kurt hofmann ile konuşmalarında geçen bir paragraf: "freud bizzat kaçıktı. teyzem, freud'un kızıyla aynı okula gitmişti. o size daha çok şey anlatabilir, yaşlı babalarını nasıl kandırdıklarını filan. oldukça iyi bir yazardı, çok iyi değil ama, keskin bir fantezisi vardı, bir şeyler de koydu yola, insanlar birkaç yıl boyunca heyecanlandılar. Ama herhangi bir başka insanınkinden daha önemli değil..."
"tramvay işçisi emek sağlar. hissedar sermaye sağlar. işçi emeğiyle sermayenin birleşmesinden kazanç elde edilir. elde edilen bu kazanç bölüşülür. sermayenin payına düşene kâr, emeğin payına düşene ücret deniliyor."
"dünyada kim olduğuma yalnızca kendim karar veririm, başkası değil. ben dirim bilimsel ve kültürel olarak bir melezim ve tüm sınıfların, ırkların ve ulusların fiziksel ve zihinsel ürünü olmaktan, senin gibi saf ırka mensup olmamaktan, şovenist olmamaktan ve tüm ulusların, ırkların ve sınıfların sıradan faşisti olmamaktan dolayı gurur duyuyorum."
ey devlet, beni de ötekileştir!
çünkü ötelenen, merkeze göre menzile daha yakındır.
ey devlet, beni de başkalaştır!
çünkü başkalaşan, sana benzemeyi bırakmıştır.
ey devlet, beni de yabancılaştır!
çünkü yabancılaşan, neden sevilmediğini anlayacak kadar düşünmeye başlamıştır.
ey devlet, beni de farklılaştır!
çünkü farklılaşan, rasyonel evrimin yolcusudur.
ey devlet, beni de dışla!
çünkü dışlanan, içerden çıkmış ve yeni şeylerle karşılaşmanın heyecanına kapılmıştır.
...
ey devlet, beni de 'ucube' say!
çünkü ucubeleştirilen, hep hareket halindedir.
"oysa şimdi başını alıp gitmişti knulp, ben de tek başıma ve düş kırıklığına uğramış olarak geride kalmıştım. suçu knulp'tan çok kendimde görüyordum, artık yalnızlığı tek başıma yudumlayacaktım, knulp'a göre herkesin yaşamakta olduğu, benimse asla tümüyle inanamadığım yalnızlığı. acıydı bu yalnızlık ve sadece ilk günle sınırlı kalmadı, arada kuşkusuz biraz hafifler gibi olduysa da, o günden sonra bir türlü sona ermedi."