anlaşılmayan mantık hatasıdır. "cinsel ilişki kadınlar için kötüdür" gibi bir önkabule mi dayandırılır bu abuk iddia yoksa feministlerin şiarının erkeklerin düzenli seks hayatı olması gibi birşey olduğunu mu sanır? gerçekten anlaşılmamıştır nasıl bir mantık hatasıyla böyle bir başlığın açıldığı..
insanı "akşam yemeğinin hepsini neden silip süpürdüm, ne yiycem ben şimdi?" diye dertlere salan hadisedir. tabii akşam yemeğini silip süpüren bir bünyenin neden gece gece bu kadar acıktığı da ayrı bir sorundur.
şahane filmlere imza atmış iranlı kürt yönetmen. yalnız işleri bazen o kadar şahanedir ki izlemeye dayanamazsınız. filmlerinde profesyonel bir oyuncu bulmak neredeyse imkansızdır. milletin fotoğrafını çekmeye bayıldığı sümüklü kürt çocuklarını içlerinde yaşadıkları dramı abartma ya da azaltmaya maruz bırakmadan filme çeker ghobadi. ancak abartılmamasına rağmen o dram öyle bir dramdır ki insan allak bullak olur izlerken. son filmi no one knows about persian cats önceki filmlere nazaran bu açıdan izlemesi çok daha kolay bir filmdir ama illa ki o da irandaki akıl almaz yaşantıyı çekinmeden gözler önüne serer.
iranlı kürt yönetmen bahman ghobadi tarafından 2009 yılında çekilmiş şahane belgesel tadında film. önceki filmlerinde (bkz: sarhoş atlar zamanı) (bkz: kaplumbağalar da uçar) toplumsal sorunlara çok daha keskin ve izlerken bile insanı zorlayan bir çıplaklıkla yaklaşan yönetmen bu filminde yine toplumsallığı elden bırakmamış ancak araç olarak müziği seçmesi sebebiyle belki de izlemesi zorlamayan bir film yapmıştır. iranda alternatif/underground müzik yapmaya çalışan birkaç gencin hikayesi konu edilir temel olarak ve bu yapılırken akıl almaz güzel şarkılar çalar her 10 dakikada bir. şiddetle tavsiye edilir...
hürrem sultan ın (aleksandra) sultan süleymanı kendine aşık etmek için sarfettiği çabaların neredeyse aynı dönemde ingilterede anne boleyn tarafından da henry tudoru elde etmek için sarfedildikleri göz önünde bulundurulduğunda bu iki 'deneyimli' hanım kızımızın birbirleriyle karşılaştırılması durumudur.
hürrem in maceralarını daha izleyeceğiz. ama şimdilik anne boleyn yarışı önde götürmektedir.
kendisi beşiktaş kulübünün satranca el atmasında önemli bir etkendir şüphesiz ama 1. masa oyuncusu değildir. GM dragan sOLAK son sezonda ilk masada oynamıştır. ayrıca beşiktaş satranç kulübünün şampiyon olduğu sene* kupayla birlikte beşiktaş stadında satranç takımına tur attırarak (hem de galatasaray maçı öncesi) gönüllere taht kurmuştur. son dönem itibariyle satrançta büyük usta olmakla iyi bir poker oyuncusu olma arasında ne yönde bir seçim yapacağı da merakla beklenmektedir.
cinsel hayatı da vaazları gibi eğlenceli ve fantazi dolu olan hoca. poponun arkasına geçip uzun uzun izlemeler okşamalar falan, ilahi hoca diyor insan. kendisine olan saygı ve sevgimden hiçbir şey kaybetmemişimdir seks videosunu izledikten sonra. bilakis fantazi dünyası ve azmi için şapkamı çıkarmışımdır. ayrıca kendisi bu vakitten sonraboyu değil işlevi diskurunun yeni yüzü olmalıdır.*
an itibariyle star da okyanusta av adıyla yayımlanan ve beni yusuf yusuf nidaları eşliğinde koltuğa yapıştıran filmdir. finali de güzelmiş diye okudum, tırsarak bekliyorum.
an itibariyle genç bakış programında galatasaray üniversitesi öğrencilerinin çok da zorlu olmayan sorularına şaşırtıcı şekilde pek başarılı cevaplar veren siyasetçi. adam hakikatten solcu sanırım. gelirin eşit paylaşımı gibi şeyler söylüyor, şaşırtıyor da şaşırtıyor...
