https://galeri.uludagsozluk.com/r/1056855/+ Kilis'te çalışmak zorunda olan ve kurşunlardan korunmak için işe böyle giden bir çocuk..terör örgütünün barış naralarına kanan, açılım sürecine destek veren insanlar(!):
Biraz vicdan sahibi olmak için daha ne kadar para lazım?
Önce sınav sistemi. Kpss denilen tümüyle şaibeli sınava girersin muhtemelen torpille çok az da aldığın puanla doğuda bir yere atanırsın. Şansın varsa tabi. Yoksa sözleşmeli öğretmenliğe mahkumsun.
Mahkumsun diyorum çünkü ülkemde öğretmen olmak:
Sürekli eleştirilmektir.
Yan gelip yatıyorsunuz uç ay tatil yapıyorsunuz eleştirilerine maruz kalmaktır.
Kendi anasının babasının yola sokamadığı illallah ettiği yaşı büyüyen ama beyni daima geriye çekilen insanlarla mücadele etmek demektir.
Sürekli değiştirilen meb bakanları bununla beraber devamlı değişen eğitim sistemine ayak uydurmaya çalışmak devletin her beceriksizliğinin senin üstüne mal edilmesi demektir.
Ben demiyorum ki tum öğretmenler mükemmel görevini dört dörtlük yapıyor. Ama sadece düşünmek gerekir bu kadar yozlaşmış bir sistemde bütün kabahati tek bir meslek grubuna yıkmak ne kadar hakkaniyetlidir?
Tee 80 sene önce tenis maçı izlerken fotoğrafı var, yüzerken fotoğrafı var, sahilde kumda otururken, kürek çekerken, ata binerken, konser izlerken, zeybek oynarken, dans ederken, heykel incelerken, rakı içerken, kadınlarla birlikte, kıyafetlere bakıyosun sanırsın dünya moda ikonu ! 1920’ler…! Salıncakta çocuk gibi gülerek sallanan fotoğrafı bile var.
Hayvanlarla fotoğrafları var, çocuklarla, köylülerle, kalbine kurşun yemişliği de var, ülkesi için savaştan savaşa koşmuşluğu da…Tüm dünya liderlerini sofrasında ağırlamışlığı da…
Müzeyyen Senar, Safiye Ayla seven ve dinleyen bir Ata…inanılır şey değil.
Onun alfabesini kullanarak ona hakaret etmeye çalışan yobaz ve haysiyet fakiri, kötülük dolu iblislerin tavşan gibi çoğaldığı şu günlerde 78 sene önce ebediyete intikal etmiş Ata'mız hala ışık oluyor bize. Yağ kokulu, zihni dogmalarla dolu, okuduğu tek eser(!) fotomaç olan insancıklara inat:
“Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir” diyebilmiş bir Ata’mız olmuş.
Türk halkına verilmiş çook büyük bir şanstır Atatürk. Bugün kendisine yapılanlarda en büyük hayal kırıklığı olsa gerek.
Savaşları görmüş, yokluğu görmüş de ülkesinin bugünkü halini görmek istemezdi.
Onu sevenlerin kalbi, onun cennetidir. ulu önder iki üç tane insanlıktan nasibini almamış, paranın kölelerinin ayyaş demesiyle ne ayyaş olur ne cumhuriyeti sindiremeyen kürt faşistliği yapanların demesiyle diktatör olur.
ne mutlu türk olana dememiştir atatürk; ne mutlu türküm diyene demiştir. biz kıymet biliyoruz atam rahat uyu.
''hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili.
biz kendimizden başka herkesin
üzüntüsünü üzüntümüz, acısını acımız yaptık çünkü
dünyanın öbür ucunda, hiç tanımadığımız
bir insanın gözyaşı bile içimizi parçaladı...''
cannesda buyuk odulu yolla paylasmistir. hal boyle iken dusunmek lazimdir. ne jack lemmon vardir yol kadrosunda ne de hollywood parmagi. konu sinema olunca yilmaz guney iste bu yuzden farklidir, oncudur. ugrastigi sey sinemadir ve bu iste cok iyidir.
umudunu ekmiş yarını bekler
gözünde damlalar hayaline pisler
bu suret benim değil der hayat taktı maskemi
eli silahlı bu katiller haram etti gülmeyi
ya doğmadan ölmek ya yarına varmak
ya da savaşlar ortasında savunmasız çocuk olmak
hangisi kâr cevap verin şu ufaklığa
henüz 1 yaşında ışık tutun karanlığına
aydınlığa kanat çırpan beyaz bi güvercinin
körler aleminde dağladılar gözlerini
umulmadık savaşlar ortasında kaldı umut
masum diye gözetmeden yok ettiler düşlerini
yüzündeki matemini göz yaşıyla silen çocuk
boş yere bekleme adresi yok yarınların
reva görüldü ölüm soğuk bir yatakta
hiç tereddüt etme hadi tükür yüzüne insanlığın.
inandı çocuklar, avundu çocuklar
güzel günler masallarda inanmayın çocuklar
insan olma erdeminden uzak bu adamlar
ruhun şad olsun be nazım; büyümez ölü çocuklar.
