mira nın ayda kahvaltı adlı albümündden bir parça. bu da sözleri
Tut nefes alma
Ölüyüm ben de soranlara
Dur, kıpırdama
Donarım ben de arasıra
Uzaktan nasıl görünür
içerde kalbim sökülür
Ölümlü insan karalar
Derimden dökülür yazılar
Bir kızgın dalga
Soyar seni, boyar teni
Tut nefes alma
Geçmişim ben de
Renksizim, renksizim
Uzaktan nasıl görünür
içerde kalbim sökülür
Ölümlü insan karalar
Derimden dökülüryazılar
Söz: Miray Kurtuluş
Müzik: Tan Tunçağ, Miray Kurtuluş
yine leziz bir yasemin mori şarkısı. sözleri muhteşem. farklı, farklı çok farklı. hep böyle olsun.
ışığa geldi çocuklar bir bir
kelebeklerin renklerine dolandı bir gün
mavi sularda balıkların oynaştığı felekten bir ilk gün
gökyüzünün altında bir gece
sevginin gözünden gördüler dünyayı
senin kollarına kavuştuğumda
bir tek ben biliyorum
senin ne kadar güzel koktuğunu
harika bir yasemin mori şarkısı. deli bando'da 4. sırada.
yan köşedeki ağacın gölgesine uğruyor bir cin
üç hafta yedi gece bakamayan gözlerle görülmesi yasaklı
varım yoğum bir bilmece
labirentin sonunda düştüm yine peşine
neyi bilsemyollarımda buluyorum
üzerimde kehanetin
ruhların ağaçların kavuklarında saklı
eğer beliriyorsa cesaretin
korunaksız yerin ormanlara vuran ışıklarda saklı
gökyüzünde salınır durur yıldızlar seni benden alamazlar
parça parça olsam da
seni benden alamazlar
17. roxy müzik günleri 1.si milankundura isimli gruba ait güzel bir şarkı. bu aralar yalnız kaldığım her an dinlemek istediğim çok naif ve anlamlı bir şarkı.
Trende bir anda yanımda bir çizgi
Herşey sonunda gidilecek bir yer yok
Zaman yok, mekan yok
Sınırlar bizim değil
Adım var da yol yok
Peşimden biri gelir
Trende bir anda yanımda bir çizgi
Herşey sonunda gidilecek bir yer yok
Zaman yok, mekan yok
Sınırlar bizim değil
Adım var da yol yok
Peşimden biri gelir
Taşı toğrağı tozdur
Adıma inanan çoktur
Kandan bayrak, buzdan kale
Gördüklerin hiç yoktur
nada nın oda albümünden güzel bir şarkıdır. bunlar da sözleri:
Bak karanlık gör içinde
Susmaktan korkar mısın?
Sözlerimiz bitince
Dost tam olursa yak sen bulursan
Boşluktan korkar mısın?
Gördüğümüz yok olunca
Dünya değişiyor
Biliyoruz ateş gece de parlar
Dünya değişiyor
Biliyoruz ateş gece de parlar
Bin bir sokak bin bir soru
music albümünden sıcacık bir elif çağlar şarkısı. sözleri de şöyle:
He started talking to me in Spanish
I could not quite get what he said
"Sorry boy, no hablo español"
But he did not give up the idea
Of me coming from south
He said "howdy", I said "I'm from Turkey"
He thought that it was great
But I was sure he could not find it on the map
But he did not give up
And I did not want him to give up
We kept on talking
The more we talked
We saw how different we were
But we decided we were gonna be patient
'Cuz ours was not only a matter of
Either - either, neither - neither
Still we did not bother
He laughed at my accent
Showed me the ways to correct it
He kept on givin' me
Sweet universal love
And so I said honey
For you I can be
From Carolina or Canada
And if you like to hear country music
I'll learn a few tunes
And I'll sing them in Portuguese
When we visit China
Sweet Alabama, Georgia
As long as you love me
With a love above all this
I can be from Mars
I can be from Texas
'Cuz love's universal
Love's fundamental
Love is the answer
Love's what we're here for
Love has no different looks
No different books
No different tunes
Nothin' to lose
Love, love is the answer
Love is the answer
Love's universal
Love's universal
Love's what we're all here for
elif çağlar'ın m-u-s-i-c albümünden muhteşem bir parça. bunlarda sözleri:
no puedo decir nada
no me preguntes nada y no habla
something here makes me feel i belong here
something here makes me feel i'm alive
should i call it madness?