cinsel tercih değil cinsel yönelim demektir doğrusu. insan akşam ne yiyeceği konusunda bir tercih yapabilir ancak cinsellik "çok kadınla birlikte oldum e hadi biraz da erkek deneyeyim" şekilde tezahür etmez. misal; bunu eleştiren arkadaşlar karşı cinsle birlikte olmayı tercih mi etmişlerdir? hayır.. işte eşcinseller de hem cinsleriyle birlikte olmayı tercih etmez, basitçe onların cinsel yönelimi bu yöndedir. kalkıp onların ahlaklarına seviye biçmek de kimsenin harcı değildir.
uyandığında insanın kendini salak sanmasına neden olan, sözlüğe girip de kendine benzer bir sürü insanın olduğunu görünce de insanı biraz olsun rahatlatan durumdur. hayra alamet midir, yakında bir zirve olacağının göstergesi midir bilinmez.
edit: ben başlığa girince bir sürü entry vardı. yoksa hala rüyada mıyım lan?
akıllara "kaç kürte sordun da yaptın bu genellemeyi" türünden sorular getiren, kaba etten üreme tespit. ama nasıl deniyordu "benim de kürt arkadaşlarım var, hepsi böyledir demiyorum, pekakalılar böyledir" di mi?
ilköğretim okullarında yabancı isim kullanılamaması sebebiyle ilköğretim kısmının neslin değişen sesi (ilk harflerde NDS yi tutturmak amacıyla) olduğu köklü fransız lisesi.
bulunulan yere ve edinilen sıfatlara göre değişir. misal, bir futbol maçında açık tribünde bir hayli düşük olan bu olasılık iyi bir üniversitenin kampüsünde ya da özel bir şirketin yönetici katında artabilir.* benzer mantıkla sizin nasıl bir insan olduğunuz da bu zeki ve yakışıklı cengaverle tanışma olasılığınızı etkiler. zeki ve güzel kadınlar hatta güzel ve aptal kadınlar daha yüksek olasılıkla tanışır bu erkeklerle. tabii tanışınca da kimse madalya vermez, öyle boş boş olasılık hesaplamaya da gerek yok aslında.
özel bir sünger çeşididir. senelerce nasa tarafından astronotların kıyafetlerinde kullanılmış. havadayken rahat etmeleri visco sayesinde sağlanmış. bunu gören cin fikirli yatak üreticileri de bu süngerden yatak yapmaya karar vermişler. peki iyi mi yapmışlar? hemen inceleyelim.
şu an piyasada 160*200 ebatında çift kişilik bir visco yatak 1000 lira civarında, yani ortalamanın net 2 katındadır. istikbaldeki yüzde 30 indirimi* fırsat bilen bünyem hemen sırt ağrılarından kurtulmak için bu yataktan bir adet almıştır. ancak gelin görünki neredeyse her sabah hafif bir sırt ağrısıyla kalkmaya devam etmişimdir. o kadar parayı yatağa gömdüğüm için de derdimi kimselere anlatamamış, herhalde daha alışamadım yatağa diye kendi avutmuşumdur. ta ki bir arkadaşımın 2 arkadaşının da visco yatak aldığını ve çok pişman olduğunu, yatağın vücudu çok gömdüğünü ve terlettiğini öğrenene kadar. o an ben de sesimi yükselttim dostlar ve üzülerek o kadar para sonunda sırtımın ağrıdığı itiraf ettim ve değiştirmek için istikbali aradım. sağolsunlar üstüne 90 lira daha bayılmam karşılığında biomagic yatağıyla değiştirdiler viscomu. orta-sert olan bu yatak şimdilik pek şahane durmaktadır, detaylı bilgi tahminen 1 hafta sonra verilecektir.
kocaman bi yalan. şahsen bir öğrencimin hediye ettiği orkide pek mutlu etmiştir beni. ama bu demek değildir ki tüm ders kağıda şirin şirin resimler yapıp ders sonunda onu hediye eden öğrencimin hediyesi daha az değerlidir.
kağıt mendil parası.. bizzat annem tarafından tecrübelenmiştir. köy öğretmenliği senelerinde bakkal kapalı olduğu için selpak alamayan öğrencisi mendilin parasını çıkarıp anneme vermiş ve "örtmeem, sen al kendine bi mendil" demiştir.
