmak ve eve gelenlere '' baaaaaaaaaaaak sen böyle açabülünnü oğluuuum '' diyebilmek. Gerçek mutluluk .
    1 ...
  22. her ateist müslüman doğar

    8.
  23. Herkes dinsiz, ırksız doğar. içinde bulundukları toplum onların gelenek, görenek ve yaşayış tarzına karar verir. Yani doğduğunda sen bir başkasısındır.
    0 ...
  24. berbat ötesi sözler

    5.
  25. facebook tan sevgili ayarlamak

    8.
  26. beni seviyorsan beğene tık, çok seviyorsan '' inbaks '' .
    0 ...
  27. yaran facebook iletileri

    5219.
  28. a kişisi : ben şizofren değilim.
    a kişisi : bende değilim.
    b kişisi : mal amuhakoim.
    3 ...
  29. en çok gıcık olunan insan tipi

    104.
  30. sözlük yazarlarının en son dinlediği şarkı

    1922.
  31. facede profil resmini siyah beyaz elma yapan insan

    2.
  32. akp aleyhinde yazanların teknik takipte olması

    1.
  33. amacının dışında kullanılan eşyalar

    47.
  34. 8 ekim 2011 ankara eylemi

    1.
  35. '' 8 Ekim 2011 Cumartesi günü Ankara'da DiSK, KESK, TTB ve TMMO'un çağrıcısı olduğu tüm temel haklarımız için insanca yaşamı savunuyor eşit, özgür, demokratik bir Türkiye istiyoruz temalı bir miting gerçekleştirilecektir.

    Bu çerçevede DiSK, KESK, TTB, TMMOB istanbul bileşenleri olarak emekçilere yönelik saldırı yasalarını, karar hükmünde kararnamelerini protesto etmek, taleplerimizi dile getirmek ve 8 Ekim Ankara mitingine çağrı yapmak üzere 28 Eylül Çarşamba günü saat 19:00'da Galatasaray Lisesi önünden Taksim Tramvay durağına meşaleli yürüyüş düzenlenecektir.

    NOT: DiSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu tarafındna 8 Ekim'de gerçekleştirilecek mitingin çağrısını yapmak üzere 20 Eylül'de yapılan basın toplantısı metni aşağıdadır.

    8 Ekim'de "Emekçilerin, Ezilenlerin Sokak Meclisi"ni Kurmak için Ankara'dayız!

    TÜM TEMEL HAKLARIMIZ iÇiN

    iNSANCA YAŞAMI SAVUNUYOR,

    EŞiT, ÖZGÜR, DEMOKRATiK BiR TÜRKiYE iSTiYORUZ!

    Halkımıza çağrımızdır:

    insanca yaşamı savunmak için, emekçilerin, ezilenlerin sesine ses katmak için 8 Ekim'de Ankara'da buluşuyoruz.

    Sosyal duygulara sahip birer insan olarak, insanca yaşamak için gerek duyulan en temel ihtiyaçların bile karşılanmakta zorlandığı ve gittikçe de yaşanmaz hale geldiği bir ülkenin emek ve meslek örgütleri olarak bugün önemli bir sorunu sizlerle paylaşmak istiyoruz.

    Bu sorun, bütün diğer sorunları tek tek kapsamaktadır fakat onlardan daha can alıcı öneme sahiptir: "Yaşama hakkının korunması!" insanın fizyolojik bir canlı olarak yaşamını sürdürmesi temel bir haktır. Ama bundan daha da önemlisi, insanları diğer canlılardan ayıran özelliklerini koruyarak yaşaması, yani insanın insanca yaşayabilmesidir.

    Temsil ettiğimiz sınıf ve kesimler açısından Türkiye'de yaşam koşulları her zaman zordu. Halkının mutluluğunu ve refahını, ülkesinin esenliğini düşünen ve politikalarının merkezine bunları alan bir siyasi hükümetle yönetilmedik şu güne kadar. Onlar varoluşlarının, iktidarlarını sağlamlaştırmanın dayanağı olarak hep yerli ve yabancı tekelleri, uluslararası emperyalist/kapitalist organizasyonları gördüler. Kendi halklarına sırt çevirip, halkın yoksulluk, sefalet ve adaletsizlikler içinde yaşadığı gerçeğine gözlerini ve kulaklarını kapatıp, önlerine konulan politikaları harfiyen uygulamaya çalıştılar.

    Bu gidişat doğrultusunda her gelen gün, geçen günü aratır niteliktedir. insanın insanca yaşayabileceği alan gittikçe daralmakta; güvencesizlik, geleceksizlik, işsizlik, sefalet, adaletsizlik alabildiğine yaygınlaşmakta ve halk kesimleri hükümet tarafından azarlanıp horlanmakta, buna karşı çıkan, sesini yükselten muhalif dinamikler ise ya şiddetle cezalandırılmakta ya da şeytanı bile şaşırtan yöntemlerle derdest edilmektedir.

    Türkiye ekonomik, siyasal, sosyal alanların tümünde birden büyük bir çözümsüzlük içindedir. Küresel krizin de etkisiyle işsizlik artmış, yoksulluk ve açlık artık gözlerden gizlenemeyecek bir duruma gelmiştir. Etnik ve dinsel kökenli farklılıklar, toplumsal barışı sağlayacak yönde çözüme kavuşturulamamakta, tam tersine çelişkilerin giderek derinleştirildiği bir siyaset yürürlüğe konmaktadır.

