Çocukken aşık olduğun kişiyi hatırlıyomusun ? Muhtemelen hatırlıyosundur... Aradan bunca zaman geçmesine rağmen neden onu hatırlayabildiğini hiç düşündün mü ? Bi cevap bulabildin mi merak ediyorum... Belki sana yardımcı olabilirim... Saftın çünkü. Sen gibi duygularında saftı. Ona hoş gözükmek için neler yaptığını , onları yaparken nasıl heyecanlandığını bi hatırlasana... Ufak göz temaslarını , gülerken abartmayı. En büyük amacın olan elini tutmayı yada sarılmayı...
Birde şimdi yaşadıklarını gözünün önüne getir. Hep bir plan var , hep bir strateji var. Satranç oynar gibi piyonlar var hayatında. Karşı tarafın hamlesini tahmin edip , ona göre hamle yapmak... Amaç oyunu kazanmak mı? Yoksa oynadığın oyundan zevk almak mı ? Hep düşünerek hareket etmek , hep önemli bir taşı kaybetmeme telaşı mı?... Satranç iki kişiyle oynanır sevgili arkadaşım. Peki sen ilişkini sadece senin ve onun arasında yaşandığını mı zannediyorsun ? Öyleyse yanılıyorusun. ilişkinin her detayı iki tarafında yakın arkadaşlarınca bilinir. Kritik kararlar birlikte alınır ve uygulanır. Aşk iki kişi arasında yaşanmaz bu durumda. Kavgalar da öyle. Hep akıl verir birileri , hep kulağına fısıldayan bir şeytan vardır illaki. Hep katilidir bu üçüncü kişi. Hep vazgeçilmezdir. Cazibesi bilgisidir. Bilgisi olmasa bile elin aklı çekici gelir ya hep bize...
Çocukken olduğumuz kadar temiz değiliz malesef. Şimdi hep bir amaç peşinde insanlar. Ya para peşindeler yada geçirilecek birkaç şehvetli saatin... Ya eski yaraları kapatmanın derdindeler yada sadece yalnız olmamak için... Geçmişi unutturacak birini aramak yerine , yaşadığını ve ne kadar değerli olduğunu hatırlatacak insanı aramalı insan...
Şekile önem verir insan , sınıflandırır... Yaftalar... Karşı tarafta , değiştirmeye çalışır kendini , şeklini değiştirir. Kendini tarumar eder , şuursuzca asfaltta yürürken bulur kendini. Deliye döner. Kazanamadığı Şah hep içinde kalır. Ukte denen şey budur işte... Kertenkele gibi kuyruğunu bırakır kaçar en sonunda...
Paraya önem verir insan , yine sınıflandırır. Gittiği mekanları beğenmez , giysileri yeteri kadar kaliteli değildir onun için. Telefonu pahalı değildir. El feneri vardır sadece işe yarar. O da karanlıkta işe yarar. Karanlıkta yalnız kalmak hiç iyi değildir. Bilmezsin...
Hayatında çok fazla aşk yaşaman , senin iyi bir insan olduğunu göstermez. Aksine başarısız olduğunu gösterir. Sevgili çorap değildir. Uzun sürede kokmaz merak etme. Gerek yok yani değiştirmene...
Sana daha sayfalarca örnek verebilirim ama gerek yok. Sen karşındakini bir çocuk gibi sev. Sadece sev. Elini tuttuğun için mutlu olabildiğin birini kaybetme.
Çocuk gibi sev dedim ama bunu oyun olarak görme ! Oyun olarak gördüğün zaman , yani satranca döndüğü zaman bilki muhakkak kaybeten bir taraf olacak.O ilişkiden aradığın şey ne ise onun tek taraflı olmayacağını unutma. Şah'ı bırak masada ve git...
Richelle Mead'ın yazdığı bir roman serisidir. Birbirlerine karşı bağlı olan bir Moroi prensesi ile gardiyanının dostluğunu anlatır. son kitabı yedi aralıkta çıkmasıyla beraber toplam altı kitaptan oluşur. Bunlar ;
-Vampir Academy
-frostbite
-shadow kiss
-blood promise
-spirit bound
-last sacrifice
Net cafeye bakıyorum. Çocuk geliyo.
