daha bir kaç gün önce türk bayrağı yakılırken tepki göstermeyen asalaklar,bugün israil bayrağını yaktırmamak için bağırarak götlerini yırttı. miraç kandilinde ilginçlikler bununlada bitmedi. Mikrofonu kapan elemanın bitanesi Kuran-ı kerim ayetlerini yanlış ve eksik okuyarak duaya başladı. Allah sonumuzu hayır etsin. fazla söze gerek yok.
Bu yaziyi yazmak zorundayim. Icinde yasadigim topluma öfkeliyim. Isterseniz okuyun, istemezseniz de okuyun. Belki bir feyzle CAGDASLIKtan kurtulursunuz.
Vira Bismillah !
Trenler. Hani su raylarin üzerinde mechule yol degilde ray alan demir yiginlari. Iclerinde ise diski ve kan torbalari. Yakin zamandir bu demir yiginlarini kullanarak ise gidip geliyorum. Her sabah ve Her aksam üstü. Demir yiginlarinin durdugu duraga Istasyon diyorlar, bense Hurdalik. Bir hurdaliktan bir baska hurdaliga sürüler halinde ilerleyen kan torbalari..
Sözü dolandirmayi sevmem oldum olasi. Konuya ICE hiziyla daliyoruz. Emniyet kemerini takmak yasaktir ! Ola ki yaziyi okudugunuz sirada sarsinti yasar, kafanizi bir yerlere carpar ve CAGDASLIKtan cikarsiniz. Tek temennim budur.
Her sabah oldugu gibi son durak olan Hurdalikta indim. Merdivenler, sabah telasiyla etrafimda cildirmiscasina bir yerlere yetismek isteyen insanlara aldirmadan tüm sakinligimle ilerledim. Firindan yiyecek almak icin kuyruga giren insanlara baktim. Kitliktan cikmis ac gözlü insanlar. Ekmegini Seytanlarla yiyenler! ve bir sey daha vardi gördügüm; firinin yani basindaki kaldirima oturmus ve muhtemelen geceyi de orada gecirmis bir adam. Insanlardan utaniyordu belli ki. Yüzünü hekim maskesiyle gizlemesi bundandi. Fark edilmemek icin montunun kapsonunu kafasina gecirmisti. Bir bukalemun olmak tek cözümdü.
Gövdeleri bir kac bin ton agirlinda ama hala gözleri ac insanlarin ekmek kuyrugunda bekledim. Birkac cesit ekmek aldim. Bir de kahve. Oturan maskeli adamin yanina biraktim. Benim seslenmem üzerine aramizda söyle bir diyalog gecti:
-Arkadasim, bunlar senin icin.
+Tesekkürler.
-Önemli degil.
Kahvesine bakan maskeli adam, maskesini indirdi ve sözlerine söyle devam etti..
+Ben hasta degilim. Korkma!
-Korkmam ben.
+Bu kahve cok, hepsini tek basima icemem. Gitme kal, birlikte icelim. Biraz sen, biraz ben.
Bu cümleyi duydum ve zaten bu aralar aklimin odalarinda olan artici sarsintilardan richterin bile ölcemedigi bir deprem yasadim. Bilmiyorum ne zamandan beri ac. Hissedemem ne kadar üsüdügünü. Bir sicak kahveye ne kadar ihtiyaci oldugunu. Kac zamandir sokakta geceledigini. Daha bilmedigim cok sey var ama bildigim tek bir sey var ki. Bu ac ve acikta olan adamin gözünün tok olugudur ve ona verileni bile paylasacak kadar insan olusudur. Tüm insanlara insanlik dersi verisidir.
Trene yetismem gerekiyor yarin tekrar görüsürüz ve birlikte iceriz kahvelerimizi kim bilir, dedim. Sanki Evinden misafirini ugurlarmis gibi Istasyonun en kuytu kösesinden beni ugurladi.
Tekrar kan torbalarinin icindeyim. Ellerinde son model cep telefonlari olan kan torbalari. Markali kiyafetleri olan kan torbalari. Insanlarin icinde yemek yiyen kan torbalari. Yürüdüklerinde baslari gökte olan süslü kan torbalari. Her an giybette olan kan torbalari. Allahi düsündüm. Insanlara mühlet verdigini. Kiyameti düsündüm. Cehennemi, Cenneti, geceyi, gündüzü.. o kadar cok sey düsündüm ki.. düsünemez oldum..
