otu boku türkiye'ye mal edenlerin maçıdır. kadıköy'de milletin kafası kulağı yarılırken türkiye'ye bir şey olmuyor da sami yen'de yapılınca mı oluyor diye sormak istediğim maçtır.
hee ayrıca korkmayınız el cezire'den başka yayınlayan yok maçı. dünya derbisi filan değil yani.
yeni bir yarışmanın sloganı.
uludag sozluk pandikçisini seçiyor!!
en begendigin pandikçinin nickini yaz 3131 e gönder...
sen de bir pandik star olabilirsin??
bunun için slm bebeğim, are you seks? diye bir mesajı 6969 a atman yeterli.
bakalım sözlügümüzün pandikçisi kim olacak??
bu sözlügün birincisi diger sözlüklerle yarışmaya girecek ve en sonunda wikipedia nın pandikçisi ile kapışacak.
destek verelim.
abbas güçlü'nün dün akşamki programında bir öğretim görevlisi ve bolca öğrenciden çatır çatır ayar yediği programdır.
bir daha gitmez o üniversiteye.
(bkz: istanbul ticaret üniversitesi)
bu verilen videonun doğruluğu tartışılır,parodi olarak yapılmış bir şey de olabilir fakat benim asıl değinmek istediğim her konuda kendimizi en iyi görüyor oluşumuzdur.
ömründe amerika'yı hollywood filmlerinden başka bir yerde görmemiş, amerika insanını yalnızca internetten araştırıp bulabilmiş insanların nasıl bu kadar kesin bir genelleme yapabildiklerine şaşıyorum doğrusu.
evet, amerika insanı morondur diyelim, o zaman sen yap onların yaptıklarını. klavye başından ahkam keserek üretilmiyormuş demek ki o kadar teknoloji.
yüzlerce amerika'lı dostum var. hepsi de bu sitedeki zeka katsayısının çok çok üstünde uçmaktalar.
bizim cumhurbaşkanımızın kim olduğunu bilmeyen mankenlerimiz var, siz ne konuşuyorsunuz. lisede köpek gibi coğrafya eğitimi alıp ondan sonra '-tehey adama bak haritada honolulunun yerini gösteremiyor lan daha' diye zeka çığlıkları atmak komik bir durum oluşturmaktadır.
lisede ona harita ezberletilmediği, trigonometri cetveli yalatıp yutturulmadığı, bütün şairlerin şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılmadığı için senin önünde işte o adamlar. sen bu boktan sistemi ağzının suyu akarak savunduğun için önündeler.
fizyokratlar, liberalizm'in öncülerindendir. devlet müdahalesine karşıdırlar. toplum hayatını yöneten doğal bir düzenin olduğunu savunurlar. bu doğal düzenin işleyebilmesi için devlet müdahalesenin mümkün olan asgari düzeye indirilmesini, bunun içinde devlet harcamalarının kısılmasını tavsiye ederler. borçlanmaya başvurulmasını öngörmezler. aşırı devlet harcamalarının çok ve çeşitli vergilemeyi gerek kılacağını, bunun da doğal düzeni bozacağını savunurlar. fizyokratların vergi hakkındaki görüşü ise, tek ve dolaysız vergiden yanadır.
bazı okullarda signals and systems olarak da geçer. öğrenciler kısaca "sinyal" derler bu derse. içinde bol bol laplace dönüşümü, fourier dönüşümü görülür. diferansiyel ve laplace konularına hakim olmayanların bu dersten bol bol sinyal vereceği de bir kesindir
genellikle kendi temel kültürünü tam manasıyla benimseyemeden, başka kültürlerin etkisi altında kalan bireylerin karşı karşıya kaldıkları durumdur. bu konuda fikir süren düşünürlere göre aslolan, başka kültürleri kendi kültüründe kullanmamak değil, bunları temel bir potada eritebilmek ve rasyonel insanın karşısına nerede çıktığına bağlı olarak o kültürü kullanmaktır. bu düşünürlerin savunduğu ana nokta ise; kendi kültürünüde bil diğer kültürü de ancak yerine göre uygun olanını kullan felsefesidir.
