Etrafımızdaki insanlar çoğalıyor, küçükken ailemiz etrafımızdaki kötü insanları bir nevi de olsa uzaklaştırabiliyordu lâkin büyüyünce laf dinlemez, arlanmaz bir şey olduk maalesef. Sorumluluklar arttı, yapamayacağımız herhangi bir şey olduğunda üstümüze gelinmeye başlandı. Haklılar yahut değiller ama ortada olan tek şey; ne kadar büyürsen o kadar kirlenirsin ve ne kadar kirlenirsen o kadar yorulursun...
Bu insan gayet normal bir şekilde gelir. Başta hiçbir şeyi umursamayan taraf siz olursunuz. Kişi önce sizin için en değerli kişiymiş gibi olur. Mış miş der iken sonra olan ise; kişi gayet normal bir şekilde gider. Sonra da hiçbir şeyi umursamayan taraf o olur. Eee kısasa kısas...
"Sadece özgürlük ister onlar" tarzında muamele görebilirler. O kadar abartılı değil tabiki ama sen gelip bu kişinin her şeyini kısıtlamaya çalışırsan sanki o birey değilmiş de sadece senmişsin gibi davranırsan uçar, gider. Teknolojiyi takip etmeyi seviyorlar çünkü ileriye dönük şeyler ilgilerini çekebilir. Başkasından hoşlanıyorsanız ve kova kadını ile sevgiliyseniz açık açık yüzüne başkasından hoşlandığınızı, ilişkiye devam etmek istemediğinizi söyleyin. En azından dürüst olduğunuzda ya tepkisiz bir şekilde tamam der ya da sizi hiç tanımadığı söyler. Ama insanların duygularının değişebileceğini, başkasından elbette hoşlanabileceğini bilir ve anlayışla karşılar. He ama şahıs aldatıldığını görsün, duysun ya da öğrensin işte o zaman olacak bir şansınız varsa da elden gider. Hiç de öyle peşinizden koşmaz lütfen ayrılmayalım bilmem ne. Varsa 1,5 senelik ilişkiniz olmayan şeyine takmaz mıy mıy yalvarmaz, gram acımaz, çeker gider ardına da bakmaz. Bu duygusuzluk ya da taş kalplilik değil dürüst olmayan insanlara sadakasıdır. Kimi zaman evet ben bilirim havasından oluyorlar ama bir ikizler kadar değil. En azından alttan almasını biliyorlar ve üstüne gitmiyorlar. inatçılıkta beterler. Bir inat yaptılar mı daha da hiçbir şey yaptıramazsınız. Ön yargı olarak başkalarına değil fakat kendileri açısından bazen ön yargılı oluyorlar ki bunun nedeni de yapmak istemedikleri şeylerden kaynaklanır. Örneğin "bunu yapamam kesin" diyince "bunu yapmak istemiyorum"u anlamanız gerekir. Hümanistlik açısından haksızlığa asla tahammül edemezler ne kendilerine ne başkasına. Bir haksızlık oldu mu olayda bulunmasa bile sazan gibi atlar olaya karışır çünkü kendisini de o olaya bağlar ve eğer bir yararı olmadan sadece uzaktan izlerse kendini suçlu hisseder. Üstüne sorumluluğunda olmasa bile yük kakalanması, sorumluluğundaki işin elinden alınmaya çalışılması, iki arada kalmak, her an trip atmak ve gereksiz kıskançlık gibi aptalca hareketlere ayar üstüne ayar olur. Bu kişiye bu tarz şeyler yapacaksanız kendinizi ikinci planda bulursunuz sonra da vay efendim soğuk davranmaya başladı. Neden acaba? Kısacası burçlara inanmayın...
Bir puma oldukça hızlı olmasına rağmen geyiğin peşinden daha çok koşar fakat aynı şey tavşan için geçerli değildir. Çünkü harcayacağı enerji ile elde edeceği enerjiyi beyin hücrelerinde saniyede hesaplayıp kaybının daha çok olacağına inandığı hiçbir avın peşinden koşmaz. Yani yenilgiyi kabul edip başka bir av arayışına girer. Gel gelelim insan beyni pumadan daha çok hücreye sahip olmasına rağmen pumanın tam tersini yapmaktadır. Tıpta bu sendrom, takıntılı ruh hali anlamına gelir. Yani takıntılarının kurbanı olan bu insanların yaşadıkları psiklojik bir rahatsızlıktır.
Jericho adlı kasabada geçen, nükleer bomba sonrası çevrede, halk arasında kısacası hayatta kalabilmek amaçlı insanların neleri yapmayı göze alacağı ve öyle bir durumda neler olabileceğini konu alan 2006-2008 seneli bir Amerikan dram, aksiyon, bilim-kurgu dizisidir. Başröllerinde; Skeet Ulrich, Lennie James, Ashley Scott, Kenneth Mitchell bulunan dizimizin müzikleri zaten ayrı bir hava katmıştır ki sırf müzikleri için bile izlenir. Öyle ki konusu gayet akıcı ve çoğu bölümde neler olacağını merak ettirdiğinden 2 günde bitirmemi sağladı...