how should i describe it?
is this feeling desperate or feeling the gladness?
no puedo decir nada
'cuz everybody is an artist in new york
everybody sings, everybody writes
everybody acts, everybody shines
everybody takes pictures in the parks
everybody directs and everybody dances
exchanging cars, exchanging glances
everyone's a waitress, everyone's a coatcheck
"who, me? a waitress! no i am a superstar."
edit: yazar yazmaz eksileyen arkadaş tetikte mi bekliyordun len. ya tamam eksile de nedenini çok merak ettim. özelden bi yazıversene. bir şarkı sözü neden eksilenir bilmiyorum da.
Üzerimde, nereme koyacağımı bilemediğim emanet!
Bir karganın oyunu gibi yani
Parıltılı eşya hırsızlığı
Siyah bir kuş ömrünün hazine tasası.
''Damla kendini tamamlayınca, damlar'' diyor Asaf
Ne de çabuk tamamlıyor bu kez,
Her yer viran,
Suda boğulan ayaklarım üşümüyor artık
Boynuma doladığım, ışıltılı taşlar!
Biri kopup düşünce yere,
Camımın önüne koyuyorum
Ey karga, izle; ve gelip al diye!
Saklandığım yerden sakladıklarımı çıkarıyorum
Uzun ömrünü kıskandığım ''lanetli''ye inat
Sevmek
Ve kötü bir adamın yerine de koyabiliyorum kendimi artık
Bir şeyler değişiyor içimde; biliyorum!
Buğulanmış bir camın körlüğüne
içimde ısınmış nefesi ekliyorum
Yok oluyorum ve de
Dışarıdaki karganın gözünde
Göz göze geliyoruz yine de
Emanetin hırsızlığı olmaz dercesine
Cam önünden topluyor
içimden düşen her şeyi de
''Can cana, cam cama'' diye sesler çıkıyor evimden
içki kadehleri çarpışırken
Üşüse de dışarıda o, biliyorum
Bu sevgi ''cam''dan öte...
Biteceksin bir gün
Daldaki yaprak yenisine yol verecek,
Bu sevişmeler, bu sevdan, bu nefes alıp vermen
Bitecek elbet
Sokaktaki adımların,
Ellerini bedenine çarptırmaların
içtiğin sigaralar
Her yudumu gerginliğini alan içki
Bitecek
Gündüze uyanmaların,
Her günün ilk kahvaltısı
Uyku kokan soluğun,
Diş fırçalamaların
Suda arınmaların,
Kendini aramaların
Sen buldum derken bitecek
Kalp çarpıntın,
Aşkın tarifsiz ama seni her defasında korkutan acaba?sı
Ahlak soruların,
Elini vicdanına koyup vicdanını yoklamaların
Saçlarının gerçek rengi
Elinin çizgileri
Yüzündeki çillerin
Öpüştüğün adamlar
Sarıldığın kadınlar
Gidecek
Tabağında bitiremediğin yemek,
Yıkayamadığın için yatağına suçlu girdiğin bulaşıklar
Sonsuz isteklerin
Hırsın, başarın
Eyvah!ların
Eyvallah!ların
Terk ettiklerin, aldattıkların, aldatamadıkların
Ve pişman oldukların
Bitecek
Kilerindeki köftelik bulgurun,
Bedenine oturan elbiselerin
Dar paça moda pantolonlar
Ömrü kısa kendi güzel lalelerin
Acın, çocukluğun
Arkasına saklandığın bahanelerin
Seni kıranlara beslediğin kin
Eyvah!ların
Eyvallah!ların
