kazananları tebrik ederim, kazanamayanlara sabır dilerim. akdeniz iletişimi kazanmış ve il,okul vs. hakkında yardım isteyen varsa yardım edebilirim. (bkz: ben zorlandım başkası zorlanmasın)
13-24 mayıs arasında yapılacak olan festivaldir. Juri başkanları coen kardeşler olarak belirlenmiştir. Ayrıca festival tarihinde ilk kez juri başkanı bir değil iki adet olacak festival.
Sene devrediyor. insanlar öldükçe ölüyorlar ve ailem; insanlar öldükçe kahkahalar büyüyor, insanlar ölüyor elimde kalem, bu nasıl insanlık içinde elem. Katip yazıyor, levh-i mahfuz sanki. Kalem kırılıyorsa sen arıyorsundur, yağmur yağmalıydı anlıyorsundur. - Zannetmiyorum. Ağlıyor musun? Yok olan zaman değil eriyen benim. Ne kadar da komik şimdi şair triplerim. Sanki dünya benim, ben senim, sen benim olamayacak kadar güzel gülüyorsundur. - Belki. Belki de cinayet işliyorsun? Hem cinayet işliyorsun hem arıyorsun; hiç olmadığım kadar meşgulüm canım, ben meşgule veriyorum sen gülüyorsun. Sen gülüyorsun ama farkında mısın? Ben yağmur seviyorum, sen cinayet biliyorsun. Bu mülteci tavırları sevmiyorum ben. Zarifoğlu ölmeseydi belki gülerdim. Ben seninle yokuş çıkmak isterken, sen benimle bir çay içsen sevap işlersin. Çay demişken; kaç şekerli istersin? Ben sana gelemem insanlık ölür, sen bana gel ki insan "yşsn." Ayrı olmak neyi çözdü şimdiki zaman -yor.
midenin yanıyor gibi olup, o yanmanın ciğerlerine çıkıp, beynine oksijen olarak yollanması hissine kapılmana sebep olan, sanki uzayda hiç bir şeye temas etmeden tek başına duruyormuşsun hissine kapılmanı sağlayan histir. şiddetlenip devam ettiğinde ölme, yok olma ve hiç doğmama isteği baş gösterebilir. bunun sonucunda kişiye depresyon teşhisi konabilir.
kendi kendimle konuşmaktan sıkıldığım için iki tip yaratıp onları karakterleştirmeye çalışıyorum. ondan da sıkılmam yakındır. sanırım yalnızlığı abartıyorum.
levent yaylagül "aslanlar gibi" hala yerindedir. iki-üç değerli hocası dışında özellikle sinema alanında çok büyük hoca eksiği vardır. öğrencileri vasattır, hatta vasatın altındadır. genç iletişimciler yarışmasında alınan sonuçlar hiç bir şeyi ifade etmemektedir. genç ve dinamik bir dekanı vardır. atölyeleri senin sana katabileceğini sana verir. bir artısı yok. binası küçük ve işlevsizdir. fakat, bundan iki yıl sonra tam olarak yeni bir binaya geçecek büyük ihtimal yeni hocaları kadrosuna katacak ve umut vaad edecektir. Ama şu an için, uzak durun. Kazanan varsa da üzgünüm. Unutmadan; çok büyük riyakarlıklarla karşılaşabilirsiniz bu fakültede, özellikle atölyeler bünyesinde. izlerken çok gülüyorum sözlük.
aşırı dozda kullanıldığında vücuda yan etkileri olan durum. ayrıca feci halde kafa yapar, efkarlandırır, şiir falan yazdırır adama mazallah. Ek olarak bilimsel olarak yalnızlığın; sosyal yalnızlık ve duygusal yalnızlık olarak ikiye ayrıldığını okumuştum bir yazıda. son olarak benim de içinde bulunduğum durumdur.
yaklaşık 4,5 yıldır yaptığım eylem. sırf önyargı kırma adına başladığım ve bir dönem belime kadar indirdiğim saçlarımla laf söyleyen herkesin lafı ağzına tıktığım eylem.
Geçen kuşu vurdun ya sen, o kuş hani vardı ya, yok ya artık. Annemler de yok. Kardeşlerim Vardılar da hep, yoklar ya şimdi? Biz buradayız. Biz olmasaydık, ne olacaktı? Ne olacaktı o zaman?
