Ülke olarak bayramlarda 9 gün tatil yapabiliyoruz ve bu 9 günlük tatilde, kamu işyerlerinin neredeyse tamamı kapalı olurken özel işyerlerinin de büyük çoğunluğu kapanıyor. 9 günlük bayram tatili ülkemizde üretimin azalmasına, enflasyonun artmasına ya da ekonomik krize yol açmıyor.
koronavirüs salgını tehlikesi dolayısıyla 14 gün boyunca kamu/özel tüm işyerlerinin kapatılması ve sokağa çıkma yasağının uygulanması da ülkemizin ekonomik olarak zarar görmesine neden olmayacaktır. Tam tersi açık kalması durumunda ise salgın artabilecek ve hem maddi hem manevi daha büyük zararlar görebileceğiz.
Virüsün kuluçka süresi kadar süre boyunca yeni vakaların olmaması ve mevcut vakaların tespiti açısından 14 günlük bir tatil ve sokağa çıkma yasağı virüsle mücadelenin en önemli adımı olacaktır.
Türkiye'de her ilin şehiriçi ulaşımı için kendine özgü bir kart sistemi var nerdeyse. Bu nedenle de bulunduğum şehirden uzaklaşıp şöyle bir Anadolu turu yapıyım deseniz cebinizde 28 şehrin birbirinden ayrı ulaşım kartıyla dönersiniz. Ya bu kartlar Türkiye genelinde tek çeşit olmalı ki her ilin terminalinde ya da bilmediğimiz bir durağında kart yok diye sıkıntı yaşayıp içerde birisinden kart rica etmeyelim ya da şoförler ücret alabilsin. Böylece de otobüs şoförleri ile şehir dışından gelenler arasında,"para geçmez, xxxkart basacaksın, yoksa birinden rica et" gibi bir muhabbet dönmez.
Riskli iştir aslında, biri kalkıp "hooop noluyoruz" dedi mi insanda moral bırakmaz, ondan sonra o keyifle çalıp söyleyemezsin. Ama olsun yine de devam edin, ben seviyorum sizi.
Türk dil kurumu güncel sözlüğe göre fikir ve düşünce sözcükleri eş anlamlı olarak verilse de, ben aynı görüşte değilim. Düşünce genelde geçmişe dönük, olumsuz yanı daha baskın bir kavramken; fikir ileriye dönük, olumlu yanı baskın bir kavram. Bu yüzden annemden duyduğum ve katıldığım bir sözdür: düşünceler öldürür, fikirler yaşatır.
Sözlükte başlıkta düzeltme yapmaya izin verilmiyor, ama bazen bakıyorum ki ufak tefek harf hatası olan başlıklar açılıyor, bunlar da büyük ihtimalle yanlışlıkla açılıyor, ama düzeltilemiyor. Buna bir çözüm bulunması lazım, başlıkta edit yapılabilirse bu iş çözülür.
Bizlerin doktor, hakim, mühendis, siyasetçi, akademisyen vs. Olmasını sağlayan; kısacası bizleri adam eden öğretmenlerimizin maaşları iki katına bile çıkarılsa azdır.
Sözlükte hiçbir anlamı olmayan kullanıcı adına sahip çok fazla yazar var ancak Önemli olan kullanıcı adının anlamsızlığı değil yazdıklarının anlamlılığıdır.
Günümüzde para cezalarının gitgide arttığını görmekteyiz; hatta insanlarımız diyor ki daha da artırılsın, daha da... Ancak buna karşıyım. şöyle ki, trafikten örnek veriyim kırmızı ışıkta geçmenin bir cezası var, hız limitini aşmanın da cezası var. insanlar diyor ki cezalar artarsa kural ihlali azalır. Ben de diyorum ki cezalar azalırsa kural ihlali azalır, ancak her ihlal cezalandırılmalı. Düşünün ki kırmızı ışıkta geçmenin cezası 20 TL'ye düştü, ama her ihlal mutlak surette cezalandırılacak... Sizce de ihlaller azalmaz mı? Şimdiki sistemde ceza 500 TL de olsa, yakalanırsa, tesadüf polise denk gelirse ya da kaza olursa ceza yazılıyor. Belki adam 50 kere ihlalde yalnizca bir kere yakalanıp ceza yiyor, bu durumda da ceza aslında ihlal başına 10 TL'ye düşüyor(ceza 500 TL bile olsa). Bu nedenle tüm imkanlar mutlak surette ceza yazacak şekilde kullanılmalı, cezayı artıracak yönde değil. Benim de katıldığım bu görüş yabancı bir düşünüre aitti ama kim olduğunu hatırlayamadım, bilen eklerse sevinirim.