Yitecek
Kapıda babanı beklemelerin
Babana kızdıklarından yaptığın yasemenden taçlar
Annene duyduğun hasret
içemediğin yarım kalmış çaylar
Tükürüklenmiş mahfuz ve mühürlü sohbetler
Aklında kalan, o adamın koltuk altı kokusu
Eski evinin bordo koltuğu
Sevdiceğin
Hayattaki ederin ve edemediklerin
Hep bitecek
Yanilerin, keşkelerin
sevselerin
Ağız dolusu küfürlerin
Göğsünü kaşımaların,
Saçlarını ovuşturup ellerini karıştırmaların
Her şeyi birbirine karıştırmaların
Hayatına alamadıkların
Ayağını sıkıp duran mokasen pabuçların
Pabuç yerine ayakkabı diyemeyişin
Elmaya tuz ekmelerin
Ukalalığın ve yardımseverliğin
Kara kaplıya yazılan günahların
Yazılmayan mecburi sevapların
Zekatın,
ibadetin
Allahsızlığın, şerefsizliğin
bitecek
Sen biteceksin
Ve ben de
Ve elbet o da
Biz!
E iyi ya işte
Bitecek olmasa
Nasıl olunurdu
Böylesi özgür
Böylesi pervasız
Uyumadan da dursam
Biter mi acaba?
muhteşem bir jehan barbur şiiri. çakırkeyf yazıldığı belli.
Anlasanız ne olacak ki?
Anlıyorum seni gibi vıcık vıcık cümleler kursanız
Yani ne olacak?
Bir şiir yazıp gönderseniz
Kafiyesi kendinden
Gönlüm yumuşar mı sanıyorsunuz?
Şiirlere küseli oldu çokça zaman
Pandora nın kutusunu açalı da bir o kadar zaman.
içi kof, içi boşmuş hadi hayırlı olsun!
Siz hala çekin küreklerinizi, kalaylayın kendinizi.
Yok, olmuyormuş bir şey
iyi insan olabilmenin dışında
Ki küçümsüyorsanız da bu ayrıntıyı zaten
Hoş gelmişsiniz cehenneme
Çektiğiniz kürekler de kömür atıyordur ateşe
Her şey ölümlü
Ve sevebilmeli ölümü, ölümlüyü
Yani bu kadar trajik bir hadiseymiş gibi
Kendimizi hırpalamadan lütfen ama aaaa
Aşk ölümlü, tutku keza,
Sen, ben, evinde beslediğin miyadı on dört yıllık köpeğin
Kutunda sakladığın günübirlik ekmek
E hepsi işte
Nicedir kendini hırpalaman
Anlamadan
Hoş anlasanız ne olacak beni?
iyileşmiyor yapışanlar üzerime
Erken bitmiş bir inancın içinde kuklalar oynatıyorum
iyi oynuyorum meddahı ve de
Umutlar arkasına saklanıp
Anlamıyorsunuz işte
Geçmiyor bu yaralar
Geçmiyorlar lanet gibi
ince kahkahalarımın arasında
Durmakta o evin tavan arası
Ve yolculuklara çıkartılmış büyükbabanın rengarenk
Deri bavulları
O odada kulağıma bir şeyler fısıldayan hayalet
Nerdesin ki şimdi acep?
Aynı rüyalarda gezinmekten yoruldum evet
Aynı merdivenlerden kayıp
Aslan suratlı kapı tokmağına mecbur
Kapı dışarı edilmelerimden de evet evet evet
Üç evet bir orgazmmış Amerikan sinemasında (YES YES YES)
Bizde de utancımızdan mıdır nedir?
Hayır hayır hayır ya!
Aman nerden geldiyse bunca karmaşada
Böylesi saçmalıklar hafızama!
Anladınız mı şimdi?
Bunca alkış, anlamadınız da
Ben muhtemeldir ki sanat yapıyorum ayağına mıdır?
