insan olarak yaratılmış olmanın derin, soylu hikmetleri üzerinde yol alması istenmiyor insandan. Niçin geldi dünyaya, neler yapmaya memurdur; dünya niçin var olmuştur gibi ezeli sorular, beşerî kaygılar, içinden sökülüp alınmıştır. Bunları düşünmenin, ruhî hassasiyetin ve kemalin yolu tikanmıştır. incelemenin, derinleşmenin, erginleşmenin, anlam kazanmanın uzağına itilmiştir insan. Öteyi, öteleri, ötenin ötesini, yeryüzünü, gökyüzünü, toprak altını, yeniden dirilmeyi, hesap vermeyi, büyük sevinci, soylu istirabi, bütün varlıkların özellikle insanın kutsallığını, insana karşılık beklemeden yardımda bulunmanın ulviyetini, eşyanın da gövdesinin de geçiciliğini tefekkür ettiren, kendisini öylece düzenleten bir çağda yaşatılmıyor insan.
Nefret tek gerçektir. Nefret duyguların en güzelidir ne mutluluk gibi gitti gidecek korkusu ne de üzüntü gibi gitse de kurtulsam çabası bırakır. Nefret ikisinin ve hatta bütün duyguların üzerindedir. Gerçek zannettiğiniz aşktan bile daha gerçektir. insanlar merhametinizi aşkınızı mutluluğunuzu üzüntünüzü umursamaz onların size saygı duymasını sağlayacak tek gerçek nefretinizdir.
Halledeceğiz. Hem de halletmek için yanımızda kimseye ihtiyaç duymadığımız bir anda halledeceğiz. Kimsenin bizi özlemeyeceğini bildiğimiz bir günde rahat gidebildiğimiz zaman halledeğiz hatta arkamıza bakmadan değil baka baka ama rahat rahat gidebildiğimiz gün halledeceğiz duyguların olmaması insanlığımızı etkilemediğinde hem de.
Uzun zaman sonra yine buradayım sözlük. Söylemek istediğim, hayattan ne zaman darbe yesem buraya geliyorum. Çaresizim sözlük çok çaresiz ve çıkmazdayım.
üç gün önce kullanmaya başladığım ilaç. kullanmaya başladığım gün kendimi sarhoş gibi hissetmiştim. son zamanlarda dişlerimi sıkmam haricinde ve sabahları daha dinç uyanmam haricinde bir etkisini görmedim zamanla editleyeceğim.
16. gün editi
her zaman sabahları alıyorum böylece uykuma etkisi olmuyor. çünkü ilaç gerçekten uyumak konusunda zorlanmanızı sağlıyor. ayrıca dün gece dişlerimi aşırı sıktığımı farkettim. sosylallik açısından çok rahat bir insan olmaya başladım. eskiden insanların hareketlerim karşısında düşüncelerini kafama çok takardım. şuan umrumda olmuyor. son bir kaç gündür beni daha mutlu bir insan yaptı diyebilirim. tek kötü yanı gerçekten istemsizce dişlerinizi sıktığınızı farketmeniz.
Karşısındaki kimseye değer vermeyen insan hareketidir. En başta kendisine saygısı yoktur. Bir de kimseyi sevemez bu insanlar herkesin eksi yanlarını görür eleştirir. Kimseyi olduğu gibi sevmeyi düşünmez. giderek mükemmeli aramaya çalışır ama hiçbir zaman mutlu olmaz.
Ben kötü bir insan olmaya başladım. Bir olayda içimdeki iyi ses kısık, kötü ses yüksek çıkıyor. iş işten geçtikten sonra işler tersine dönüyor ve ben yaptığım şeyden pişmanlık duyuyorum ve iyi bir insan olmaya karar verdiğim zamanlarda hep kısık sesi dinlemeye çalışıyorum. Bu benim özümde kötü fakat çabamda iyi birisi olduğumu gösteriyor sanırım.
