bediüzzmanın, mustafa kemal karşısında bacak bacak üzerine atmış bir halde meşhur paşa paşa! ünlemi le başlayan konuşmasının canlandırıldığı sahneyi, atatürke hakaret kapsamında değerlendirerek dava açmaya hazırlanan zihniyettir.
yazarın, türkçe bildiğini ve düşenebilme yetilerine sahip olduğunu varsayarsak; önermesinin -en azından kendi içerisinde- mantıklı olabilmesi için; önerme sahibinin, michelangelo buonarroti nin hz musa zamanında, leonardo da vinci nin de hz isa zamanında yaşadığını zannetme yanılgısı içinde olduğunu ortaya koyan cümledir.
nasıl ki michelangelo, da vinci ve pek çok ressam yazınsal tariflerden yola çıkarak bu iki peygambere ait tasvirleri yapmışlar, aynı bunun gibi efendimiz sav için de onun yüz ve beden hatlarını ifşa eden eserler ki, biz bunlara hilye i şerif diyoruz, mevcuttur. dahası, bu tariflere göre efendimiz için yapılmış az sayıda da olsa resimler de mevcuttur. ancak bu resimlerin yaygın olmamasının ya da müsüman ressamlar arasında bu resimlerin yapılmasına pek itibar edilmemesinin nedeni; yazarın kinayeli bir şekilde demeye çalıştığı gibi peygamberin utangaç olması değil, canlı tasvirinin islamda hoş karşılanmıyor olmasıdır.
the young turks showunda paylaşılan bir videodur. ibnelikle ilgili sunucunun düşüncelerine katılmasam da en azından böyle bir exorcist olayıyla kişinin gaylikten kurtulamayacağı da açıktır.
"has anyone really been far even as decided to use even go want to do look more like?" grammeri falan değil bizzat ingilizceyi sikerek oluşturulmuş bu cümlenin kısaltması.
en fazla toparlayabildiğim hali ile: has anyone really decided to, go so far like that, in wanting to look more like...???
kendisi ile 5 dakika görüştüğünüz takdirde, hakkındaki düşüncelerinizin büyük ölçüde değişeceği kişidir. elbette ki, -hatta en fazla- şakirtler de dahil.
o, sevmenin ve nefret etmenin üzerinde olan, kesinlikle başka türlü biri.
sözlük kuralları gereği istediği başlığın altına istediği entryi yazamamış, yine sözlük kuralları gereği ( @ ) ila başlayan entryler girip, yazar arkadaşına karşı duygularını açıkça ifade edememiş olan yazarın, meydan okuma ifadesidir.