CAGDASlik denen zimbirti biz insanlari birer robot haline getirdi. Insanlik artik yok. Tükettik neslini. Ölüm bile geldiginde yan komsumuzun aylar sonra haberini aldigi CAGDASLIK var artik. Insanlar acken sabahlara kadar alem yapan CAGDASlarla dolu Dünyamiz. Bu basariya ulasmamizda katkisi olan herkesi tebrik ederim !
(Bu yazi yapilmis iyilikle benlik tatmini icin yazilmamistir.) Vesselam..
Karar ver insan misin kan torbasimi ?
Bana ÇAĞDIŞI diyorlarmış.
Ne büyük onur !
Ben bu çağın dışında kalmayayım da, iÇiNDEMi BOĞULAYIM?
bu dünyada insanlara lütfedilen en güzel seylerden biri sevgiden önce asktir. Insanlar genelde kendilerine iyiligi dokunan kisileri severler, bu sevgi nedensiz degildir, cikar saglarlar sevdikleri kisilerden. Böyle deyince, pek bir haince yansidi. Gelin irdeleyelim ask ile sevgiyi.
Örnek olarak anne-baba, aile sevgisini ele alalim. Ebeveyinler cocuklarini desteklerler, yol gösterirler, en caresiz aninda yaninda genelde ailenden biri belirir hemen, sana kol kanat gerer. cocuk bu yönden kar sahibidir ve anne babasina müthis bir sevgi ile baglanir. hicbir seyin o sevgiyi yikamayacagi sanrisi icindedir. anne-babasina karsi olan kisileri ise dislarlar, cünki böyle bir seyin mümkün olabilecegini kavrama potansiyelleri yoktur. ki ne mutlu onlara. bunlardan doktor, avukat gibi insanlar türer. ruhuna serpilen sevgi tohumu ciceklerini acar, meyvelerini verir.
Oysa Ailesinin hicbir destegini görmeyip, bonus olarak da ezilip, horlanan, dayak yiyen bir cocuk ailesine sevgi duyamaz, zaten bunu bekleyemeyiz ondan. Olsun o benim anam babam deyip kabul edenini gördüm ama seveni mevcut degildir. zira az önce mutlu cocukta oldugu gibi onun da yüreginde elbette gelismeye hazir ve nazir bir tohum beklemektedir. halbuki o kondomdaki sperm gibidir, kendini gelistirme firsati bastan verilmemistir. eger iyi bir arkadas veya dürüst bir sevgili edinirse o kondomu yirtma gücünü bulup, yetisebilir. böyle olmasini arzu ediyoruz.
yukaridaki örneklerde görebildigimiz üzere, sevgi nedenlerle beslenir. mantık arar. Bir sumo gürescisi kadar ac degildir ama besledikce de büyür. kimi zaman tek bir neden ile doyar ömür boyu. umumiyetle iyilik yapan, yarar saglayan insanlar sevilir. Kimi sevecegi bireyin tercihine kalmistir. Ayni zamanda sevgi incinir, gururuludur. ama fazla acitmaz, grip gibidir. Ilaclarini aldiginda iyilesirsin. Ve yanlisa ugradiginda arkasini dönüp gidebilecek kuvvetle donanmistir. Sevgi güctür, rengi beyazdir.
Oysa ask öyle mi ? Nedensizce gelir, sebepsizce yerlesir gönlünün en üst makamina. onun nesine asigim diye düsündügünde cevap bulamazsin, cünkü sen secmedin, secildin! adam gibi adama da denk gelebilirsin,(iste o zaman turnayi gözünden vurmussundur sansli pislik). ama dünyanin en asaglik adamina da asik olabilirsin. (Allah yardimcin olsun canim kardesim). ask özler, arzular, sabir bilmez,ister. uzak oldukca büyür icine sigamaz, göz yasi olarak tasar yanaklarindan süzülür sonsuzluga. aci cekersin ama bir mazosist misali bundan zevk de alirsin. en sevidigin dondurmayi aciyla, aglayarak yemek gibi. sen yoksundur artik, bütün bedenin o olmustur. ha bi de asik olan insan harbi dürüsttür. saflasir. yeni dogumus bir bebek kadar masum ve paktir. gururun g si yoktur. horlansa da yarali bir asik olurak kalir. nasil bir duygu bu böyle Allah'ım? Ask asildir, melekleri kiskandirir.. seytan, sehveti alet edip insanlari kandirir.. Tabulari yikar, hatalar yaptirir. Ask da sevgi gibi grip gibidir, tek ilaci maşuktur. maşugunu bulup vuslata ermezse sayet amansiz bir hastaliga cevirir, ölümcül olur. Ask'in tek rengi yoktur. ilk anda gökkusagi olur, kanin kirmizisina da, umutsuzlugun siyahina da dönüsür..
dün yayınlanan wilma elles, megan fox ve murat boz un konuk oldugu programdi. sordugu sorular lüzumsuz, karsindakinin evli bir kadin(=megan fox)oldugunu bilmesine ragmen hal ve hareketleri türk kültürüne has olan etik degerlere yakisir nitelikte degildi. yabanci bir konugu vardi diye belki ona entegre olmak icin öyle davrandi desem bile kurtarmaz, zira profesyönellikten kesinlikle uzakti.