Hiçbir şeyi silmezdim beni ben yapan şeyler ve kişiler hayatıma girip çıkan insanların iyi veya kötü bana kattıklarıdır. Eğer o tecrübeleri edinmemiş olsaydım şuanki ben olmazdım.
yalnızlığın zıt anlamlısı kalabalıkmış. nasıl yani ben yalnız değilken kalabalık mı oluyorum? yanımda beni anlayan bir insan olsa ben kalabalık mıyım yani. kalabalık hoş bir kelime değil bence yalnızlık da hoş değil. bazen merak ediyorum, insanlar nasıl mutlu olabiliyor bu dünyada diye düşünüyorum. kalabalıklar nasıl büyük kahkahalarla gülebiliyor. ben o büyük kahkahaları atmayalı içimden gelerek gülmeyeli çok uzun zaman oluyor. nedir bu kalabalık nasıl bu kalabalığın içinde kendime yer edinemiyorum. neden her şey yüzeysel kalıyor. sevgiler, dostluklar nasıl bu kadar yüzeysel. neden insanlar sevgi konusunda cimriler. gurur denen şey neden var? nasıl bu kadar riyakar ve yalancı olabiliyorlar. kimseyi tanımak istemeyerek kendi ellerimle mi oluşturdum bu yalnızlığı? yoksa insanlar böyle olduğu için mi ben öyle istedim. zihnimin o parmaklıklarından neden çıkamıyorum. neden bütün emeklerim ve beklentilerim beni mutluluğa ulaştırmıyor? insanlar bu kadar karaktersiz olmak zorunda mı dedikçe yavaş yavaş onlara benziyorum. mutlu olmak karaktersiz vurdumduymaz olmayı gerektiriyor galiba. yalnızlığa çare bulmak da sanırım buradan geçiyor.
bu dünya böyle bir yer. her şeyiniz olsa bile en çok istediğiniz sizin olmayınca hiçbir şeyin bir anlamı kalmıyor. hiçbir şeyden zevk alamaz oluyorsunuz. en korkuncu da sizin olmasını istediğiniz şeye bir başkasının sahip olacak olması ve daha da kötüsü onun kıymetini sizin kadar bilmeyecek olmasına emin olmak. hayat öyle bir yere sürüklüyor ki sizi öyle çıkmaz sokaklara giriyorsunuz ki parmak uçlarınıza kadar uyuşuyorsunuz. bedenin acısından daha kötüymüş ruhun sızısı.
Dünya böyle bir yer işte. intihar edenlerin yaşayanlardan daha hassas olduğu ve hassas kalpler için cehennem olan bir yer.
sadece sınavdan sınava okul bitirip en sonunda avukat mesleğine sahip olan insanları elemeye yönelik bir sınav olacaktır. Mesleğin kalitesini artıracağına kesinlikle eminim.
Yürüyüş yapmaktan korkar hale gelmişiz yazık... Halk devlet için değil devlet halk içindir bunu unutmayın biz yaşıyoruz bu ülkede bir kaç kişinin verdiği karar yüzünden milyonlarca insanın hayatı etkileniyor. Bizim bazı şeylere de sesimizin çıkması gerekmiyor mu bizim de tepki göstermemiz gerekmiyor mu? Üstelik devlet yani bizim oluşturduğumuz devlet bize bu hakkı vermişken.
yürüyen adamı aşırı yavaşlatıp koşan adamı da çok hızlı düşünürsek duruma kafa yormamız kolaylaşır diye düşünüyorum limit mantığıyla düşünelim. hızlı adam o kadar hızlı olsun ki yağmur taneleri nerdeyse durağan kalsın bizim herif yol üzerinde ne kadar yağmur damlası varsa toplayarak ilerler yani yanal alanı kadar suya temas eder. eğer yürüyen adamı düşünecek olursak bu adamı da çok yavaş yapalım aynı sürede sadece kafasının üzerinden su damlalarına maruz kalacak ve bu sayı yol üzerinde toplanılandan çok daha az olacaktır.
dünya üzerinde öldürmeyen hiçbir uygarlık yoktur. her devlet kanla kurulmuştur ve öldürmüştür. bunu kimisi dini kullanarak yürütmüş kimisi milli duyguları ön planda tutmuştur. bir devleti yönetmek veya kurmak içinse din amaç değil araç olmuştur. din şart değildir bir toplumu birarada tutmak için amaç birliği yeterlidir.
ayağına ayakkabı alamadan cebine para koyamadan askere gidip şehit düşen aslanlarla karşılaştırınca bu sanki biraz hanım evladı hanım kızımızın bir sorusu gibi geldi bana.