eliminator albümünden bi zz tp şarkısı. eğlenceli olmasının yanında sözlerde geçen she's got legs kısmı amu var havası vermiyor mu diye fikir almak istediğim şarkı aynı zamanda.
yüzeyselliğin sınırları zorlanarak, ordularından birkaçı ve günümüz ideolojileri arasında şu tarz bi karşılaştırma yapılabilecek şahane bilim-kurgu, masaüstü oyunu evreni.
space marines --> faşistler: işte bayrak kültü, fazla düşünme eyleme geç, şüphe duyma kaos alır seni, militarizm diz boyu, ırkçılık demiş miydim.
sisters of battle --> dinciler, yobazlar: cadı avları, kafir yakma ritüelleri, yine imparatora katıksız bir inanç. ispanyol engizisyonundan tut da islamo faşistlere kadar geniş bir yelpazede benzerlik. ateşle araları da çok iyi.
chaos marines --> anarşistler *: sağa sola ateş açalım kavga edelim, işte seks cinayet bombalı eylem hepsi bu münafıklarda. ama kaos tanrılarına inanıyorlar, anarşizm dini yadsır dersek kaos pantheon'unun simgesi anarşi zaten. zaten adı kaos ya adamlar kaosa tapıyor.
tau --> komünistler *: birey değil toplum önemlidir alt metinli "greater good" ideolijisi, insanların beynini yıkamalar falan.
bing bang den, atomaltı parçacıklardan embriyo gelişiminden haberdar olan ama miras hesabında kesir toplamını yanlış yapan, şeytan ayetleri adı altında mekkelileri bir süre hoş tutmaya çabalayan, fizik ve biyolojideki bilgisini ilkokul matematiğinde gösteremeyen, diplomatik ve pragmatik yaklaşımlara sahip bir tanrının, tanrıdan çok insan özellikleri gösterdiğini ispat etmeye çalışıyor da olabilirler.
ateistler, müslümanlık hristiyanlık gibi günümüzde inanılan dinlerle; antik yunan tanrıları, iskandinav dinleri, thor loki falan, uçan spagetti canavarı, diş perileri gibi inanışların gerçek olması olasılığının aynı olduğunu, yani bunların gerçeği yansıtmaktan ziyade insan ürünü hikayeler olması olasılığının, muhammed kafasından yazmış yani kuranı evet, çok çok daha fazla olduğunu anlatmaya çalışıyor diyerek cevaplanabilecek soru.
şahane bir masaüstü oyunu *. eski yunanda gemilerimizle ada, kıyı keşfedip palazlanınca karşı tarafı işgale gidiyoruz. settlers of catan oynamış olanların alışkın olacağı şekilde de oyun alanı altıgen parçalardan oluşturuluyor.
askeri harekat ve keşif arasında güzel bi denge var. savaşların kaderiniyse zar olmadığı için askeri idareniz ve destek turlarında ediniceğiniz tanrı güçleri belirlemekte. uzun sürmemesi de cabası daha ne olsun.
süper eğlenceli electro swing yapan grup (valla çok anlamıyorum elektro-bilmemne türlerden de wikipedia dan baktım ehe). fransızmış kendileri. youtube dan izlenebilecek iki adet klipleri de bulumakta.
davulcusu olmayan bi grubu sevebileceğimi önceden düşünmemiştim ama ciddi kıpır kıpır eğlenceli bi tarzları var. ritm de eksik zaten elektroniklerle uğraşan arkadaş davula benzer sesler çıkarabiliyo sağolsun. hem kontrbas var, ayrıca vokal hatun, daha ne olsun.
akp ve politikalarından bağımsız olarak söylüyorum ki yabancı, türkçe bilmeyen birine anlatması zor olacak kısaltma. yani demezler mi adam gibi kısaltın şunu, biz partimizi size sozialdemokratische partei deutschlands diye mi kısaltıyoruz diye. herkes türkçe bilmek zorunda mı diye. içinde parti kelimesi geçen kısaltma mı olurmuş hem.
sözlüğe girerkenki "güç seninle olsun padawan" karşılayışının altında imzasını görüp gülümsememi sağlamış, iyi yürekli olduğu tahmin edilen yazar kişi.
müzik, duyguları sesle taklit etme (dile getirme de olur) sanatıysa ve öfke de bu duygulardan biriyse çok güzel müzik yaptıklarını söyliyebiliceğimiz grup.
beklediğimden çok daha eğlenerek oynadığım action-rpg oyunu. hatta ilk yarım saatteki, bu adam niye zıplayamıyo, prince olsa hoppadanak atlamıştı iki saat merdivenleri dolan işin yoksa, resmen god of war dan araklamışlar herşeyi söylenmelerimi de unutturarak ciddi ciddi eğlendirmiştir. bir baş yapıt değil tabi ama kendine has bir havası var ne bileyim.