Yemezler artık
Bu nasıl bir ağız!
Yamuk yumuk, öpülmez de,
O ağızdan küfür de edilmez ya!
Geçmediğinden inançsızlığım
Bu kural dışılık
inançsızın kuralı da olmaz
Ukalaca kendi yazdıklarından gayri
Anlasanız ne olur yani?
Çoğalır mıyız gani gani?
Nerde çokluk orda boktandır zaten her şey
Aman hiç yakışıyor mu bir han'fendinin ağzına küfürler?
Aklının hangi kör noktasında durur
Geçmiş?
Silme e mi?
Arka bahçede kavanozlara basılmış kekre lahana turşusu
Yediğin çocukluğun var dilinde
Acı pul biberle
Gülüyorsun sesle
Kendine uydurduğun yüksekçe
Gönlün, ya gönlün!
Ahhh o kocaman gönlün
Ziyan etme!
Seviyor musun beni?
Bu kadar çabuk,
Bu kadar emin
Bugüne kadar bildiklerin
Ellerimden mi ayrımsadın beni yoksa?
Diğer bildiklerinle;
Kemiksiz,
Çocuk ellerim var ya benim!
Aynı şeyleri söylüyoruz birbirimize
Yine ve yine
Başkalarında eskittiğimiz aynı sevmeleri
Senin sesin
Benim ellerim
işte yeniliyor eskiden söylenilenleri de
Ağzımızdan çıkanları
Kulaklarımız duyunca
iğne yemiş çocuk gibi
Yanıyor değil mi
Azıcık içim(n)?
Ama olsun
Senin sesin,
Benim ellerim
Temizliyor başkalarına
Söylediklerimizi de
Büyüdük ikimiz de
Hep başka yerlerde
Başka şakalar ve mavi bisikletle
Ben ip atlarken
Sen kadın sevdin belki de
Sen ilk sigaranı yakarken
Ben kül tablası boşalttım
Misafir gelmiş evlerde
Ben kitap okudum
Sen hayat eskitince
Ve yapma dediklerinde sustum hep
Sen gürültüyle gülünce
Ne fark etti hayat
Seni bana ekleyince?
Seni oldurmuşken
Beni yormuş kendince
Sen su koy vermişken
Ben bir bardak su dökmüşüm yerlere
Ne fark etti hayat
Seni sevince
Aynı yere büyümüşüz
Farklı evlerde!
bir jehan barbur şiiri.
O gün kalkıp sana geldim;
Artık zor biliyor musun bu sana gelmeler
Birine gidebilmeler
Oturduğun evde annenle baban kavga ederken
Alt kattaki halana kaçmalar yok çünkü
Hayatımızda.
Öylesi bir huzur yok
Sana gelmeler de duvar
Sarılsan da
Hoş geldinler dökülse de ağzından
işte bak
Dökülüyorlar bir şekilde yere
Çünkü hoşa değil boşa bu gelişler
Bu iç üşümesini durduramıyorum ben
Saydamlaşmış bir alaşım bu üzerimdeki beden
Ve üzerimde
Başımın hemen üzerinde durur mu bir beden?
Olmuyor bu sana gelmeler
inandırıcı gelmiyor sarılmalar
Çünkü kaç kişiye aynı kollarla sarılabilir insan
Aynı şekilde
Varsıllaştırmaya çalışsan da şu halini
Meşru muyuz şimdi?
Kendi vicdanımızda
Meşrulaşmış mı bu sevgililik
Bu ikilik
Bu ikirciklik?
Bir kibrit çakması kadar alaturkayım ben
Çakmak taşımaya uzak cebim
Ve delik kalbim
Hayat sonrası.
