yağlı cilt, saç belası ve akne sorunları sebebiyle artık illet edip kullanmayı düşündüğüm ilaç. sabah yıkadığım saç akşam yağlanmasın istiyorum artık amk. akne sorunları ise ayrı bir bela. her riskini göze alıp kullanmayı düşünüyorum ama. ama;
yine de var mıdır tavsiyede bulunmak isteyen bir yazar? ''aman etme birader'' ya da ''yok b'olum abartıldığı kadar tehlikeli değil'' tarzında?
çok kafamı kurcalıyor bahsi geçen yan etkileri. tavsiye verebilecek arkadaşlar varsa çok makbule geçecek.
başınıza bela olacak bir ürün. tam manasıyla böyle. niye derseniz,
ilacı 2 yıl civarı kullanan biri olarak söyleyebilirim ki; saçınızın dökülmesini düzenli kullanmanız halinde kesin olarak durdurur, hatta ufak ufak saç teli filizlendirdiği de doğrudur, ancak...ancakları da bir bilin, duyun;
1. inanılmaz kıllanma yapıyor bu meret, saçları kurtarıyorsunuz, kalan sağlar sizin oluyor ama ters evrime de hazırlıklı olun, maymun adam olmanıza ramak var. omuz üstü, sırt bölgesi inanılmaz derecede kıllanmaya başlıyor, ilacı bu yüzden, buna bir çözüm bulamazsam bırakma arefesindeyim.
2. ilacı kullanmaya başladığınız ve olumlu sonuçlar görmeye başladığınız andan itibaren bu ilacın bağımlısısınız. sike sike her allahın günü sıkmak, o gün de saçınızı yıkamak zorundasınız. her allahın günü. artık saçımın aldığı halden memnunum, bu kadar yeter durumu yok. bıraktığınız an çok feci bir hızla dökülmeye tekrar başlıyor. ilacı kullanmamış olsaydınız ne hale gelcekseniz, o hale dönüyorsunuz hızlı bir biçimde.
3. kalp ağrısı konusunda birşey diyemeyeceğim, doktorlara danışmak gerek, ben yaşamadım (sanırım, yaşadıysam da ona hiç yormadım)
merak eden arkadaşlar olursa sorularını iletebilirler, ayrıca benim gibi uzun müddetli kullanan ve bu kıllanmadan şikayetçi olan arkadaşlar varsa allaaşkına bir yeşillendirin var mı bunun bir çaresi? yoksa kel olmayı göze alıp tozlu raflara gömecem bu fısfısı.
psikoloji, ya da ibf'nin ingilizce bölümleri hakkında bilgi sahibi olmak istediğim üniversitedir. yardımcı olabilecek arkadaşlar mesaj atarlarsa çok sevinirim.
pdr bölümüyle ilgili bilgi sahibi olmak istediğim üniversitedir. hoca kalitesi, bölüm imkanları, yurt imkanları vs önerilir mi merak ediyorum, tavsiye verebilecek arkadaşlar mesaj atarsa çok sevinirim.
tm3 28 bin, tm 2 40 bin, tm1 50 bin civarına ihtiyaç duyulan tavsiyelerdir.
ankara içi kalıp hacettepe, ankara üniversitesi sosyal hizmet, hacettepe uluslararası ilişkiler, ankara üniversitesi uluslararası ilişkiler mi, ya da civar illerde psikoloji ya da pdr mi? kardeşim için düşünüyoruz ve adam akıllı tavsiyelere çok ihtiyacımız var.
ayrıca yıldırım beyazıt'ta okuyan varsa ve okul hakkında bilgilendirirse çok yardımcı olacaktır.
sosyal hizmet, pdr ve psikoloji hakkında bilgi edinmek istediğim tavsiyelerdir.
kardeşim için ankara'da kalıp sosyal hizmet, hacettepe uluslararası ilişkiler vb. okuması mı daha mantıklıdır, yoksa civar illerde (bolu, sakarya gibi) pdr ya da psikoloji okuması mı daha mantıklıdır kararsız kaldık. yardım ey sözlük! :(
abant izzet baysal eğitim fakültesi, sakarya üniversitesi eğitim fakültesi, yıldırım beyazıt üniversitesi eğitim fakültesi ve eskişehir osmangazi üniversitesi eğitim fakültesi hakkında bilgi edinmek istediğim başlıktır.
