Yapmasaydım içimde kalırdı dediğim, herkese yapmasını tavsiye ettiğim veda şeklidir. son sıfatının hakkını vermek ve Bir daha asla dönmemek gerekir. Az biraz karakter sahibi olan insanlar buna riayet etmekte zorluk çekmeyecektir. Elbette karakter sahibi olmayan ya da tek bir kalıp karaktere mensup olmayan kişileri eleştirmek de kimsenin haddine değildir.
Herkesin bilmesini isterim ki bu son vedamdır. Bunda tüm samimiyetimle söz veriyorum. Bir istasyon insani diye bir boş muhabbet, bir fısıltı rüzgar gibi gelip geçti yanınızdan. Belki biraz da temas etmiştir yüzünüze. Ama rahatsızlık değil hoşnutluk vermiştir. Ben buna inanıyorum. Kendinize iyi bakın, nasılsın diye sorulduğunda kötü olmaya çalışıyoruz deyin. Zira bugüne kadar iyilikten hep zararlı çıktım, üzülen ben oldum. Çoğunuz için de geçerlidir herhalde bu. Kötü olun arkadaşlar. Beni unutun, keyfinize bakın. Durduk yere dünyaya zarar vermeyin tabii, bir sebebiniz olduğunda ise yakıp geçin. Haydiyin selametle.
Korkunçtur, düşünmesi acı verir. Beyin "dur lütfen, daha fazla zorlama beni" der. bana da Sonsuzluk diye bir şeyin olması kaçınılmaz gibi geliyor nedense. işte, belki de ileride inancımın oluşmasına zemin hazırlayacak olan da sonsuzluk fikridir.
Suç ve ceza'yı gölgede bırakan, budala'yı unutturan bir şaheser. "Ne kadar büyük bir yazar olursan ol böylesini yazamazsın" dedirtmiştir bana. Kitabın sonunda alyoşa'nın çocuklara bu anı asla unutmayalım, ilyuşa'nın hatırasını hep diri tutalım şeklindeki konuşması az kalsın ağlamama sebep olacaktı. Bir ölümden ancak bu kadar güzel bir fayda sağlanabilirdi doğrusu. Ah keşke alyoşalar mışkinler daha çok olsa. Görünen o ki bu kitaptan kopmam zor olacak. Romanı okuyanlar Genel olarak ivan karamazov favori karakterimdir der ama benim için düş kırıklığı olmuş bir karakterdir ivan. Pek bir etki uyandıramamıştır. büyük bir yankı uyandırabilecek potansiyeli olmasına rağmen 'unutulur' roman karakterleri arasında yerini almıştır. Araya serpiştirilen staretz zosima mükemmel bir baharat gibidir. Sadece iki sayfalığına bahsi geçen zosima'nın ağabeyi kocaman bir dünyadır. Romandaki kadın karakterler beş para etmezdir maalesef. Dostoyevski kadın karakter kurgulamakta zorlanıyor zaten; hepsini erkek gibi hastalıklı düşüncelere sahip, isterik, humma nöbetli vesaire olarak yansıtıyor. Bu kuyruklu bir yalan. Ben ömrümde böyle bir kadının örneğine rastlamadım. Dostoyevski'nin kusuru boldur bu da bir gerçek. Her kusuruna rağmen, tüm zamanların en iyisi unvanına sahip basketbolcu michael jordan gibi, dostoyevski de gelmiş geçmiş ve gelecek tüm yazarların en iyisi unvanına sahiptir. Karamazov kardeşler'le de bunu ispat etmiş ve sonsuzluğa uğurlanmıştır.
Tokmakçı arayan onca kız dururken neden ben eleştiriliyorum orası da ayrı bir muamma. Ya da gırla yavşak meriç sürüsü var gidin onlara çatın. Hikaye falan değil burası bir paylaşım sitesi ben de bu tecrübemi ifade etmek istedim. Hepsi bu.
Artık Masumane bir mastürbasyon eyleminden çıkılmış, zevki artırmak için günahkarlık yolu seçilmiştir. Bunu deneyimlememiş bazı arkadaşlar hatta birçoğu bombardımana tutacak biz cesur kimseleri ama olsun. Biz yine de paylaşmak gayesindeyiz.
Dışarıda yanınızdan geçen onlarca güzel kızı düşlerken bir yandan da onlarla empati kurabilmek ve olayın gerçekçiliğini artırmak maksadıyla göte de diğer elin baş parmak harici herhangi bir parmağı sokulur ve hazzın doruklarına ulaşılır. Aynı zamanda yukarıdan sırtınızı, şakaklarınızı ve halihazırda temas etmekte olduğunuz cinsel bölgelerinizi sıcacık su okşamaktadır. Biraz sınırlarınızı aşın, çılgınlığa kapılmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayın. Hayat ancak o zaman güzel olabilir.
Güldürmüş başlık. ama entrylere güler misin ağlar mısın karar vermek güç. gabriel garcia marquez diyeni de çıkmış george r martin diyeni de. Şaka değil bunlar gerçek ha. Bazısı da kafka camus joyce falan yazmış. Yav siz bir kere bu çeri çöpü bir kenara bırakın. Bak şimdi, en tepede iki adam vardır ki bunlar messi ve ronaldo gibi, rotschild ve rockefeller gibi ya da ne bileyim sagopa ile ceza gibi yanlarına bir 3.'yü kabul etmeyen adamlardır. Onlar etse de insanlar kabul etmez. Bu ikisi başka seviyede. Ayırdık mı onları? Şimdi belki tartışılabilir neymar mı hazard mı, mbappe mi efendime söyleyeyim griezmann mı falan. Kimisine göre victor hugo, kimisine göre ivan gonçarov, kimine göre jack london, stefan zweig falandır. Ama asla 20. Yüzyıl yazarlarından biri dünyanın en iyisi değildir. Gelelim can alıcı soruya: peki tolstoy mu dostoyevski mi? Şunu derim, tolstoy daha başarılı kabul edilebilir. Ronaldo gibi altın ayakkabı bilmem ne birçok ödül almıştır hatta bu konuda messi'yi de geçmiştir. Daha çok gol kralı olmuştur şampiyonlar ligi falan filan. Ama messi daha yetenekli hacım. Tolstoy döneminde dostoyevski'den daha çok sevilen ve sayılan bir adamdı. Ama şimdi, günümüzde insanlar dostoyevski'nin safındalar. Çünkü onları en iyi dostoyevski anlatıyor. Çağının çok ilerisinde bir yazar. Tabii yetenek başarıyı getirmiyor. Tolstoy'unki kadar düzgün ve akıcı mı romanları, değil. Savaş ve barış suç ve ceza'yı döver, dostoyevski de tolstoy'u.
Sözlük mal dolu. Kız olsaydınız yazmışız oraya ağzına verirdim yazmış. Bunu da beğenmişler bir de. neyle vereceksiniz aq mallari? Zeka seviyesi yerlerde. Ahahh.