giacomo puccini'nin konusu uzak doğuda geçen bir operasıdır. amerikalı bir askerin japonyaya görev için gittiğinde beğendiği ve evlendiği bir geyşayı çocuğuyla yüzüstü bırakıp gitmesini anlatır. geyşa her gün kocasının döneceği günü bekler, ailesi ve çevresi tarafından horlanır ve aşağılanır ancak o beklemeyi bırakmaz. yıllar sonra kocası yanında yeni karısıyla geri döner ve geyşadan çocuğu almak ister. bunu duyan geyşa intihar eder
özellikle reklamcılık gibi yaratıcılığa dayalı işlerde, tüm creative ekibin toplanıp, konuyla ilgili bilinç akışı tekniğiyle farklı birşeyler bulma ve söylemler geliştirme çabası. brainstorming oturumlarında genellikle herkes en parlak fikrini ortaya atar. bu parlak fikir çay servisi yapan arkadaşın dahi konuya katkıda bulunduğu bir tartışma ortamıdır. sonuçta ve çoğunlukla beğenilen fikrin geliştirilmesi ve fikri ortaya atanın bile tanımayacağı hale gelmesiyle sonuçlanır. en başarılı reklam kampanyaları genellikle bu şekilde ortaya çıkar. öte yandan, her başarılı reklam, ürünün iyi tanıtılması veya ürünün satışı anlamına gelmez. reklamcıların 'kristal elma'yı kaptığı ama reklamın, neyin reklamı olduğunun bile hatırlanmaması türk reklamcılığında vaka-i adiyedir...
almanca 'misafir işçi' anlamına gelen kelimedir. bundesrepublik deutschland yani batı almanya hükümeti, ikinci dünya savaşı sonrasında ülkede yapılacak o kadar iş var iken, bu işlerde çalışacak adam bulunamaması sebebiyle iş gücü arayışına girmiş ve akdeniz ülkelerindeki iş gücü fazlasından ya da başka bir deyişle işsiz genç nüfustan faydalanmayı düşünmüştür. bu bağlamda ilk olarak 1955 yılında italya ile, daha sonra 1960 yılında ispanya ve yunanistan ile ve nihayet 1961 yılında da türkiye ile 'misafir işçi gönderimi' anlaşması yapılmıştır.
bu şekilde almanya'ya çalışmaya gelenlere 'misafir işçi' denilmesinin sebebi, alman hükümetinin gelen işçilerin belirli bir süre çalışarak memleketlerine geri döneceklerini düşünmeleridir. aslında almanya'ya misafir işçi olarak gidenler de, biraz para kazanıp tekrar memleketlerine döneceklerini düşünüyorlardı. fakat sonuç beklenildiği gibi olmadı.
almanya'nın kötüleşen ekonomisi ve işsizliğin çoğalması sebebiyle 1973 yılında misafir işçi alımları durduruldu. bu tarihe kadar anlaşma yapılan ülkelerden almanya'ya yaklaşık 4 milyon misafir işçi gelmişti.
phish tarafından pek güzel yorumlanmış, afrika temasını da içerisinde barındırmış, pek nadide bir şarkıdır. çeşitli versiyonları da bulunmakla beraber, şarkı duyulduğu anda ben bu şarkıyı bir yerden biliyorum hissiyatına sürükler insanı.
güzeldir yani, tavsiye ederim...
sözlerini de sizin için şuraya iliştireyim...
everything's different
my head in the clouds
i hit this corner
with my foot on the gass
i started sliding, i lose it
everything's different just like that
oh my god, wait and see
what will soon become of me?
frozen heart
screaming wheels
does that screaming come from me?
so damn lucky, when went on ahead
you say, you say
i see you later
i heard what you said a few minutes later
i'm sliding
everything's different, again
oh my god, wait and see
what will soon become of me?
this frozen heart
screaming wheels
but does that screaming come from me?
i'm dizzy from all this spinning
now i'm thinking that you did all you could
when you said my love
take it slowly
ok, is what i said
oh my god, wait and see
what will soon become of me?
frozen heart
screaming wheels
but does that screaming come from me?
take me back, just before i was spinning
take me back, just before i got dizzy
take me back, amazing what a minute can do
just like you
so, so, so, so, up, around, around, around
amazing what a minute can do
around, around, around
ok.
bir ülkenin sahip olduğu doğal kaynakların uluslararası arenada değerlenmesi ya da yeni doğal kaynakların bulunması sonucunda ülkede ticareti yapılmayan malların üretiminde ve fiyatlarında bir artış yaşanması buna karşılık ticareti yapılabilen endüstri mallarında bir azalma ortaya çıkarması olayına denir