-Abi masaların ne kadarı var ?
-Beş dakikası var abim
-Kaçıncı masa abi ?
-Dokuzuncu masa abimm
-Hangi Dokuz abi ?
-Lan kaç tane dokuzuncu masa var !
Peygamberimizin bir hırkası veya ayak izi vardır. şöyle bir şey yazılmıştır ; '' Bunu paylaşmayan bizden değildir! '' ne yani ben onu paylaşmasam müslüman değilmiyim ? Ne saçma Zihniyetler var ülkemizde.
Ayrılık sonrası çok zor günler geçirir insan. Ağlarsın, üzülürsün, kendini kaybedersin ve hayat bir anda durdu zaneedersin halbuki öyle değildir. En çok yalnız olduğunuz zamanlarda vurur acısı kalbinize ağlamak istersiniz. onu düşünürsünüz ve gecenin bi vakti uyursunuz. Sabah uyandığınızda ilk işiniz telefonunuza bakmak olur '' Acaba ondan msj gelmiş mi ? '' diye ama olmadığını görünce bir daha üzülürsünüz. kahvaltı bile yapmak istemessiniz. hayat böyledir siz seversiniz o bırakır. Sizi severler , bu seferde siz geçmişe takılmışsınızdır hala. hayat böyledir. Onunla da olmuyor, onsuzda.
katılıyorum. Reddetse bile kaybedeceğiniz bir şey yok. Fakat sizi kabul ederse, kazanacağınız çok şey var. Örneğin; Onunla yaşanılıcak mutluluk, O'nu Kazanacaksınız.
Türk dizileri bildiğiniz gibi çok uzun. bir dizi tam iki buçuk saat sürüyor. bu da zaman zaman izleyicelerin çoğunu bunaltıyor. Peki Türkiye'deki diziler neden Avrupa'da ki diziler Gibi bir saat onbeş dakika ile Sınırlı kalmıyor ?
Bir dizinin uzun bir şekilde olmasını çoğu kişi hoş karşılamıyor. (bkz: arka siradakiler üç saat sürüyor)
ben seni başka sevdim.
herkes den her şeyden apayrı
dokunulmazımdın.
Benim bile bazen ulaşamadığım sana ait bir parça vardı içimde
bir tek senin ulaşabileceğin, senin dokunabileceğin
ama sen ne o parçayı kabullenebildin ne de beni!
bir türlü inanmak istemedin sevgime
öylesine kararlıydın ki.
Ben ne yapsam sonuç değişmeyecekti biliyorum
bu yüzden hiç zorlamadım yüreğini,
bekledim elbet bir gün anlayacak dedim
beklediğim gibi olmadı sen hep benim mazime takılıp kaldın.
Beni yok sayarken, senden öncemi kabullendin,
sen onları sevdiğime inandın,
inandıkça da mazime saplandın
oysa ben seni geçmişe değil geleceğime yazmıştım
anlayamadın.
Haklıydın sevmiştim senden önce
ama seni sevdiğim gibi değil
onlar hayatımda oldu sense hayatım
onlar gözlerimde oldu sense gönlümde,
onlar herkes gibi oldu sense birtanem,
şimdi farkını anlıyor musun?
bence anlamıyorsun !
anlasaydın ne beni ne de aşkımızı böylesine yıpratmazdın.
Belki birgün anlayacaksın kim bilir!
ama ben o gün yanında olamayacak kadar yorgun olacağım biliyorum.
Yanında olamasam bile sunları aklından çıkartma
ben seni bütün benliğimle sevdim,
ne kadar yaşlı yorgunda olsa bu yüreğimle ölene dek de sevmeye devam edeceğim
belki ben senin hayatında olmayacağım
ama sen ölene dek benim hayatım olarak kalacaksın..
Kader Dediğimiz şey, Bizim yalnızca doğumumuz ve ölümümüz'ü bilir. hayata başladıktan sonra bütün herşey kendimizde biter. yani yapıcağımız herşey bize bağlıdır.