- konuguna uzayli muamelesi yapmasi da cabasi. güzel bir bayan vardi karsisinda, evet. (estetkli mestetikli orasi beni pek alakadar etmez.) sordugu basit sorulara aldigi siradan yanitlara verdigi tepki ise cok asiriydi. ünlü ve güzel bir kadin olmasi onu überinsan yapmiyor. o da yiyor, siciyor, yatiyor, sevisiyor, belki de sevismiyor. ne bileyim. onu digerlerinden ayiran özellik, kamera karsisinda calismasi, ve böylelikle dünyaya kendini tanitmasi.
(o kadar para bende olsa, ben daha güzel olurdum.veya; ben de o kadar estetik yaptirsam, fistik gibi olurum... bu sekilde cümleler kuran insanlari duyar gibiyim. ol o zaman, ne duruyorsun? kadin bir sekilde kazanmis. sende basarsaydin? ben onu taktir etmiyorum ama, insanlarin kendinde bulamadigi özellikleri sirf egolarini tatmin edebilmek icin kücümsemeleri beni ziyadesiyle rahatsiz ediyor. gereksiz elestiri bazen gercekten de gizli hayranlik olabiliyor. ha, sadece güzel bulmuyorum diyenler vardir, bunu anlayabilirim. izafi kavram söz konusu nede olsa.)
- sonra gereksiz yere yok biz türk milleti misafirperver insanlarizdir, kapiyi calip yardim istesen kosar herkes, söyleyizdir, böyleyizdir,... diye kendi milletimizi konusacak baska mevzu bulamadigi icin anlamsiz yere övmeleri. asli yok demiyorum, yanlis anlasilmasin. ya da anlasilsin, bana ne. bir insanin kendisini övmesi nasil objektif ve inandirici olmuyorsa, milletini de o sekidle anlatmasi hos olmuyor. belirli bir süre sonra zaten kendisi tecrübe edecektir. hani,kültürel zenginliklerimizden, gezilip görülmesi gereken mekanlardan, kendi sanatcilarimizdan söz etseydi, eyvallah derdim.
-megan fox'un da bircok amerika ve avrupa ülkelerinde yasayan insanlar gibi türkiye hakkinda bilincsiz önyargilari var. bu tipki bütün müslümanlarin bazi kesimlerce ve medyanin da yardimiyla terörist ve geri kafali insanlar olarak addedilmesi gibi. bu yüzden megan'i elestirenler vardi ama ben normal karsiliyorum. ve tevafuken muhtesem yüzyil'da hürrem i oynayan kadinin bir almanca röportajini izledim, o da benzer ifadeler kullanmisti. kendi yasadigim tecrübelerden bir tanesi basit ama iyi bir örnek olabilir : evlilik arefesinde olan türk kiz arkadasima, baska bir alman arkadasim endiseli bir sekilde : "evlenecegin adami kendin secebiliyor musun, sen...?!?" diye sormustu. maalesef buna benzer tepkiler az degil. ( tabii megan in istanbul u kasaba sanmasi harbi komik ve cahilceydi.)
- beyaz bir ara henüz cocugu olmayan megan fox a: " kocanla, cocugunla.." gibi bir cümle kurdu. orda yarildim.
- megan programdan ayrildiktan sonra beyaz, murat boz'la dedikoduya giristi. kendisi henüz programindayken, 25 yasinda oldugunu söylediginde sasirip gülen seyircileri idare edip, mahcup olmamasi icin daha genc gösteriyorsun onun icin sasirdilar falan dedi. ama kadin gider gitmez cok zayifmis yeaa, tv insana farkli sekilde lanse edebiliyor bazi seyleri, bir de yanyana gelince, boyu falan.. gibi tamamiyle zit bir tutum sergiledi. kiniyorum onu. buna iki yüzlülük deniyor literatürde. yoksa kedi uzanamadigi cigere meselesi mi?