Eskiden ehliyet ve nüfus cüzdanı rehin verilirdi; ancak artık cep telefonu bunların yerini aldı sanırım.
Edit: tabi insan kendini de rehin veriyordu bir zamanlar hastaneye.
Referandumda oylama tüm maddeler üzerinden toplu bir şekilde yapılacağı için ya tüm maddelerin kabul edilecek ya da hepsinin reddedilecek olması durumudur. Mesela bir kişi seçilme yaşının 18 olmasını destekliyor ama diğer maddeleri desteklemiyorsa hayır dediğinde desteklediği seçilme yaşının düşmesine de hayır demiş olacak, evet derse de istemediği 17 maddeyi kabul etmiş olacak. Ne diyelim hayırlısı olsun.
Halkımızda ne yazık ki böyle düşünen insanlar var. Geçen gün konuşuyoruz yaşlı amcalarla, bir tanesine amca evete mi hayıra mı vereceksin oyunu diyorum, tayyipten başkasına oy vermem diyor. Hayırlısı olur inşallah.
Referandum sonrası şayet başkanlık sistemi gelirse Erdoğan'dan sonra kimin başkan olacağı çok tartışıldı. Ancak şöyle bir durum da var ki, akp her zaman tek başına iktidar kalamayacak, hatta her zaman birinci parti de olamayacak. Oy oranını koruduğu varsayımında bile yaklaşık olarak parti ikiye bölünse ve her bir parti yüzde 23-26 bandında olsa, su anki oy durumuyla CHP birinci parti oluyor ve bu da chp'li bir başkanın olabileceğine işaret ediyor.
Ülkemizde son zamanlarda polislere yönelik saldırılar artmaya başladı. Diyorum ki bütün polisler sivil olsa, kim polis, kim değil dıştan bakılarak bilinmese saldırılar azalır mı? Ayrıca bu sayede suç işleyecek kişiler orada bulunan herhangi birinin polis olabileceğini düşünüp suç işlemekten kaçınır mı? Bu arada tabi ki sahte polislerin türememesi için de kendini polis olarak tanıtıp insanları yaniltanlara da ağır cezalar verilmesi lazım.
Mecliste tek tek oylanan anayasa değişikliği maddeleri; halka giderse tek bir madde olarak evet/hayır şeklinde oylanacak. Halkta da tek tek, madde madde oylanması gerekmez miydi?
istanbul'da hava şartları nedeniyle son 3-4 gündür metro 24 saat, Marmaray da gece 01:00'e kadar çalışıyor. Birkaç sefer gece 02:00 gibi binmek zorunda kaldım. Bunlardan birinde metro o saatlerde 15 dakikada bir çalışıyor olmasına rağmen, gecenin o saatinde, ayakta gittim; demek ki bir talep var. Bence istanbul gibi bir metropolde en azından raylı sistemlerin 24 saat çalışıyor olması lazım.
Hürriyet in internet sitesindeki haberine göre üniversite sınavı belli bölümler için kalkacakmış. Sınav kalksın herkes üniversiteli olsun da, bu kadar üniversite mezununa işi nasıl verecekler? Ayrıca sınavsız hakkaniyet nasıl korunacak? Sınavsız üniversite yerine sınavsız memurluk verseler daha iyi olmaz mı?
Cumhurbaşkanının dediğine göre türkiyedeki büyükşehir sayısı artacak, ama bursada bile istanbuldaki imkanlar yokken yeni büyükşehirlerin ne derece büyükşehir olacağı düşündürüyor insanı.