At çek balık avı ile ilgili keyifli bir youtube kanalı.
Sadece balık avı değil, doğal manZaralar ve farklı perspektiflerdeki çekimler ile vlog tarzı yayınlanan bu kanal Bana çok içten ve samimi geldi.
Bir göz atmanızı tavsiye ederim.
'' balıkçılık değerli bir madendir. balık avı için altın veya gümüş iyi bir sıfat değil. balık avı olsa olsa çeliktir. ''
şimdi de eczanelerden 10 günde bir tc kimlik numarası ile temin edilebileceği söyleniyor. maskeye ulaşmayı bırakın stabil açıklamaya ulaşamıyoruz henüz.
bir kitaba 2500 tl veren insandan karlıdır. mevzu bahis kitabın **internette özel baskı diye 13000 tl ye satıldığını gördü bu gözler. insanın neden diye ağlayası geliyor. böyle abartılı paralar ödeyen insanlar kitabı okumuyor, sergiliyor. koleksiyon ögesi onlar için. o yüzden garipsememek gerekli belki ama yine de ; kitap kitaptır, koleksiyon babandır.
dünyanın en güzel eylemidir. sanıldığının aksine illa iki kişiye ihtiyaç da yoktur üstelik. insan pek ala kendisine de sarılabilir. yine de bir başka vücut ısısını hissetmek paha biçilemez bir keyif verir insana. bunun bir tık üstü, kucağındaki kedinin gırıldaması işte.
insanların dışa gösterdikleri ile içlerinde yaşadıklarının çelişkisi dolayısı ile, içeride sorun yaşayan bir tek ben miyim düşünceleridir.
yani bu sosyal medyada paylaşılan mutlu ve iğrenç insanlar hayatı yaşıyor ulan diye düşünürken kendi profilime bakıp ne kadar mutlu ve iğrenç göründüğümü fark etmek mesela. *
belediyeden dağıtılan maskelerin don kumaşından hallice olması dolayısı ile, sipariş edilenlerin muhteviyatından emin olunamadığı için akıbetine sıra gelememektedir.
sek rakıyı direk şişeden mi içiyor acaba diye düşündüren yarım kalmış soru cümlesi.
rakının olmazsa olmaz eşlikçisi muhabbettir. ki muhabbet için ille de birden fazla kişiye gerek yoktur. geri kalan şalgammış, peynirmiş, buzmuş çok da önemli değil kanaatindeyim.
vajinası ile birlikte gezen kadına layıktır o! olmaz olsun öyle erkek.. ne güzel burunlarından işeyen, parmaklarını kendilerine saklayan edepli erkeklerimiz onlar yüzünden zayi oluyor.
wp de durmadan girip çıkan kişiyi tespit edecek denli hırsla takip eden birinin fark edebileceği durum olsa gerek. her şeyin altında anlam arama sorunsalına cevaben, belki interneti ile ilgili problem yaşadığı için bağlanmakta zorluk çekiyordur.
karantinada sevgilisi ile kaldıysa, karantina bittiğinde sevgilisiz kalacak olan kız olabilir bu. aynı olayın nasıl olsa maske takıyorum diyerek bıyıklarını almayan kız versiyonu da mevcut olabilir.
müşteri ilişkileri bağlamında sınıfta kalan internet sağlayıcısı. bu kadar vasıfsız ve bu kadar iki cümleyi bir araya getiremeyen bir çağrı merkezi daha görmedim. bu işleri kime yaptırıyorlar bilmiyorum ama takip etmedikleri ortada. almak zorunluymuş izlenimi bırakılarak ekstra paket satışı yapılmasından başlayıp ardından yapılan şikayetin bir türlü sonuçlandırılamaması ve abonelik iptaline kadar giden olaylar silsilesini yaşamamak neredeyse kaçınılmaz hale gelmiş durumda.
bilinçli bir kullanıcı isen hakkını arıyorsun, değilsen maalesef 50 tl ye alacağın hizmet oluyor sana boş yere 100 tl. yazık günah.
yalan makinesi.
kişiye referans olarak sorulan belli soruların ardından standart değerleri belirlenerek, asıl sorulara verdiği cevaplardaki fiziksel uyarılmaları kıyaslanır. pek güvenilir bir şey olmadığı söylenir, ayrıca bir çok ülkede mahkemede delil olarak kullanımı falan da söz konusu değil.