- wilma elles ise onun filmlerde göründügü gibi oldugunu söyledi. kendisi ona ne cok sicak nede soguk davrandi. olmasi gerektigi gibiydi. ona olan ilgi az olmasina ragmen kiskanmadi, kasilmadi. takdir ettim. özgüveni olmasi güzel, üstelik sempatik. heyecanli falan. tatli biri. dikkatimi dün cekti. basarilarinin devamini diliyorum.
böyle uzun olacagini düsünmüyordum bu entry'nin. gönül isterdi ki..
- ingilizce bilen birinin programina konuk olsaydi megan, belli ki dis medya da kisa da olsa bunu haber edecek. program sunucusunun ingilizce bilmemesi bir eksi puan. ve diyalog zorlugu yasatiyor tercüman bulunsa bile.
- diger sanatcilarla birlikte ciksaydi programa, kendi sanatcilarimizdan üstün degilsin, onlar kadar degerlisin diyebilseydik böylece.
- daha makul sorular sorsaydik, seyircilerin sorulari da olabilirdi. meslegi ile ilgili, kisiligini tanimak adina bazi sorular yer alabilirdi.
- ses sanatcisi olarak selva erdener katilsaydi veya türk sanat musikisi veyahut türkü okuyan baska biri. bu sekidle farkliligimizi ortaya koysaydik.
Ölüyoruz! Hayir, bunu okuyabildiginize göre kum saatiniz dolmadi henüz. Daha önemlisi ruhlarimiz cürütülüyor, icin icin eksiliyoruz , yavas yavas uyusuyoruz. Hicbir sey hissetmemeye basliyoruz. Ölmüs oldugunu bilmemektir bu durum. Su meydanlar, caddeler, sokaklar, ölmüs ruhlariyla yürüyen insanlarla dolu. Duyarsizlasmaya basliyoruz. Gazete, dergi, televizyon, internet bunu tetikliyor. Ve bizler bu durumun farkinda olmadan verilen uyusturucuyu uysal bir köpek itaati icinde kabul ediyoruz.
Yozlasmis bir halk olma yolunda hizli bir sekilde ilerliyoruz.
Anne-babaya olan saygi azalmiyor, yok oluyor Ve ebeveyinler de bunu bir süre sonra normal karsilamaya basliyorlar.Normal olmayan seyleri normal olarak karsilamak. Bu cok tehlikeli bir olay.
Bakiniz:
- Sigaraya basladiginda babasinin yaninda saygisindan sigara icemeyen genc, bugün karsilikli fosur fosur tüttürüyor, meyhane ve kerahane ziyaretlerini saymiyorum bile.
- Babasi disaridan geldiginde, ayaga kalkip yer vermek mi ? Haha, ilahi sekerim, relax ol biraz. Bacak bacaga atilmis bir sekilde oturuluyor. Hadi bu yine neyse..
- Namus denen olgu, neymis efendim ? Bacak arasinda degilmis! Ya nerdeydi, pardon? Akilda yahu. Haa, ay ben bunu niye düsünemedim,ayol. Öyleyse ben yiyecegim halti yiyeyim, sonra bir de namusluyum diye gecineyim, öyle mi ? Oh, ne ala memleket. Namus hem akilda, hem de bacak arasindadir arkadas. Daha bugün organina ve sehvetine sahip cikamayan, yarin evlendiginde atesli bir sarisin veyahut venezüela ormanlarindan firlamis kasli bir delikanli gördügünde kendini tutabilir mi, sadik olur mu sanirsin!? Hem madem akilda, o halde mantik bedeni muhafaza edip, evlenecegi kisiye saklamayi ister. Bu en nihayetinde saygidir. Kayirmak yok, her iki cins icin de gecerli. Gercekten cok üzülüyorum henüz 12sinde 14ünde cocuklarin vaziyetlerini görünce.
