Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...
Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...
Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.
Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.
Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
Gidiyorum...
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
Gidiyorum...
Şems'in ona tam olarak nasıl muamele ettiğinden okuduklarımla emin olamadığım gibi, Kafamı iyice karıştıran kitap. Çok saygı duyduğum, beğendiğim şems, Onu dövdü mü gerçekten? Yoksa sadece kendinden mahrum bırakarak mı eziyet etti? iki durumda da Şems bu, yapmaması lazımdı. Onu mu bize yanlış tanıyorlar, nedir bu çelişki?
Sevilen şahıs yoksa yanında, ondan sonraki en sevdiğin şahısa sarılmaktır. Bir de hayalini kurarsan ohh... Kendine daha da bir sarılırsın yüzünde yavşak bir gülümseme olur falan. Bir bakmışsın uykudasın. *
Ben sevdiğim herşeyi kaybettim kimenekibenkimim, ama bu defa herkes gitse de sen kal.
Not: Sevgili değil, karşılıklı sevilen. O kelime ucuzlaştığından beri bu sıfatı kullanmayız birbirimize.
Ygs sınavı yaklaşıyordur, Fen Lisesi öğrencisidir, tıp fakültesi istiyordur. Birkaç dakikalık molada hemen sözlüğe abanıyordur. Allah yardım etsindir. (bkz: Ben)
Edit: Bu kadar eksi almak hoşuma gitti, e tabi ben sözlükte saatlerimi harcarken, bir başkasının benden daha iyi yerlere gelmek için mücedele ettiğini görsem, ben de eksilerdim. *
Eğer ki bu kişi en yakın arkadaşınızsa, yapmanızın mecbur olduğu eylemdir. Yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmez, her anınızı onunla paylaşırsınız. Onun gözlerine en yakından bakan belki de sizsinizdir. Kokusunu en iyi siz bilirsiniz, onu en iyi siz tanırsınız. Parmağı kesildiğinde, kendi parmağınızı ağzınıza götürürsünüz farkında olmadan, kendi canınız olmuştur artık. Dışarıdan görenler vay be dostluğa bak derler, siz gülümsersiniz, başınızı öne eğersiniz. Tevazudan sanarlar nerden bilecekler ki onu en çok düşündüren şeyin bu olduğunu. Ağladığınızda o gelir elini koyar omzunuza. O dokunuş var ya o dokunuş... Sevişmelerde, sabahları olmayan gecelerde bulamayacağınız dokunuştur o. Neye ağladığınızı unutur sorulara aptal aptal cevap verirsiniz. Evin yolunu tuttuğunuzda içinizde garip bir mutluluk vardır, yaşınızdan başınızdan utanmadan sokakta gördüğünüz çocuklara selam verirsiniz, elinizdeki lolipopu birine hediye edersiniz, bağırarak şarkı söylersiniz. Çünkü o size dokunmuştur. Eve gelip yalnız kaldığınızda birden bir sessizlik çöker üzerinize. Ne yapıyorum ben! Kendine gel. O senin dostun, böyle yaparak onu kaybedeceksin. Dostun o senin, dost, dost, dost... Yemeğe kadar tekrarlarsınız bunu. Yemek vakti yine düşünceler sarar sizi. Aceba yurtta hangi yemek çıktı, doydu mu karnı? Sıcak mıdır şimdi odası. Uykusu geldiyse yaık güzel gözlerine ders çalışmasın uyusun. Kalın giysin salgın var bu aralar... Siz günün 12 saati, haftanın 7 günü bunu düşünürken kaçırdığınız birşey vardır; zaman. Bir bakmışsınız aylar geçmiş ve her gün aynısı tekrarlanmış. içinden çıkılmaz hale gelmiş herşey. Ona ölüyor, ama tek kelime söyleyemiyorsunuzdur. iki yol vardır, ya vezgeçeceksinizdir, ya da onu tamamen kaybetmeyi göze alarak, daha çok sahip olmayı isteyeceksinizdir... ilki denenir öncelikle, başka birini gözüne kestirmeye çalışırsın ama kiminle konuşsan onu görürsün hatırlarsın, sonra kimsenin o olmayacağını anlarsın. Bir yolu olmalı bunun, telefon şifreni "BiZDOSTUZ" yaparsın, bunu pekiştirmek için durduk yere defalarca klasörlere girip çıkarsın. Dostluk adına onlarca yazı okursun... Olmaz. Olmayacaktır da. sen yine susarsın, onun haberi olmaz. Olmayacaktır da...