23 nisan'ı hala sindiremeyen yobazlar, berkin elvan'ı teröristti gebersin diye yaftalayanlar, 45 çocuğa tecavüzü ''bi kerecikten bi şey olmaz''ile geçiştirmeyi midesi kabul edenler ölü çocuklar belki büyümez ama yaşayanları rahat bırakın.
veysel' i tanıdım, benliğimden utandım. bizlerki her yaptığımız iyilikte karşılık bekleyen insanlarız.
"ben öldükten sonra mezarımın üstünü taş ile beton ile kaplamayın, böcekler, bitkiler faydalanamaz bir işe yaramaz. ben öldükten sonra üzerimde otlar bitsin, çiçekler açsın, taş kapatır, hiç kimse istifade edemez, yalnız benim toprağımda vatanıma hizmet etsin, orda biten otlardan koyun yesin, et olsun, kuzu yesin süt olsun, benim orada taşın altında yatmakla bir istifadem yok, bunun için üstümü kapatmayın, vatanıma hizmet olsun"
sus, kimseler duymasın. duymasın ölürüm ha. aydım yarı gecede yeşil bir yağmur sonra... yağıyor yeşil.
en uzak, o adsız ve kimselersiz, o yitik yıldızda duyuyor musun? bir stradivarius inler kendi kendine, yayı, reçinesi, köprüsü yeşil. önce bendim diyor ve sonra benim... ölümsüz, güzel ve çetin. ezgisidir dolaşan bütün evreni, bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları. canımı, tüylerimi sarmada şimdi kendi rüzgarıyla vurgun... sarıyor yeşil.
rüya, bütün çektigimiz. rüya kahrım, rüya zindan. nasıl da yılları buldu, bir mısra boyu maceram... bilmezler nasıl aradık birbirimizi, bilmezler nasıl sevdik, iki yitik hasret, iki parça can. çatladı yüreği çakmaktaşının, ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde çağlardır boğulmuş bir su... ağıyor yeşil.
yivlerinde yeşil güller fışkırmış, susmuş bütün namlular... susmuş dağ, susmuş deniz. dünya mışıl-mışıl, uykular derin, yılan su getirir yavru serçeye, kısır kadin, maviş bir kız doğurmuş, memeleri bereketli ve serin... sağıyor yeşil.
aydım yarı gecede, neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat, ve sezarsa, bir ad, yıkıntılarda. ama hançer taşı sanki koca kartaca! hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne bak nasıl alıyor, yigit, binlerce yıl da sonra alıyor yesil.
vurur dağın doruğundan atmacamın çalkara, yalın gölgesi. kuş vurmaz, tavşan almaz, ama aç, azgın köpek balıklarıydı parçaladığı bak, tiber saygılı, suskun. bak nilüfer dizisi zinciri. bunlar bukağısı, kolbağlarıdır, cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi, ve ilk gerillası spartakus'un. susuyor yeşil.
sus, kimseler duymasın, duymasın, ölürüm ha. aymışam yarı gece, seni bulmuşam sonra. seni, kaburgamın altın parçası. seni, dişlerinde elma kokusu. bir daha hangi ana doğurur bizi?
ruhum... mısra çekiyorum, haberin olsun. çarşılarin en küçük meyhanesi bu, saçları yüzümde kardeş, çocuksu. derimizin altında o olüm namussuzu... ve ahmedin işi ilk rasgidiyor. ilktir dost elinin hançersizliği... ağlıyor yeşil.
-sevdayı,özlemi,inadı direnci,kavgayı ve ihaneti ülke topraklarının en yalın haliyle ama en derin tonla içimize işlettiği ve ki bir çoğumuzu tanıştırdığı üstad...-
Bilmez okumaz araştırmaz Atatürk'ü ya dinsizlikle ya ayyaşlıkla suçlar. Evinden bakkala gitmek için navigasyonu açan gerizekekalılar milli mücadeleyi beğenmezler.
çok fazla puro içen erkeğin sürekli cinsellik düşündüğünü söyemiştir. bunun üzerine birgün kendiside art arda puro yakar ve arkadaşı sende sürekli cinsellik düşünüyorsun o zamn der. freud efsane cevabı verir:
hani diyoruz ya bu akape seçmeni embesil diye bizim aramızda da var böyle mallar. kardeş sen ulu öndere tapma git ota tap boka tap ulu önderi ağzına alma.