- Cogu kizlarimizin derdi de moda ve güzellik olmus durumda. Estetik ameliyatlari hic olmadigi kadar ilgi görüyor. Henüz gelisme evresini tamamlamamis bir kiz, gögüslerine silikon taktirma ugrasinda. Deniz yildizlari gibiler. Lakin deniz yildizi olmanin eksi yönlerli de var, beyni olmayan tek hayvan, ama yine de güzeller, manken gibi. Araba tanitimlarinda seksapellikleri ile bir materyalden farkli olmayan konu mankenleri gibi, bir de bana bunun meslek oldugunu söyleyenler var. Siz en iyisi rugan ayakkabinizi hangi elbise ile kombine edeceginizi düsünmeye devam edin. O kadar kafayi yemisler ki bu mevzuyla, herhangi bir oyuncu/ sarkici kadin icin yaptiklari ilk yorum bile, yeteneginden önce kilosu ve görünüsüyle ilgili. Kadinlarin bu dünyaya gelis sebepleri sadece güzel olup ve böyle kalmak degildir.Sahsen benim cok begenip güzel buldugum Türkan Soray'a , Sofia Loren'e bir bakin. Var mi o eski ihtisamlari? Sonbaharda solan yapraklar gibiyiz, hepimiz!
Gecenin icinde kalan kimse, alaca karanligi gündüz sayar, bulutlu bir günü ise günesli. Ya günes dogunca ne olur ? demis Wolfgang amca. Günes dogudugunda dehsete kapilip yanmadan, aydinliga kavusalim. Tabii ben simdi bunlari söyledim ve konuyu da dine baglayacagim icin yobaz, geri kafali ve cahil damgasi yiyecegim. Islamiyet denildiginde ilk olarak akla, kadinlara zülüm ve zorbalik gelir ne yazik ki. Iste tam bu da Islam ve refah muhaliflerinin (masonlarin) topluma dikte ettirdikleri gercege tamamen aykiri bir önyargidir. Isin özünü acip Türkce mealini okudugunuzda ögrenebilirsiniz. Insan bir kavrami red ederken de , kabul ederken de anlamini bilmeli. Kur'an yalnizca is isten gectikten sonra mevlütlerde ölülerin ardindan okunmasi icin indirilmedi! Sanildigi gibi ne (hasa) acimasiz/ kati, ne de gereginden fazla merhametlidir. Insanoglu ve evren öyle müthis bir intizam icinde yaratilmistir ki, ölümden sonra hayatin olmadigini kabul etmek ahmakliktir. Allah'in varligina delil olarak bir sinek bile yeter, tabii algisi acik olana. Ama gel gör ki bazi insanlarda kemiklesmistir fikirler, farkli bir mantikla asla bakamazlar, elestiri bile kabul edilmez kimi zihinlerde, onlari da Allah hidayete erdirsin insallah.
Ben zaten müslümanim diyenlere gelince. Madem öyle, o zaman niyetin hayatinin pusulasi olacak. Samimi olacak ve Allah'in kurallarini yemede, icmede, hukukta, alisveriste, saglikta, ticarette, yasamin her alaninda uygulayacaksin, uygulamazsan veya uygulanmasina karsi cikarsan, samimiyetsizin önde gidenisindir. Ya da acik acik söylersin islam'i benimsemedigini herkes de herkesin yerini bilir. Ama isine geldigi gibi buna uyar, buna uymam dersen, samimiyetsizsindir ! Ve Allah'in merhametinin oldugu gibi gazabı da cok büyüktür. Misal olarak ; Adam tv'den vaaz dinliyor, tam böyle biraz etkileniyor. Arada reklam giriyor abidik gubidik, adam az önce aglayacakti bir bakiyorsun neredeyse göbek atacak. Insan biraz dinledigini muhafaza etmeli. Sahsen ben Cübbeli Ahmet Hoca'yi, dinlemenizi salik veririm. Karpuz secerken dikkat ediyoruz, hoca secerken de secici olacagiz.
Hepinizden ricam ölümü düsünmeniz, Kur'an'i anlayarak okumaniz, Illuminati'yi arastirmaniz, körü körüne hicbir seye inanmamaniz, kiyas yapmaniz, her seyi sorgulamaniz. Buna otorite de dahil. Ögretmenler cocuklara otoriteyi sorgulamayi asla ögretmezler, cünkü kendileri zaten otorite figürleridirler.
Son olarak birkac siir ile yazima son veriyorum..
Herkese bir bakışı var ölümün.
Ölüm gelecek ve senin gözlerine bakacak.
Bir ayıba son verir gibi olacak,
Belirmesini görür gibi aynada ölü bir yüzün,
Dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
O derin burgaca ineceğiz sessizce. Casere Pavese
Önce, büyük büyük düsündüm.
Sonra büyük büyük yasadim..
Ne varsa, onlar aldi..