bilgi sahibi olan yazarlar varsa çok sevineceğim.
not: bahsi geçen okullarda bilassa pdr ya da psikoloji bölümü düşünülmektedir.
ankara'da kendi şehrinde okuyup hacettepe, ya da ankara üniversitesi'nde sosyal hizmet okumak mı, yoksa civar illerde pdr okumak mı daha mantıklıdır sözlük?
kardeşimin tercihlerini belirleme aşamasındayız ve çok kararsız kaldık, yardımcı olabilecek arkadaşlar varsa çok çok makbule geçecektir.
olmayacağı aşikardır fakat olsa dahi, zibilyon tane generali, muvazzaf subayı içeri 'atılmış', ordusu yıpratılmış bir ülkeden mütevellit söylüyorum ki:
ki hoş şuanki politikaları gereği sam amca'ları pek müsade etmez bu duruma.
bu gerilimin de tamamen 'sidik yarışı göstermeliği'nde olduğu kanısındayım.
stopere bir yabancı, bir yerli futbolcu ihtiyacı olduğu aşikar sanırım. artı iki seçeneğinde kullanılabilecek bir yabancı stoper, ve servet'i yedekleyebilecek hatta onla rekabet edip zorlayabilecek bir yerli de çok ihtiyaç duyulan bir durum. gökhan zan bu konumda bir oyuncu değil malesef, olmayacak da. benim önerim bursa'daki serdar aziz ama görünen o ki böyle bir düşünce şuan mevcut değil.
eboue gündemde, çok isterim sağ bekimize artık adam akıllı, hücuma katkı yapabilecek bir oyuncunun gelmesini. ofansif üretkenlik açısından kısır olmamızın bence en büyük sebebi hücum varyasyonu olmayan beklere sahip olmamız.
sol bek için keşke düşünseler ve imkanları zorlayıp hasan ali kaldırım'ı alabilseler. imkanları zorlayıpdan kastım kayserispor'un oyuncu transferi konusunda bize yaşattıkları zorluklardır.
kazım'ın yerine volkan şen, fatih terim tarafından mental olarak iyileştirilebilirse eğer iyi bir seçenek olur.
baros'un yerine de en az 25-30 maç garanti edebilecek sağlam bir forvet oyuncusu alınması şart,
zira son 2-3 yıldır, çok çekmiştik o bölgede devamlılığı olmayan oyunculardan.
biraz lüks ihtiyaç olarak gözükebilir bu sene ama, selçuğun yokluğunda kullanılabilecek o mentalitede yerli bir orta saha, ve forvete de yerli bir yedek oyuncu da takım olgusu için çok önemli hamleler olur fikrindeyim.
zaman geçtikçe daha da zorlaşandır. tez zamanda reddedilmekten korkmayarak cesaretle açılmanız en mantıklı seçenek. zira yanında olup ona dokunamayacağınız, içinizde haykıran sözleri dile dökemeyeceğiniz zamanlar çok daha acı verici boyutlarda olacaktır.
bu adı konduramayanların içinde kendilerini bulacakları şiir için:
kokain komasına girdiği için istanbul konserinin iptal edildiği söylenen über ses. kendini bir an önce toparlar umarım da, yaşayan en mükemmel seslerin birinden daha mahrum kalmayız.
şayet bir gün trafiklerinin * sırrını çözebilecek bir futbol felsefesi doğarsa, işte o zaman başa çıkılabilecek bir takım 'olabilir'.
olabilir diyorum çünkü ortada bir de messi faktörü var.
çok açık ve net, bir hastalıktır. işin acı tarafı ola ki gün gelir de aşkınız platoniklikten realitiye dönüşürse, bir anda tüm o sihir kaçar. anlarsınız ki siz o imkansızlığı yaşamaya tutulmuşsunuzdur, imkansıza değil.