zaten lisede her program değişikliğinde ilk buna bakılır. Şöyle relax bir şekilde okuldan kaçmak varken okul yönetimi ilginç zihniyetini burda da belli eder, bu sınıfı okulda tutmak için ayrı bir özen gösterilir. Bununla da kalınmaz çıkışa istiklal marşı var giyinin emri gelir. Tabii tek çare vardır alt değiştirilir üst mantoyla kamufle edilir. Gri eşofman altı da yutturma adına bir nebze şans olabilir.
günlük rutin hadisedir. Her gece ağır basar bünyede. Hava yağmurluysa, karlıysa amaan bu havada da nasıl gitcez, hava güneşliyse bu havada da okula gidilmez ki diye başlar. Hele bir de saçlar yağlıysa üfff şimdi duş al diye gelişir. Son noktayı okulu içtenlikle kırmış bir arkadaş koyar. Benim ondan ne eksiğim var be diye gitmemekten yana son nokta konur. Yarın gitmesem mi?
c'est l'histoire de l'amour éternelle... Kesinlikle her geçişte sol kulağım bu şarkıyla doluyor. Eskiden özenle seçilirdi bu şarkılar ama artık en çok satan çalıyor ya da mağazalardan sızan Gülben Ergen müzikleri tarafından baltalanılıyorlar. Tüm sesler sussun tramvayın çın çını ve maksimum sokak akordiyoncusu çocuk bişeyler çalsın lütfen!
hayatta sabırlı olmayı öğrendiği kesindir. Tedavisi boyunca aynaya bakar bakar 'acaba ne zaman kavuşacağım inci dişlerime' diye düşünürler. Bu süre uzadıkca telleriyle bütün olurlar artık gocunmazlar o aptal sorulardan. Gün gelir o mucize gerçekleşir. Artık günde kaç kere aynaya sırıtılır, fotoğraflarda doyasıya kaç kere gülümsenir bilinmez. Bu kurtulmanın şerefine kesinlikle bir saç değişikliğine de gidilir. Tanrım beni baştan yarat psikolojisi birkaç ay sürebilir. Burdan maddi gücü yeten tüm ailelere sesleniyorum ihmal etmeyiniz. (devlet hastanelerinde de uzun zamandır yapılıyor)
il gidişte aileden birinin sizi göz ucuyla balkondan takip ettiğini bilseniz dahi inanınlmaz bir büyüdüm duygusu sarar! Bakkaldan geri elde zevkle sallanan bir poşetle dönülür. Lakin bir süre sonra sıradan olur. Hatta yazın bahçede tam da oyuna kaptırmışken kendini bağıran hadi yavrum bakkala sesi ne üzücüdür! Tek teselli süpriz bir max dondurma parası olabilir...
unutturamaz hiçbir şey seni bana unuttursam da ben! diye aşkın efkardan efkara sürükleyen halidir. Aşkın nasıl bir çıkmaz sokak olduğunu bu safhada anlarsınız. Tam işte unuttum derken çalan bir şarkı göz yaşlarına boğar insanı. En iyisi bu güzel aşkın tadını çıkarmaktır.
ben teknolojiye karşıyım kararlılığı son bulmuş annedir. Msn'de uzaklardaki kardeşine ilk yolladığı iletinin mutluluğu gözlerinden okunur. Güzellik tarifleri, örgü modelleri derken anne tez zamanda sıkılır! Hevesini almıştır artık. Elini tez zamanda çeker. msn'deysen bak bakayım xyz ( yüzde 95 aile üyesi) var mı sorusuyla yetinir. internet anne'yi bozar!
kocaeli ve adapazarı nüfusunun yarısının istanbul'da, istanbul'un yarısının da oralarda yaşadığının en güzel kanıtı! Körfez,tersane,sanayi,tüpraş... her türlü manzarayı barındırır. Trenin müdavim öğrencisiyseniz her gece kafanız kaşındığında 'eyvahh bitlendim mi' diye düşünmenize sebep olur. Tcdd'nin unutulmuş çuf çufu olsa da tren muhabbeti ve dostlukları güzeldir.
yazın yolu gözlenen vapurdur!15 dk da bir kalkan motorlara gururla meydan okur ve kazanır! Yolcuları ufak çaplı bir geziye çıkmış lüküs insan duygusunda kendini rüzgara bırakır. Hele de güzel bir grubunuz varsa en mavisinden şarkılarla fena sarar. Her türlü yüke kapısı açıktır yalnız şehrin gri tonlarını almaz. Yaz zamanı akşam dönüşünde inanılmaz kalabalık olur. Kafalar da güzelken bu gemi batar mı batmaz mı yorumu epey heyecanlı olur. Ah ada vapuru ah!