Erkenden, evet
Çok erken
Ya da bir ebeveyn kamburu var bileklerimde
Gülme;
Olur evet bir kambur bilekte
Zor anlatması
Dantel işlemiş ve yıllanmış eller gibi
Argın-yorgun
Oyalar dizi dizi
Oyalar durur hepsi beni
Kalktım sana geldim dün gece
Biraz mat ışık
Birkaç kadeh konyağa
Gece güzelleşen evin,
Pis koltuğun
Umursamazlığın, tuz kokan mor perdelerin, ve kireç tutmuş mermerlerin
Buzdan ve kırçıllı
Konuşmuyor hiç pencere kenarındaki saksıların
Ne benimle ne kediyle
iç cebimde plak iğnesi getirdim sana!
Hediye…
Kabul edersen
Çünkü böyle seviyorum seni
En ince ayrıntısına kadar
Ve kendimi boşlayarak
Konuşmadım kimseyle iki gündür
inadına
Bu da sana hediye
Birikmiş bir dimağda
Küfe yatmış iki gün
Yürüyerek buldum bu evin kapısını
Geri dönmelere ikna etsin diyeydi
Uzun yürümeler
Şıngırdamadı da cebimdeki iğneler
Unutuverdim seni
Nereye gittiğimi
Sonrasında
Küf yeşili işte
Böyle seviyorum seni
Dediğimde ne anlıyorsan
O!
O güne dönmek istiyorum
O eskideki
Ne olanaksız bu dönüşler
Kalkıp geldim sana dün
Kapı duvar
Ve iyi ki de!
Çünkü ben kimseyi sevemedim böyle
Paspasın altında iğneler
Jehan Barbur
Bir yaprağın keskin ucu değiyor da dizime
Duyuveriyorum hasretini
ilkokulda kaybettiğim kurşun kalemimin
Olur mu hasreti bir kalemin?
Olur mu hiç hasreti?
Olur; Mu!
Bir kalemin?
Mazotla sildikleri yerlerin
Yansımasındaki benliğim
Yeşil-mavi
Gözlerim!
içime soluyorum, içime çekiyorum havayı
Ne alem bir söylem bu şimdi
Hiç içime çekmediğim oldu mu?
Olur mu ? Havayı?
Hiç?!
Nasıl yaşayayım?
Dudaklarımı yutuyorum dururken
Ve su soluyorum gözlerimle
Uzandım bir engebeye
Gülesim geliyor beni izlediklerinde
Ben de gülüyorum; işim ne?
Böyle olağan bir kişiyim işte
Biraz ayakta, biraz uzanmış,
Bazen duruyorum öylece
Yosunlar dolanıyor ayaklarıma
Kırılıyorlar kuruluktan
Ben de oturuyorum, oturunca da sıkılıyorum
O zaman bağdaş kurup düşünüyorum
Engebeleniyor düşünce
Bağdaştandır diye de bu kez uzanıyorum
Midem kazınıveriyor sanki, uzantıdan mı? Hayır;bulantıdan?
Ama simit çekse de canım, susam sevmiyorum
Nedense gülümsemekten çekiniyorum sonrasında
Ben de susarak simit yiyorum ve içime gülüyorum tane tane
Dişlerim kamaşıyor havasızlıktan
Öyleyse kalkıyorum yaslanmacasına bir duvara
Ki bu kez duvar devriliyor inşaatında
Ve ben fazla geliyorum şu dünyaya
Öyleyse değmemek lazım gelir diye yeryüzüne
Bir sandalyeye oturuyorum,
Otur, kalk, uzan, simit, susam
Haliyle çok yoruluyorum.
Haliyle; lafıma gülerken içimdeki havayı kaçırıyorum
Onca soludum, onca içime çektim
Sen şimdi hiç içime girmemişsin gibi uçup git öylece
Eee haliyle
Sandalye yine atıyor beni yere,
Yerleri kırmış biri, kırığındaysa bir izmarit ''birinci''
Hangi kitaptan düşmüş bu diye düşünürken
Kitaplarımı özlüyorum
Olur mu hasreti bir kitabın?
Olur mu hiç hasreti?
Olur ; Mu!
Bir kitabın?
O ses de ne?