"... olsaydı ne olurdu? " kalıplaşmış cümlesinden yola çıkarak yazılmaya başlandığına inanılan teknik bir olgudur. Kabaca tretmanın sahnelere bölünmüş şeklidir. Fakat tretman her haliyle yaratıcılık gerektirirken senaryo tamamen ayakları yere basan teknik bir konudur. Klasik anlatı dedikleri zıkkımda bölüm dorukları ve boşluğa düşmeler duble önem taşır. Ayrıca senaryo dersi alan herkese o üçgeni çizdirip "bu tarafa kayınca ne oluyor?" diye sorduruyorlar mı merak edilendir. Velhasıl senaryo öğrenilebilen bir şeydir. ilk öğrenilmesi gereken ise tema ile konu arasındaki farktır. Ivır zıvırı geçtikten sonra asıl yazmak istediğime gelelim. Senaryo illet bir sistemde yaşayan insanın özgürleşme çabasıdır.
radyo, televizyon ve sinema bölümü okuyacak "işsiz" arkadaşlar hayatlarında hiç bir şeyin değişmemesini istiyorsalar bu bölümü okuyabilirler. zira bu bölümün teorisini kitaptan, uygulamasını sektörden öğrenince okulun vereceği bir kağıt parçası hayatınızı değiştirmiyor.
Nem bulutlarıyla kaplı şirin şehir. Metro hattının güzergahı bana hala saçma gelen şehir. Of ulan çok sıcak şehir. Yalnız adamın kalabalık şehri. Şehir işte. Ha bir de kaleiçi var. Kaleiçinde de genel olarak turist avlayan dükkanlar ve zıkkım (alkol falan) var.
Büyük şehirlerin küçük çocuğu. Dünya okyanus, sen zerreden olma artık. Miadını doldurmuş paslı teneke, iflasını vermiş borçlu esnafsın. Argümanı zayıfsın, biraz da safsın. Kronik aptalsın, yolunmuş kazsın. iflah olmaz fikirlerin dışlanmış velet. Toplum seni göndermeden sürgün olmuşsun. Rüyaları görmeden hayra yormuşsun. Hiç bir şey yapmamışsın, ama yorulmuşsun. Tükettiğin oksijen de israf be velet. Ölüm bile yakışmıyor solgun tenine. Ne yapmak istediysen hep kurutmuşsun. Hayal bile edemezsin, durgunsun velet. Seçim günü hatır soran vekil gibisin. insan olduğunu hissetmelisin. Senin suçun yaşamak, yorgunsun velet. Ruhunu çalmışlar, ruhsuz olmuşsun. Onlar söylemişler sen de olmuşsun.
Eğitim kalitesini düşürecek deyu yanlışa çekilmesine rağmen bence de doğru bir harekettir. Şöyle ki; eğitim okulda zayıf ve işe yaramazken, dershanelerde soru tipleri üzerinden "hap" sistemiyle öğrenciye "ezberci" zihniyetle aktarılır. Kalıcı değildir. Yani dershaneler sanıldığı aksine ilim-irfan yuvası değil, sınav sistemini dehleyen para tuzaklarıdır. Çözüm ise dershanelerin kapatılması, sınav sisteminin acil değiştirilip öğrencilerin dikkatinin okul derslerine yönlendirilmesi, sonraki adımda da öğretmen kalitesinin sıkı bir takiple arttırılmasıdır. Nitekim belki bu sistem bir şeye benzeyebilir. Kanımca köklü bir değişiklik olmayıp, öğrenciyi ilgisine göre yönlendirmedikten sonra bu ıslahatlar da çatırdayacak, hiç bir işe yaramayacaktır. Nitekim düzen düzmeye devam eder ve bu kapanma ve arkasından beklediğim değişimler hiç yoktan iyidir dedirtir.
Kargomu muhitimdeki birime kadar getirip adresime teslim etmeyen, adresimin açık-seçik ortada olmasına rağmen evime gelme tenezzülünde bulunmayan, üstelik şubeye gelin alın diye telefon dahi etmeyen, ben telefon edince sürekli meşgul çalan bir telefona sahip, attığım maile bile cevap vermeyen, yaptığım şikayeti kaale almayan, dalga geçer gibi kargomu geri gönderen kargo firmasıdır.
Yazıklar olsun denilesi olaydır. Eğer bu kızımız kendi halinde bunu yapıyorsa; gençliğin ahlaken geldiği yere yazıklar olsun, ahlağı buraya indirgeyenlere yazıklar olsun. Eğer bunu başkası yapıyorsa, insanlığımıza yazıklar olsun. Eğer bununla dalga geçip üstünde durmuyorsak, toplumsal vicdanımıza yazıklar olsun, toplumsal ahlakımıza yazıklar olsun.