Günümüz insanın en karizmatik hastalığı! Herşeyi çok hızlı tüketip elimize kalan sıfır olunca 'ee gerisi' diye kalakalıyoruz. Eskiden reklamların gizli hedefiydi şimdi 'daha azıyla yetinme' diye bir çikolata reklamı olup ağzımızın suyunu da akıttı. Toplumca hep daha fazlasını isterken yokluktan nasıl oluyor da bu kadar şikayet ediyoruz bilinmez. Elde etmeye çalışma kısmı istemek kadar keyifli deildir.
Hadi bakalım kolay gelsin
Bir acayip zor yarış
Bana ne aman ben anlamam
Pek zor ince iş.
Ünzile kimdir? Belki kapı komşusu belki sadece acıklı bir filmden tanıdık. Ünzile ne kadar yakın, ne kadar uzaktır size bilinmez. Ama işte siz tam da unutmuşken onu bir beste olur gelir, çalar kapınızı. Ona birkaç göz damlasıyla eşlik eder, sonra göndeririz kaderine. Biz koparken tempo şarkılarda ünzile kendi bestesinde arar durur soruların cevabını...
küçükken ben de büyünce takıcam bunlardan diye anneye imrenerek bakılır. Seneler geçer ve siz hala top küpelere mahkumsunuzdur. Lise çağları 'ayy yok yakışmadı bu çok abartı durdu daha vakti gelmemiş' diye pas geçilir. Üniversite de artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Modası olsun olmasın büyük bir isyanla dalınır bijuteriye en janjanlısından 3-5 tane alınır ve bir hayal daha gerçekleşmiş olur.
her türlü spor olayını insana bir kat daha sevdirir! O ne tatlı bir sestir ya... Yaptığı yorumları ve benzetmeleri kaçırmamak için daha bir dikkat verirsiniz. Niye ben şimdi orda değilim ki ya diye sızlanırken murat abi teselliniz olur. Yeri geldiğinde holigan yanını da gösterir, 'fair play lütfen' yanını da! Engin spor bilgisi de ayrı alkışlıktır. Basket maçlarında en önemli anlarda gelen üçlükleri işteee hayat öpcüğü verdiii diye bağlayışı süperdir. Murat abi spora hayat öpücüğüsün abi!
10 dk izleyip bu neee beee?! dedirten dizidir. Bilim kurgu filmleri ne kadar gerçekse bu dizide o kadar gerçek. Küçük emrah'ın filmlerinden daha acı yüklü. O dizide kendinden bir parça bulan ana-baba varsa derhal psikolojik destek almalıdır. Mini mini öğrencilerin efkarından bu kadar ticaret çıkarı da yapılmaz ki!
tembel olmaya çok elverişli insan ruhunu taze tutan olaydır. Sezen abla'nın o kadar güzel şarkı sözü yazmasında,tiyatronun,sinemanın parlamasında hayatın girintileri, çıkıntıları ilhamdır! Orhan Veli'ye rakı şişesinde balık olsam dedirten de yine bu pürüzlerdir.
bir heceye koca bir ömrü yüklemektir aşk. Erken bulsan tez bitişine yanarsın, geç bulsan onsuz geçen zamana yanarsın. Yoktur bunun ne yeri, ne zamanı. Aşık insanın ne yeri olur ne zamanı. Yerle gök arasında bir yerden dünyayı seyretmeye çift kişilik bir bilettir aşk! Bir hecedir, bir keredir...
yaşadıkları acıları abd bayrağı altında sarmayı umutlayan çiçeği burnunda devlet. Bu durumun bize ters gelişine şaşmamak elde değil. Ne yazık ki kulaklarını çekip, öğüt verecek durumda değiliz. Önce kendi bayrağını sallandır sonra amerikaya sarıl, racona ters davranma mı diycez biz şimdi!
candan erçetin'in özlemi anlatan en güzel şarkılarından biridir. Şarkının sözlerini ezbere biliyor olmasa da insan o nakarata illa katılır. Sensizlik benim canımı acıtan...
pencereden kartanelerini izlerken, vaay be şimdi bu kartanelerinin hiçbirinin şekli aynı değilmiş hea? Rabbim'in hikmetine bak diye kainata hayran kalmak.