1971 yılında ingiltere nin sheffield şehrinde kurulmuş tiyatrodur. kendisi dünya snooker şampiyonasına ev sahipliği yapmasıyla tanınır. öndeki seyirci istese ronnie o'sullivanı "az geri çekil" diye dürtebilir, o denli yakındır seyirci ve oyuncu. bu sebepledir ki snooker oyuncuları pek sever* crucible daki ortamı. Her sene nisan gibi 2 haftadan fazla bir süre hayatlarımızın orta yerine oturan mekandır.
izlerken keyiften ölüp bitilecek bir bilardo çeşitidir. satrançtan beter bir ileriyi hesaplama içerir bünyesinde. hayatında bir kere bile bilardo topuna dokunmamış şahsımı her sene nisan ayında eurosportun karşısına çiviler, o derecedir.
en genç profesör olan ankara siyasal da ve ataum da dersler veren pek bilgili şahıs. ayrıca demokrat partinin teorisyenlerinden olmasını da hala anlayamamışımdır. bu kadar bilgili ve kafası çalışan bi adam nasıl böyle bir partiye bu kadar angaje olur dedirtir. totelde dersleri çok sıkıcı değildir ama yerlerden de uçumaz.
edit: kendisi artık numan kurtulmuş ile birlikte has partideymiş. bu tercihle yine şaşırtmıştır ama bu sefer mutlu da etmiştir.
bir metre gerimde annemin telefonla internette 101 oynamasına ve sürekli kendisiyle aynı 101 masasında oturan ablama "bana bi sarı 10 at, tek taşayım, bıdı bıdı" demesine rağmen ağlaya zırlaya ilk kez izlediğim ve beni koltuğa yapıştıran şahane dizidir. küçük velet osman beni benden almış, abi mete ve abla berrin hemencecik canımın içi olmuştur. kötü gibi gözüken kaptan babayı bile çok pis sevmeye başlamışımdır üstünü çıkarıp yatağa uzandığı ve edelelerini sarsa sarsa ağlamaya başladığı zaman. o derece olmuştur dizi. bravo.
"yardı-kopardı-duvardan duvara savurdu-çıktı üstümde debelendi-nutelleya boğulmuş kadar etti-en sıkı takipçisi eyledi" ot bok tarzı sevgi sözcüklerine mazhar olan yazar ve entrylerini görünce, "ulen bu dandik entry bunları yaptıysa benim bilmem ne entryim artık neler yapar" diye düşünen yazardır. ama hiçbir bok yapmaz entrysi, sakin münasebetlere girer anca sözlük okurlarıyla.
aslında gönülden geçen başlık şudur: "referandum hakkında en çok yorumu henüz oy kullanacak yaşta olmayanların yapması"
efendim neredeyse hepimizin facebooku var artık, allah emri. yaklaşık 2 aydır facebookta yaşanan referandum çılgınlığını en çok henüz oy kullanma yaşı gelmeyenlerin yaptığını gözlemlemiş bulunuyorum. yalnız burda hedef kitlem liseliler değildir sadece. mesela beni bu başlığı açmaya iten listemde bulan 13-14 yaşlarındaki bir ergen kız çocuğudur.
bu ortaokul kesimi beyaz türk, orta-üst sınıf bir aileden geliyorsa özellikle beyninizi siker afedersiniz iletileriyle. benim bu kız mesela bir saat içinde ikisi ingilizce olmak üzere 4 adet status güncellemesi yaptı. iletiler de "ya atamızın sözünü dinlemek bu kadar zor muuu :(((" tarzında. yahu bi yavaş. ne biliyosun da konuşuyorsun siyaset hakkında? aklı başında bir liseli oy kullanamasa da siyaset hakkında konuşabilir, ehildir. ama sen kızım? okulunda bi atatürk gördün gelip onunla bütün siyasi sorunları çözmeye çalışıyorsun. yavaş, bi öğren önce...
o da haklı ama, etrafındaki güya bu işte 'ehil' olanlar, "amaaan yavrum, biz biliyoruz da mı konuşuyoruz" tarzında dolandığı için kız da facebookta dünyayı kurtarmaya bu yaştan başlıyor.. neyseki artık bitti şu çılgınlık, maksimum 2 gün sonra tekrar "yha avril çookk şiriiiinnn" diye takılır kitle.
ankara da bolca bulunan aspava zincirinin en başarılı üyesidir. bu olayı yeni öğrenenler yıldız aspava yı en iyi sanır ama değildir, eskiler bilir ki en şahanesi özçelik aspava dır.** soslu patatesi ve cacığı mükemmeldir ama salatası zannımca onu en güzel yapan unsurların başında gelir. tazecik bi sürü çeşit yeşillik, üstünde de nar ekşisi.. mmmmmm.... dürümüne zaten bişey demiyorum...
sanılanın aksine en güzeli yıldız değil,özçelik aspava dır. esatta başçavus sokaktadır, en klasik tarifiyle "hassas* ın yanı"ndadır. inanılmaz derecede sıcak garsonları vardır. 10 liranın harcanacağı en lezziz yerdir.