Niye mal gibi bir başlık için o kadar uzandın, sayfayı açtın, bir de işin gücün yok gibi dördüncü cümleyi aradın iyi bir bok olsa yapmazsın zaten yazıyo. *
aranızdaki bağ "çekicilik" "hoşluk" üzerine kurulduysa; ilişkinin kafadan bittiği, ya da o aşamaya girdiği andır. iş ki bunları görmezden gelecek, gülüp geçecek bir birliktelik yaşansın, Böyle şeyler sorun olmasın.
(bkz: Hepimiz osuruyoruz)
Okula da erken başladım ben zaten sakin olun. 25 yaşındaki birinden fikirce geri kaldığımı düşünmüyorum, çoğunu ikiye katlayabileceğime eminim.
Böyle olması da gerekiyor kesinlikle, özgüvensiz yetişen bir nesil mi isterdiniz ki?
Edit: eksi basan meraklısına, okul birincisiyim de... Diğer vasıflarımı saymak istemiyorum. **
Boyumun kısa olmasından şikayetçiydim sözlük, bunun bir çözümü olmalıydı. Bulmuştum! Boyumu ölçtüm 1.6x çıktı. Marketten tüm parama şişelerce süt aldım, gün içinde bitirdim. Yatağa heyecanla yattım, uyandığımda boyum hala 1.6x di, yıkılmıştım.
Kadına sadece seks gözüyle bakanların tepki göstereceği durumdur. Şimdi ağzımı açtırmayın başka bi taraflarınızı öptürünce kadın küçülmüyor da elinizi öpünce mi ataerkil düzenin kurbanı oluyor! Şimdi bunlar kadınların savunucusu kesildi. Kusura bakmayın beyler bayanlar siz sadece ideolojinizin savunucusunuz. Türkiye'de kadınlar bu kadar şiddet görürken, bu cümleleri sizden duymak hiç de inandırıcı değil.
Ki eğer kadın bunu isteğiyle de yapıyorsa, ilişkisinde sizin hiçbirinizin ulaşamayacağı bir düzeye gelmiş, "ben" "sen" kelimelerini "biz" de yoğurmuştur. Artık onlar için böyle şeylerin lafı olmayacaktır, çünkü onlar "bir" olmuştur. Nefislerini birbirinde yenmişler, egolarını arkaplana almışlardır.
Efendim sonuç olarak kocası da onun alnından öper ve sımsıcacık bir tablo oluşur, yapamayanlar, bunu kendine yediremeyenler de kıskanır, tabiidir.
Tüm asi ruhuma karşı gelen düşünceydi bir zamanlar. Küçüklüğümden beri hükmetme modunda yetişmiş biri için hazmedilemeyen durumdu. Bir bayram dikkat ettim de annem babamın elini öptü. Yerimden sıçradım nasıl olur diye engel olmak istedim. Bir de ne göreyim annem de babam da halinden çok memnun. Gözümdeki en çağdaş insan babam elini anneme öptürüyor ve annem de buna dünden razıydı. Aileme bakışım değişti. Böyle birşeyi asla yaşamayacağıma söz verdim kendime. O gün evliliğe bile bakışım değişti, o gördüğüm hiç gitmedi aklımdan. Erkeğin hakimiyetindeki yaşam çekilmezdi, hele de onlar el öptürerek zaferlerini somutlaştırırken!
Şimdi ise...
Hayatımdaki herşey gibi O'ndan sonra bu fikrim de değişti. Şimdi bile gözlerimi yumup ellerini küçük avuçlarım arasına alıp öpebilirim. Hatta bundan duyduğum mutluluğu başka birşeyde duyabileceğimi sanmıyorum. Ezilen biri mi oldum? Asla... Sadece "ben" "sen" ayrımının olmadığı bir duygu buldum. Onda kayboldum. Huzur buydu işte. Ondan özür dileyerek, onun sözünü dinleyerek küçülmeyeceğimi anladım. Saygı da burada başlıyordu işte. Annem... Ona ne kadar benzediğimi anladım. Ben olsam aynısını yapardım. Nedenini şimdi anlıyorum.
Beni anlamıyor musunuz?
O halde ilişkinizde paylaştığınız şeyler sınırlıdır. Aşk ararlar, aşk. Çok iyi birşeymiş gibi. Yok arkadaşım; eğer aradığın huzursa, devamlılıksa, onda kaybolmaksa gideceğin yol aşk olmamalı. Sevgi, saygı ve güven olacak. işte o zaman bunların -egolarınız gurur üstünlük- hiçbir öneminin kalmadığını göreceksiniz...
Hepinizin karşısına benim karşıma çıkan gibisinin çıkması dileğiyle...
Kızların sevinçlerini gösterme şekline bakınca, takımda neden erkek olmaması gerektiğini anladığım sorunsaldır.
Ya da karma bir takımda sırf o anı yaşamak için sayı kazandıracak erkek potansiyelinin olabileceğini düşünmeme iten şeydir.