istanbul'a yeni gelen dikkatli insanları ilgilendiren olaydır. Örn. diğer şehirlerde yaşayan insanların aksine istanbul insanında ki telaş, acele, koşuşturma gibi.
smile adsl geçince ne kadar lanet, ne kadar pislik, ne kadar, kazıkçı, ne kadar sömürü bir servis sağlayıcısı olduğunu anladığım, bir daha mı? tövbeler tövbesi dediğim, iğrenç sözde internet servis sağlayıcısı.sakın diyorum sakın!!! şu an kimsenin tahmin edemeyeceği küfürleri sayıyorum.
gerek bilim, gerek aksiyon, macera vs konulu filmlerin gerçek hayatla ilgisinin olmamasıdır.
örneğin, zenginlerin çok kendini beğenmiş, çocuklarının da çok küstah olduğu yalanı gibi. oysa gerçek hayatta ilgisi bile yoktur. sonra bir askeri filmlerde komutan asker ya da asker asker konuşmaları bunu çok iyi özetler.
genellikle filmlerde görülen bir harekettir, kahraman traş olur yüzünü yıkamadan havlu ile siler, kapatır traş işini. haliyle filmler bir toplumun kültürünü yansıttığı için hep düşündürür insanı, 'ulan acaba benmi yanlış traş politikası izliyorum?' bunu bir kere denediğimde yüzde bir yanma hissi, kaygan vıcık vıcık sıvılar, yoğun köpük kokusu. velhasıl üstadım günün berbat olmasıdır.
milyonlarca yıl öncesine dayanır üstadım.
tanrı sanatını ortaya koymak için dünyayı yaratmaya karar verir.
önce dağları yaratır ve - çok görkemli oldu, der övünür.
sonra denizleri yaratır ve- uçsuz bucaksız oldu harika, der.
bitkileri ve hayvanları yaratır aynı şekilde- çok uyumlu oldular, der.
tanrı bu sefer bir insan bir erkek yaratır ve - işteee şahaser, diye gurur duyar eseri ile.
ve tanrı kadını yaratır, şöyle bir bakar uzun uzun pek beğenmez memnun değildir ve şöyle der.
-amaaan buda makyaj yapsın.
anlaşılamayan sevdadır * çiçek canlı ise solacak yapay ise kokusu bir süre sonra kaybolacaktır, ha! saksı hediye alan yada eden görmedim hiç. çiçek değilde şöyle gerçek hayatta işe yarayacak birşeyin sevdası olmak daha mantıklı geliyor sanki, örn. bir toka takımı, parfüm, sıradışı bir biblo, mutfak robotu, kaşık çatal takımı gibi.