başröllerinde johnny depp, meryl streep, emily blunt, anna kendrick, james corden gibi isimlerin bulunduğu rapunzel, kül kedisi, kırmızı başlıklı kız, sihirli fasulye hikayelerinin ortak noktada birleştirildiği daha çok müzikal içeren ve yönetmen rob marshall'ın koltuğa oturduğu fantastik, komedi ve müzikal türünde bir filmdir. tamam güzel, fantastik, fragmanına bakınca ilgi de çekiyor fakat gel gelelim sinemada izlemeye; bana göre sadece ses kirliliği ve kulak parçalamak için ideal bir film. her dakika şarkı söylemeye başlamaları bütün filmi kesiyor bu kadar müzikal olacağını düşünmedim, düşünemedim. bir de johnny depp'i bu kadar az görmek beni de hiç tatmin etmedi. he varsa her an şarkılar içerisinde boğulmak digiturk'un ücretsiz kampanyası var gitsin izlesin derim. zaten bu filme para verseydim üzülürdüm, ama vardır her işte bir hayır der yoluma devam ederdim...
gördüklerim kadarıyla aktarayım; önce kapatılan sosyal ağ hesapları teker teker neşeyle açılır, sevgili zoruyla kaldırılan en artist fotoğraflar tekrar paylaşılır altına da umursamaz hain sözler yazılır, onu anında unutarak başka denizlere göğüs gere gere yelken açıldığı gösterilir(göze sokulur), arkadaşlarla hunharca eğlenmeye gidilir(artık ne hikmetse) böyle böyle gider. he bir de şu durum oluyor hiçbirini yapmayan da vardır, üşenir o insan bunları yapmayı. bunları yaparken zevk alan insanlar yok mu? meçhul. bunun; sevgiliyle tekrar barışınca yine aynı azimle hepsini kaldıran modeli de vardır. aynı senaryo başa sarar..
ilk günlerde büyük bir heves ve heyecanla yazılır. her günün sonunda yatmadan önce üşenmeden çabalanır. sonra günler birbirini kovalar derken bir bakarsınız 2 günde bir 5 günde bir sonra haftada bir kez yazmaya başlarsınız. en sonunda aile fertleri ve arkadaşlardan saklanan aziz günlük saklandığı yerde öylece kalır. kimileri için acı ama gerçek bir durumdur, kaçınılmazdır. fakat öyle de insanlara denk geldim ki; şahıs günü gününe her yaşadığı olayı yazmış, tarih atmış. 10 sene sonra da okuyup hüzünlenme, yüzünde gülücükler oluşturma imkanı buluyor. ben onlara helal diyorum sevgi ve saygıyla kendilerini selamlıyorum..
george orwell'in akılda düşünceler ve sorular bırakan kitabıdır. insanların günlük yaşamda neler yaptığını aynı şekilde hayvan çiftliği'ndeki hayvanlarla karşılaştırınca aslında farkımız olmadığını göstermektedir. menfaat, hırs, daha fazlasına sahip olma arzusu gibi duygularımızın bize ne denli zararlar verdiğini anlatmaktadır. bir nevi insanların hayvanlaştığı dile getirilmek isteniyor lâkin; insanların ne zaman kötü bir davranışı, düşüncesi olsa direkt hayvan ibaresi yükleniyor peki bu hayvanlara hakaret değil midir? diye düşünerek içim içimi de yiyor. fakat güzel bir romandır, ders almak isteyene ders verir. "tüm hayvanlar eşittir, ama bazıları -domuzlar- daha da eşittir"
Herhangi bir işi yapmak amaçlı karşı tarafa söz verip sözünde durularak verilen işi yapmayı üstlenmektir. Üstlenilen görev yapılırsa ne âlâ yapılmaz ise yazıklar olsun...
Kimi zaman okul dönemi, kimi zaman ise yaz tatilinde yapmanız gereken, mesleki bilgiyi geliştirmek amaçlı uygulamalı eğitimde bulunduğunuz bir dönemdir. Hele ki otelde iseniz yoğun ve yorucu geçer fakat sevdiğiniz ve ilerisini gördüğünüz bir mesleğin yolunda olduğunuzu düşünüyorsanız, üstüne bir de iyi bir maaş alıyorsanız, gayet zevkli olabilir.
Olmasını istemediğim durumdur. Tamam sen ayrı bir ırksın yani kendini ayrı gösteriyorsun iyi hoş, gel yaşa bu toprakları karış karış kullan ama bu kimsenin ayrı bir devlet kuracağı anlamına gelmez ki kardeşim. Almanya'daki Türkler niye böyle bir istekte bulunmuyor onlarda da orada çoğunluk onlar da orada çalışıyor ama hakları yok, olmaz da. Oldu o zaman lazlar, çerkesler, macırlar da kursun ayrı devlet. Kaos olur gözüm kaos...
Yemeseniz de olurdur. Yeme ihtiyacının sadece açlığı gidermek fakat yediğinin gram tadını alamamaktır. Çocukken sevmediğimiz şeyin anne tarafından gizlice yedirilmesidir.
Her zaman değil. Hatta kime göre neye göre? A ve b kişisi varsa; a kişisinin sadece her şeyi bilirmişcesine ağırca eleştirmek, eylemi sadece küfür etmek,sözlüğü kötü menfaatler amaçlı kullanmak gibi bir gayesi varsa işsiz olması muhtemeldir. Lakin b kişisi, var olan bilgisini paylaşmak, olağan durumlara doğru üsluplu bir dille açıklık getirmek, her an küfür etmek değil de keskin sözleriyle ezip geçmek, kendisi gibi düşünen ya da düşünmeyen insanlarla aynı ortamda farklı fikirler ortaya koymak gibi bir istekte bulunuyorsa o öyle değildir işte..
"Çocuklar gördüğünüz gibi zaman hızlı geçiyor, yıl sonu geldi * ) sınavlar da hızlı * ) notlarınızı yüksek tutmazsanız zorlu bir dönem sizi bekler..." vıdı vıdı da vıdı vıdı.. Demese biz bilmiyoruz zati canım..