hadi yine gel. illa kar mı yağsın, yolda yürürken götümüz mü donsun, sinema mı olsun gecede?
bak şarap var, en sevdiğin. bana bir mantar daha lazım, üzerine geceyi anımsatan birkaç bir şey yazabileceğim. gel de açalım şunu sırf bunun için.
biraz daha somuta ihtiyacım var. sonrasında elimde tutabilmek için. seni öptüğümü hatırlayabilmek için.
artık hissedebiliyorsam bir tek şey kaldı, denemem gereken. gelmen gerek bu odaya, yanıma.
nasıl garip, nasıl güzel, nasıl acılı, nasıl özledim. gel.
diye bir yazı yazabilirdim sana, ama yazmadım. sadece sıkıldım ve boş balonu doldurdum böyle anlamsızca. bakma sen bana.
asıl soru: ''türkiye'de beyin kabızı olmuş, tacizci-tecavüzcü yaratıklar kaldırılmalı mı'' olmalı. zira minibüslerden daha çok yer etmişler buralara. her yerdeler.
önce, çocukları eğitirken nasıl bir yol izlenmeli ki böyle iğrenç şeylere sebep olmasınlar yetişkin olduklarında. nasıl bir eğitim verilmeli ki insana, kadın uzuvlarını ''normalleştirsin'' ki elleme teşebbüsünde bulunmasın karşısındakini, diye düşünülmeli.
anneler babalar; bakın, nelere sebep oldu sizin daha 2 yaşındayken oğullarınıza ''erkek erkek bu, kocaman erkek'' deyişiniz. yücelttiğiniz oğlunuzun uzvu nelere sebep oldu görün.
bakın, sizler katlediyorsunuz aslında bu kadınları, insanları.
öyle bir şey yapmalı ki şu anneler, babalar; erkeklerin cinsel organlarıyla değil beyinleriyle düşünmelerini öğretmeliler en başta. yoksa, bu olayların sorumlusu hepinizsiniz!
ya da biri ve ya birileri öğretmeli artık şu koca erkeklere(!); dünya cinsel organlarında dönmüyor. illa kopartıp atalım mı dünyanın ucunda döndüğünü sandığınız uzvunuzu? sonra ne kalacak sizden geriye? hiç mi? hiç.
ya da öğrenin artık yeter!
kimseye istediğiniz gibi dokunamazsınız. hiçbir şey, hiçbir kimse sizin değil.
o ellerinizi, dillerinizi, sözlerinizi vücudunuza yakın tutun, hatta vücudunuzdan çıkartmayın. saçma bir eylemde bulunmayın.
el atmayın öyle önünüze gelene. çöplük oldu ülke/dünya sizin yüzünüzden. uzak durun.
yani; minibüsler acil değil arkadaş, pislikleri kaldırmak en acili. zehir salıyorlar, ölür insan böyle böyle.
annemin benim için belgeselini bulup bu akşam bana izlettiği kadın, vivian maier.
John Maloof, bir tarih kitabı yazarken tarihi fotoğraflara ihtiyaç duyar ve bir müzayede sırasında bir kutu negatif film satın alır.
Filmler Vivian Maier'e aittir. Fotoğraflarını beğenen John, Maier'in peşine düşer. Onu ve hayatını keşfeder.
ve bir belgesel filmiyle bizim de keşfetmemize olanak sağlar.
Vivian Maier, aslında fotoğrafçı olmayan bir fotoğrafçı kadın ya da yaşarken dadı, öldükten sonra fotoğrafçı olan bir kadın.
Hayatını öğrenmek ve fotoğraflarını görmek mükemmeldi. Kesinlikle izlenilmeli, bayıldım.
sanki kılını tüyünü kestirince her şey yoluna girecek, istediğin gibi olcak bir şeyler. ya ufak tefek şeylerin yerini değiştirmek istersin ya da gider saçını kestirirsin. ee noldu? rahatladın mı şimdi? hayır, bak gene dünün aynısı bugün. bak gene her şey boktan. neyse ki saçlarına yaradı bu, nefes alıyorlar.
''ama bak sen seviliyorsun, bense bekliyorum. elinden geliyorsa, azcık sevsene beni. içinden geliyorsa, tutup öpsene beni.''
(bkz: yedinciev-sevsenebeni)