istanbul'u gerçekten gezmeye niyetli insanın uğraması gereken yerlerdendir. Dolapdere'nin gezmeye ılımlı halidir de denebilir.iki ev arası sandığınız yerler aslında sokaktır. Bu sokaklar size gönüllü rehber olcak yığınla çocuk kaynar. Önce elinizde fotoğraf makinesi görünce sizi turist sanarlar sonra anında çakıp 'abla,abi gezdirelim mi?' diye atılırlar. Büyükleri 'aaa dizi çekmek için yer mi arıyorsunuz' diye umutlanırlar. Her daim küçücük balkonlarından bişeyler silkeleyen kadınları ve evde temizlik varken kaldırımda uyuklayan yaşlıları vardır. Pamukları çıkmış koltuklar bahar temizliği için havalandırılmaktadır. Ayvansaray istanbul'un parçasıdır. Ama bunun farkına varan çekik gözlü turistlerdir yalnız.
Hayattan bir mola almanın en kolay ve güzel mazeritidir. Yolculuktayken zaman ve yer kavramı sizi etkilemez. Uzun ovalar, yüksek dağlar muhatabınızdır. Pencerenizden sadece bakıp geçersiniz. Gündüz molalarında yenilen yemekler, gece molalarında içilen çaylar çok keyiflidir. Artık çaylar şirketten diyen kalmasa da eskiden böyle değildi sizin şirkete yakışmıyor diye anlamsız bir huysuzluk yapması da iyidir. Tutulan boyun, uyuşan ayaklar ile garajlarda bavul kapmaca, servis yakalama, taksi kapma rüyadan uyandıran anne sesi gibi sinir bozucudur.
janjanına, havasına göre değişir. Hediyeyi bir kat daha anlamlı ya da güzel de kılabilir; dandik bir kağıt ve özensiz sarışla mahvededebilir. El becerisi yoksa tezgahtara bırakmak en iyisidir. Bir de amaann sıra bekleyemem ben paketlerim sonra denen anlar vardır. Evde karış karış aranan nesne olur. Bir torba içine hediye paketi saklamakta fayda vardır. Lütfen kurdelesini unutmayalım.
denizin her kıyısında kendine bir yer bulur balık ekmek! Allah'ın kullarına dayanma gücü vermek için yarattığı nimetlerdendir. Öyle nezaketli yenmeye gelmez. Ağzın burnun da balık kokacak. Yendiği yerin manzarası tabii ayrı bir önem katar. Bebek'te köprüyü seyrede seyrede yemek en idealidir. Ucuz fiyatıyla da gönülçelendir.
günün yorgunluğunu, acısını alır! insanı yeniden yaratır. Hele bir de ince belli bardaktaysa ortam nere olursa olsun daha bir sevilesi olur. O bardağı kavramak insana hayatı elinde tutmak gibi gelir. Zihin açar, enerji katar. O an ne eksikse onu tamamlar. Hele bir de vapurda yudumlanıyorsa efkara bak efkara...
yayın amacı meclisle halkı bütünleştirmekse tam tersi bir istikamette yol alınmıştır. Vakit bolluğunda dizi,film doygunluğuna erişildiğide göz gezdirilmelidir. insan da ahh ahh meclise türkçe öğretmeni olucağım diye bir misyonda verebilir izleyene. Şahsen sesini çok az açıp dinleyerek uyuması pek tatlı olur.
Ayşecik'in bir türk filminde mecazi anlamından çıkıp somut bir anlam kazanmıştır. Ayşecik'i bebekken öldü zanneden annesi acılar içindeyken aklını kaçırır ve deniz kıyısında aynı bebek şeklinde kara bir mermerden taş bulur. Acılı anne onu bağrına basar uzun yıllar boyunca...
öyle bir varlıktır ki onunla bütünleşirsiniz. Bu hayatta size tek faydası net görüştür! Bu yararıyla beraber hayatınıza sizden habersiz yol verir. Artık insanlar sizi tarif ederken 'hani gözlüklüü' diye bir ayrıntı ekler. Sık sık yağlanan camıyla (siz tam onu unutmuşken) maydonoz olur! Yağmurlu havalarda damla damla camlarla baş belasıdır! Lense geçersiniz halen gözlüğünüz varmış da düzeltmek ister gibi bir el hareketi yaparsınız. 5 duyunuza artı bir olmuştur artık o!
