Şebnem Ferah'ın ilk albümünün adıdır. ismine yaraşır şekilde, kadına dair tüm halleri, o albümde yakalamak mümkün. Her bir şarkısı keyifle dinlenilmiştir ve halen dinlenilmektedir.
Kızını istemeye geldiklerinde, televizyonu açıp "ben sizi iplemiyorum görücüleeeeer" görüntüsü ile real madrid-barcelona maçını izleyen, "kızımı benden koparacaksınız diye çok korkuyorum" iç sesi ile gelenlerle hiç muhatap olmadan sadece pencereden dışarıyı izleyen, düğün fotoğraflarının en üzgünü, kızının sırtını dayayabileceği en heybetli dağ, kollarında ağlayabileceği en şevkatli mağaradır.
anne olduktan sonra daha da iyi anlaşılan ve hatta yaşanan bir durumdur.
uyandıktan sonra insanı nelerin beklediği, nelerin olacağı ve bunların insanda yarattığı duygular da ihtiyaç duyulan ve istenen uyuma süresini direkt etkilemektedir.
sevilmeyen bir işe gitmek için uyanılıyorsa, değil 4 saat, 10 saat uyku bile az gelir. ancak iş seviliyorsa ve iş yerinde mutluysa, 4 saatlik uyku sonunda zıpkın gibi olup işe koşulur.
diğer taraftan iş aramak zorunda olunan 315. güne uyanılmışsa ve artık umut yitirilmişse uyku yine yetmez. Güne başlama anlamsız bulunur.
Amaaaaa sevgiliyle buluşulacaksa, uzun süredir görülmeyen kankalarla görüşülecekse, ameliyat olan baba hastaneden taburcu edilecekse, kardeşinin düğünü olacaksa, eşin doğum yapacaksa, uyku da ne, uyunmaz olur biter. *
hayatın ve ölümün anlamını tam olarak idrak edememiş olan insanların * varlıklarını ve yokluklarını yasaklara bağlayıp, yasağın kendilerinde yarattığı merakın kat sayısına bağlı olarak farklılaşabilecek olaylardır. *
boşanma sebebi olan müthiş tat. Eşlerden birinin yumurtadan tiksiniyor olması nedeniyle diğer eş bu yemeğe hasret kalmıştır. Dava dilekçesindeki boşanma sebeplerinden biri de budur. *
yemeği hazırlayanın anne olmadığı durumlarda, hazırlayanın mutlaka bir talebi olacağı veya kötü bir haberi yumurtlayacağı şüphesini doğurur.
-kanka bu ay kiranın payıma düşen kısmını ödeyemeyeceğim, idare eder misin?
-karıcım, annem bundan sonra bizle oturabilir mi?
-abla ya, bana 10.000 dolar borç verir misin?
-o düğüne yalnız git n'olursun, sevmiyorum o insanları ya...
-akşam tatlılar (!) senden...*
-ha bu arada, 2 gün sonra Moldovya'ya iş seyahatine gideceğiz arkadaşlarla, haberin olsun.
-müthiş bir pırlanta yüzük gördüm, yarın gider alırız değil mi?
-ha bu arada, yarın saçlarımı maviye boyatmak için rendevu aldım.
-anne, yarın beni istemeye gelecekler, evdesiniz zaten değil mi?
-yemeklerim de çok güzel değil mi.... Ya bu arada, dersler o kadar da güzel değildi bu sene. Seneye tekrar o dersleri alsam iyi olur. Yok yok sınıfta kalmadım, sadece bu sınıfı tekrar okumak istiyorum ben, o kadar. *
genelde sevilmeyen dersler söz konusu olduğunda söylenen erteleme cümlesidir.
Özellikle gece çalışmayı alışkanlık haline getirmiş bir öğrenci tarafından bu eylem gerçekleşirse, hiç şaşmaz, sabah çalışılan dersten hayır gelmez, bir cümle birşey anlaşılmaz, akla girmez.*
#4624197'de anlatılan şahsiyatin hık demesi sonucu burnundan düşmüş olan, şüpheci bir şekilde yan yan bakışlarıyla ünlü, 3 aylık, sevimlilik abidesi velet.
KOBiDER Başkanı Özgenç'in 8 Mart vesilesiyle "ettiği", başkanlıktan istifa edip elektrikçi dükkanı açmasını önerdiğimiz şu cümle örnek olarak verilebilir : "Eşitlik bir safsatadır... Fiş de prize eşit değildir."
Yetenek Sizsiniz Türkiye programının 2.sezonunda yaptığı çeşitli illüzyon gösterileriyle takdir toplamış ağabeydir.
"kafa düşürme" gösterisindeki seri hareketi o yaştaki birinden beklenmeyecek derecede başarılıdır.
seyirciye ismini sorup yanıt olarak başkasının ismini söyletmesi, üstelik bu soru cevap bölümünü seyircinin hatırlamıyor oluşu oldukça ilginçtir.
Elbette bu sadece bir illüzyon ama başarılı bir şekilde yapıldığı ortada, finale çıkamaması üzücü.