dövüş sistemi karışık gibi evet, zaten playstation için yapıldığı belli ama atla deve de değil yani alışıyorsunuz bi yerden sonra *. ard arda kombolar yapmak yerine 3 farklı silah için değişik taktikler kasılıyo falan. mızrak için savunmada kalıp açığını gördüğün an böğrüne saplamaca, kılıçla adamın arkasına geçip yardırmaca ya da gürzü alıp pata küte kalkanı dağıtma * bunlar güzel şeyler. bi de adam gibi mızrak kalkan kullanabildiğimiz bi oyun hoş olmuş dönemin havasına da uygun zaten. koşarken r ye basıp birilerine atmayı da ihmal etmeyin mızrağı.
rpg öğeleriyse npc lerle yaptığımız konuşmalarda her tanrının görüşüne göre farkı cevap vermemizle sağlanıyor. 4 tane tanrı var * ve hangisinin izinden gidersek o tanrının yetenek ağacından özellik alabiliyoruz, diablo gibi işte. peki bu verdiğimiz farklı cevaplar oyunun gidişatına yansıyomu, hayır. mycenea kralına ben racon değil kafa keserim deseniz de, bilmemnerenin kudretli hükümdarı deseniz hayatınız aynı oranda tehlikede mi, evet. gidişatı etkileseydi güzel olur muydu, e evet. ama yine de diyaloglar eğlenceli. yol arkadaşlarınızın yaptığı geyikleri dinleyin, kendiniz geyik yapın falan gemide başka türlü vakit geçmez.
tavsiyeli spoiler*
bi de oyunun sonunda amcanız son sözlerini söylemek istediğinde, cevap olarak yine dört tanrı için farklı seçim yapabiliyoruz. evet burda bi fatalityle yetinmeyin. creditsten sonra çıkan continue ye tıklayıp son dövüşü load edip amcanızı bi daha pataklayın ve diğer seçimleri de deneyin. sanırım diyalogların oyunu etkilediği tek yer burası olmuş. hem amcanızdan hırsınızı almanıza da yardım ediyor. bunu yapın ve eğlenin.
crossbow un kullanımı standart yaylara göre çok daha kolay olduğu için fazla eğitim vermeden ordunuza alabileceğiniz asker tipi. age of empires da bunları kullanmak için ekstradan upgrade yapmamızın sebebi zamanında * bu crossbowmenlerin iyilerinin italyalı paralı askerler olmaları olabilir. aslında mekanizması daha karışık diye de upgrade ediyor olabiliriz ne bileyim.
2008 masstival de, levent yüksel çalmaya başladığında önce, yok artık daha neler sonra da helal olsun dediğim eğlenceli rush parçası. neil peart a niye profersör dendiğini merak ediyorsanız merakınızı giderebilicek parçadır aynı zamanda.
hayatının hiç bir döneminde, şu yaşıma geldiğimde kendimi türk silahlı kuvvetlerinin şevkatli kollarına teslim ediceğim diye beyanatta bulunmamış birine takılmasını anlamsız bulduğum lakap. aynı şey vatan hain liği için de geçerli.
kimleri kapsadığının tam anlaşılmadığı slogan. kimse zaten tüm türkiye halkı bu sloganı benimsemiştir, herkesten belge aldık ermeni olduklarına dair demiyor. bireysel bi slogandır. yani; etnik kökeni, savunduğu değerler ya da söylediği söz yüzünden * adam öldürme yetkisini kendinde görenlerin karşısında yer alır. he bireysel bir slogandır ama toplumsal koşullar yüzünden oluşmuş ya da toplumun genelini ilgilendiren olaylara da toplumsal tepkiler verilir. bu yüzden 'ben ermeniyim değil', 'hepimiz ermeniyiz' dir. yani bireysel bir görüşü dile getiren kollektif bi tepkidir, isteyen katılır istemeyen katılmaz, birine zorla bişey söyletmek ya da düşünmesini söylemek sol düşünceyle ya da ideolojiyle bağdaşmaz zaten.
amacı dine laf sokmak olsa bile, rahatsız olanların yapabilecekleri tek şeyin rahatsız olmaya devam edecekleri şarkı sözü. isteyen istediği kavrama, görüşe istediği eleştiriyi getirebilir, bu ister makale olsun ister şarkı sözünde geçsin. bunun adına da düşünce ve ifade özgürlüğü denir. din konusu da bu alanın dışında değildir. şarkıyı yazanları helak edicek bi adalet anlayışı isteyenlerse ayrı bi komik. ne yapalım yani toplayıp yakalım mı adamları.