Kolum kırılıp yuvarlanıyor önümde
Kalkasım da yok ya şu düştüğüm yerden
inadına o cani sandalyeye bir tekme
Üç ayağıyla taşısın artık kiminse
Sen birinin misin sandalye
Ben değilken bile?
Uyumuşum yolda öylece
Eeeee, otur, kalk, dön, dolan,
Düş, toparlan, yuvarlansın kolun yere
Sonra sandalyeye bir tekme
Kitaptan düşen izmarit
Peki sen nereye?derken
Haliyle uyumuşum
Sen de şimdi öyle kocaman gülme
Görmüyor muyum sanki?
Yediğin simidimin susamları hep dişlerinde
sözleri defne turaç a ait olan çok güzel bir ceylan ertem şarkısı. dinlediğim anda kanım ısındı. inanılmaz sevimli bir şarkı. üç gündür şizofrenikçe ''biz kuuuuu değiiliz değiiiliiiiiz'' diye bağırıyorum. öylede dile takılıyor hemen. klibi zaten ayrı bi sevimli.ve gerçekten ceylan ertem in sesine çok yakışmış. bunlar da sözleri:
biz kuğu değiliz, değiliz
kırlangıç değiliz, değiliz
biz insanız, yumuşak karnımız
karışık kafamız
bile bile ölürüz
rüyalar görürüz
can alırız, bağışlarız
can yakarız, inanırız
bile bile ölürüz rüyalar görürüz
seni affediyorum seni terkediyorum
bu yüzden sevgilim çünkü biz insanız
Hiçbir aşk yeniden tanımlamaz hayatı
sık sık gerisin geri demire söyle bunu
Unut kadınlarda soldurduğun maskeler odunlukta asılı durur
ve şekillendirirler yontarak umudu
yolculağa çık
uzak kentlerin hayvanları bi dağı okşarcasına severken suyu
hiç bir serüven mutlu bitmek zorunda değil
sık sık gerisin geri çocukluğuna söyle bunu
bildir
Tanrının ağlattığı gecelerde nasıl utangaçtır yıldızlar
ay azarlarken onları
saklıyorsun bir yalnızlığa fısılda bari suçunu
kimselere görünme ölüm son öpücük
uzat venüs tepesi dudaklarını ve kapat gözlerini ellerinle
soğuk sessizliği utandırmayacak
söz verdi herkesten önce o uyuyacak
çabuk harekete geç bıçak sıyrılıyor ilk bıçak ihanet edecek bize
yaracak bedenlerimizdeki karanlık sonsuzluğu
tuzluk nerede ? şu adam kime bakıyor ?
üstüne döküyorsun
açık verme ! sakın açık verme şüphelenecekler.
kalk hemen kaç ve sürekli tekrarla parolayı
hiçbir aşk yeniden tanımlamaz hayatı
sık sık gerisin geri yalnızca bana söyle bunu.
saçmalığın daniskasıdır. bir şarkının önce kişiye oturması lazımdır. sen atiye gibi bir kız çocuğu git koskaca amy winehouse un you know i m no good unu coverla. olacak iş mi bu yahu? şarkının isminden kadınlık akıyor bir kere yazanı sorsan çirkin diyenler olabilir belkide çirkindir ama çekici olmadığı iddia adilemez bence. sen bütün bunları göre göre nasıl bir kendine güvense artık git amy ablanın taklit etmeye çalış. yapma yavrucum yapma atiyecim. bak lütfen. yakışmıyor bir kere yahu. git daha dün annemizi söyle ne biliyim minik kuş u söyle hiç olmadı illa jazz olmadı rock istiyorum diyosan vak the rock ı söyle ama böyle şarkıların altına girme be güzelim kaldıramazsın. bak son kez uyarıyorum seni yapmayın bunları ferhat abine** mi özendin ne yaptın sende. olmuyor efendim olmuyor. el birliği yaptınız insanları müzikten uzaklaştırmaya mı çalışıyosunuz anlamıyorum. nasıl bir komplodur lan bu.
(bkz: atiye seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)
(bkz: ferhat sana da iki çift lafım var lan ipne)