mesela anneniz öldü, size anneni öldürdün mü diye soruyorlar. sizin ise annenizin ölmüş olmasından dolayı duyduğunuz derin acı sebebiyle vücut ısınız artıyor ve hızla nefes almaya başlıyorsunuz. hayır ben öldürmedim diyorsunuz ama e poligraf çıldırdı?
insanların duygu ve düşüncelerinin mimiklerine yansıması ile ilgili çalışmaları olan psikolog. bu konuda hakkında çalışmalarının, nasıl başlayıp nasıl ilerlediğinin bilgilerini paylaştığı kitapları mevcut. lie to me dizisinin de esinlendiği karakterdir bu arada.
tabi dizideki gibi öyle adamın karşısına oturup kaşını kaldırdı aha iş atıyor, sola baktı yalan söylüyor gibi tüme varımlar söz konusu değil. adamlar bu çalışmaları hazırlarken bir dünya videoyu kare kare inceleyerek normal zamanda gözle görülmeyecek şekilde belirip kaybolan yüz ifadeleri üzerinde durmuşlar.
zararsız ve hatta yararlı versiyonunun nefes almasını sağlayan şeyin adalet sistemi yahut kolluk kuvvetlerinin değil de bizzat kendisinin olduğu seri katil.
öldürdüğü kişilerin bedenlerine (ya da belli uzuvlarına diyelim) aklın almadığı cinsel aktivitelerde bulunmuştur. bu cani kişiliğinin, annesinin ona küçük yaştan beri sistematik olarak uyguladığı psikolojik, travmatik eylemlerin sonucunda oluştuğu söylenir. bir çok seri katil gibi onun da küçük yaşta hayvanlara eziyet ettiği görülmüş.
ama başta da söylediğim gibi ilginç olan şey, yakalanamamış olmasıdır. kendisi teslim olmuştur.
teslim olmasa yakalanabilir miydi? ya da şartlı tahliye başvurularında bulunsa şu an dışarıda olma ihtimali var mıydı? (şartlı tahliye hakkı doğduğunda, henüz insanlara karışmak için hazır değilim demiş ve reddetmiş.) dışarıya çıksaydı yeniden öldürmeyeceği garanti edilebilir miydi?
seri katil profilleri yakalananlar üzerinden şekillendirildiğine göre yakalanmayanların motivasyonlarını ve zayiatlarını nasıl öğreneceğiz?
ayrıca belirtmek isterim ki onunla gülümseyerek fotoğraf çektiren gardiyanların rahatlığına hayranım.
seri katillerin çok zeki olduklarına dair dolaşan söylentiye pek de uygun olmadığını düşündüğüm katil kişi.
zeki olduğu su götürmez ancak öyle abartılacak bir zekaya sahip olduğunu düşünmüyorum. döneminin imkanlarının kısıtlı olması dolayısı ile uzun süre yakalanamadığını düşünüyorum. ayrıca eyaletler arası bilgi paylaşımındaki cimrilik ve organize olamama durumu da söz konusu. netflixin ted bundy ile ilgili yayınladığı belgeseli izledikten sonra aşağıdaki diyalog şaşırtmıştı mesela beni;
röportajı yapan kişi: hapisten çıkmak istiyor musunuz?
ted: yasal yollarla, evet. *
bu kısmı izlediğime bir insan neden böyle bir detay verme ihtiyacı duyar ki diye düşünmüştüm. yani bu sorunun cevabı evet ya da hayırdır. yasal ya da yasal olmayan yolları eklemenin manası ne?
derken..
adam kütüphanenin camından atlayarak kaçmayı başardı. demek ki o soruyu cevaplarken kafasında kuruyormuş diye düşündürdü beni.
bir de paul ekman'ın bu adamın röportajları üzerinde bir çalışma yapmasını ve mikro makro ifadelerini incelemesini isterdim.
hangi istatistikile elde edildiği belirsiz olan ve aynı sebepten ötürü de geçersiz olan önerme olduğu kanaatindeyim. yaklaşık 5 dakikalık bir çaylak olarak, sözlüğe girişte beden ölçüleri talep edilmediğinden eminim.
özellikle kadınların, nadiren ise erkeklerin de tercih ettiği bir epilasyon yönetimidir. eskiden şeker ve limonu kaynatarak da yaparlarmış, gerçi belki hala vardır bu şekilde yapan. bir defa kendim de deneyip kıvamını tutturamamamdan mütevellit macundan sayıp yemişliğim vardır. * artık bir çok markanın bir çok çeşidi market raflarında yerini aldığından dolayı kimsenin kıvam tutturmakla uğraşacağını sanmıyorum.