    Anayasa Referandum sürecinde kamu emekçilerine "toplu sözleşme düzeni getiriyoruz" denilmişti. Oysa gündeme getirilen 4688 sayılı Yasa‘daki değişiklik ile bırakın özgür toplu sözleşmeyi, kamu emekçilerinin grev hakkı bile engellenmektedir. Özel istihdam Büroları ile emekçiler köleleştirilmeye, Torba Yasa ile emek sömürüsü daha da artırılarak emekçilerin sürgün edilmelerine ve güvencesizleştirilmelerine yasal kılıf uydurulmaya, Ulusal istihdam Stratejisi adı altında, 12 Eylül'cülerin bile cesaret edemediği biçimde kıdem tazminatları kaldırılmaya, özel ve kamu alanı sermayeye peşkeş çekilmeye, emek değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. KHK'larla kamu hizmetlerinin tasfiyesi/ticarileştirilmesi süreci tamamlanıp güvencesiz istihdam olağan hale getirilmektedir.

    "Artık yeter! kimse ölmesin" diyenler susturulmakta, Kürt sorununda demokratik, barışçıl çözüm yerine daha fazla silah/savaş, daha fazla ölüm anlayışı dayatılmaktadır. Kaynaklarımız bir kez daha savaşa aktarılmakta, barış ve diyaloga dayalı çözüm umudumuz kırılmak istenmektedir.

    Siyasal iktidarın, gerçekten demokratik bir toplum yaratma ve onlarca yıldır sürdürülen baskıcı politikalardan arınma anlamına gelecek bir toplumsal dönüşüm programı kesinlikle yoktur. Tam aksine, genel seçimlerden aldığı çoğunluk iradesini, devlet ve toplum üzerinde tam bir tahakküm kurma gerekçesi olarak kullanmakta, yukarıdan hükümet, aşağıdan cemaat eliyle toplumu ve devleti kuşatmakta, kendi medyasını, polisini, yargısını yaratarak herkesi dinleyen ve izleyen, korkuya dayalı büyük bir gözaltı düzeni, kendisine biat eden bir toplum oluşturmaya çalışmaktadır.

    Bu süreçte, toprağını, suyunu, havasını ve yaşama haklarını savunanlardan demokratik protesto hakkını kullanan Hopa halkına; TiS ve örgütlenme hakkını savunan kamu emekçisinden kıdem tazminatlarının gasp edilmesine direnen işçilere; "sağlıkta dönüşüm" aldatmacasına karşı koyan sağlık emekçilerinden örgütüne ve mesleğine yapılan saldırılara karşı mücadele eden mühendis, mimar ve şehir plancılarına; ¬evde-sokakta ve işyerinde var olma mücadelesi veren kadınlardan özerk-demokratik-bilimsel üniversite mücadelesi yürüten öğrenci gençliğe; düşüncesinden dolayı cezaevlerinde baskı ve tecride maruz kalanlardan, ‘savaşa hayır‘ diyen barış yanlılarından asimilasyon-inkâr ve imha politikalarına karşı direnenlere kadar, ülkemizdeki tüm muhalif unsurlar, farklı yaklaşımlar giderek baskı altına alınıp edilgenleştirilmeye ve susturulmaya çalışılıyor.

    Görmemiz gereken şey şudur: Türkiye'de çoğulculuk adı altında tekseslilik, "ileri demokrasi" adı altında yeni bir diktatörlük biçimleniyor. AKP eliyle düzenin "yeni yüzü", statükosu şekilleniyor.

    Toplumu altüst edecek bu tehlikeli biçimlenmenin, yurttaşların yaşama hakkını ortadan kaldıracağını söylemeye gerek yoktur.

    Çünkü:

    Bir ülkede açlık varsa işsizlik vardır

    işsizlik varsa yoksulluk vardır

    Yoksulluk varsa adaletsizlik vardır

    Adaletsizlik varsa hukuksuzluk vardır

    Hukuksuzluk varsa güvencesizlik vardır

    Ve o ülkede güvencesizlik varsa, yaşama hakkı kalmamış demektir!

    Bütün bu nedenlerle;

    Asgari ücretiyle yaşayamayan

    Maaşıyla yaşayamayan

    Emekli aylığıyla yaşayamayan

    işsizliğiyle yaşayamayan

    Hastalığıyla yaşayamayan

    HES‘lerle yaşayamayan

    Kadınlığıyla yaşayamayan

    Gençliğiyle yaşayamayan

    Kimliğiyle yaşayamayan

    Savaşla yaşayamayan

    Hayat tarzıyla yaşayamayan

    Bütün ötekileştirilenleri, bütün mağdurları, ezilenleri, yoksulları, işsizleri, kadınları, gençleri, çevrecileri, barış yanlılarını seslerini birleştirip, daha yüksek haykırmaları için,

    Düzenin "yeni yüzüne" karşı insanca yaşamı savunmak için

    EŞiT, ÖZGÜR, DEMOKRATiK TÜRKiYE yaratmak için

    8 Ekim'de Ankara'da kurulacak emekçilerin, ezilenlerin "Sokak Meclisi"ne katılmaya çağırıyoruz!.. ''

    açıklama bu şekildedir, umarız eylem yerine ulaşır.
    6 ...
  36. bana güvenme

    1.
  37. muhsin yazıcıoğlu

    791.
  38. nasıl bilirdiniz ?

    faşist bilirdik.
    7 ...
  39. çocukken uydurularak söylenen ingilizce şarkılar

    182.
  40. karı kaçıyoooooooooooooooo pekoğmoooooooooooooooooon, pokemon !
    2 ...
  41. mutluluğun saklı olduğu yer

    44.
  42. yazarlarımızın kullandığı cep telefonları

    9.
  43. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük