bu tutumu sergileyen insanlara bir daha selam vermeme sebebidir..onlardan uzak durulmalıdır.kibr ve küstahlık ,bir başkasını küçümseme ve yerme ,insana şeytani vasıflar kazandırır ,asıl dalga geçilmesi gereken insanlar da kendileridir..
güven duyulacak kusursuz bir erkek hala varmıdır sorusunu akla getirir.nitekim günümüzde kadın-erkek ayrımı gözetmeden insan olan herkes için bu şüpheyi yaşıyoruz..koşulsuz şartsız bir başkasının güvenini kazanmış insanların varlığına inanmak zor..hele bu kişi bir erkekse..
dilek türkan dan dinlemek daha bi güzeldir..hüzünlendirirken neşelendiren ,gözleri kapatıp bir an için kendinden geçmeye neden olan huzur verici şarkı..
insanın insana, insanın hayvana, insanın bir dal parçasına şuurlu zulmünü anlayamayan ben, iyilik karşısındaki komikleşen bağlılığıyla Budala Prens Mişkin'e yöneltilen eleştiriyi üstüme alacaktım sonra:
-"Ama dostum siz dünyanın cennet olmasını istiyorsunuz".
-Doğru. Çünkü aslen oralıyım. Yoksa böyle acı çekmezdim...
sözleri ile bir kez daha kendisine aşık olmamı sağlayan güzel insanın,okuduğum en son kitabı..altı çizili onlarca satır ,içinde kendinizden birer parça bulabileceğinizin kanıtı oluyor...şiir tadında denemelerden oluşan güzellik ve aşka dair gözlemleyemediğimiz onca küçük detaylardan devasa mahiyette manalar çıkarabilen ince ruhlu yaklaşımların sonucu okuyucuya sunulmuş zarif bir kitap ..
saçmasapan, boş konuşan insanlarla geyik yapmaktansa hiç konuşmamayı tercih eden mantıklı insandır..aynı zamanda iyi gözlem yapar ve doğru insanı diğerleri arasından ayırt etme konusunda da oldukça hünerlidir..
"...yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesden daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak. ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak.
dünyada bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi?"
(bkz: kürk mantolu madonna)
mahalldeki çocukları çikolata karşılığında mavi kapak toplamaları için örgütlediğim ,elimden geldiğince dahil olmaya çalıştığım güzel düşünülmüş olan engellilere yardım amaçlı düzenlenen kampanya..
bakış açısı zamanla değişkenlik gösterebilir..insanları değerlendirirken dikkate aldığımız ölçütlerin farklılaşması bir zamanlar doğru sanılanın , yanlış olduğuna inanılması ile sonuçlanabilir..
değişkenlik 'ben' kaynaklı oldukça sabit bir yargıda bulunmak da zorlaşır.
suçluluk duygusu gibidir..
hemen bitirildiği için içten içe kızgınlık duyulur ,kitaptaki kahramanların birer hayal ürünü olduğu gerçeği ile yüzleşme vaktidir -hayal kırıklığı yaşanır..
sonra en başa geri dönülür ve altı çizilen, yanına yıldızlar kondurulan bazen de anlamsız figürlerlerle işaretlenmiş olan satırlar tekrar tekrar okunurak bir süre kitabın etkisinde kalınır..
sonra yazarın diğer kitapları belirlenir ve okumak için sabırsızlanılır..
karşılık beklemeden yapılan bir iyilik sonrası karşı tarafın suratında beliren yada bize öyle gelen o memnuniyet ve şükran duyma ifadesine tanık olmak..
dış dünyaya kapanıp kendi kabuğuna çekildiğin andır.. daha az konuşursun ama daha çok söz söylersin..belki daha az kişi anlar ama anlayan tek kişinin varlığı ile dahi yetinebilirsin..insanların hayatta kalma mücadelesinde oynadıkları ucuz oyunları ,hırs,bencillik,sahtekarlık ve samimiyetsizlik içindeki çırpınışlarını izlerken ,garip bir haz alırsın,onlardan biri olmadığını düşünürsün ve bu tekbaşınalığında mutlu olduğunu hissettiğin an olgunlaştığını farkedersin..
12 yaşında kitabı okuduktan sonra ileride ne olmak istiyorsun diye soran öğretmenime ,köy öğretmeni ama doğuda ..cevabını verince,yüzündeki alaycı gülümseyişi bana hatırlatan çok özel kitap
bencildir..çevresindeki insanlarla beraber -olumsuz tepkilerle karşılaşacağı muhtemel olduğundan ve buna imkan tanıdığı için - kendisine de saygısı olmayan , hoşgörülmemesi gereken insandır.
Sev Beni
Sar Beni
Bir Tek Kötü Sözün Sarsar Beni
Bilinmez Denizlerin Kuytu Koylarında
Bul Beni
Bil Beni
Al Beni
Bu Saçmasapanlıktan Kurtar Beni
Uykusuz Gecelerin Gizli Örtüsünden
Çıkar Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye, Sen Bil Diye, Sen Anla Diye
Sor Beni
Bul Beni
Sessiz Şarkılarda Çal Beni
Bulutlar Ülkesinden Kuru Topraklara
indir Beni
Sez Beni
Yaz Beni
Karmakarışıklığımdan Çöz Beni
Birikmiş Tortuların Kirli Sularından
Süz Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye
Sen Bil Diye
Sen Anla Diye
(bkz: bülent ortaçgil)
aynen öyledir..
ve mezhep farklılıkları aramızda hiç bir zaman sorun oluşturmamıştır.olgun ve mantıklı düşünebilen insanların, aralarındaki bu farklılıklara mesele gözüyle bakmaması gerekir özellikle türkiye gibi farklı kültür, millet ve mezhepleri bünyesinde barındıran bir ülkede yaşıyorsak hele ..
gizlice telefon rehberinden numarasını alıp bir kaç kere arayıp sesini dinlemiştim onun, daha çok küçüktüm o zamanlar ama neden telefona çıkan annenesine şarkı dinlettiğime hala anlam veremiyorum .çocuk olmak böyle saçmalamayı gerektiriyor olmalı evet*