Simdi bana kücük bir ölüm kaldi. Özdemir Asaf.
evet, işte şimdi. şu an! zaman akmasın. sular yatağını bulmasın, banane. komşu kızı pişmaniye kendini boğazköprüsünden boşluğa bırakırken, saatler dursun, gövdesi havada asılı kalsın öylece. intikam ateşiyle yanıp tutuşan kahraman amca,kendisine ihanet eden karısına tam da bıçağı saplayacağı an donsun hayat. hasret abi ile özlem abla onca zorluğun ardından vuslata kavuşacak iken, vakit haince tevakkuf etsin. sıcacık ana rahminden dünyaya bileti çoktan kesilmiş olan çaresiz bebek kafasını çıkarmak üzereyken o geçitten, arafta sıkışıp kalsın. sonsuzluk denen bir kavram var ise şayet, artık vuku bulabilir. çünkü bu lahza ömrüme bedel, bitmesini istemiyorum. işte böyle dediğimiz anlar olmuştur hayatta. yaşadığımızı hissettiğimiz, şükrün kıymete bindiği, mutluluğun keşfedildigi anlar.
kimisi manevi duygularda bulur bunu, kimisi maddi duygularda. sonuçta kişilerin mutluluk anlayışı kendisini, hayatı ve insanları algılayış tarzı ile alakalıdır.
şahsen benim kalbimde bir idol haline gelmiş olan, mevlana'yı mevlalaştıran derviş. başına buyruk, insanların ne konuştuğunu ve hakkında neler düşündüğünü umursamayan, göçebe ruhlu, nefsine hükmedebilen, mevlana'ya ilahi aşkın derinliğini tattırıp, mesnevinin ilham kaynağı olan, sınıf ayrımı gözetmeyen, bizleri; sema, musiki ve aşk ile buluşturan ulvi şahsiyet. eminim bunu yüzüne karşı söyleseydim, ulvi kelimesinden dem vurup, bana haddimi bildirirdi.
sinan yağmur'un aşkın gözyaşları isimli kitabında zat-ı aleri hakkında az-çok fikir sahibi olabiliriz, ancak kesinkes bilgiler ne yazik ki mevcut değildir. elif şafak ise aşk adlı romanında mevlana ve şemsin ilahi sevisini baz alıp, gerçekler ile kurguyu harmanlayarak bizlere sunmuştur.
yağmur'un kitabından birkaç vecizli cümleler:
- şeytanda bir şey hariç bütün insane özellikler mevcuttur. şeytan aşkı bilmez. aşk şeytana verilmemiştir. aşk ademoğlullarına verilmiştir. şeytanın insanı kıskandığı çekemediği aşksızlığındandır.
- sen teninle hayvan, ruhunla meleksin. bunun için hem toprağa, hem feleğe gidersin.
- kendime inanir ve güvenirim. muhatabımın benimsediği tavra göre tavır değiştirmem, doğrum neyse söylerim. kendine sadık olmayan, kime sadakat gösterebilir?
- ben samimi olarak niyazda bulunananlara karşı çok mütevazi davranır, tevazu gösteririm; ama diğerlerine karşı, çok kibirli ve sivriyimdir. ister bey olsun ister paşa dilim kılıçtır.
- siz şekli müslümansınız. size cüppe, tespih ve sakal yeter değil mi? sağırsınız, körsünüz bundan beteri nankörsünüz.
insanın hayal güçü 5 duyunun algıladıklarıyla sınırlıdır bunun dışına çıkamaz. mesela hiç görmemiş
bir kadın renkleri hayal edemez, kulakları hiç duymamış bir adamın sesleri tahayyül edemediği gibi.
hayallerimiz mutlaka bir yönüyle dünyadaki bildiğimiz varlıklara benzer, benzeyecektir.
sonuszuluğu düşünün, hayal edebilir misiniz? peki hiçligi?
ne olduğunu anlayamayız, ya da çözemeyiz. çünkü bizim tecrübemiz dışındadır.
insan akıl yoluyla bile yoktan var edemez beş duyumuzun esiriyiz, istesekte dışına çıkamayız.
ahirette varolanı hayal edemeyeceğimiz için Allah dünyadan örnekler vermiştir. (huri, şarap, kuş eti, hurma, altından ırmaklar akan köşkler vs. gibi)
fakat, kur'an-ı kerim'de vaat edilen şarap, aklı baştan alan dünyevi alkolü değil, ferahlık veren cenetteki içeceği sembolize eder. ayrıca gayet açıkça düşünce yetini etkilemediği belirtilmiştir.
iri gözlü huriler ise cinsel çekiciliği degil, saf ve pak sevgi ve sadakati simgelerler.
dünyada haram edilen zararlı ve hayasız unsurlar elbette cenette helal kılınacak değildirler.